31 Ekim 2017 Salı

SA5093/SD806: Türkiye'nin Küresel Arena Yolculuğu'nda Son Durum

"Çünkü; Türkiye derinliklerinde kök salan kötülük ağacının damarlarına akan gücü kesmekte; her geçen gün onu daha güçlü bir şekilde silkelemekte ve çürümüş yapraklarını daha hızlı dökmektedir."


Türkiye, meşakkatli bir yolun, küresel arenaya çıkış yolunun en önemli aşamalarını başarıyla aşmış görünüyor. Ki; geldiğimiz noktada saldırgan ve iki yüzlü politikalarını sorgulamaya başlayan Avrupa Birliği'nin ve Amerika Birleşik Devletleri'nin içinde yaşadığımız dönemde Türkiye ile 'Çatışma Stratejisi'ni sona erdirmeyi cılız da olsa tartışmaları ya da tartışmaya çalışmaları, Türkiye'nin Küresel Arena'daki yerini kabul etmek zorunda kalmaları anlamına da geliyor. 

Çünkü; neocon-siyonist düşünce kuruluşlarının her oturumunda işlenen konu başlıklarını Türkiye karşıtı dış politika araçlarının temeline oturtan geleneksel düzen, ABD ve AB çıkarlarına zarar verdiği için artık eskisi gibi işlemiyor. Türkiye bu amansız düşmanlık çabasını bir noktada kırılmaya uğratmış görünüyor.

Beyaz Saray'dan kovulan Başkan Trump'ın eski baş stratejisti Steve Brannon'un kovulduktan sonra Türkiye'yi Kuzey Kore'den daha büyük bir tehdit olarak tanımlama ve FETÖ ile organik ilişkileri somut bir şekilde görülen neocon-siyonist lobilerin Erdoğan'ın şahsında güçlenen Türkiye'yi yok edilecek düşman olarak tasnif etme çabası gün geçtikçe etkisi olmayan, marjinal sesler olarak unutulup gidiyorlar. (Aynı Steve Branon, Kuzey Kore ile Nükleer Tiyatro Krizi üretilmesinin de fikir babalarından biriydi).

Kuşkusuz 15 Temmuz Askerî Darbesi, önceki 7 Şubat, Gezi terörü, 17-25 Aralık, Mit Tırları'na yapılan baskın, 7 Haziran saldırıları gibi ABD-AB-İsrail-BAE ve NATO destekli açık bir saldırıydı; bu saldırı Türkiye tarafından durdurulup darbeciler devletin etkin kurumlarından tasfiye edilip yargılanmaya başlayınca, saldırgan ülkeler bu başarısızlığı hazmedemediler, Türkiye'yi "Rusya'dan S400 alırsa sonuçlarına katlanır" diyerek tehdit eden, 29 Ekim 2017'ye kadar Türkiye ile ilgili geçişken bir dil kullanan NATO 29 Ekim günü, resmi Twitter hesabından "Republic Day to our Ally #Turkey today! #29Ekim #CumhuriyetBayramı #Cumhuriyet" mesajını paylaştı. 

Bu mesaj çok derin bir anlam ifade etmese bile, Doğu Avrupa'da yığılan ABD-NATO tanklarının ve gün geçtikçe artan Türkiye-Rusya işbirliğinin (S400) u saldırgan ittifakı tedirgin ettiğini ve saldırgan politikalarını sorguladığını görmemize yardımcı oluyor.

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğunun 2012'den beri Erdoğan'ın şahsında Türkiye'ye yönelik tüm saldırıların harekat merkezi olarak kullanılmasının ortaya çıkması ile başlayan Vize Krizi ya da Merkel'in Almanya'nın AB'deki gücünü kullanarak Türkiye'ye yönelik gizli ambargo faaliyetlerinin artık ayyuka çıkması Türkiye'nin Küresel Arena'da elde ettiği konumun verdiği rahatsızlıkların son kalıntıları olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Bu 18. yüzyıla kadar uzanan derin geçmişi ile başlı başına felaketler şeridi olarak kirli bir süreçti ve bitti.

Bu aşamadan sonra ABD ve Avrupa ülkeleri Türkiye ile 'Çatışma Stratejisi' üzerinden ilişki kuramayacaklarını, çıkarları gereği, çok net bir şekilde anlamış bulunuyorlar. Avrupa'nın ve ABD'nin dünyanın geri kalanı ile artık gün geçtikçe ayrışan bir profile sahip oldukları gerçeği yadsınamaz. Türkiye'nin dünyanın geri kalanıyla kurduğu sıcak ve karşılıklı çıkarları merkeze alan 'Diyalog Stratejisi' etkin bir şekilde alan genişletiyor. İtibarsız bir ABD ve AB, Türkiye'nin gün geçtikçe güçlenen kanatlarının ürettiği rüzgara ihtiyaç duyduklarını da sık sık ifade ediyorlar.

15 Temmuz Askerî darbesinin faillerini, başka türlü davranamayacakları için koruyan, kollayan ve iş vererek besleyen ABD ve AB ülkeleri, gün geçtikçe daha da daralan politik alanlarında kendi iç sorunlarını tartışmaya devam edecekler, ancak temel yaşam alanları olarak sadece ticarete dayalı bir alanda sıkışacakları için Türkiye'nin yayılma alanına ihtiyaç duyacaklardır. Bu zorunlulukları da onları Türkiye'nin, diğer rakiplerine göre daha güvenilir bir ortak olabilme niteliklerinin gelişkin olmasına bağlı olarak, varlığını kabul etmeye mecbur hale getirmektedir.

Küresel Arena'ya tabiri caizse en zor koşullar altında tırmanan Türkiye'nin yeni dönemde, bu arenadaki yerini sağlamlaştırması gerekiyor. Türkiye, bunun da açık belirtilerini veriyor. Büyükada Kaos toplantıları dolayısıyla yargılanan Alman ve İsveç vatandaşlarının yargı tarafından tutukluluk hallerinin sona erdirilmesi bir tür stratejik adım olarak değerlendirilebilir.

 'Katar ve Kuzey Irak Referandum Krizleri'nin ABD ve AB'nin neocon-siyonist stratejistlerinin istediği doğrultuda derinleşmeden kontrol altına alınması, İsrail'in muhalefetine rağmen tuhaf bir şekilde Filistin'de birlik çalışmalarının somut bir şekilde sürüyor olması, Suriye'de çatışma alanlarının azaltılması, savaşın sona erdirilmesi için gerekli olan diplomatik alanların açılması da artık Türkiye'nin etkin olduğu yeni bir dünyanın var olmaya başladığının işaretlerini taşıyor.

Dünya'nın yeni aktörlere alışması hiçbir zaman çok uzun sürmemiştir; ABD, Rusya ve Avrupa'nın ve diğer yandan Çin ve Hindistan'ın, İsrail'in dünyanın geri kalanında ürettiği savaş ve terör ortamlarından dolayı hızla itibar kaybetmeleri Türkiye gibi karşılıklı çıkarları, adaleti, insan haklarını, mazlumlara ilgiyi önemseyen bir ülkeye daha geniş bir alan açılmasını hızlandırmaktadır.

Türkiye, kendi içindeki uyum problemlerini bir süre daha yaşayabilir, ancak Türkiye'nin yükselen değer olarak küresel arenada zamanla daha fazla yer bulması, içteki problemlerini daha etkin bir şekilde çözme yeteneklerini de geliştirecektir.

Çünkü; Türkiye derinliklerinde kök salan kötülük ağacının damarlarına akan gücü kesmekte; her geçen gün onu daha güçlü bir şekilde silkelemekte ve çürümüş yapraklarını daha hızlı dökmektedir.




Seçkin Deniz, 31.10.2017, Sonsuz Ark, Ağacın Çürümüş Yaprakları-3, Sorgulamalar




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı