"Üstelik iletişim araçlarının en yoğun ve elverişli olduğu bir zaman dilimindeyken."
Geçmişte halklar varlıklarını devam ettirmek için bireysel çözümler üretmek zorunda kaldılar ve bunları bir sonraki nesle aktarmaya devam ettiler. Biz buna 'kültür' dedik, yani sonraki nesle eksik ya da fazla aktarılan yaşam çözümleri. Bunu aktarma şekline 'iletişim' dedik.
Demek ki ayakta kalma yöntemleri 'çözüm' olunca, bunların aktarılması gerektiğine inanılıyor ve bunun için gerekli olan şey 'iletişim' oluyor.
Oldukça fazla nesil değişiminden sonra iletişim zenginleşiyor ve daha fazla çözüm yöntemlerinden oluşan kültür aktarımları meydana geliyor. Buna da 'zenginlik' diyoruz. -Yani en azından ben öyle deme hissiyatına kapıldım.-
Nesilleri biraz daha hızla ileriye sardığımızda karşımıza politika çıkıveriyor. İmparatorlukların ihtişamlı zamanında halklar varlıklarının devamı için kudretli bir şahsiyete bağlı kalarak toplulukları adına toplu olarak mücadele veriyorlar. Şiddet içeriği yüksek olsa da biz yine de buna 'çözüm', aktarılana "kültür" ve aktarım şekline zayıf da olsa 'iletişim' diyoruz.
Sonra insanı özgürleştirme vaatleri ile silahlanmaktan korkanların geliştirdiği politika sahne aldı. Artık hizmet edilecek olan lider bir tane kudretli olan değil, yüzlerce korkak bilgi yığını lider bozuntusuydu.
Fiziksel silahlanmadan korktukları ve korkak, yumuşak bir pasta haline gelmiş halk dilimlerinden pay koparmak için ihtiyaçları olan şeyler belliydi.
Görünmeyen ama akıllı tutulabilen silahlar;
"Kültür ve iletişim"
Yüzlerce 'akli kudret' iddiasında bulunan liderin fikriyatı için milyonlarca insan toplu olarak savaş vermek zorunda kaldı. Tabi bu günümüze dek gelen yunan tragedyası gibi bitmek bilmeyen kültür aktarım tiyatrosunun en korkunç perdesi değildi. Hazırlayıcılarından biriydi.
Şu an izlediğimiz perde onun bir sonrası, ama en sonu mu bilinmez tabi.
Şimdi ise binlerce lider için milyonlarca hizmetkar meydana geldi. Bu kez silahlarda menzil ve şarjör değişmişti;
"Kültürsüzlük ve iletişimsizlik"
Üstelik iletişim araçlarının en yoğun ve elverişli olduğu bir zaman dilimindeyken.
Tıpkı yalnızca iki tabak yemek ile doyacak adamın önüne 'saray sofrası' devirmeniz gibi. İki tike alınır ve doyulur. Sonrası çöp.
Ve kafalarımız birer çöplük.
Üstelik bizler binlerce lider için savaşırken hayatta kalıp kalmamak değil umurumuzda olan; zerafet içinde bir ölüm.
Bunun peşinde koşan, birer ceset olduğumuzu fark edemeyişimiz.
Mihraç Cerrahoğlu, 23.09.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Deneme, Modern Şüpheler
Mihraç Cerrahoğlu Yazıları
Takip et: @mihrac
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz