30 Kasım 2017 Perşembe

SA5249/Sonsuz Ark-YD63: Finlandiya ve ABD Eğitim Sistemleri'nin Karşılaştırılması

"Finlandiya, dünyanın en iyi eğitim sistemlerinden birine sahiptir. ABD ile karşılaştırıldığında bunun sebepleri net bir şekilde görülebilir."


Finlandiya, okullaşma yaklaşımıyla ünlüdür. Fotoğraf Michaela Rehle -REUTERS 

Finland has one of the world's best education systems. Here's how it compares to the US


Finlandiya eğitim konusunda yenilikçi bir ülke ve inovasyonla sonuca ulaşan, Dünya çapındaki eğitim sistemlerini sürekli olarak ölçmek için önemli bir araç olan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sınavlarında en iyi performans gösteren gelişmiş ülkelerden biridir; en son PISA sıralamasında Finlandiya, 12. sıraya düşerken  ABD'nin sıralamadaki 36.sırasından çok daha yüksekte.

SA5248/SD833: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 263 (21-25 Mart 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(21-25 Mart 2015)  (Mart 2015: 2.520 Tweet+Önceki Toplam: 152.077+2.520=154.597 Tweet)


Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Sedat Laçiner'le yollarımız uzun zaman önce ayrıldı... 17 Aralık sonrası beni listesinden çıkardı sessizce; ben de onu...hepsi bu:)

 can acun
@canacun
"Vazgeçtikçe büyüyen aşksın sen..." #Tikrit #ABD #İran pic.twitter.com/eyf3K25NhV
@Seckin_Deniz retweetledi

SA5247/KY35-YTK239: Değişim mi Türbülans mı?

"Sükûnetle, olup biteni doğru gözleyip, ortak akıl, asla küçümsenmeyecek tecrübe ve bilgi birikimimizle çıkarız bu bizim dışımızda gelişen, ne yapsak önleyemeyeceğimiz genelde küresel özelde bölgesel türbülanstan."


Hangi dizide söylenmişti biliyorum ama hangi bölümdeydi, tam olarak neydi bulamadım. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluş dönemine dair, demiryolu yapımı üzerinden mantığını ilişkilerini hedeflerini acımasızca anlatan ‘western’vari bir diziydi. Final sezonunda bir yerde, Çinli olan, başroldekine “değişime dost ol, seni asla aldatmaz” mealinde bir söz söylüyordu. 

Bilmem ne kadar doğru hatırlıyorum. Ama sonuçta bıraktığı his, vermek istediği mesaj açık.

Evet, Heraklitos’a atfedilen “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” sözünün Çin versiyonu gibi.

SA5246/KY49-İTIĞLI78: Eritre’de Bir Şeyler Oluyor

"Eritre’nin gerek İsrail’in algısı ile hareket etmesi gerek soğuk savaş döneminden kalma despotizmini bir devlet politikası olarak benimsemesi bölge Müslümanlarını endişelendirmekte." 


Yukarıdaki başlık tesadüfi değil. Çünkü “Afrika’nın Kuzey Kore”si olarak bilinen Doğu Afrika ülkesinde birkaç haftadır gerginlik yaşanıyor. Dünyanın en sakin şehirlerinden biri olan Asmara’da gösteriler düzenlendi. Bu gösterilere güvenlik güçlerinin müdahale etmesi sonucu iddialara göre 28 kişi hayatını kaybederken 100’den fazla Eritreli yaralandı. Eritre hükümeti gösteri yapıldığını doğrularken herhangi bir ölüm veya yaralı olayının gerçekleşmediğini açıkladı.

Eritre’de sadece hükümetin medyası bulunduğu için alternatif bir kaynaktan haber almak imkânsız. Fakat gerek uluslararası kaynaklar gerek Eritre dışında yaşayan Eritreliler 20’den fazla insanın öldürüldüğünü, en az 300 kişinin de tutuklandığını iddia etmekteler. Afrika’nın en kapalı ülkesinde bir şeyler oluyor gerçekten.

SA5245/KY60-ES37: CIA’in Terör Örgütü



Geçtiğimiz günlerde Norveç’te düzenlenen Trident Javelin-2017 Tatbikatı’nda NATO bir skandala imza attı. Türkiye’ye müdahale senaryosuyla yapılan tatbikatta düşman tablosuna Atatürk fotoğrafı konuldu, RTerdogan şeklinde Cumhurbaşkanı Erdoğan adına açılan hesapta ise düşman kuvvetler ile işbirliği yaptığı ve füze anlaşmalarına girdiği iddia edildi. 

Bu cüretkar tavrın arkasında ABD’nin, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasına yönelik tehdit mesajı yatıyordu. NATO’nun ABD’nin mesajının kuryeliğine soyunması aslında çok şaşırtıcı bir durum değil. Çünkü zaten NATO, yarım asırdır CIA’in yönlendirmesiyle tüm Batı Avrupa ülkelerinde gizli örgütler kurarak, ülkelerin iç işlerine müdahale ediyor.

29 Kasım 2017 Çarşamba

SA5244/KY64-ZTK33: Suriye'de İran; İsrail'in Kuzey İkilemi

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz neredeyse yarım yüzyıldır İran tehdidi ile yaygara yapıp hemen her gün Filistinlilerin topraklarını çalan ve evlerini yıkan İsrail'in, bunu yaparken de İran'ın İsrail'i hedef göstererek müslüman ülkeleri gergin tutarken gün geçtikçe güçlenmesi  ve sonuçta Irak, Suriye ve Yemen'de Pers imparatorluğunu tesis etmeye yaklaşması bu iki ülke arasında derin ilişkilerin var olduğunu göstermeye yeter. İsrail'in ve İran'ın birlikte çalışarak geldikleri noktada, İran'ın kullandığı şii terörist yapılar İsrail sınırlarına yaklaşarak İsrail'i herhangi çılgın bir gösteride haklı göstermeye çalışıyorlar. Ulusrlararası arenada hemen her gün İsrail'in Suudi Arabistan lehine İran'ı hedef alarak Lübnan'da şii Hizbe saldırmasına dair analizler yayınlanıyor. İlginç bir 'açık savaş sahnesi' var meydanda ve BMGK'ya rağmen herkes özgürce şov yapabiliyor.
Seçkin Deniz, 29.11.2017


Iran in Syria: Israel’s northern dilemma

(...)
İsrail’in kendisini yok etmeye adamış şeytani düşmanlar olarak tanımladığı İran, Hizbullah, Esed rejimi ve diğer güçler tarafından kontrol edilen, İran’dan başlayıp Lübnan üzerinden Akdeniz sahiline kadar uzanan eksene şimdilerde Rusya gibi bir gücün resmen ve alenen onay vererek meşruiyet kazandırmasından daha kötü bir senaryoyu tahayyül etmek İsrail açısından çok zor.

SA5243/KY37-AZ232: Yakında Cem Özdemir’in Sakallı-Takkelisiyle Karşılaşacağız...

"Bu son anlattığım, size bir şeyler hatırlatıyor di’mi, ya, işte öyle..."


Polis Akademesi Uluslararası Terörizm ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin Antalya’da düzenlediği “Uluslararası bir tehdit olarak FETÖ” sempozyumunda, Metin Külünk o lafı söylediğinde içimden, “Nihayet, biri bunu söylemeliydi” dedim.

AK Parti İstanbul Milletvekili, geçtiğimiz yaz Büyükada’da tutuklanan o şahıslar için, “Evet, ajan değillerdi, çünkü Avrupa derin devletinin adamlarıydılar, ajan olmakla, derin devletin içinden olmak arasında önemli farklar vardır, Türkiye zamanında büyük bir olaya müdahale etmiştir” dedi.

SA5242/Sonsuz Ark-YD62: NASA, Uzayda Elektron Islıklarını Dinliyor

"Hem koro, hem ıslık dalgaları, içerisinde Van Hallen radyasyon kuşağının, gezegeni kuşatan yüksek enerjili çörek biçimindeki halkaların da olduğu, yakın Dünya ortamının anahtar şekillendiricileridir."


Uzay ne boştur, ne de sessiz. Uzay teknik olarak bir vakum olsa da, yine de manyetik ve elektrik alanlar tarafından yönlendirilen enerjili parçacıklar içerir ve bu Dünya’da deneyimlediğimiz her şeyden farklıdır. Dünyamızı sarmalayan uzay ortamı gibi, manyetik alanla bağlı bölgelerde, parçacıklar devamlı olarak, plazma dalgaları olarak bilinen çeşitli elektromanyetik dalgalar tarafından ileri geri fırlatılırlar. Bu plazma dalgaları, tıpkı kükreyen okyanus dalgaları gibi ritmik bir kakafoni oluştururlar ve doğru araçlarla, bunları duymamız mümkündür. 

Tıpkı okyanus üzerinde ilerleyen dalgalar veya atmosfer içerisinde ilerleyen fırtına gibi, uzaydaki karışıklıklar da dalgalara neden olur. Salınım yapan elektrik ve manyetik alanlardan oluşan bu dalgalar, plazmayı oluşturan iyon ve elektron kümelerine doğru süzülerek, elektronların ve iyonların bir kısmının ivmeli hızlarla hareket etmesine neden olur. 

SA5241/KY34-EE6: Bir İtiraf ve Muhasebe

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم





Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlarım.


Bizleri yoktan var eden, sonra varlığından haberdar eden, bilmediğimizi öğreten ve hayat nimetlerinden sonra nimetlerin en üstünü olan iman nimetiyle şereflendiren Yüce Rabbimize, mahlûkâtı adedince hamd-ü senalar olsun… Elçisi Muhammed Mustaf (sav)’e salât ve  selam olsun.

Eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın İsrail'i ziyaret edişinin 40'ıncı yıl dönümü dolayısıyla İsrail parlamentosu Knesset'te düzenlenen oturumda konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "Barışın genişletilmesinin önündeki en büyük engel bugün çevremizdeki ülkelerin liderleri değil. Bu engel Arap sokağındaki kamuoyundan kaynaklanıyor. " dedi.[1]

SA5240/KY38-SevDur103: Tek Amacımız Türkiye’ye Kaçmaktı



Takdim

Naim Süleymanoğlu’nun ölümünün ardından kaleme aldığı bir yazıda Bulgaristan’da yaşadığı zulmü ve Türkiye’ye kaçış hikayesini anlatan Prof. Dr. Nesrin Özören, “Türkiye’ye kaçmak oradaki Türklerin genel amacıydı” dedi. 

Yıllarca sustuğu halde şimdi konuşmasının sebebi ise, yeğeninin üniversiteye girmenin bir yolu olarak Türk vatandaşlığından çıkmak istemesi. Şimdiki gençlerin ders çalışmak yerine kolaylıkla vatandaşlıktan vazgeçmelerini aklının almadığını ifade eden Özören’in hayatı başarılarla dolu. Bulgaristan’da yaşadığı çeşitli olumsuzluklar, 17 yaşında Türkiye’ye geldikten sonra da başarılarına engel olmadı. 

28 Kasım 2017 Salı

SA5239/SD832: Başkan Trump Amerikan Politikalarının Bir Parçasıdır

"Türkiye'nin basit Amerikan politikalarını çözerek sakin bir şekilde baskısını arttırması ve ABD'nin bütün dünyayla yüzleşmesini sağlaması gerekiyor."


Amerika Birleşik Devletleri'nin stratejik politikalarının 'tesadüf' eseri olduğunu söylemek ancak safdillerin ya da bu politikaların bir parçası olanların ileri sürebilecekleri bir tezdir; aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'nın da bu politikalardan bağımsız ya da bu politikalara zıt politikalar üreteceğini düşünmek de. 

Bugün marksist PKK-PYD-YPG-DSG adlı silahlı terör örgütüne dört bin tırlık silah ve batılı eski askerlerden insan desteği veren ABD'ye, Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta sona eren DAEŞ tehdidine dikkat çekerek itiraz etmesi doğru ve etkin bir itirazdı; Türkiye'nin itirazı da ABD'nin açıkta yakalanmasını sağlayan dikkat çekici unsur olarak önemliydi.

SA5238/SD831: Tarihe Tanıklık Eden Sorgulamalar ve Roman; Ümit Aktaş ve Kitabevi

"Herkesin, hatta devletin alması gereken çok ders var Kitabevi'nde."


Kitap ne kadar tedirgin edici bir kavram... okuyan için de okumayan için de tedirgin edici; çünkü haberdar ediyor, kitabın okuyanı haberdar ettiği şey gerçek veya değil, doğru veya yanlış, iyi veya kötü, romantik ya da realist; toplamında içeriklerin tümü didaktik, yani öğretici, okumayan da oradakinden haberdar olamadığının farkında. İyiliği de öğretebilir kitap kötülüğü de, gerçeği de öğretebilir gerçek olmayanı da, doğruyu da öğretebilir yanlışı da...çünkü muhatabı sadece insan. İşte bu yüzden kitap önemlidir ve tedirgin edicidir.

Kitabın önemini tedirgin ediciliği ile eş tutabiliriz, tedirgin edici özelliğidir kitabı eleştirilen bir varlık haline dönüştüren özellik. Kitap, okuyucunun konforunu, algılama alışkanlıklarını değiştirme gücü taşır, yanılgılarını güçlendirme veya açığa çıkarma riski yüksektir; rahatsız eder. Doğru ya da yanlış bilgiler içerse de tarihe tanıklık eden özelliği de önemlidir kitabın, örtülmemesi gerekeni örten kitaplara karşılık örtülmeye çalışanları açığa çıkaran kitaplar vardır. Özellikle romanlar...

SA5237/SD830: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 262 (16-20 Mart 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(16-20 Mart 2015)  (Mart 2015: 2.520 Tweet+Önceki Toplam: 152.077+2.520=154.597 Tweet)


 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Ahmet Altan Taraf'ı bıraktıktan sonra yazdığı Son Oyun adlı romanında polisi bekliyordu; epey bekledi sanırım... sonsuzark.com/2013/07/sa293m…

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Ahmet Altan'ı yargılamıştı Sonsuz Ark 3:) SA293/ME21: “Tanrı Zıddıyla mı Vardır?”/ Son Oyun sonsuzark.com/2013/07/sa293m…

SA5236/SD829: "kukla ve şirk" /30.06.2005/ 375. patika



...insan tüm özelliklerinin bileşimiyle 'en üstün yaratılmış'tır...
...kendisi bu gerçeğe insan inanmasa bile, bu böyledir...
...insan kendisini âciz, zavallı ve korkak gördüğü sürece de aslında gördüğü şekle dönüşür...
...evrendeki en küçük nesne bile ona hükmetmeye başlar ve onu çevreler, kuşatır, engeller...
...yani insan, kendisi dışındaki şeyleri kendisine hükümran hale getirdiği vakit, gerçekte kendi yaratılışına aykırı davranmıştır...
...insan, yaratıcı dışında hiçbir güçten çekinmemeli ve onun hükümranlığına ortak bulmamalıdır...
...bulduğu vakit de o uydurmuş olduğu hükümranların oyuncağı haline gelir...

SA5235/SD828: Telveler 76

"Kayda değer mi bilmem, ama ben hâlâ daha aşağıda olanları anlayamadım..."


İnsan hayvan değildir; bilirsiniz...

Her ne kadar, biyologlar, zoologlar insan'ı hayvanlar kategorisine koysalar da insan hayvan değildir...

Onun hayvanlarla aynı kategoride olması akla ve bilimsel determinizme uygun değildir...

Çünkü; hiçbir hayvan insanla sınıflandırılamaz...

27 Kasım 2017 Pazartesi

SA5234/KY28-ATA336: Türkiye’nin Yardımları Ne Zaman Başladı?

"Düşünüyorum da, anavatan Türkiye bu yardımları yapmasaydı, bu ve benzeri her tür desteği vermeseydi bizler bu gün bu refah seviyesinde olabilir miydik?"


Sevdiğiniz bir konu ile ilgili araştırma yapmak, kitap okumak ve arşiv karıştırmak gerçekten hem çok faydalı hem de çok haz verici.  

KKTC Meclisindeki “Gazete Arşivi” benim için gerçek bir hazine. Yakın geçmişimizle ilgili her bilgiyi bulabiliyorum. Aynı şekilde TBMM Kütüphanesindeki arşiv de öyle. Kıbrıs konusu ile ilgili birçok gün yüzü görmemiş belgeyi TBMM Kütüphanesinde bulmak mümkün. 

SA5233/ME36: Aşkın Gözyaşları

"Nasıl anlayabilirsiniz ki, neyi ne kadar ölçüp biçiyor bu adam?"


Tuhaf biriydi... ilginç notlar alıyordu zaman zaman, her şeye dikkat etmesine rağmen çevresindeki hiçbir şeyle ilgilenmeyen biri gibi görünüyordu. Her zaman dalgın düşünceli bakardı nedense... Kimsenin umursamadığı şeylerle ilgili kafa yorardı. Nereden mi biliyorum, okuyordum onu... üstelik yazmadıklarını da okuyordum onun, söylemediklerini de duyuyordum. Aklına dokunuyor zihninde ne var ne yok görebiliyordum. Bütün bunlara rağmen onun ne zaman ne yapacağını asla tahmin edemiyordum... Şaşırtıcı derecede sıradan ve bir o kadar da sıradışıydı... 

İşte bakın o derin filozof bu kez neler yazmıştı, nasıl yazmıştı, hangi sebeple yazmıştı, görün siz karar verin:

SA5232/ÇY4-DB109: Neoconların Bakış Açısı'ndan: "Suudi Arabistan’ın Arap Baharı, Nihayet"

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki röportaj dokulu analiz neocon gücün-medyanın Trump'a yaptırdığı Suudi darbesini 'bahar' diye pazarlama ve meşrulaştırma gayretlerinden ve bizzat Thomas L. Friedman'a yaptırılan propaganda çalışmalarından biridir. T.L.Friedman tutuklanan, işkencelerle ve şantajlarla tehditlerle mal varlıklarına el konulan 'diğer ABD'nin müttefikleri olan prenslerin herhangi bir hakkından bahsetmemekte ve hemen herkesin, batı standartlarında vahşi-vandal ve diktatöryel olarak tanımlanabilecek bu saray darbesini desteklediğini iddia etmektedir. Destekleyenleri dikkate alınırsa Suudi hanedanında gerçekleşen bu müsademe ve gasp hareketinin hayırlı sonuçları olmayacağı düşünülebilir. Türkiye, temkinli duruşunu muhafaza etmeye ve gelişmeleri dikkatle izlemeye devam etmelidir.
Seçkin Deniz, 27.11.2017

Saudi Arabia’s Arab Spring, at Last
The crown prince has big plans for his society.
Veliaht Prensin toplumu için büyük planları var

Bu cümleyi yazacak kadar uzun yaşayacağımı hiç düşünmemiştim: Bugün Ortadoğu'da herhangi bir yerden devam eden en önemli reform süreci Suudi Arabistan'da. Evet, doğru okudunuz. Suudi kışının başlangıcında buraya gelmiş olsam da ülkenin kendi Suudi tarzı Arap Baharı' na girdiğini gördüm.


Diğer Arap Baharlarının aksine- bunların hepsi en dipten yükseldi ve berbat şekilde başarısız oldu. Tunus dışında –  bu seferki ülkenin 32 yaşındaki veliaht prensi Muhammed bin Salman tarafından yukarıdan aşağıya yönetiliyor ve başarılı olursa, yalnızca Suudi Arabistan'ın karakterini değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda dünyanın dört bir yanındaki İslam'ın tonu ve tenoru da değişecektir. Başarıyı yalnızca bir aptal tahmin edebilir - ancak bunu desteklemeyen de aptaldır.

SA5231/KY57-AHCZD60: Sûre Sûre Kur'an'da Mü'minlerin Vasıfları 23: Nisâ (71-79)

"Müminler,  Allah’ın kurtuluş reçetemiz olarak gönderdiği Kur’an’a sımsıkı sarılırlar ve içindekileri düşünürler, anlamaya ve hayatlarına taşımaya çalışırlar. Allah’ın kitabından uzak ve gaflet içinde bulunamazlar. 


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi yaratan ve bize doğru yolu gösteren, kendine imân etme şerefini nasip eden, yediren ve içiren, hastalandığımızda da bize şifa veren, bizim canımızı alacak ve sonra diriltecek olan, hesap gününde, hatalarımızı bağışlayacağını umduğumuz (Şuara, 26/78-82) Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamd’ü senâlar olsun. “Üsve-i hasene” olan Resûlü Muhammed Mustafa (sav)’e  salât u selâm olsun.


NİSÂ SURESİNDE MÜ’MİNLERİN VASIFLARI (71-79. Ayetler)[1]

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا خُذُوا حِذْرَكُمْ فَانْفِرُوا ثُبَاتٍ اَوِ انْفِرُوا جَم۪يعاً

“Ey iman edenler! Tedbirinizi alın da savaşa ya ayrı bölükler halinde çıkın veya hep birlikte çıkın.” (Nisâ Suresi,4/71.)

SA5230/KY1-CÇ442: İstilâ-i Cihan-Kara Öfke/Roman II-4

Zenci halkının istilası, Avrupa'yı alkana boyayacak; bir eşi daha görülmemiş kıyımın öncüsü olan bu ilk darbe böyle gerçekleşmişti.

İkinci Bölüm
TOPLANMA VE HAC GÖREVİNİ YERİNE GETİRME
-4-

Zervak’ın Fabrikasında- Çahner’in Bir Düşüncesi-  Menelik’in Başı – Habeşlilerin Görevi Suiistimali- Afrika’nın İntikamı- Parlamak Üzere Bulunan Berberi- Öldürücü Heyecan- Güç Tapıcı- Osmanlı Savaş Gemisinin Görevi- Torpillerin Konulması- Fransız Zırhlılarını Kurtarmak İçin- Göçmen Misyonerler- Vicdan’da Bir Tartışma- Bir Gece Görüşmesi

Kesin gün yaklaşıyordu. Zervak dokuz haftadan beri Mususuli sırtlarındaki yabani zeytin ormanlarından kesilen ağaçlarla sürekli gece ve gündüz yaktığı ateşi söndürüyordu.

Sultan, yapılan patlayıcı maddenin yeterli geleceğini Zervak ’tan öğrenmişti.

Özel zenci birlikleri de on beş günden bir görevini yerine getirmek için Kızıl Deniz sahiline gelmişti.

SA5229/KY58-GÖKA52: “Müslüman Ailenin Direnme Gücü…”

"Doğrudur; sermaye ve gücün temerküzünde, bilim ve teknolojide, modernliğin uygarlık diye sunulan kimi bağlamlarında Müslümanlar olarak hayli geriyiz. Ama bu durum, doğrudan doğruya hayata, insan ilişkilerine bakışımız, yaşama tarzımız, dünya görüşümüz, hikmet ve irfan, basiret ve ferasette de geri kaldığımız şeklinde yorumlanamaz. Kendimizi, kendi varoluş biçimimizi sonuna kadar savunmak, hayata geçirmek, insanlığa sunmak en tabii hakkımızdır."


Müslüman toplumlarda kadınların durumunun hiç de iç açıcı olmadığı birçok sefer olduğu gibi, geçenlerde yine en yetkili ağızdan, bizzat Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından dile getirildi. 

Cumhurbaşkanımız, “Müslümanların ihmal ettikleri durumların başında kadınların geldiğini” bir kez daha ifade etti. “İslam, Allah’tan başka hiçbir gücün kulluğuna izin vermeyerek, insanı özgürleştiren ve zincirlerinden kurtaran bir dindir. Kadın eli değmeyen iş, eksiktir, yarımdır. Kadınlarımızın önündeki engelleri kaldırmak için büyük adımlar attık. Modern yapıyı İslam düşmanlığı olarak algılayan, sözde elitist özde lümpen bir gruba rağmen kadınlara haklarını teslim etme mücadelesi verdik” diye de ilave etti. 

26 Kasım 2017 Pazar

SA5228/KY59-MLÖZ25: Rusya ve ABD’nin Yardımlaşma Serüveni-1

"Ortak geçmiş. Ruslar ve Amerikalılar birbirine nasıl yardım ediyorlardı?"


Karşılıklı Hizmetler Politikası

Bütün XIX. yüzyılı boyunca Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya İmparatorluğu, dünyanın çeşitli bölgelerinde birbirlerine karşılıklı hizmetler sunmaktaydılar. Bu, ciddi jeopolitik çatışmalarının, ticari ve ekonomik rekabetin olmamasıyla ve İngiltere’nin Avrupa ve Amerika'daki planlarına karşı durma isteğiyle açıklanıyordu.  Rusya, büyük devletler arasında yer almayan Amerika Birleşik Devletlerinin statüsünü uluslararası arenada yükseltmesine yardımcı oluyordu.  

Buna karşılık, Birleşik Devletler Rusya için teknik icatlar ve teknolojik yenilikler kaynağı oldu. 1867 yılında Alaska'nın satışından sonra toprak anlaşmazlıkları için de bir neden kalmadı. İkili ilişkilerde çıkan ilk krize kadar (1903–1905) Atlantik’in diğer tarafındaki ülke, ülkeler tarihinin zor dönemlerinde olumlu pozisyon üstlenen ve her zaman yanında bulunan dost olarak algılanıyordu. 

SA5227/SD827: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 261 (11-15 Mart 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”



 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(11-15 Mart 2015)  (Mart 2015: 2.520 Tweet+Önceki Toplam: 152.077+2.520=154.597 Tweet)


 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Baransu ve Akyürek’in tahliye talepleri reddedilmiş...

 İHH-ANKARA@ihhankara
Emiratesin milyarları.Sisinin idamları. Mısırlı İhvan üyeleri Mısırı ve Körfezi protesto etti pic.twitpic.twitpic.twitpic.twitter.com/qlubKkZI8D
@Seckin_Deniz retweetledi

SA5226/KY35-YTK238: Bu Vergiyi Sarıp da mı Saklasak?

"Şimdi bu ağır hapis cezası neyi çözecek gerçekten merak ediyorum."


Arada duyup duruyordum da sonunda ciddi ciddi bu düzeyde yasak geleceğine hiç inanmamıştım. Ama geldi. Sarma sigaradan bahsediyorum.

Kaçak tütünle mücadele için diyor gerekçe. Bundan sonra yetkisiz olarak tütün üreten satan nakleden ve bulunduranlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilecek.

Amaç kaçakçılıkla mücadeleyse ayrı tartışalım. Terör örgütlerinin gelir kaynağını yok etmekse bir başka açıdan ele alalım. Yok, en çok da vergi kaybını önlemek içinse bu yasal düzenleme nasıl sonuçlanacak acaba diye tereddüt etmemek mümkün mü?

SA5225/KY37-AZ231: Savaşı ABD Çıkardı, Kaçmadık, Kötü mü Yaptık?

"Artık zamanı gelmiştir... Afrin’de, Haseke’de Amerikan silahlarıyla gövde gösterisi yapanlar mı var, tamam, o zaman, taarruz Münbiç-Tel Rifat hattında başlamalıdır. NATO “centilmenliği” çerçevesinde Brüksel’i uyarın, askerlerini oralardan çeksinler, kaza kurşununa falan gitmesinler..."


Emperyalizm, iki hat üzerinden saldırısını sürdürüyor: FETÖ-PKK... İkisinin de kurucusu-kullanıcısı aynı: Amerika Birleşik Devletleri. Durum bu kadar açık. Hal böyleyken, “Biz bu ABD ile eninde-sonunda savaşırız, 'yokum' diyen vakitlice ülkeyi terk etsin” deyince bir araba laf işitiyoruz.

Savaşı biz çıkarmadık, uzun yılların içinden gelen bir savaş ilanı ile karşılaştık, suçumuz, cepheden kaçmamak, “topunuz gelmezseniz namertsiniz” demek. Vay efendim, savaş kışkırtıp, kendim gibi düşünmeyenlere memleketin kapısını gösteriyormuşum, geçiniz...

25 Kasım 2017 Cumartesi

SA5224/KY26-CA164: Sac Çatının Ağıtı

" Evin bahçesinde yetişip de dünyanın dört bir tarafına dağılan çocuklar albümlerde kendi çocuklarına göstereceklerdi çiçek saksılarını, kuşlar yemesin diye özel kılıflara yerleştirilen üzüm salkımlarıyla kaplı duvarları, renkleri halı desenlerine vuran çiçekleri…"


Safiye Usuli, Zekiye Usuli… Urumiye’nin en hatırlı kadınları arasında anılırdı adları.

Düğünlerde baş köşede oturtulurlardı. Danışılır, arabuluculuklarına başvurulurdu. İki kız kardeş, 67 yıl aynı çatı altında sulh içinde yaşamamışlar mıydı, çoluk çocuklarıyla…

İkamet ettikleri ev çarşıya yakındı, ana caddeye bir kapıyla açılan ara bir sokakla ulaşılıyordu. İki katlı evin üst katı ailenin evli çiftine ve misafirlere, giriş katı ise dul kız kardeş/elti ve çocuklarına ayrılmıştı. Karışıklığı şöyle izah edeyim: İki kız kardeş, iki erkek kardeşle evlenmişti. Üst katta daha genç olan çift kalıyordu, alt katta ise daha yaşlı çift. 

SA5223/KY64-ZTK32: Trump'ın Ortadoğu Barış Planı; Daha Doğmadan Öldü mü?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz Müslüman Filistinlilerin Suudi hanedanının ABD ve İsrail ile kurulan 'meze masasında' nasıl harcandığını açık bir şekilde anlamamızı sağlamaktadır.
Seçkin Deniz, 25.11.2017


Trump’s Middle East peace plan: Dead on arrival?

Başkanlığının daha neredeyse ilk gününden bu yana Amerikan Başkanı Donald Trump, İsrail-Filistin çatışmasını çözeceği konusunda yüksekten atıyor. İddiaları arasında şimdiye kadar hiçbir Amerikan başkanının yapamadığını başarma yer alıyor: “Nihai Anlaşma”

Şimdiye kadar dünyanın ekseriyeti, Trump’ın kendini beğenmiş boş bir palavracı olduğunu ve böbürlendiği şeylerin gerçeklikle neredeyse hiçbir bağının olmadığını biliyor.

SA5222/KY25-NO98: Nato Skandalı'nın Üzerinden Birlik Devşirmek...

 "Geçmişe ait hesaplaşmaların, kavgaların biriktirdiği nefretin değil; gelecek vizyonu ve ümidinin galebe çaldığı vicdanların sesi birleşir ve bir çığlık haline dönüşerek toplumsal barışa katkı sağlar." 


Kısaca Batı diyebileceğimiz Cephe -ki Allah'a şükür kendi içinde henüz homojen değil- uzun zamandır gergef gibi ince ince ördükleri bir stratejiyi hayata geçirmeye çalışıyorlar. Erdoğan'dan bir Saddam veya Kaddafi çıkarmak! Arkası belli zaten.

2010'da verilen talimatla başlatılan ve taşeronluğunu o zaman The Cerahat'in üstlendiği "Erdoğan'da otoriter temayüller/eğilimler başladı" masum tesbiti(!) ile işaret fişeği ateşlenen süreç bir gergef gibi ince ince işlenerek onlar açısından bazı inkıtalara rağmen başarı ile yürütülmektedir. 

SA5221/KY58-GÖKA51: Kadın Çalışınca Aile Yıkılır mı?

"Çalışan anneler için daha esnek bir çalışma programı uygulanması ve iş yükünün belli bir süre hafifletilmesi için farklı seçenekler oluşturmalıyız."


Modernliği aile hayatında yol açtığı sorunlar nedeniyle şiddetle eleştirenler kadar kazanımlarında da söz edenler var. Elbette, modernliğin kazanımlarından bahsedenler deyince, tüm geleneksel değerlere ve bu arada aileye de karşı olacak kadar ileri giden marjinalleri kast etmiyorum. Aileyi ve aile değerlerini sahiplenmekle birlikte modern hayatın geleneksel dünyaya göre birçok kolaylık sağladığını, özellikle kadınları çalışma ve kamu hayatına katarak daha hür hale getirdiğini savunanlardan bahsediyorum. 

Kadınların modern zamanlarda daha hür olduklarını, çalışma ve kamusal hayatta yer almalarının daha ziyade müspet özellikler gösterdiğini savunanların tezleri pek öyle es geçilemeyecek cinsten. Odaklandığımız konu olması hasebiyle aile hayatıyla ilgili söylediklerine kulak verelim.

SA5220/KY34-EE5: İlk Karşılaşma

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlarım.


Yıl 2014'tü ve Suriye Savaşı devam ediyordu. Dört arkadaşımla beraber, ilçede hazırladığımız bir tır yardımı kardeşlerimize dağıtmak üzere Kilis ve Antep’e doğru yola çıkacaktık. 

Bu arada yardım tırımız Nuh’un gemisi gibiydi; ilk yardım tecrübemiz olduğu için yardım tırımızda battaniye, zeytin, zeytin yağı, kuru gıda, un, çocuk bezi, mama, çocuklar için mont, ayakkabı ve daha birçok şey bulunuyordu. Yaklaşık 12 saatlik bir yolculuktan sonra Antep’e ulaştık. Aslında bu yardımı Kızılay’a verip dağıtımını onlara yaptıracaktık ama resmi prosedürler uzadı ve biz kendimiz yapmaya karar verdik. 

SA5219/KY38-SevDur102: Oyun Değil; Aşamalı Cinayet Planı


Takdim

Rusya’da geliştirilen ve sosyal medya üzerinden yayılarak dünyada 150’ye yakın kişinin intihar etmesine sebep olan Blue Whale (Mavi Balina) oyunu üç Türk gencinin intiharına da sebep oldu. Almanya’da yaşayan Afyonkarahisarlı 14 yaşındaki Türk genci Furkan Şen’in ardından, oyunun son kurbanı Ordu’da yaşayan 17 yaşındaki İbrahim Can Duman oldu. Gazi Üniversitesi öğrencisi Evrim Mert’in (24)’in intiharında da Mavi Balina’dan şüphe duyuluyor. Mert’in ailesi çocuklarının son zamanlarda sürekli Mavi Balina oynadığını, davranışlarının çok değiştiğini, intiharda bu oyunun etkili olduğunu iddia ederek, sorumlular hakkında dava açılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.

24 Kasım 2017 Cuma

SA5218/KY28-ATA335: "Görevim Takiyye Yapmaktadır"

"Hedefi gene adayı ele geçirmek ve 1796 patentli Megali İdeai (Büyük Ülkü) ilkeleri uyarınca Yunanistan’a bağlamaktı ama bu sefer silah zoru ile değil, Kıbrıslı Türkleri ekonomik ambargo altında ezmek, göçe zorlamak ve yıllar içinde nüfuslarını azaltarak, azınlık konumuna düşürüp 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasındaki haklarını budayarak gerçekleştirmekti."


Bu sözler Rum lider Anastasiadis’e ait. EOKA’cıların kurucusu olduğu bir partinin başkanı olmak  böyle bir şey. Ağzından çıkanların basına yansımayacağını düşündüğü yerlerde yaptığı konuşmalarda, bu ilkesini her zaman ortaya koyuyor Anastasiadis.

Makarios 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı ve Kıbrıslı Rumların da “Etnarh”ı idi. “Etnarh”lık, yani hem milli lider hem de dini lider manasındaki bu paye, 17.ci yüzyılda dönemin Osmanlı Padişahı tarafından adada yaşayan Rum cemaati lideri olarak addedilen Kıbrıs Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’una verilmişti.  

SA5217/KY1-CÇ441: Uyandığında

"İçimin karanlığında bir an yanıp sönen kendi gözlerim miydi? Yedi uyurları sadece sayısal bilişim ve onlardan yalnız Kıtmir’i hem sayı, hem ad ve hem de tür olarak bildiren o anlık aydınlatış mıydı?"


Kendimi yedi uyurlara benzettim birden. Öyle ya onlarda bir mağarada uyanmışlardı. Hepsi bu kadar mı? Hayır. Bir kere ben yalnızım. Bir kere ben bu mağaraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Bir kere ben.. ben!

Yedi uyurlar sayılarından belli ki kalabalıklar. Onlardan beş tanesi bir zalimin zulmünden kaçmıştı. Bir çobana rastlamışlardı. O çobanı da almışlardı aralarına. Bir de bir köpekleri vardı. Adı Kıtmir’di köpeğin. Bir köpeği olan bir çoban. Benimse kimsem yok. Bir köpeği bir sürüsü olan bir çoban yoldaşım yok. 

SA5216/Sonsuz Ark-YD61: Amerika-Rusya Krizinde Gerçek Kazanan Çin mi?

"Rusya ile devam eden Amerikan saplantısı ile avantaj Pekin'in eline geçer ve Washington'un Çin ile başa çıkmak için etkili bir strateji geliştirmesi olasılığını azaltır."


The Real Winner in America's Russia Crisis Is China

Erkek tipi kellik hakkında düşünürken akla hemen ne gelir? Genetik? Bunun için sağol büyükbaba..

Ama sonra bilimsel araştırma yaptım ve şunları keşfettim: Vladimir Putin 2000'den 2008 yılına kadar cumhurbaşkanlığı pozisyonuna ilk kez yerleştiğinde kafamın tepesinden saçlar dökülmeye başladı; uzun süre Rus lideri izlerken saç çizgim sürekli değişti, o 2008'de yine göreve başladı.

SA5215/KY57-AHCZD59: Sûre Sûre Kur'an'da Mü'minlerin Vasıfları 22: Nisâ (51-70)

"Müminler,  Allah’ın kurtuluş reçetemiz olarak gönderdiği Kur’an’a sımsıkı sarılırlar ve içindekileri düşünürler, anlamaya ve hayatlarına taşımaya çalışırlar. Allah’ın kitabından uzak ve gaflet içinde bulunamazlar. 


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi yaratan ve bize doğru yolu gösteren, kendine imân etme şerefini nasip eden, yediren ve içiren, hastalandığımızda da bize şifa veren, bizim canımızı alacak ve sonra diriltecek olan, hesap gününde, hatalarımızı bağışlayacağını umduğumuz (Şuara, 26/78-82) Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamd’ü senâlar olsun. “Üsve-i hasene” olan Resûlü Muhammed Mustafa (sav)’e  salât u selâm olsun.


NİSÂ SURESİNDE MÜ’MİNLERİN VASIFLARI (51-70. Ayetler)[1]

 اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا نَص۪يباً مِنَ الْكِتَابِ يُؤْمِنُونَ بِالْجِبْتِ وَالطَّاغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا هٰٓؤُ۬لَٓاءِ اَهْدٰى مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا سَب۪يلاً

“Kendilerine kitaptan nasip verilenleri görmedin mi? Cipte (putlara) ve tâğuta (bâtıla) iman ediyorlar, sonra da kâfirler için "Bunlar Allah’a iman edenlerden daha doğru yoldadır" diyorlar.” (Nisâ Suresi, 4/51.)

SA5214/KY48-SY29: "İntiharda Ödürülenle Ölen Aynı Değildir"(*)

Yazıyı, şu soruyla bitirmek anlamlı olurdu: 
"Batı'da hiçbir şey için ölmek niçin yüce bir şey?"


03 Eylül 2006, Pazar

Öldüren zehirlenmektedir. Bir gün ölecektir. En azından ruhu ölecektir onun. ABD''nin, ruh ölümü gerçekleşmiş bir toplum olarak dünyaya daha ne kadar ölüm sunabileceği sorunu, ciddi bir sorundur bence.

Ruh çöküşü, evet..

Tarihine baktığımızda, ABD''nin zehirlenmiş müziği ve edebiyatı, dikkat çekici biçimde ''çöküş''ü işlemiştir. Oysa ABD, kurulmaya daha iki buçuk yüzyıl önce başlamıştı. Kızılderililer insafsız bir polemikte, ateşli silahlarla eleştirilip yenilgiye uğratıldıktan sonra, her bakımdan mümbit Yeni Kıta toprakları alabildiğine açılmış, dini bütün ''Püritenler''in yaşam felsefesi için bekliyordu. Onlarsa, o toprakların içine ancak genel bir melankoli titreşimi, yalnızca bir çöküş estetiği koyabildiler.

SA5213/KY49-İTIĞLI77: Zimbabve’de Post-Modern Darbe yahut Mugabe’nin İstifası

"Zimbabve'de yaşanan askeri darbeye "darbe" dememekte ısrar eden ülkelere rağmen bu post-modern darbede hangi ülkenin etkisi olduğu ve yeni yönetimin neleri değiştireceğine dair yorumlarda ülkenin ekonomik kararlarında değişiklik görüleceği yönünde..."


İki haftadır Güney Afrika’nın elmas zengini ülkesi Zimbabve de devam eden siyasi kriz, dün akşam saatlerinde 93 yaşındaki Robert Mugabe’nin devlet başkanlığından istifa etmesi ile yeni bir boyut kazandı.

Geçen hafta Mugabe’ye karşı askerler tarafından kansız bir darbe girişimi gerçekleşmişti. Fakat askerler yaptıklarının bir darbe girişimi olmayıp yönetimde istikrarı sağlamak, yolsuzlukla mücadele edilmesini sağlamak için bir askeri operasyon yapıldığını söyleyerek “darbe” yapmadıklarını ileri sürmüşlerdi. Gerçekten de askerler diğer Afrika devletlerinde geçmişte yapıldığı gibi klasik bir darbe yapmamışlar yalnızca siyasete “balans ayarı” vermek istemişlerdi.

23 Kasım 2017 Perşembe

SA5212/SD826: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 260 (06-10 Mart 2015)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


 (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz, orijinalini aramak istediğiniz tweet metnini kopyalayınız, Twitter arama motoruna yapıştırıp arama yaptırınız.)

(06-10 Mart 2015)  (Mart 2015: 2.520 Tweet+Önceki Toplam: 152.077+2.520=154.597 Tweet)

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
İyi ki analizlerim var; yoksa çocuklarımız 2010'da neler yaşandığını darbeleri falan unutacaklar... sonsuzark.com/2013/08/sa346s…

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
SA347/SD54: Kozmik Analiz 2010: "Paslaşmak ve Ultrasonik Normaller" sonsuzark.com/2013/08/sa346s…

Seçkin Deniz Twitter Akışı