"Tıpkı kuşların bulutların rüzgârın… o rüzgârın taşıdığı kumun, o bulutun taşıdığı yağmurun, o kuşların taşıdığı özgürlük hissi ve sevincin bütün o coğrafyada ortaklığı gibi kırılıyor faylar."
Biz, ne gruptan çıkabildik ne play-off’ta şansını bir kez daha deneme imkânını yakalayabildik.
Şimdi onlar oynayacak, biz bir kez daha, artık gönlümüzden kimi geçerse onu destekleyeceğiz kendi millî takımımız yerine. Ankara Kızılay’da balona röveşata atan meçhul delikanlı kadar olamadık maalesef.
Sosyal medyayı iki gündür hareketlendiren o görüntülerin, gençliğimi de inşa eden Kızılay’da yaşanması hiç sürpriz değildi tabii ki.
Ama geçtiğimiz hafta intihar etmek için balkona çıkıp sonra amacını unutup öylece kalakalan, polis ve komşuların yardımıyla tekrar indirilen 84 yaşındaki amcanın dramının Antalya’da yaşanması çok da normal değildi.
Ne yapacağını unutacak kadar hayattan kopmak Ortadoğu’nun halini en iyi özetleyen şey olsa gerek.
Yaşananlara bakınca başka ne diyebilirsiniz ki?
Madem bütün olup bitenler Büyük İsrail kurulsun diye yapılıyor…
Madem her şey ta Sykes-Picot’nun hayata geçirilmesi için…
Madem yüz yıllık bir süre vardı da işte şimdi onun tamam olduğu noktada geziniyoruz…
O zaman niye tam da bunlara uygun bir hareket siyaset çatışma içinde Ortadoğu ülkeleri?
Niye Müslümanlar birbirini etnik ve mezhep ayrımlarıyla doğramanın peşinde acaba?
Daha geçtiğimiz yıl dünyada genç işsizlik ILO rakamlarına göre tam 71 milyona çıkmıştı. Bu yıl daha da arttığından kimsenin şüphesi yok. Çoğu da ekonomisi, sanayii oturmuş, daha sağlam ülkelerin gençleri değil, aralarında bizim de olduğumuz “yükselen piyasa ekonomileri”nin olduğu ülkelerin çocukları üstelik.
Bir o kadar da mülteci var şu yeryüzünde.
Tarih bu düzeyde rakamları ilk defa gördüğümüzü söylüyor. İkisinde de rekor üstüne rekor kırılıyor.
İkisini de tetikleyen en önemli sebepler savaş, terör, salgın hastalık, doğal afet ve dolayısıyla da açlık, aşırı yoksulluk.
Afrika’da temiz suya kadar inmiş bu temel ihtiyaçlar listesinin yokluğunu siz hayal edin artık.
Dünyanın bir yarısında bunlar var, diğer yarısında hızlanmış robot üretimi.
Genel manzara böyleyken gerek genç işsiz g erek mülteci gerek yoksulluk gerek çocukların temiz suya veya üç kuruşluk ilaca bile ulaşamadığı ana coğrafyanın bütün bunları en çok pompalayan en önemli topraklarının Ortadoğu’da olması normal mi?
O Ortadoğu ki dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin de en bereketli sahası üstelik.
Sonra ciddi bir deprem yaşanınca hayat başka bir ders verip bırakıyor geceyarısında herkesi. Sosyal medyada mezhep etnik ayrımların üzerine üç kuruşluk aklıyla oynayan sahtekâr veya ahmakları boşverin.
Sonuçta birbirini kesmeye hazır insanların üzerindeki topraklarda ortak bir fay kırılıyor. Sınırın üç yanında da sarsıyor üzerindekileri. Erbil’deki Müslüman Kürt, Kerkük’teki Şii Türkmen, Süleymaniye’deki Arap, İran’daki Fars, Şanlıurfa’daki Türk hep beraber hissediyor olup biteni.
Tıpkı kuşların bulutların rüzgârın… o rüzgârın taşıdığı kumun, o bulutun taşıdığı yağmurun, o kuşların taşıdığı özgürlük hissi ve sevincin bütün o coğrafyada ortaklığı gibi kırılıyor faylar.
Düğünde doğumda ölümde ortaklığını tekrar hatırlatıyor.
Neyse ki çabuk geçiyor.
Hemen unutuluyor.
Tekrar başkalarının yazdığından çok şikâyet edilen o planlara uygun davranmak için pozisyonunu alıyor herkes.
Kızılay’da balona röveşata atmayı bile düşünemeyip, intihar etmek için balkona çıktığını unutan yaşlı amcadan farksız davranıyor Ortadoğulu.
Hadi tekrar koşar adım mevzilere.
Yaşar Taşkın Koç, 16.11.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Ankara'nın Ruhu
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.