"Kıtlığın sonucunda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Kollektifleştirme tamamlandı, komünist sisteme geçildi ve köyler tamamen iflas ettirildi."
1929 yılında Stalin yönetimi Kollektivizasyon politikasını başlattı. Zengin köylülerin topraklarına, makinelerine, hayvanlarına ve ürünlerine el konularak kollektif çiftliklere verileceği ilan edildi. Gerçekteyse bütün çiftçilerin, zengin - fakir fark etmez, ne kadar malı varsa, ellerinden alındı ve kollektif çiftliklere teslim edildi.
“5 yıllık planın düşmanları”; 1931 yılında SSCB’de çıkan propaganda afişleri
Resmi verilere göre zorla kollektifleştirmenin neden olduğu açlığın sonucunda Volga bölgesinde, Kuzey Kafkasya’da, Ural’da, Kırım’da, Batı Sibirya'da, Kazakistan’da, Ukrayna’da ve Beyaz Rusya’da 8 milyon kadar insan hayatını kaybetti. 1932 yılında hasadın az olmasına tahıl stoğunu sağlamak amacıyla uygulanan baskıcı önlemler eklendi ve bu uygulamalar açlığın ortaya çıkmasını sağladı.
SSCB'deki resmi propaganda, 1930'ların başlarındaki kıtlık hakkında susmayı ve "kıtlık" kelimesini kullanmamayı tercih ediyordu. Resmi istatistikler ölenlerin sayısını az tutmaya çalışıyordu. O sırada sadece Ukrayna'da en az 4-4,5 milyon insan açlıktan ölmüştü.
SSCB’de üretilen buğdayın yarısından fazlasını Ukrayna ve Kuzey Kafkasya sağlıyordu.
Kremlin’deyse Ukrayna'da bulunan büyük tahıl stoklarının çiftlikler ve bireysel çiftçiler tarafından devletten gizlendiğini düşünüyorlardı. 1932’nin mayıs ayında Ural, Volga bölgesi ve Kazakistan'ın bazı bölgeleri için hasat planları azaltıldı ama Ukrayna ve Kuzey Kafkasya için böyle bir azalma söz konusu değildi. 1932 yılında tahıl alımının en yüksek düzeyde sağlanması gerektiği ilan edildi.
Hâlbuki 1931 yılında Ukrayna’da açlıktan ölenlerin sayısı 150.000 civarıydı. Ama o zamandan sonra açlık konusunun konuşulmasını kesinlikle yasaklandı.
Çiftçiler kıtlık bölgelerini terk etmeye çalışıyorlardı ve bu durum Stalin yönetimini rahatsız etmeye başladı. 1932 yılının sonbaharında ve 1933 yılının kışında çiftçilerin çıkmalarına ve açlık haberlerinin yayılmasına engel olmak için Ukrayna sınırları askeri birlikler ve polis tarafından ablukaya alındı.
Aynı zamanda Rusya’dan ve Beyaz Rusya’dan gelen yiyeceklerin sınırlardan içeri girmesi yasaklandı. Arşiv belgelerinden komünist gizli servislerin kıtlık hakkında gerçeği bildikleri ve görevlerinden birinin açlığı ve açlığın ölümcül sonuçlarını gizli tutmak olduğu anlaşılıyor.
Holodomor'un ana nedenleri arasında köylülerin gücünü aşan tahıl stoğu planları, hiç durmayan tahıl alımlarıydı. Gıda stoklarına el koymak için etkili makamlar tarafından köylülere uygulanan baskılar, çiftçilerin kollektif çiftliklerde çalışmak istememeleri ve Ukrayna köylülerinin direncini kırmak için uygulanan genel kollektifleştirme ve "sosyalist dönüşümler" politikası bulunuyordu. Çiftçilerden sadece buğday değil tohumlar da alınıyordu. Yine de 1932 yılında alınan hasat az da olsa Ukrayna’nın ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeydeydi.
Çiftçilerden yeterli miktarda ekmek alamayan komünistlere de baskı uygulanıyordu. 7 Ağustos 1932 yılında halk arasında “Beş başak yasası” olarak bilinen yasa kabul edildi. Bu yasaya göre kolektif çiftliğin malını çalana idam ya da 10 yıl hapis ve mala el konulması öngörülüyordu. 1933 yılının başlarında Ukrayna’da neredeyse hiç gıda stoğu kalmadı. Parti yöneticilerinin eylemleri milyonlarca insanı yavaşça ölüme mahkûm etti.
İnsanlar köylerde toplu olarak ölüyorlardı. Hayatta kalanlarınsa ölenleri defnedecek gücü yoktu. Yamyamlık ve ölü insanları yeme vakalarına rastlanır oldu. Çaresizlik içerisinde insanlar çocuklarını kurtarabilmek için şehirlere götürüp hastanelerde, mağazalarda ya da sokaklarda bırakıyorlardı.
Aynı zamanda demir yolu istasyonlarında askerlerin koruması altında ülkenin başka bölgelerine gönderilmek ve yurtdışına ihraç edilmek üzere binlerce ton buğday bulunuyordu.
Kıtlığın sonucunda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Kollektifleştirme tamamlandı, komünist sisteme geçildi ve köyler tamamen iflas ettirildi.
O sırada ABD de ”Büyük Bunalım” dönemiydi, milyonlarca insan hayatta kalma mücadelesi veriyordu. Dünyanın diğer ucunda ise, Sovyetler Birliği'nden inanılmaz hızlı kalkınmanın haberleri geliyordu. Sürekli yeni fabrikalar kuruluyordu, çiftçiler büyük buğday hasadı topluyorlardı. Bütün dünya Kremlin tarafından Sosyalist cennetin kurulmasını izliyordu.
O dönemde oyun yazarı Bernard Shaw SSCB’ye geldi ve hayatında Rusya’daki kadar güzel yemekler yemediğini yazdı. Gelenler arasında Fransa’nın eski başbakanı Edouard Herriot, Romen Rollan, Henri Barbusse gibi yazarlar da vardı. Hepsi açlık olmadığını söylüyordu.
“The New York Times” gazetesinin muhabiri Walter Duranty bir dizi yazı hazırladı ve bu yazılardan dolayı Pulitzer Ödülünü aldı. Rejim milyonlarca insanın açlık çektiğini biliyordu, yine de ihraç için ayrılmış gıdayı ülke halkına vermeyi düşünmüyordu. Ülke yönetimi itibarını yurt dışında korumayı ve açlığı dünyadan gizleyebilmeyi başardı. 14 Ocak 1933 yılında ülkede açlık olmadığı ilan edildi.
Ama yine de bazı gerçekler diplomatik kanallarla da muhabirler aracılığıyla yurtdışına sızabiliyordu. O zaman yönetim yabancı muhabirlerinin seyahatlerine kısıtlamalar getirdi. Sadece “güvenilir” muhabirler seyahat iznini alabiliyorlardı.
Bu yapay, güzel ve sorunsuz hayat görüntüsünü 1933 yılında yazdığı yazılarla 28 yaşındaki gazeteci Gareth Jones aniden bozdu.
Gazetelerde “Ekmek Yok!”, “Rusya’da Açlık Hâkim”, “Milyonlar Ölüyor” başlıklı yazılar çıkmaya başladı. En önemlisi de, daha o zamanlarda Gareth Jones kıtlığın suni olduğunu yazıyordu. Birkaç sene sonra bu yazdıklarının onun hayatına mal olacağını bilmiyordu.
Gareth Jones’in hayatı kısa sürdü; 1935 yılında sadece 30 yaşındayken Moğolistan'da belirsiz koşullar altında öldürüldü.
Bugünlerde Gareth Jones belki de SSCB hakkında yazan tek dürüst gazeteci ve dünyaya Holodomor gerçeğini duyuran ilk kişi olarak biliniyor.
Sovyet istihbaratının arşivlerinde casus olarak kayıtlıydı. Altı dili mükemmel düzeyde biliyordu. Ancak resmi olarak Jones’in ismi, Sovyet sanayileşmesi konusunda İngiliz danışmanı olarak kayıtlıydı. Sık sık İngiliz şirketlerinin kömür madenlerinin ve buharlı lokomotif depolarının bulunduğu Doğu Ukrayna'yı ziyaret ediyordu.
“Buradaki yönetim dünyanın en acımasız yönetimidir. Çiftçiler komünistlerden nefret ediyorlar… Yüzovka’da geçirdiğim ilk gün sadece bir tane ekmek bulabildim ve bu ekmek benim günlük yemeğim oldu. Ama birçok işçinin ekmeği dahi yoktu, çalışmak için de güç bulamıyorlardı…”
1931 yılında o SSCB’nin endüstriyel inşaatlarına altı haftalık gezi düzenledi. Gezi dâhilinde Sibirya’ya ve Ural’a gitti.
Bu gezinin sonucunda “Rusya’daki Deneyimler – 1931: Günlük “(Experiences In Russia — 1931: A Diary)” kitabını yazdı. Ocak 1933‘ta İngiltere’nin eski başbakanı David Lloyd George'un "Askeri Anılar" kitabını tamamladı ve tekrar SSCB’ye gitti. Tekrar Ukrayna’nın doğusunda, Yuzovka köyünde konaklandı. Günlüğüne yerli çiftçilerin sözlerini kaydetti:
“Ekmek yok. Beş aydır ekmek yemedik. Çok fazla insan ölüyor. Artık patates de kalmadı. Hayvanlar telef oluyor. Atlar da yok. Bahar aylarında toprağı nasıl biçeceğiz?”
Gareth Jones’in günlüğünden bir çiftçinin anlattıklarını içeren sayfa
Yazılarında Gareth Jones Sovyet istatistiğine yer veriyor: 1933 yılının yaz ayına kadar Ukrayna’nın doğusunda çiftçilerin yüzde yirmisi hayatını kaybetti, büyük baş hayvanların yüzde seksen beşi telef oldu. Kharkov ve Donetsk şehirlerinde sokağın ortasında ölen insanlar görüldü. Onların cesetlerini 2-3 gün boyunca kimse kaldırmadı.
Aynı zamanda Stalin’in ilk zamanda gerçekleştirdiği baskıları gözlemledi. “Ukrayna’nın Komünist partisinin yüz bin üyesi ihraç edildi. Lenin yolunun ne hale geldiğini gören eski Bolşevikler intihar ediyor. Eski mühendisleri tutukluyorlar ve batılı ülkelerin ajanlığında suçluyorlar” diye yazıyordu.
“Rusya’da Kıtlık Hâkim”
Gareth Jones’in Londra’nın “Evening Standart” gazetesinde 31 Mart 1933 tarihinde çıkan yazı.
Gareth Jones İngiltere’ye döndükten sonra hükümet çevreleri aracılığıyla basında SSCB'deki kıtlık hakkında bilgi veren büyük çaplı bir PR kampanyası düzenledi.
”Manchester Guardian”da: "Açlık, Rusya'yı sardı, milyonlarca kişi öldü”,
”The New York Times” gazetesinde: "Ekmek yok, biz ölüyoruz!" başlıklı manşetler çıkıyordu.
Daha sonra bu kampanyanın, ölen Sovyet halkı için endişelerden dolayı değil, İngiltere’nin SSCB'ye Sovyet-Alman ekonomik projelerini kapatmaları için baskı aracı olarak düzenlendiği söylendi.
SSCB karşı oyuna başladı. “Metro-Vickers” için çalışan altı İngiliz mühendis, casuslukla suçlandı ve Lubyanka hapishanesine hapsedildi. Onlardan Gareth Jones’in bütün yazdıklarının yalan olduğuna dair zorla resmi ifadeler alındı. Gareth Jones casuslukla suçlandı, SSCB'ye girişi yasaklandı ve adı kara listeye alındı.
Gareth Jones’in yazıları ise gazetelerde çıkmaya devam ediyordu. Daily Express’te Ukrayna’da geçirdiği zaman süresini anlatırken şöyle yazıyordu:
“Bir köy ailesinin evinde konaklandım. Dokuz kişilerdi ve hepsinin karınları açlıktan şişmiş durumdaydı. Evi ölüm korkusu sarmıştı. Hiç olmazsa yeni hasada dayanabilecek kadar patates yetmiyordu. Onlarla bir dilim ekmeği ve bir parça tereyağı paylaştığımda, bir kadın: “Şimdi ben rahat ölebilecek kadar güzel bir şey yemiş oldum” dedi. Poltava şehrine gittiğiniz zaman yüzlerce boş ev görüyorsunuz. Köylerdeki üç yüz evin sadece yüz tanesinde insanlar var, gerisi öldü.”
Jones’in yazılarına karşılık Walter Duranty “Ruslar aç ama açlıktan ölmüyorlar” başlıklı bir makale yazdı.
“Ruslar Açlar ama Açlıktan Ölmüyorlar” herkes tarafından kabul edilmiş bir olguya dönüştü. Aynı zamanda bu yazılar o dönemdeki ABD’nin siyasi ve politik çıkarlarıyla tamamen örtüştü. Nisan 1933 yılında İngiltere ve ABD medyasındaki açlık haberleri artık durdu. Almanya'da Hitler iktidara geldi, Sovyet-Almanya ekonomik işbirliği azalmaya başladı.
1933 yılında yeni Roosevelt yönetimi Sovyetler Birliğiyle diplomatik ilişkilerin kurulması gerektiğinin kararına vardı. Roosevelt Duranty’nin raporlarını inceledi ve SSCB ile karlı ticari ilişkilerin kurulabileceğine ikna oldu.
Sonunda 16 Kasım 1933 yılında ABD ve Sovyetler Birliği arasında diplomatik ilişkiler kuruldu. SSCB Dışişleri Bakanı Litvinov anlaşmayı imzalamak için Duranty’nin eşliğinde New York'a geldi. Böylece soykırım konusu tamamen kapanmış oldu.
Gareth Jones, SSCB’deki işlerinden uzaklaştırıldı ve Moğolistan'a yeni bir işe gönderildi. Orada Japonya’nın Çin'e saldırısını ve Sibirya'daki Sovyetler Birliği ile olası çatışmaların konusunu araştırıyordu. 1935'te orada öldürüldü. Ölümünde Çin’in mi, Sovyet istihbaratının mı, Japonların mı yoksa İngilizlerin mi parmağı olduğu bilinmiyor.
Gareth Jones Uzak Doğu’da
Aşağıda Gareth Jones’in Ukrayna gezileri sırasında çektiği fotoğraflar:
Melek Öz, 29.10.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri-Analiz, Çeviri
Melek Öz Yazıları
Takip et: @formel_
Kaynaklar:
1- https://www.theatlantic.com/international/archive/2017/10/red-famine-anne-applebaum-ukraine-soviet-union/542610/
2- https://24tv.ua/ru/garet_dzhons__zhurnalist_kotoryj_pervym_raskryl_pravdu_o_golodomore_33_go_goda_n864539
3- https://ukrainian.voanews.com/a/gareth-jones-2011-134400698/245994.html
4- https://ljwanderer.livejournal.com/327116.html
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.