"Tuhaf olmayan tek şey, herkesin her şeyi bildiği ve çok az kafa karışıklığının bulunduğu bu pırıl pırıl düşünce zemininde benim normal bir yazı yazma ihtimalimin olmaması."
Evet, haklısın sayın okuyucu.
Herkesin herşeyi bildiği yerde sen de haklısın. Ne diyorsan doğrudur. Kafan mı karıştı, bak işte bunda da haklısın. Benim de kafam karışmıyor değil sık sık.
Yirmi yıl sonra o boruların içinden gaz ve petrol geçmediğinde, argo tabirle “havagazı” geçtiğinde ne olacağına dair mesela kafam karışık. Günde üç öğün yemek yemek su içmek gelişen yeni teknolojinin de çoğalttığı tüketimi yapabilmek için yedi küsur milyar insan var karşımızda. Mesela Çin ve Hindistan’ın işi şöyle düşünce bile gerçekten çok zor; her gün asgari üçer milyar tabak pirinç ve üçer milyar bardak temiz su gerekiyor. Asgari, hayatta kalmak için gerekli olanı söyledim sadece. Yanına çay meyve tatlı et sebze kola falan isterseniz neyi neyle çarpmanız gerektiğini söyleyeyim sadece; Çin ve Hindistan için bir milyarla çarpın.
Böyle bakınca nasıl korkutucu bir yük.
Öte yandan, bilim adamları daha kaç yüz milyar insanı besler bu gezegen, merak etmeyin deyivermiş.
Beslemiyor ama işte?
Yemen’de Myanmar’da Gazze’de ve Afrika’nın çoğu yerinde ve daha kimbilir henüz haberciler ulaşmadığı için nerelerde sadece biraz yemek temiz su ve temel ilaçları bulamadığı için kimler kimler aynı durumda.
Bu “paylaşmazlığı” artırmak ve olanı “hep aynı az sayıdaki cebe aktarmak için” yeni savaşlar, yeni çatışmalar, yeni işgaller gerek. Eskidendi o, farklı dinler ve milliyetler arasındaki adı kendinden kat kat büyük “medeniyet savaşları.”
Bittiği yerde aynı din ve milletlerin, kardeş milletlerin savaşlarına ihtiyaç doğuverdi. İhtiyaç icatların anasıdır, hemen icad ediverdiler. Siz yeter ki savaş isteyin, çatışma, işgal, yeni sınırlar, kaos vesaire.
Burası kolay, buraya kadar herkesin ezberinde.
Milyarlarca aç sefil hayata karşılık yüzlerce dolar milyarderi karşı kefede.
Bunu da anladık.
Sonra ne olacağına dair bir fikrimiz yok muhtemelen.
Yemen’deki çocuk doyacak mı ölecek mi, Çin ya da Hindistan sonraki on yıllar boyunca günde dörder beşer milyar tabak pirinç olsun bulabilecek mi bulmak için ne yapacak. O bulursa diğerlerinin sofrasından mı azalacak?
Tam da robotlar araya girerken üstelik. İlk etapta beş milyon kişiyi işsiz bırakmaları beklenen şu robotlar. Üstelik yaratıcılık, derinlemesine bilgi, özel yetenek istemeyen düz işçilerin işlerini ellerinden alacak olan robotlar.
İnsan bir an düşünüyor, ne güzel olur ya, robotlar çalışsa biz yan gelip yatsak… fena fikir de değil hakikaten. Sanatla kültürle felsefeyle dünyayı ve hayatı güzelleştirmekle anlamakla uğraşsak kalan bol boş zamanda. Normalde robotların işleri devralmasının mantıklı sonucu bu olmalı değil mi?
Ama hayır… insanlık 21. yüzyılda bula bula bunun tam tersini vaat ediyor. Robotlar çalışırsa işsiz kalacaklar sokağa atılacak. Bu kadar basit ve acı. Sonrası muhtemelen küresel çapta bir kaos. Olsun, robot güvenlik güçleri bu işin de üstesinden gelecektir. Biraz kanlı biraz daha acı olsa bile.
Ortadoğu’nun rutin, gündelik ve geleceğe kalması mümkün olmayan, tarihte bir anlamı olmayacak olan, yarım asır sonra terkedilmiş petrol yataklarının saçma hikayesinden başlayıp geldiğimiz yerin bir aşırı kötümser bilim kurgu filmine dönüşmesi de biraz tuhaf oldu değil mi sayın okuyucu?
Tuhaf olmayan tek şey, herkesin her şeyi bildiği ve çok az kafa karışıklığının bulunduğu bu pırıl pırıl düşünce zemininde benim normal bir yazı yazma ihtimalimin olmaması.
O da benim suçumdur zaten, çocukluğumdan beri biliyorum.
Yaşar Taşkın Koç, 22.10.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Ankara'nın Ruhu
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.