20 Eylül 2017 Çarşamba

SA4894/AH22: 'Tepedeki Şehir'in Katliamcısı: Drone of USA

"2004 yılından bu yana ABD'nin Pakistan'da düzenlediği 416 drone saldırısında 3 bin 450'den fazla müslüman kişi hayatını kaybetti."


Bir dramın ya da trajedinin belgeselini izlerken ne hisseder insan? Zulmün, insanlık dışı katliamların acımasızlığını gözleri ile gören biri ne hissederse onu hissettim, filmi izlerken ve filmin en çarpıcı sahnelerinin yaşandığı final bölümünde. Amerika Birleşik devletleri 100 yıldır insan öldürüyordu, ancak bu kez Drone'ların mekanik acımasızlığı masum, sivil, çocuk, kadın, yaşlı demeden her türlü savaş dışı uygulamalarla müslüman insanları öldürüyordu. Bu bir savaş değildi birinci ya da ikinci dünya savaşı gibi; Kore ya da Vietnam da yerini tutmuyordu bu benzersiz vahşetin.

Son sahne Amerika Birleşik devletlerini utanç içinde bırakan bir bencilliği, gözü dönmüşlüğü tam olarak eksiksiz bir şekilde yansıtıyordu. Kendi ailesinin, çıkarlarının tehdit altında olduğunu zannettiğinde bir amerikalının ne kadar vahşileşebildiğini kanıtlayan bu filmi Amerikalı bir yönetmen değil, Kanadalı bir yönetmen çekmiş; Jason Bourque.  


Elbette, dünyaya vahşetin en belirgin örneklerini armağan(!) eden İngiltere'nin bir Vali ile yönettiği Kanada, ABD'den çok daha az vahşi değil, Kanadalı yönetmenin İngiltere'nin çıkarlarını da ilgilendiren bir filmi çekebilmesi insanlık adına bir başarı sayılabilir. Fakat unutamayız; ABD eski bir İngiliz Sömürgesi olan Pakistan'da dilediği şekilde insan öldürürken, İngiltere'nin bu vahşeti belgeleyip yeniden kolları sıvaması göz ardı edilebilecek bir durum değil. Tıpkı eski İngiltere sömürgesi Myanmar(Burma)da ABD kontrolündeki hükümetin müslüman Arakanlıları canlı canlı yakarken İngiltere'nin şiddeti durdurma çağrısı gibi bu film. Fillerin savaşında çimler eziliyor değil sadece, insanlık bütün varoluşunu da teknolojinin getirdiği kolaylıkla vahşetin içine gömüp gidebiliyor.

Müslüman öldürmek çok kolay; bir pakistanlı müslüman kadın, sokakta yürürken, sırf ABD terörist diye tanımladığı için insansız hava aracı silahlı Drone ile müslüman bir adamı bombalarken ölebilir, sakat kalabilir ve bunun hesabını hiç kimse soramazdı bu aşağılık dünyada...Çünkü ABD bir imparatorluk, kendi tanımlarına göre 'Tepedeki Şehir'(*) ve dilediği insanı dilediği şekilde öldürme yetkisiyle donanmış binlerce yarıtanrı olarak drone görevlileri, profesyonel katiller bürolarında işlerini yapar, binlerce kilometre uzakta koordinatları verilmiş mekanlarda insanları tuşlara basarak öldürebilir ve akşam da huzur içinde lüks hayat yaşadıkları evlerine, kadınlarına ve çocuklarına dönerek yaşamaya devam edebilirler.


Bakımlı ve lüks donanımlı geniş bahçeli evler, pahalı otomobiller ve özgür insanlarıyla dünyaya hükmeden Amerika, sırt sırt , kırık dökük evleri, çamur içindeki sokakları ve caddeleriyle her tarafından yoksulluk akan Pakistan şehirlerinde dilediği insanı dilediği saatte öldürme hakkına sahip olduğunu düşünmeye devam ediyor.


19 Eylül 2017'de BM'nin 72. oturumunda konuşan ABD başkanı Donald Trump, "Farklı ülkelerden aynı kültürü aynı görüşü paylaşmasını beklemiyoruz ama her devletten diğer devletlerin egemenliğine saygı bekliyoruz" derken ne kadar iki yüzlü olduklarını sergilemekten de onur duyuyor olabilir, ama ondan iki önceki ABD Başkanı Bush, Pakistan'ı Taş Devri'ne döndürmekle tehdit etmiş ve bunu başarmıştı, Pakistan'a duyduğu saygıdan(!) dolayı... Hristiyan Katil Bush sonrası, müslüman doğmuş bir siyahi olarak bir başka katil Barack Obama adlı sonradan olma  Hristiyan ABD başkanı ve mevcut başkan Hristiyan Katil Trump, Pakistanlıları, Afganistanlıları, Yemenlileri Drone'larla öldürmeye devam ettiler.

Film, eşi ve kızı Drone saldırısı ile öldürülen Pakistanlı bir bilişim mühendisinin, yaşadığı Amerika'da, Drone pilotlarından birinin evinin adresini bulmasını, onunla ve ailesi ile ilişki kurmasını anlatıyor...  Pakistanlı genç, yaşadığı acıyı pilotun da hissetmesini sağlamayı amaçlıyor.. Pilotun huzursuz uykularla geçen ömrünün fotoğrafını çekiyor kameralar, kendisini aldatan karısını ve  dedesinin ölümünü kabullenemeyen oğlunun içe kapanıklığını....


İnsanlık suçu olarak tanımlanabilecek bir katliam sürecini anlatmak için çok şey yapmak gerek.... yazmak, filmler ve belgeseller çekmek, kitaplar yazmak, kamu spotu şeklinde her ülkede amerikan katliamlarının bilinmesini sağlayacak yayınlar hazırlamak. Bu aptal Bush'un deyimiyle 'bir Haçlı Savaşı' çünkü... Hedefi her zaman olduğu gibi müslüman öldürmek... 



İşte ABD'nin Drone katliamları ile ilgili izleklerim:

5 Eylül 2013 günü 'SA392/AH14: Oblivion; Farkında Olmamak yada Dianetics Arınma' başlıklı analizimde şöyle demişim Oblivion'da verilen mesajlar için:  

"İnsansız hava araçları vurgusu, bu araçların yaptığı katliamlarla beraber şiddetli bir Amerikan eleştirisi gibi duruyor aklımda. Afganistan’da, Pakistan’da ve Yemen’de binlerce insanı öldüren İHA’lar Predatörler. Onları onaranlar da Jack gibi hafızası silinmiş tipler olarak eleştirilenler." 


26 Mayıs 2014'te Sonsuz Ark'ta yayınlanan 'SA696/KY11-TG21:ABD Silahlı İHA’larla Pakistan Evlerinde Katliam Yapıyor' başlıklı çeviride CIA koordinasyonunda yapılan Drone (İHA) suikastlerinin mahvettiği hayatları anlatan istatistikler var:

"Londra merkezli çıkar amacı taşımayan bir haber grubu olan Araştırmacı Gazetecilik Bürosu (BIJ) tarafından bildirildiğine göre, Pakistan’da ABD tarafından gerçekleştirilen İHA saldırılarının neredeyse üçte ikisi ya da %60’ı insanların ikamet ettiği binaları hedef almıştır. Pakistan’ın Federal Yönetimli Aşiret Bölgeleri’nde (Fata) gerçekleşen Drone-İHA saldırılarına yönelik verileri elde etmek için yapılan çalışmada binlerce medya raporu, şahitlere ait ifadeler ve saha araştırmaları analiz edilmiştir.

Yapılan bu çalışmaya göre son on yıl içinde gerçekleşen 380 saldırıda 132 ev yıkılmış ve bu sırada en az 222’si sivil olmak üzere 1500 kişi ölmüştür. Çalışmada; istatiksel olarak “yerleşim birimlerine yapılan her saldırıda 0,9’u sivil olmak üzere ortalama 6.2 insanın öldüğü” ve kadın ölümlerinin rapor edilmemesi sebebiyle oranların daha yüksek olabileceği belirtilmiştir." 


28 Mayıs 2014 tarihli 'SA700/ÇY3-BŞ9: Pakistan; Gözden Çıkarılmış Ülke' başlıklı Sonsuz Ark yayınında Pakistan Eski Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in terör bahanesine karşı sorduğu “ABD, terörü, büyük ve son derece ileri teknolojilere ve bizim 100 katımız bir askeri bütçe ile önleyememekteyse bizim hemen önlememizi nasıl bekler?” sorusunun cevabı ayrıntılı bir şekilde veriliyor, ABD'nin hedefinde neden Pakistan'ın olduğu şöyle izah ediliyordu:

"Şüphe yok k;i uzun vadede Çin ve İran ilgili projeleri olan ABD için Pakistan doğal olarak bir hedefti. Amerikalı askeri ve istihbarat çevrelerinin yaptığı değerlendirmeler zaten uyguladıkları stratejilerini de ortaya koymuştur. Pakistan’ın istikrarsızlaşmaya devam edeceği ve sonuçta çökeceği konusunda hemfikirlerdi. (...) Pakistan içindeki insansız hava saldırılarıyla ilgili olarak; çoğunluğunun CIA’in hava saldırı programının bir parçası olduğu ifade edilmesine rağmen aslında çoğu Özel Harekat’ın gizli programına paralel olarak gerçekleştiriliyor. Nitekim dünya gündeminde ne yazık ki pek dile getirilmeyen araştırmacı gazeteci Jeremy Scahill'in Amerika’nın Pakistan’daki gizli savaşı ile ilgili yazdığı raporda bir istihbarat kaynağı : “Bu taarruzların bazıları-özellikle yüksek sivil ölümlü olanları-bilinsin ki hemen her zaman Özel Harekat taarruzlarıdır. Bunun yanısıra Blackwater Özel Harekatın ( Xe Servisi / paralı asker organizasyonu ) insansız hava saldırısı programına dahildir. Taşeronlar ve gizli emirle çalışan Özel Harekât personeli Kongre tarafından denetlenmiyor bu yüzden hiç bir şey umurlarında olmuyor. Eğer peşine düştükleri bir kişi ve binada otuz dört kişi varsa o zaman otuz beş kişi ölecek demektir. Zihniyet bu işte”  açıklaması tüm gerçekleri gözler önüne sermişti" 

24 Kasım 2014 tarihli  'Drone'lar ne kadar başarılı?' başlıklı NTV haberine göre, 

"11 Eylül 2001’de başta New York’taki Dünya Ticaret Merkezi olmak üzere ABD’deki belli noktalara düzenlenen terör saldırılarının ardından sıkça kullanılmaya başlanan drone’lar, 10 seneyi aşkın bir süredir saldırı amaçlı kullanılıyor.11 Eylül sonrası ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı’na (CIA) yeşil ışık yakan dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un başlattığı ve 2008’de Başkan seçilen Obama’nın devam ettirdiği drone saldırıları, bugüne kadar yüzlerce hedefe operasyonlar düzenledi ve bu saldırılarda 3,674 kişi öldürüldü. Bu saldırıların 50’si Bush’un emriyle, 450’si ise Obama döneminde gerçekleşti. Düzenlenen saldırlarda öldürülen 3,674 kişinin 473’ünü siviller oluşturuyor ve bu yüzden drone’lar kullanıma girdiği günden beri eleştirilerin hedefinde yer alıyor.

ABD’nin kullandığı bu saldırı stratejisinin başarılı olup olmadığı ise uzun bir süredir sıkça sorulan sorulardan bir tanesi. 11 Eylül’ün ardından adı açıklanmayan eski bir CIA görevlisi ABD medyasında yaptığı açıklamada vurmaları gereken yaklaşık 500 adet hedefin olduğunu belirtmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın kendi verilerine göre, on yılı aşkın bir süredir devam eden saldırıların ardından bu sayıda hala bir azalma yaşanmadı."


01.07.2016 tarihli, "ABD, İHA'larla kaç sivili öldürdüğünüaçıkladı" başlıklı Sputnik haberine göre dünya kamuoyunu yalanlarla, aldatmakla ün kazanan Obama yönetimi İHA'larla öldürdüğü sivil sayılarını da minimuma indirerek itiraf edebilmişti:

"ABD Başkanı Barack Obama, İnsansız Hava Aracı (İHA) ile düzenlenen saldırılarda sivil ölümleri olasılığının azaltılması yönünde talimat verdi. İnsan hakları örgütlerinden gelen tepkiler üzerine, insansız hava araçlarının sebep olduğu ölümlerle ilgili verileri açıklayan Obama yönetimi, 2009 yılından bu yana Pakistan, Libya, Yemen, Somali ve Kuzey Afrika’da düzenlenen İHA saldırılarında 64 ila 116 sivilin hayatını kaybettiğini aktardı." 

27 Nisan 2017 tarihli "Pakistan'da ABD'den drone saldırısı: 8Taliban militanı öldü" başlıklı İHA haberine göre de Trump Yönetimi İHA-Drone ile öldürmeye devam ediyor:

"ABD, en son drone saldırısını Mayıs 2016'da eski Afgan Taliban Şefi Molla Akhtar Mansur'un güneybatı eyaletindeki Balochistan bölgesinde öldürüldüğü zaman gerçekleştirmişti. Yerel basında çıkan haberlere göre, 2004 yılından bu yana Pakistan'da düzenlenen 416 drone saldırısında 3 bin 450'den fazla kişi hayatını kaybetti."


Jason Bourque'n yönettiği, Ian Birkett,  Paul A. Birkett,  Jason Bourque ve Roger Patterson'un senaryosunu yazdığı, Sefton Fincham ve Ken Frith'in yapımcılığını üstlendiği 2017 Kanada yapımı 91 dakikalık gerilim türündeki bu filmde Sean Bean, Mary McCormack,  oel David Moore, Patrick Sabongui rol alıyorlar.


Filmin konusunu özetle tekrar aktarırken, ABD'yi Allah'ın gönderdiği kasırgalara, depremlere ve tsunamilere havale eden müslümanlara katılıyorum, masum Amerikalıların da bu tür afetlerden uzakta kalmasını temenni ediyorum.

"CIA için insansız hava araçlarını yöneterek çok sayıda operasyona katılıp insanların ölümüne yol açmış Neil (Sean Bean), iş dışındayken gerçeklerden habersiz eşi ve oğluyla birlikte huzurlu bir yaşam sürmektedir. Bir gün evlerinin yanına taşınan Pakistanlı iş adamı Imir (Patrick Sabongui) böyle bir saldırıda eşi ve kızını kaybetmiştir ve Neil'ın gerçek kimliğinden haberdardır. Yavaş yavaş Neil ve ailesiyle yakınlaşan acılı adamın tek istediği, Neil'ın da aynı acıyı yaşamasıdır."



Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 20.09.2017, Sinema Notları 22



(*) Tepedeki Şehir: 1630'de  Massachusetts Bay Company İngiltere’den Yeni Dünya’ya doğru yelken açtığında Püriten hukukçu John Winthrop, Mesih’in Dağ’daki Vaaz’ını ima ederek Arabella gemisindeki yolcuları “Tepedeki Şehir” gibi olmaları için sıkıştırır. Sömürgeciler, “tüm insanların gözleri bizim üzerimizdeyken” New England’ı gelecekteki yerleşimler için bir model haline getirmelidirler. 1961'de Başkan John F. Kennedy, Amerika’nın ayırt edici niteliği tüm dünyada özgürlüğü temsil ve savunma kararlılığından kaynaklanmaktadır dedi. Winthrop’un “Tepedeki Şehir’ini” hatırlatarak şöyle söylemiştir: “Sırf kendimiz için değil özgür olmak isteyen herkes için, yeryüzündeki diğer halklardan daha çok, yükü biz taşıyor ve çapları ve müddetleri bakımından emsalsiz riskleri kabul ediyoruz.” 


Drone  İzlekleri:

Jason Bourque İzlekleri




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz

Seçkin Deniz Twitter Akışı