"2004
yılından bu yana ABD'nin Pakistan'da düzenlediği 416 drone saldırısında 3 bin
450'den fazla müslüman kişi hayatını kaybetti."
Bir dramın
ya da trajedinin belgeselini izlerken ne hisseder insan? Zulmün, insanlık dışı
katliamların acımasızlığını gözleri ile gören biri ne hissederse onu hissettim,
filmi izlerken ve filmin en çarpıcı sahnelerinin yaşandığı final bölümünde.
Amerika Birleşik devletleri 100 yıldır insan öldürüyordu, ancak bu kez
Drone'ların mekanik acımasızlığı masum, sivil, çocuk, kadın, yaşlı demeden her
türlü savaş dışı uygulamalarla müslüman insanları öldürüyordu. Bu bir savaş
değildi birinci ya da ikinci dünya savaşı gibi; Kore ya da Vietnam da yerini
tutmuyordu bu benzersiz vahşetin.
Son
sahne Amerika Birleşik devletlerini utanç içinde bırakan bir bencilliği, gözü
dönmüşlüğü tam olarak eksiksiz bir şekilde yansıtıyordu. Kendi ailesinin, çıkarlarının tehdit altında olduğunu zannettiğinde bir amerikalının ne kadar
vahşileşebildiğini kanıtlayan bu filmi Amerikalı bir yönetmen değil, Kanadalı
bir yönetmen çekmiş; Jason Bourque.
Elbette,
dünyaya vahşetin en belirgin örneklerini armağan(!) eden İngiltere'nin bir Vali
ile yönettiği Kanada, ABD'den çok daha az vahşi değil, Kanadalı yönetmenin
İngiltere'nin çıkarlarını da ilgilendiren bir filmi çekebilmesi insanlık adına bir
başarı sayılabilir. Fakat unutamayız; ABD eski bir İngiliz Sömürgesi olan
Pakistan'da dilediği şekilde insan öldürürken, İngiltere'nin bu vahşeti belgeleyip
yeniden kolları sıvaması göz ardı edilebilecek bir durum değil. Tıpkı eski
İngiltere sömürgesi Myanmar(Burma)da ABD kontrolündeki hükümetin müslüman
Arakanlıları canlı canlı yakarken İngiltere'nin şiddeti durdurma çağrısı gibi
bu film. Fillerin savaşında çimler eziliyor değil sadece, insanlık bütün
varoluşunu da teknolojinin getirdiği kolaylıkla vahşetin içine gömüp
gidebiliyor.
Müslüman
öldürmek çok kolay; bir pakistanlı müslüman kadın, sokakta yürürken, sırf ABD
terörist diye tanımladığı için insansız hava aracı silahlı Drone ile müslüman bir adamı
bombalarken ölebilir, sakat kalabilir ve bunun hesabını hiç kimse soramazdı bu
aşağılık dünyada...Çünkü ABD bir imparatorluk, kendi tanımlarına göre 'Tepedeki
Şehir'(*) ve dilediği insanı dilediği şekilde öldürme yetkisiyle donanmış
binlerce yarıtanrı olarak drone görevlileri, profesyonel katiller bürolarında
işlerini yapar, binlerce kilometre uzakta koordinatları verilmiş mekanlarda
insanları tuşlara basarak öldürebilir ve akşam da huzur içinde lüks hayat
yaşadıkları evlerine, kadınlarına ve çocuklarına dönerek yaşamaya devam
edebilirler.
Bakımlı
ve lüks donanımlı geniş bahçeli evler, pahalı otomobiller ve özgür insanlarıyla
dünyaya hükmeden Amerika, sırt sırt , kırık dökük evleri, çamur içindeki
sokakları ve caddeleriyle her tarafından yoksulluk akan Pakistan şehirlerinde
dilediği insanı dilediği saatte öldürme hakkına sahip olduğunu düşünmeye devam
ediyor.
19 Eylül
2017'de BM'nin 72. oturumunda konuşan ABD başkanı Donald Trump, "Farklı
ülkelerden aynı kültürü aynı görüşü paylaşmasını beklemiyoruz ama her devletten
diğer devletlerin egemenliğine saygı bekliyoruz" derken ne kadar iki yüzlü
olduklarını sergilemekten de onur duyuyor olabilir, ama ondan iki önceki ABD
Başkanı Bush, Pakistan'ı Taş Devri'ne döndürmekle tehdit etmiş ve bunu
başarmıştı, Pakistan'a duyduğu saygıdan(!) dolayı... Hristiyan Katil Bush
sonrası, müslüman doğmuş bir siyahi olarak bir başka katil Barack Obama adlı sonradan
olma Hristiyan ABD başkanı ve mevcut
başkan Hristiyan Katil Trump, Pakistanlıları, Afganistanlıları, Yemenlileri
Drone'larla öldürmeye devam ettiler.
Film,
eşi ve kızı Drone saldırısı ile öldürülen Pakistanlı bir bilişim
mühendisinin, yaşadığı Amerika'da, Drone pilotlarından birinin evinin adresini
bulmasını, onunla ve ailesi ile ilişki kurmasını anlatıyor... Pakistanlı genç, yaşadığı acıyı pilotun da
hissetmesini sağlamayı amaçlıyor.. Pilotun huzursuz uykularla geçen ömrünün
fotoğrafını çekiyor kameralar, kendisini aldatan karısını ve dedesinin ölümünü kabullenemeyen oğlunun içe
kapanıklığını....
İnsanlık
suçu olarak tanımlanabilecek bir katliam sürecini anlatmak için çok şey yapmak
gerek.... yazmak, filmler ve belgeseller çekmek, kitaplar yazmak, kamu spotu
şeklinde her ülkede amerikan katliamlarının bilinmesini sağlayacak yayınlar
hazırlamak. Bu aptal Bush'un deyimiyle 'bir Haçlı Savaşı' çünkü... Hedefi her
zaman olduğu gibi müslüman öldürmek...
İşte ABD'nin Drone katliamları ile ilgili izleklerim:
5 Eylül 2013 günü 'SA392/AH14: Oblivion; Farkında Olmamak yada Dianetics Arınma' başlıklı analizimde şöyle demişim Oblivion'da verilen
mesajlar için:
"İnsansız hava araçları vurgusu, bu araçların yaptığı
katliamlarla beraber şiddetli bir Amerikan eleştirisi gibi duruyor aklımda.
Afganistan’da, Pakistan’da ve Yemen’de binlerce insanı öldüren İHA’lar
Predatörler. Onları onaranlar da Jack gibi hafızası silinmiş tipler olarak
eleştirilenler."
26 Mayıs 2014'te Sonsuz Ark'ta yayınlanan 'SA696/KY11-TG21:ABD Silahlı İHA’larla Pakistan Evlerinde Katliam Yapıyor' başlıklı çeviride CIA
koordinasyonunda yapılan Drone (İHA) suikastlerinin mahvettiği hayatları
anlatan istatistikler var:
"Londra merkezli çıkar amacı taşımayan bir haber grubu
olan Araştırmacı Gazetecilik Bürosu (BIJ) tarafından bildirildiğine göre, Pakistan’da
ABD tarafından gerçekleştirilen İHA saldırılarının neredeyse üçte ikisi ya da
%60’ı insanların ikamet ettiği binaları hedef almıştır. Pakistan’ın Federal
Yönetimli Aşiret Bölgeleri’nde (Fata) gerçekleşen Drone-İHA saldırılarına
yönelik verileri elde etmek için yapılan çalışmada binlerce medya raporu,
şahitlere ait ifadeler ve saha araştırmaları analiz edilmiştir.
Yapılan bu çalışmaya göre son on yıl içinde gerçekleşen 380
saldırıda 132 ev yıkılmış ve bu sırada en az 222’si sivil olmak üzere 1500 kişi
ölmüştür. Çalışmada; istatiksel olarak “yerleşim birimlerine yapılan her
saldırıda 0,9’u sivil olmak üzere ortalama 6.2 insanın öldüğü” ve kadın
ölümlerinin rapor edilmemesi sebebiyle oranların daha yüksek olabileceği
belirtilmiştir."
28 Mayıs
2014 tarihli 'SA700/ÇY3-BŞ9: Pakistan; Gözden Çıkarılmış Ülke' başlıklı Sonsuz
Ark yayınında Pakistan Eski Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in terör bahanesine
karşı sorduğu “ABD, terörü, büyük ve son derece ileri teknolojilere ve bizim
100 katımız bir askeri bütçe ile önleyememekteyse bizim hemen önlememizi nasıl
bekler?” sorusunun cevabı ayrıntılı bir şekilde veriliyor, ABD'nin hedefinde neden
Pakistan'ın olduğu şöyle izah ediliyordu:
"Şüphe
yok k;i uzun vadede Çin ve İran ilgili projeleri olan ABD için Pakistan doğal
olarak bir hedefti. Amerikalı askeri ve istihbarat çevrelerinin yaptığı
değerlendirmeler zaten uyguladıkları stratejilerini de ortaya koymuştur. Pakistan’ın
istikrarsızlaşmaya devam edeceği ve sonuçta çökeceği konusunda hemfikirlerdi.
(...) Pakistan içindeki insansız hava saldırılarıyla ilgili olarak;
çoğunluğunun CIA’in hava saldırı programının bir parçası olduğu ifade
edilmesine rağmen aslında çoğu Özel Harekat’ın gizli programına paralel olarak
gerçekleştiriliyor. Nitekim dünya gündeminde ne yazık ki pek dile getirilmeyen
araştırmacı gazeteci Jeremy Scahill'in Amerika’nın Pakistan’daki gizli savaşı
ile ilgili yazdığı raporda bir istihbarat kaynağı : “Bu taarruzların
bazıları-özellikle yüksek sivil ölümlü olanları-bilinsin ki hemen her zaman
Özel Harekat taarruzlarıdır. Bunun yanısıra Blackwater Özel Harekatın ( Xe
Servisi / paralı asker organizasyonu ) insansız hava saldırısı programına
dahildir. Taşeronlar ve gizli emirle çalışan Özel Harekât personeli Kongre
tarafından denetlenmiyor bu yüzden hiç bir şey umurlarında olmuyor. Eğer peşine
düştükleri bir kişi ve binada otuz dört kişi varsa o zaman otuz beş kişi ölecek
demektir. Zihniyet bu işte” açıklaması
tüm gerçekleri gözler önüne sermişti"
24 Kasım 2014 tarihli 'Drone'lar ne kadar başarılı?' başlıklı NTV haberine göre,
"11 Eylül 2001’de başta
New York’taki Dünya Ticaret Merkezi olmak üzere ABD’deki belli noktalara
düzenlenen terör saldırılarının ardından sıkça kullanılmaya başlanan drone’lar,
10 seneyi aşkın bir süredir saldırı amaçlı kullanılıyor.11 Eylül sonrası ABD
Merkezi Haberalma Teşkilatı’na (CIA) yeşil ışık yakan dönemin ABD Başkanı
George W. Bush’un başlattığı ve 2008’de Başkan seçilen Obama’nın devam
ettirdiği drone saldırıları, bugüne kadar yüzlerce hedefe operasyonlar
düzenledi ve bu saldırılarda 3,674 kişi öldürüldü. Bu saldırıların 50’si
Bush’un emriyle, 450’si ise Obama döneminde gerçekleşti. Düzenlenen saldırlarda
öldürülen 3,674 kişinin 473’ünü siviller oluşturuyor ve bu yüzden drone’lar
kullanıma girdiği günden beri eleştirilerin hedefinde yer alıyor.
ABD’nin kullandığı bu saldırı stratejisinin başarılı olup olmadığı
ise uzun bir süredir sıkça sorulan sorulardan bir tanesi. 11 Eylül’ün ardından
adı açıklanmayan eski bir CIA görevlisi ABD medyasında yaptığı açıklamada
vurmaları gereken yaklaşık 500 adet hedefin olduğunu belirtmişti. ABD Dışişleri
Bakanlığı’nın kendi verilerine göre, on yılı aşkın bir süredir devam eden saldırıların
ardından bu sayıda hala bir azalma yaşanmadı."
01.07.2016 tarihli, "ABD, İHA'larla kaç sivili öldürdüğünüaçıkladı" başlıklı Sputnik haberine göre dünya kamuoyunu yalanlarla, aldatmakla
ün kazanan Obama yönetimi İHA'larla öldürdüğü sivil sayılarını da minimuma
indirerek itiraf edebilmişti:
"ABD Başkanı Barack Obama, İnsansız Hava Aracı (İHA) ile
düzenlenen saldırılarda sivil ölümleri olasılığının azaltılması yönünde talimat
verdi. İnsan hakları örgütlerinden gelen tepkiler üzerine, insansız hava
araçlarının sebep olduğu ölümlerle ilgili verileri açıklayan Obama yönetimi,
2009 yılından bu yana Pakistan, Libya, Yemen, Somali ve Kuzey Afrika’da
düzenlenen İHA saldırılarında 64 ila 116 sivilin hayatını kaybettiğini aktardı."
27 Nisan 2017 tarihli "Pakistan'da ABD'den drone saldırısı: 8Taliban militanı öldü" başlıklı İHA haberine göre de Trump Yönetimi
İHA-Drone ile öldürmeye devam ediyor:
"ABD, en son drone saldırısını Mayıs 2016'da eski Afgan
Taliban Şefi Molla Akhtar Mansur'un güneybatı eyaletindeki Balochistan
bölgesinde öldürüldüğü zaman gerçekleştirmişti. Yerel basında çıkan haberlere
göre, 2004 yılından bu yana Pakistan'da düzenlenen 416 drone saldırısında 3 bin
450'den fazla kişi hayatını kaybetti."
Jason Bourque'n yönettiği, Ian Birkett, Paul A. Birkett, Jason Bourque ve Roger Patterson'un
senaryosunu yazdığı, Sefton Fincham ve Ken Frith'in yapımcılığını üstlendiği
2017 Kanada yapımı 91 dakikalık gerilim türündeki bu filmde Sean Bean, Mary
McCormack, oel David Moore, Patrick
Sabongui rol alıyorlar.
Filmin konusunu özetle tekrar aktarırken, ABD'yi Allah'ın gönderdiği kasırgalara, depremlere ve tsunamilere havale eden müslümanlara katılıyorum, masum Amerikalıların da bu tür afetlerden uzakta kalmasını temenni ediyorum.
"CIA için insansız hava araçlarını yöneterek çok sayıda operasyona
katılıp insanların ölümüne yol açmış Neil (Sean Bean), iş dışındayken
gerçeklerden habersiz eşi ve oğluyla birlikte huzurlu bir yaşam sürmektedir.
Bir gün evlerinin yanına taşınan Pakistanlı iş adamı Imir (Patrick Sabongui) böyle
bir saldırıda eşi ve kızını kaybetmiştir ve Neil'ın gerçek kimliğinden
haberdardır. Yavaş yavaş Neil ve ailesiyle yakınlaşan acılı adamın tek
istediği, Neil'ın da aynı acıyı yaşamasıdır."
Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 20.09.2017, Sinema Notları 22
Drone İzlekleri:
Jason Bourque İzlekleri
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz