"Bu devletimizin güçlü ve sağlıklı olma mücadelesidir ve bununla ilgili hiçbir eleştiri eleştiri olarak tasnif edilemez, adalet için de bu şarttır, önce bunu istemek zorundayız."
Devlet'in
15 Temmuz FETÖ Askerî darbesinde yaşadığı en son saldırıdan sonra yaşadığı
asırlar süren ağır travmalardan kurtulma çabasını dikkatle izliyorum. Hepimiz
bu çabayı dikkatle izlemeli ve desteklemeliyiz. Türkiye, gündemi on yılda bir
değişen karlar ve buzlarla kaplı krallıkla, görünürde meşrutiyetle yönetilen bir
İskandinav ülkesi değil, demokrasi adı altında her türlü ihanetin
meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir İmparatorluklar Mezarlığı ve doğal olarak
Türkiye'nin yeni bir mezarlık olmaması için de devletin güçlü, sağlıklı ve aynı
zamanda adil olması gerekiyor.
Güçlü ve
sağlıklı olmayan bir devlet adaleti sağlayacak bir kabiliyete ulaşamaz. Bugün 'adalet'
vurgulu eleştirilerin 'aydın tepkisi' olarak, demokrasi ve fikir özgürlüğü ya
da insan hakları etiketiyle pazara sürülmesi, ruhunda adalet arayışı taşımıyor.
Taşımıyor çünkü, adalet sağlayacak olan devleti diledikleri şekilde
yönetemedikleri için yıkmaya çalışanların adalet talebi ancak suçlarının
görmezden gelinmesi talebi olarak değerlendirilebilir. Bu 'kirli adalet talebi'
derin nedenlerini yerel ve küresel bağlarla sürdüren darbe sürecinin devam
etmesini sağlayabilecek ölçüde canlı tutulmasını da amaçlıyor.
Bugün
FETÖ-PKK gibi terör örgütlerine yönelik yargısal süreçlerin ABD ve AB ülkeleri
tarafından demokrasi, fikir özgürlüğü ve insan hakları etiketleriyle baskı altına
alınma çabalarının arkasında yatan temel sebep de Türkiye Devleti'ne her an
tehdit altında olduğunu hissettirmek ve 'adalet' vurgulu tedirginliklerin canlı
tutulması ile birlikte ağır travmalardan kurtulma çabasını sekteye uğratmaktır. Bu
oyuna gelenlerin artık oyuna geldiğini düşünmek ahmaklıktan öteye gitmez,
maskeler ve maskelilerle dolu ülkemizde kim devleti zaafa uğratma çabası içinde ise
artık o oyunun içindedir. Bu oyunu görecek ve bu oyuna karşı oyunla karşılık
vereceğiz. Devletimizi güçlü, sağlıklı bir yapıya ulaştırarak bu sağlıklı
devletin adaleti sağlamasını temin edeceğiz.
ABD'nin,15 Temmuz Askerî darbesinin yerel ve küresel sorumlularını ortaya çıkarmaya
çalışan emniyet ve yargı mensuplarını ve siyasî iktidarı baskı altına alma
imkanı kalmayınca Türkiye'yi devlet olarak 'vize' şantajı ile tehdit etmesi, böylece
darbeci yüzünün alışılmadık derecede açığa çıkması ve utanç verici bir suçüstü
hâlinin bütün dünya tarafından görünür hale gelmesi tarihî önemde bir değişim
yaşadığımızı gösteriyor.
ABD'nin
Türkiye'de çeşitli zamanlarda çeşitli illegal yapılarla, bürokrasi, siyaset, istihbarat,
yargı ve emniyet üzerinde kurduğu emperyal
ağın yönetme, yönlendirme ve kontrol gücü FETÖ tasfiye edildiği için
işlevsizleşince Devlet, halkın büyük çoğunluğu tarafından seçilerek her
defasında güçlendirilen siyasî iktidarın emirlerine uyarak suçluları,
sorumluları ve hainleri tek tek tesbit etme ve yargılama yeteneğini
kullanabilecek duruma geldi. Bununla gurur duymalıyız millet olarak, bu
yerkürede tek başına önemli bir tarihsel değişimin de başlangıcıdır.
7 Şubat
2012 Mit Müsteşarını tutuklama girişimi ile somut olarak gün yüzüne çıkan derin
savaş, 2013 Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan Gezi Terörü, 17-25 Aralık 2013
FETÖ emniyet-yargı darbesi ile devam etmiş ve 15 Temmuz 2013'te yapılan FETÖ Askerî
darbesi ile zirveye ulaşmıştır. Bu
saldırıların her birinde de halk siyasî iktidarı ve Erdoğan'ı desteklemiş,
saldırganları yenilgiye uğratmıştır.
Bugün ABD
İstanbul Başkonsolosluğunda görevli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Metin Topuz'un
FETÖ üyeleri ile sıkı işbirliğini açığa çıkaran ve onu sorgulayan emniyetin ve
yargının açığa çıkardığı kirli ve derin ilişkiler sonucu herkesin anladığı şey,
ABD'nin 7 Şubat 2012'den beri süregelen beş buçuk yıllık şiddetli savaşın saldırgan
karşı tarafı olduğu gerçeği.
Ve
adalet tam olarak, Metin Topuz'un itiraflarından yola çıkılarak Türkiye'yi kan
gölüne döndüren stratejilerin mimarlarını, yerel ve küresel uygulayıcılarını
tesbit edip yargılamayı ve cezalandırmayı gerektiriyor, bu vahşi saldırganların
çarpıtarak anlattığı üzere, bu hainleri ve saldırganları, geçmişte olduğu gibi
dokunulmaz kılarak illegal sistemin sürmesini sağlamayı değil.
Metin
Topuz ile ilgili soruşturmadan elde edilen verilerin ABD'yi çok rahatsız
ettiği, kendi vatandaşları olmadığı için dokunulmazlık isteyemedikleri, FETÖ üyeleri ile iletişim kurduğu telefona 'dokunulmazlık ve iade' istemelerinden
açıkça anlaşılıyor. Devlet Bahçeli'nin FETÖ lideri Câni Gülen'i kastederek
ABD'ye, "Ver haini al telefonu' diyerek rest çekmesi olayın geldiği
boyutların ne kadar can alıcı düzeyde olduğunu gösteriyor.
Medya
mensuplarının 7 Şubat- Gezi Terörü, 17-25 Aralık- 15 Temmuz sürecine dair
sorumlu ve suçluların takibini kamu adına tarafsız bir şekilde yapmalarını
beklemek toplumun en doğal hakkı. Güçlü ve sağlıklı bir devlet toplumun
çıkarlarını korumakla mükellef ise medya da bu çıkarların neler olduğuna saygı
duyarak toplumun adalet beklentilerine habercilik yaparak cevap vermelidir,
tarihin bu en önemli döneminde üç maymunu oynayarak ya da süren soruşturmaların
psikolojik-sosyolojik desteğini zayıflatarak karşı stratejinin altını oyamaz; bu nereden bakılırsa bakılsın hem medya etiğine hem de yasalara aykırı bir
tutum ve davranış setidir.
Nitekim
Topuz'dan elde edilen verilerle Osman Kavala, Şaban Kardaş gibi isimlerin
devletin istihbaratının gözleri önünde yapıp ettikleri şeylerin neye hizmet
ettiğini medya detaylarıyla incelemek zorundadır, medyanın bugüne kadar yaptığı gibi, halkın
adalet arayışlarına karşı bu durumları görmezden gelme şansı artık yoktur.
Adalet
istiyorsak, adaletin ne anlama geldiğini, Türkiye'de yaşayan insanların adalete
duydukları ihtiyacın neden bu kadar derin ve su kadar gerekli olduğunu kuşkusuz
bir şekilde değerlendirmeli ve ortaya koymalıyız.
ABD'nin ve
Avrupa devletlerinin taşeronları eliyle iğfal ettiği bir devletin adalet adı
altında ürettiği adaletsizlikten, ABD ve Avrupa'dan bağımsız bir şekilde halkının
yararına adalet arayışında olan güçlü ve sağlıklı bir devlete doğru
ilerliyoruz; herkes bu yürüyüşü desteklemek zorundadır, hiç kimse açıkça
düşmanımız oldukları anlaşılan, 'dost' dediğimiz ABD ve Avrupa ülkelerinin
borazanı olamaz, olursa da onların ihanet içerisinde olduğunu söylemekle
mükellefiz; hainin tanımı dünyanın her
yerinde aynıdır ve ülkesinin çıkarlarına karşı faaliyet içerisinde olan herkes
haindir, bu, hainleri en ağır cezalara mahkum ederek ortalıktan kaldıran ABD ve
Avrupa ülkelerinin çok iyi bildiği bir gerçektir.
Bu
devletimizin güçlü ve sağlıklı olma mücadelesidir ve bununla ilgili hiçbir
eleştiri eleştiri olarak tasnif edilemez, adalet için de bu şarttır, önce bunu
istemek zorundayız.
Arif Şahin, 26.10.2017, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 79
Sonsuz Ark'ın Notu:
Metin Topuz kimdir?/ Star gazetesi, 23.10.2017
Metin Topuz ile ilgili son dakika haberleri gelmeye devam edyior. ABD Başkonsolosluğu’nda çalışan ajan Topuz'un 17-25 Aralık kumpasında parmağı olduğu ortaya çıktı!
Metin Topuz kimdir ne iş yapar DEA mensubu mu? Vize krizine sebep olan Metin Topuz hakkında son dakika gelişmeler gelmeye devam ediyor. ABD Büyükelçiliği, "Türkiye'den vize başvuruları süresiz durduruldu" açıklamasında bulundu. Söz konusu karar ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un FETÖ'den tutuklanması sonrası gündeme geldi. ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un FETÖ soruşturması kapsamında casusluk suçundan tutuklanmasının ardından ABD'den gelen 'vize başvurularını durdurma' kararı dikkatleri çekti. ABD'yi skandal karara iten Metin Topuz, Türkiye karşıtı girişimlerde adının bulunmasıyla öne çıkıyor. ABD'nin skandal vize kararının perde arkasındaki isim de Metin Topuz'un bağlantıları dikkati çekiyor.
ABD Başkonsolosluğu’nda çalışan ajan Topuz'un 17-25 Aralık kumpasında parmağı olduğu ortaya çıktı!
Adil Öksüz’ün 21 Temmuz’da telefonla aradığı ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda görevli Metin Topuz hakkında şok bir iddia ortaya atıldı. Kumpasçı polislerle bağlantısı belirlenen Topuz’un adı bu kez Halkbank’la gündeme geldi. Topuz’un Halkbank’la ilgili kumpasta da parmağı olduğu belirtildi.
FETÖ'nün kumpaslarını ABD'ye uçuran Topuz'un, Halkbank için Türkiye'ye gelen ABD Hazine Müsteşarı David Cohen'i ilgili kişilerle görüştürdüğü iddia edildi. MİT TIR'ları kumpasında jandarma görevlilerinin sivil imamları Bayram Andaç ve Muharrem Gözüküçük'ün ertesi gün Amerikan Büyükelçiliği'ni aradıkları tespit edilmişti.
17-25 ARALIK'TA DA ROL ALDI
Akşam'ın haberine göre: İmamların dışında, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Adil Öksüz'ün 21 Temmuz'da ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'ndan arandığı ortaya çıktı. Konsolosluk görevlisi Metin Topuz'un son olarak 17-25 Aralık dosyalarını tutuklu eski polis müdürleri Yakup Saygılı, Mahir Çakallı, Mehmet Akif Üner gibi isimlerle görüştüğü belirlendi.
ABD'Lİ MÜSTEŞARLA GÖRÜŞTÜ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı köstebek konsolos Topuz ile ilgili çalışmalarına devam ediyor. Firar etmek isteyen FETÖ'cülerin adres durağı olan Topuz'un şüphelilere vize işlemlerinde kolaylık sağladığı da ortaya çıkmıştı. 17-25 Aralık kumpas dosyalarının bilgi belgelerini ses kayıtlarını ABD'ye uçuran Topuz'un, Türkiye'ye gelen ABD Hazine Müsteşarı David Cohen'i dosyalarla ilgili kişilerle görüştürdüğü iddia edildi. Topuz'un kirli görüşme ağını deşifre eden polis ekipleri, FETÖ'nün ihanet hattını da ortaya çıkarıyor.
BÜYÜKELÇİ JOHN BASS'IN '1 EKİM' TELAŞI
Topuz, TBMM'nin yeni yasama yılının açılış gönü olan 1 Ekim Pazar sabahı gözaltına alınmıştı. ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass ise davetli olduğu halde 1 Ekim'de TBMM'nin yeni yasama yılı açılış törenine katılmamıştı. Bass'ın, diplomatik teamüllere aykırı olarak TBMM'deki törene katılmamasına bir anlam verilememişti.
ZEKERİYA ÖZ'ÜN MAKAMINA KADAR GİTMİŞ
Metin Topuz'un 1994-2017 arasında 120 kez yurt dışına giriş çıkış kaydı bulundu. Topuz, savcılık ifadesinde "İsmi geçen kişilerle görevi nedeniyle irtibat kurduğunu" söyledi. FETÖ'yle hiçbir ilgisinin bulunmadığını ifade eden Topuz, Zekeriya Öz ile Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde iki defa görüştüğünü, ilk görüşmenin 2013'te Amerika'dan gelen bir heyetle yaptıkları ziyaret olduğunu anlattı.
DARBECİLERLE GÖRÜŞTÜ
Topuz, Yakub Saygılı'yı da Mali Şube'de görev yaptığı dönemde birçok kez ziyaret ettiğini kaydetti. Topuz, darbe girişimine ilişkin soruşturmada tutuklanan ve dava açılan eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Albay Gürcan Sercan ve eski Yarbay Oktay Akkaya'nın jandarma içerisinde irtibat kurduğu kişiler olduğunu, yine darbe suçundan tutuklu bazı eski polisler ile de iş gereği tanıştığını öne sürdü.
FETÖ'cülerle irtibatı ortaya çıkınca tutuklanan ABD İstanbul Konsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un ifadeleri doğrultusunda ikinci bir ajan da ortaya çıktı. Topuz, kirli işbirliğini tek tek itiraf etti. Topuz, ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı N.M.C ve ailesinin FETÖ'nün üst düzey isimlerinden olduğunu açıkladı.
TOPUZ'UN 21 YILLIK SIRRI
A Haber muhabiri Emrullah Erdinç, Metin Topuz'un 1994 yılından beri ABD ile ilişkili olduğunu fotoğraflarla gözler önüne serdi. Topuz'un ABD Adalet Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) mensubuymuş gibi operasyonlara katıldığı ortaya çıktı. Topuz, 17-25 Aralık kumpasını tezgâhladıkları gerekçesiyle tutuklanan emniyetçi Yakup Saygılı, Mahir Çakallı, Nazmi Ardıç ve Mehmet Akif Üner'le bağlantılı çıktı. Yine firari savcı Zekeriya Öz ile irtibatı vardı.
Topuz'un DEA mensubuymuş gibi operasyonlara katıldığı fotoğraflar...
İstanbul Başsavcılığı'nca 17-25 Aralık dosyalarnını hazırlayan eski polis müdürleri ile ABD savcısı arasında köstebeklik yaptığı gerekçesiyle tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz ile ilgili bilgiler gelmeye devam ediyor. Savcılık Topuz'un dosyasını incelerken yeni bir bilgilye daha ulaştı.
KAÇAKLARIN İLK DURAĞI
Akşam'ın haberine göre: Kumpas dosyalarının kayıtlarının ABD'ye uçurulmasına aracılık eden Topuz, FETÖ'cü şüphelilerin de uğrak noktası çıktı. Firar etmek isteyen şüphelilerin vize için Topuz'a başvurduğu tespit edildi. Topuz, ABD'ye kaçan FETÖ'cülerle yakından ilgilendiği belirlendi. Topuz'un dosyasının derinleştiren savcılık, örgütle başka ne şekilde irtibatının olduğu hususlarını araşatırıyor.
KUMPASÇILARLA GEZMİŞ
Topuz tutuklu eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı için "Makamında birçok kez ziyaret ettim" demiş, aynı zamanda eski Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu'yla bir çok defa yurtdışına gittiklerini anlatmıştı. ABD Başkonsolosluğu'nda ikinci gözaltı kararı daha olduğu yönündeki iddiaların ardından yeni bir gelişme yaşandı. ABD elçilik çalışanı Metin Topuz'un FETÖ soruşturmasında tutuklanmasının ardından başkonsoloslukta ikinci bir gözaltı kararı daha olduğu netleşti. ABD Başkonsolosluğu'nda çalışan ikinci bir kişi hakkında daha gözaltı kararı verildiği, konsolosluktan çıkmayan çalışanın eşinin ve çocuğunun sorguda olduğu öğrenildi.
17 Aralık darbe girişimini tezgahlayan Fethullahçı polis müdürleri ve kaçak savcı Zekeriya Öz ile irtibatı belirlenen ABD İstanbul Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı ile İstanbul’da gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından hakim karşısına çıkan Topuz, 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'casusluk' ve 'Türkiye hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından tutuklandı.
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan
sitelerde yayınlanamaz.