"Tüm sosyal mecralar ve politik meydanlar insanların diğer insanlardan günübirlik hesap sormaları ile dolu. İnsanın kendisi ile hesaplaşmasına şahit olamıyorsunuz artık."
Yeryüzündeki her bilgi bir tıkla elimizin altında olduğu için artık hafızamızı zorlaması gereken pek bir şey kalmıyor. Bu durumda hatırlamak zorunda kalmıyoruz. Tarihte bugün uygulamaları ile yalnızca topluma ait olan gerçek ya da uydurulmuş günlerin, olayların ya da kişilerin anmalarını gerçekleştiriyoruz. Ya kutluyoruz ya da lanetliyoruz.
Fakat bize ait olan ve bizim için kurgulanmış kişisel kayıtlara yer veren bir sistem kalmadı artık. Öyle ki eşlerimizin korkusundan yıl dönümlerini bile bizden başkalarının da göreceği yerlere kayıt ediyoruz. Organizasyon yeteneğimizi kaybediyoruz. Ajandalar, not defterleri ve kişisel günlükler artık yok oldu. Yazık ki çok az bir genç kadın nesli elleriyle özel bir deftere günlerini ve anlamlarını kaydediyor.
Sosyal medyada anlık iletilerle her şeyin tarih ve saatiyle kaydedildiğini düşünerek alternatif bir rahatlama yaşamak, yine bu zamanın getirdiği bir hastalıktır. Çünkü orada paylaştığınız şeyler sizin kendinize ait olan bilgiler değil.
Ya da tam olarak şöyle diyelim; paylaşımlarınız insanların sizi bilmelerini istediğiniz haller. Bana göre, bu asırda dünyanın dürüstlüğe dair yazılmış en iyi eseri bile, melankolik bir genç kızın el yazması günlüğünde kendisine kızması kadar samimi ve tamamen insana ait olmayacaktır.
Tüm sosyal mecralar ve politik meydanlar insanların diğer insanlardan günübirlik hesap sormaları ile dolu. İnsanın kendisi ile hesaplaşmasına şahit olamıyorsunuz artık.
Asıl acı olanı, inanın kendisi ile hesaplaşmasına kendisinin de artık tanık olmayışıdır.
Toplumsal kontrolün tek elden yürütülmesi temalı yüzlerce film var. Ya bir gün gerçek olursa diye düşünüyor insan.
Peki, şöyle sorsam ürperir mi insan; ya şu an gerçek ise?
Bir düşünün tüm arama motorlarının elinizden alındığını. Google, Yandex ve Yahoo gibi... Belki üçüncü bir arama motoru ismi bile bilmiyor çoğumuz. Özel günleri, mühim insanları ve fikirleri bunlardan ediniyoruz. Yani kütüphaneler ve kitaplar matbu hallerden çıkıp tamamen bu dijital bilgelere teslim edildiğinde asıl soru beliriyor; ya onlar gerçek bilgiler yerine bilmemizi istedikleri ile değiştirirse?
Bunu anlamak bile imkansız olur. Google'ın yalan söylediğini Yandex'ten mi öğreneceksiniz? Hadi ama!
Şimdi fikirlerim sabahın bu saatlerinde paydos zili duymuş öğrenciler gibi dağılmadan konuya geri döneyim.
Kabul edelim, hızlı yaşıyoruz (ya da hızlıyız ama yaşayamıyoruz) ve hızlı tüketiyoruz. Tabi ki kendimizi...
Peki gerçek bilgi neyi gerektirir?
Tecrübeyi, yaşamayı ve gerçek hisleri.
Mihraç Cerrahoğlu, 16.09.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Deneme, Modern Şüpheler
Mihraç Cerrahoğlu Yazıları
Takip et: @mihrac
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz