"Tayyip, Demirtaş'a, Kılıçdaroğlu'na cevap veriyor, çok laubali oluyor"/
1 Kasım seçimleri öncesi
Bugünkü takdimi İbrahim Paşalı’ya bıraktım. Davut Usta onun kankası. “Davut Usta’yı en iyi sen anlatırsın” dedim. Sağ olsun kırmayıp yazdı.
“İyi ki Adapazarı Hendek’e yolum düşmüş. Yoksa işini ibadet gibi, sanat gibi titizlikle yapan Davut Usta’yı tanıyamayacaktım. Ben ona gıyabında ‘sıva sanatçısı’ diyorum. Ahlakına duvarlar şahit, nasırlı elleri yanıltmasın, sanatçı kişiliği sıvadığı duvarlara yansıyor. Yamuğu yok, pürüzsüz, özü-sözü bir. Kendisine hâlâ 200 lira borcum var. Bir gün Davut Usta’ya dedim ki: “Borcumu kasıtlı olarak kapatmıyorum ki görüşüp çay içmeye bahanemiz olsun!” Nasıl cevap verdi dersiniz? Nasırlı eliyle elimi tuttu, her zamanki gibi kendine has vurgusuyla “Kardaşum” dedi, “Para deduğun nedur? Ben sağa vereyim…” Ne zaman yolum Hendek’e düşse, dağdaki köyünün yolunu tutmaya çalışırım. Bu ziyaretlerimden birinde, yine çay içip sohbet ediyorduk. Başka bir borcumu ödeyeyim dedim. (Benim de hobim Davut Usta’ya borçlanmak!) Elimi cebime atar oldum. Yüz ifadesi değişti, sıkıldı. “Kardaşum!” dedi, “Sen misafirsun. Misafirden nasi para alayım!?”
Hastası olduğum Beyaz Renault Toros’uyla, yaz kış başından eksik etmediği beresiyle, dilinden eksik etmediği “kardaşum” hitabıyla, huzurlarınızda ‘sıva sanatçısı’ Davut Usta… İdolüm!” (İbrahim Paşalı)
Davut usta, genelde insanların ustalarla kötü tecrübeleri vardır. Sözünü tutmaz, işini düzgün yapmaz, arkasını toplamaz, fakat senden memnun herkes. İçeriden biri olarak, ustaların bu kötü şöhretinin sebebi ne?
İlla ustaların mı kötü şöhreti var? Mesela siyasetçi, mesela esnaf da sözünü tutmuyor. Yalan konuşuyor. Yamuk insan, her yerde yamuktur!
Siyasetteki veya başka sektörlerdeki “yamuk insan” oranıyla, inşaat sektöründeki “yamuk insan” oranı eşittir mi diyorsun?
Eşit değil de çok yakın diyelim. İnsanımızın karakterinde var yalan dolan. Öğretmen de olsa, inşaatçı da olsa öyle. Fark etmez ki, usta veya komşu. Şöyle dünyaya bir bak. Kan akan her yerde Müslüman var. Müslüman eziliyor veya Müslüman öldürülüyor. Niye? Allah diyor ki, “Siz benim ipime sımsıkı sarılırsanız, ben sizi zaafa uğratmayacağım” diyor. Dosdoğru olacaksın. Allah’ını seversen, bizde doğruluk var mı? Ben birisinin işini aldım, yarın geleceğim diyorum, aradan geçiyor otuz gün. Veya adam paramı verecek, işim bitti. Aradan geçiyor bir sene. Misal yani. Sırf ustalarla ilgili değil bu. Benim paramı alacağım çok yerler var, ama alamıyorum. Alın terin gasp edilmiş. Böyle bir şey olabilir mi?
Davut Usta, çocukken sana “büyüyünce ne olmak istiyorsun” diye sorduklarında ne cevap verirdin?
“Pilot!” derdim.
Pilot olmak istiyordun, sıvacı oldun. Nasıl oldu peki?
Çok güzel oldu! Çünkü ekmeğimi buradan kazanıyorum. Ondan önce profesyonel güreşçiydim. 10 sene güreş yaptım Adana Demir Spor’da. Oradan geçinemedik. Sonra yağlı güreşe çevirdik işi. Paralı. O da dört beş sene sürdü. Düzenli bir akarımız yoktu. Ancak masraflarımızı çıkartıyorduk.
Okula gittin mi hiç?
Okul bayağı okuduk… Bir sene kadar ortaokulu okuduk! (Gülüyor) Allah razı olsun gene babamızdan, bir şans verdi bize. Fakat biz okumadık.
Ortaokulu terk ettikten sonra hiç çalışmadın mı? Askere kadar baba parası mı yedin?
Evet, o zamanlar evliydim de. 18 yaşında evlendim. Sorumluluk yok, ama babam bakıyor. Allah razı olsun ondan.
Askerden döndün, biraz güreşte para kazanmaya çalıştın. Baktın olmuyor. Sıvacılığa mı başladın?
Demir Spor’da kadroya giremedik. Para da olmayınca kendine bakamıyorsun. Enerji harcıyorsun, paran olacak, dinleneceksin, yiyeceksin. Neyle yiyeceksin. Askerden de gelmişiz. Babam “herkes işine baksın” diyor.
Aklında başka işler var mıydı? Başka işler denedin mi?
Hiçbir iş yoktu. Güreş işlerinden ayrıldıktan sonra, bir abimiz vardı, “Gel benim yanımda amele olarak çalış” dedi. O zamanlar da şimdiki gibi değil. Şimdi iş potansiyeli çok. Adam elli dairelik iş veriyor, nazlanıyoruz. Biz bunun 10 sene öncesini de biliyoruz. Biz yevmiyeyle iş bulamazdık o zamanlar. Şimdi 10 daire sıva işi geliyor, nazlanıyorsun. Cami işi geliyor, nazlanıyorsun. 10 sene önce ben bir cami işi alsam dedikodusu olurdu. Falanca usta güzel iş aldı derlerdi. Şimdi öyle değil ki. Ortalık iş kaynıyor.
AK Parti iktidarından sonra mı iş bolluğu oldu?
Allah razı olsun onlardan. Bu benim görüşüm tabii. Bir başkası “bizi batırdı” diyor. Onu da diyebiliyor.
Ama inşaat sektörünü içeriden sen biliyorsun…
Kesinlikle. Allah görüyor şu anda. Yalan konuşamazsın ki kardaşum! Yalanla iman bir arada durmaz. İçindeki neyse, dilinle söyleyeceksin. İyi bir ustayım mesela ben. Ekibim de vardır. İstanbul’da da işler yaptım. Zaman geldi, üç gün yevmiyeyle çalıştığımda, evime bir şey götürüyorum diye şükrederdim. Şimdi öyle değil kardaşum. İş beğenmiyoruz. Vallahi! Kimse beğenmiyor. 115 lira yevmiye veriyorum, alıp götürüyorum, yemeğini veriyorum, usta bulamıyorum. Çünkü herkese yetecek kadar, doyacak kadar iş var. AK Parti’nin yaptığı kötü şeyler de vardır. Hep iyi yapıyor desen olmaz. Ama iyilerini de söylemek lazım. Mesela bu PKK olayında biraz iyi yapayım derken, kötü gibi bir şey oldu galiba. Ben öyle görüyorum.
Çözüm sürecinden önceki döneme göre daha mı kötü oldu ki?
Yoo, devam ediyor işte. Muhaliflere bakarsan “sen yaptın” diyor. Sanki önceden yokmuş gibi. “Oy almak için savaş çıkardın” diyor. Kardaşum, bunu bu adam yapsaydı, seçimden önce yapardı.
Peki abi, sana dönelim. Tanıdığın bir abi “gel benim yanımda amelelik” yap dedi. Sen de güreşçisin. Ağrına gitti mi?
Yok yok. O zamanlar, diyorum ya, para nerde? İş nerde?
Kaçlı yıllardan bahsediyoruz?
30 yıl öncesinden söz ediyoruz. Adam bize iş verdi. Ben bu işi yaparım dedim. Hiç amelelik de yapmadım ben. Caminin işini yapıyoruz. Ustam ince sıvayı çekti kabanın üzerine, sigarasını yaktı. İlk günüm daha. Hemen tırbolu aldık, su attım. Onu görmüştüm. Baktım oluyor.
Eline mala yakıştı…
Yakışıyor da! Allah var. Bazı insanlar telefonla da para kazanabilir. Ama bu işi de biri yapacak kardaşum. İyidir, kötüdür. Allah bundan bize helalinden ekmek veriyor kardaşum, işin doğrusu bu. Ondan çok ekmek yedik. Çoluk çocuğuma baktım. Birikimler yaptık, iki tane düğün yaptık.
İnşaat sektörüyle ilgili şöyle eleştiriler de var: AK Parti inşaat sektörüne öncelik verdi. Fakat planlamadı. Yeşile önem verilmiyor, otoparksız binalar yapılıyor falan…
Bizim Sakarya Hendek’ten örnek vereyim ben. Deprem bölgesi değil ama binaların altında sığınak, otopark mecburi. Ben gördüğümü söylüyorum. Büyük şehirleri bilemem.
İnşaat sektöründe yavaşlama olsa, gerileme olsa, kimleri, ne kadar etkiler?
Türkiye’nin genelini etkiler. Bütün büyük şirketleri etkiler. Benim param olmadığı zaman, araba almam. Araba almadım mı Koç etkilenir. Param olmadı mı elbise alamam. Tekstil sektörü etkilenir. Türkiye’nin geneli bundan etkilenir.
Peki Davut Usta, inşaatta mola veriyorsunuz, çay içerken siyaset de konuşuyorsunuzdur. Genelde neler tartışıyorsunuz?
Çok tartışırız. Ekseriyetle ben Kürtlerle çalıştığım için, onlarla PKK ve devlet olayını tartışıyoruz. Adam bana “HDP’ye oy ver” diyor. Bunu diyebiliyor bana. Sonra da Tayyip’i kötülüyor. Ben de ona diyorum ki, bak kardaşum, senin o kötülediğin insan, sana bu özgürlüğü vermiş. Eskiden sen “Kürdüm” diyemiyordun. Düşünebiliyor musun? Bir Ahmet Kaya, “ben Kürtçe bir kaset yaptım, bunu yayınlayabilecek yürekli bir insan arıyorum” dediği zaman, çatallarla, bıçaklarla adamın kafasına gitmediler mi? Şimdi bugün 50 tane kanal var. Bu özgürlüğü sana kim verdi? Tayyip verdi. Ama adam takmış kardaşum. Geçen gün bir adamla konuşuyorum. “Doğuya gittim ben, orayı devlet karıştırıyor” diyor. Bunu şimdi dövmem lazım, olmayacak yani. (Gülüyor) Bunu yapsa, seçimlerden önce yapardı diyorum. Böyle tartışmalar oluyor.
AK Parti’nin tek başına hükümet kurmasını bekliyor musun peki?
Ben Tayyip’in çok akıllı, cesur bir insan olduğunu düşünüyorum. Onun bir düşüncesi vardır ki, erken seçime götürdü. Olmuyor kardaşum, AK Parti’siz bu iş olmuyor. Al kardaşum sen kur diyorsun, kurmuyor. O zaman AK Parti’ye oy vermeye mecburdur insanlar. Doğuda bu kadar yatırım yapıldığını kendileri anlatıyor. Kardaşum, biraz Allah’tan korkun. Bu adamı niye sattınız?
İnsanın diliyle kalbi aynı konuşacak dedin ya az önce, bu gazete Cumhurbaşkanının, başbakanın masasına da gidiyor. Herkesin işine geleni söylediği bir zamanda, özü-sözü bir insan olarak devlet büyüklerine bir tavsiye veya eleştiri yapabilir misin?
Tayyip Erdoğan’a birinci eleştirim şu: İstanbul’da yer altında tüp geçit yapılıyor şu anda. Denizin altından araba geçip gidecek. Dünyada çok büyük bir proje. Gelmiş geçmiş bütün hükümetler toplansa, böyle bir şey yapamazdı. Sen güzel bir proje yapmışsın, daha bundan kimsenin haberi yok. Yaptığı hizmetleri anlatamıyorlar. Türkiye’de bu kadar değişiklikler oluyor, kimsenin haberi yok.
Geçen bir adam evimize misafir geldi. “Tayyip Erdoğan ne yaptı?” diyor. Allahu Ekber! (Gülüyor) Ben de ona, “Tayyip Erdoğan ne yapmadı, sen bana onu söyle” dedim. O zaman kesiliyor. Neymiş, çocuğu paralel yapıda hâlâ okuyor. Sen bu insanı yıkmaya, asmaya çalışırsan, bu insan elbet bir şeyler yapacak. Sen hâlâ çocuğunu orada okutuyorsan, ya sende ya çocuğunda bir sıkıntı var. Birincisi bu. Yaptıklarını anlatamıyorlar.
Bir de Kılıçdaroğlu’na, Demirtaş’a çok cevap yetiştiriyor. Çok laubali oluyor bunlarla. Ya kardeşim, sen kendi işine bak. Onlar kim ki? Sen bugün dünyada söz sahibisin. “Dünya 5’ten büyüktür” diyorsun. İsrail başbakanına bugün Amerika dahil, kimse bir kelime diyememiş. Diyemez. Tayyip Erdoğan böyle bir adam. Millet zaten seni biliyor. Bugün Adapazarı’nda milletvekili adayları var, ben onları tanımıyorum. Tayyip Erdoğan’ı tanıyorum. Oyumu ona veriyorum ben.
Davutoğlu’nu tanımıyor musun?
Tanırım tabii, Tanımaz mıyım? Davutoğlu bilgi bakımından Tayyip Erdoğan’dan çok yüksek. Bazen o da yetmiyor. Ara sıra Tayyip Erdoğan gibi Kasımpaşalılık da gerekiyor. Ama o da güzel bir insan.
Tayyip Erdoğan çok Kasımpaşalılık yapıyormuş son zamanlarda. Eski yumuşak halini özledik diyenler de var.
Adam çıkmaza girdi, ne yapacak kardaşum? Türkiye’nin haline bak, Dolar gitti, terör bir tarafta, hükümet kurmaya yanaşmadılar. Ne yapsın adam kardaşum?
Sevda Dursun, 04.11.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk Yayınlandığı yer: sevdadursun com
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.