“Bütün dünyada ses getirmek” maddesi bir hackerın ağzından çıktığında aklınıza ne geliyor.
Kariyerini ve Amerika’yı geride bırakarak, Afrika’nın yoksul bir köşesine gelen Long, burada bir bilgisayar okulu açarak gençlere nasıl bilgisayar kullanıldığını öğretmeye başlar…
Bir elde ekmek bir elde İncil
Elmas, altın, platin, uranyum, petrol ve doğalgaz… Afrika’nın sahip olduğu ancak işleyemediği doğal kaynaklardan sadece birkaçı. Her geçen gün keşfedilen yeni maden kaynakları da cabası. Geleceğe yön verecek olan yenilenebilir enerji yanı sıra okyanus ekonomisi de giderek gelişiyor. Nüfusa gelince, Afrika dünyanın en hızlı büyüyen genç nüfusuna sahip.
Tüm bunlar göz önüne alınınca küresel aktörlerin neden Afrika’ya ilgi gösterdiğini anlamak zor değil. Bu yüzden ne Çin’in Afrika’da gerçekleştirdiği devasa hamleler, ne ABD’nin Afrika’daki askeri varlığını daha da güçlendirme arayışı, ne de Fransa ve İngiltere’nin eski sömürgeleriyle ilişkilerini sıkı tutmaya çalışmaları şaşırtıcı. Bu hamlelerin ardında stratejik ve ekonomik sebepler, yanı sıra da misyoner faaliyetler var. Beyaz adam kara kıta Afrika’ya adım attığından beri dinini ekmekle birlikte sundu. Deyim yerindeyse bir ellerinde ekmek bir ellerinde İncil vardı. Günümüzde misyonerlik faaliyetleri eskisi gibi “körgözüm parmağına” olmasa da devam ediyor.
Ünlü hackerlardan biri
Peki Johnny Long’un Amerika’daki rahat yaşamını ve parlak kariyerini geride bırakıp, Afrika’nın ücra köşelerinden birindeki yıkık dökük binalarda çocuklara bilgisayar öğretmek için didinmesini, basit bir hayırseverlik faaliyeti olarak görmek ne kadar gerçekçi? Parlak bir kariyer dediğimde abarttığımı düşünmeyin. Long, dünya bilişim güvenliği sektörünün en ünlü hackerlarından. İnternet üzerinden sadece Google arama motorunu kullanarak Sosyal güvenlik numaralarından, kredi kartı numaralarına kadar farklı bilgileri kurtarabilen Long, öncelikle “Google Hacking” denince akla geliyor.
Özellikle Google’ın ilk çıktığı zamanlarda, doğru anahtar kelimeleri kullanarak önemli bilgiler içeren web uygulamalarından veri almanın yöntemlerini anlatan Google Hacking kitabını yazmıştı Long. Uzun süredir bilişim güvenliği üzerine aktif olarak çalışan Long’un 20 sene önce Amerika’nın önde gelen şirketlerinden CSS’de bilişim güvenliği ekibi olduğunu düşünürsek alanında ne kadar uzman olduğunu anlayabiliriz. DEFCON, BlackHat, ShmooCon ve BlueHat gibi dünyanın önde gelen bilişim güvenliği konferanslarının aranan konuşmacısı olan Long’un geniş bir takipçi kitlesi de bulunmakta.
Tanrı Uganda’ya çağırmış!
Bu parlak ismin başka bir yönünü tanımak için sosyal medya hesaplarındaki bio kısmına bakalım. Long’un twitter hesabında kendini tanımlarken seçtiği ilk kelime “Hristiyan”. Konferanslarına “Jesus Christ” (Yüce İsa) diye başlayan Long, kamuoyuna Hıristiyanlık PR’ı yapmasıyla da tanınıyor. Hatta Wikipedia’da Johnny Long maddesinde Hıristiyanlığa olan inancını kamuoyuna açıkça ifade eder” deniyor. Bu bilgilerin üzerine Long’un Uganda’da kurduğu organizasyonun adının Hackers for Charity (Tanrı rızası için çalışan hackerlar) olmasına şaşırmadınız sanırım. Long ve eşinin Afrika’ya gitme sebepleri de web sitelerinde şöyle anlatılıyor:
“Johnny ve Jane 2007’de gittikleri 2 haftalık tatilde dünyanın geri kalanının nasıl yaşadığını gördü. Afrika’da yetimler ve kimsesizler inanılmaz derece fakirlik ve kirlilik içinde yaşıyordu. Çocuklar ise mutluydu, gülüyordu. Niçin mutlulardı? Mantıken mutlu olamazlardı. En sonunda eşi Jane’le beraber Tanrı’nın onları Uganda’ya çağırdığını duydu. Jonny kariyerini bıraktı. Her şeylerini sattılar. Evlerini de satılığa çıkarttılar. Aile olarak Uganda’ya taşınmaya karar verdiler. Bu insanların hayatını kurtarmak için, başkalarının da yardımcı olabileceğini düşünerek Hackers for Charity’i kurdu.”
Long, web sayfasında hikâyelerini anlatırken Allah’ın onları Uganda’ya 3 şey için çağırdığının açıkça ortaya çıktığını anlatıyor:
“Kar amacı taşımayan organizasyonlara yardımcı olmak, Ugandalılara teknoloji ve teknik yetkinlikler kazandırmak ve hayat değiştiren yetkinlikleri bu insanlara kazandırıp bütün dünyada ses getirmek.”
“Bütün dünyada ses getirmek” maddesi bir hackerın ağzından çıktığında aklınıza ne geliyor. Misyoner bir hacker’ın elinde yetişen genç dimağlar, yarının Hıristiyan hacker ordusunu oluşturabilir mi acaba? Bu sorunun cevabını bilişim sektöründen uzmanlar “Kuvvetle muhtemel” şeklinde cevaplıyor.
Günümüzde konvansiyonel savaştan siber savaşa dönüşüm hız kazandı. Türkiye’ye yapılan yurt dışı kaynaklı siber saldırıları düşünürsek, siber savaşların çoktan başladığını görürüz. Geçtiğimiz hafta da Kremlin destekli Rus hackerların Başbakanlık ve TBMM bilgisayarlarına sızmak için ‘Piyon Fırtınası’ adı verilen bir siber casusluk saldırısı gerçekleştirdiği açıklandı. Bu şartlar altında Afrika’da yetiştirilen bir hacker ordusunun yarının siber savaşlarında ne tür bir rol oynayabileceğini düşünmek gerek.
Çevresini bu işe kanalize ediyor
Öğrencilere Microsoft Excel, Word, Photoshop gibi bilgisayar uygulamalarının yanı sıra hacking ve bilişim güvenliği sertifikaları, sızma testi, kablosuz ağ testi, adli bilişim uygulamaları ile ilgili eğitimler de veriyorlar. Bu sertifikaları alan öğrenciler dünyanın her yerinde iş bulabiliyorlar.
İşin içinde küresel firmaların da olması bu faaliyetleri masumlaştırıyor mu yoksa daha şüpheli hale mi getiriyor? Diyelim ki siz Hackers for Charity organizasyonuna 1000 dolar yardımda bulundunuz, Dell de 1000 dolarlık bilgisayar veriyor.
Long, bilişim dünyasındaki çevresini de Hackers for Charity’e kanalize ediyor. Konferans konuşmalarının başlangıç ve bitişinde vakıfla ilgili bilgi veriyor ve genelde kendi yazdığı kitap gelirlerini de vakfa bağışlıyor. Gittiği konferanslarda açtığı stantlarla da bağış topluyor. Dell,’in yanı sıra Software gibi çeşitli kurumların da bağış anlaşmaları var.
Eğitimlerin çoğu ücretsiz
Hackers for Charity vakıflara, STK’lara web sayfası yapmaktan bilgisayar kullanmayı öğretmeye kadar değişik şekillerde ücretsiz yardım ediyor. Topladıkları bağışlarla öğrencilerin yüzde 75’ine ücretsiz eğitim veriyor, yanı sıra yemek, sağlık, konaklama masrafları da karşılanıyor. Long ücret politikalarını şöyle anlatıyor:
“Birçok insan internet kafelerde bir saat için 70 cent harcıyor. Bizim eğitimimizin saati 50 cent. 50 centi ödeyemecek durumda olanlara burs veriyoruz. Eğer STK iseniz, devlet çalışanıysanız, polisseniz yine ücretsiz eğitim alabilirsiniz. ”
Açlık varken bununla niye uğraşıyorsunuz diyen aptaldır!
Johnny Long’un misyonu fakir, eğitim şansı olmayan, genelde çiftçiliğin, odunculuğun yapıldığı ve teknolojinin pek olmadığı yerlere giderek buralarda eğitim vermek. Long bazı kişilerin yaptıkları işi anlamadıklarından yakınıyor:
“Bazı insanlar Afrika’da bu kadar aç insanlar varken bu işlerle niye uğraşıyorsunuz ki diye soruyorlar. Bu çok aptalca bir soru. Biz onlara kendi deneyimlerimizi veriyoruz ki bu zengin çocuklarının bile ulaşamadığı bir şey. Biz hackerların süper yetkinlikleri var. Bu yetkinliklerimizin hayır kurumlarını daha iyiye dönüştürebileceğini düşünüyoruz.”
Emeti Saruhan, 25.09.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Hayatın Sıcak Yüzü,
Emeti Saruhan Yazıları
Takip et: @emeti
Sonsuz Ark'ın Notu: Emeti Saruhan Hanımefendi'ye çalışmalarını bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. Seçkin Deniz, 06.07.2017
İlk yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz