"Toplumsal yalnızlık, modern hayatın getirdiği cemiyet ortamlarının azalması, ilişkilerin yüzeyselleşmesi gibi durumların sonucu olan bir olgu."
İnsan olarak kendisiyle, tabiatla ve başka insanlarla sürekli biçimde ilgilenmeye mecbur bir yapıda dünyaya geliyoruz. Arada bir bu yanlardan birisiyle olan ilgimiz daha öne çıkabilir. Bazen kendi kendimizle daha çok ilgilenebiliriz. Arada bir yapmak, sürekli olarak kendimize çakılı kalmamak şartıyla bunun zararı değil çok faydası var, zira kendimizi, ilişkilerimizi, nereden gelip nereye gittiğimizi enine boyuna gözden geçirme fırsatı buluruz. Bu anlattığımız sağlıklı yalnızlık halleri...
* Yalnızlık, insanoğlunun yaşaması gereken zaruri bir duygu mudur?
Kesinlikle, yalnızlığın bir de hepimizin ortak hissedişi boyutu var. Her insan eninde sonunda yalnız bir insan teki olduğunu kabul etmek zorunda… Nereye gitsek kendimizi de götürüyoruz, hayatımızı en nihayetinde kendimiz olarak yaşıyoruz, ecelimizi tek başımıza karşılayacağız. Hani filozof “her insan kendi ölümünü ölür” diyor ve onu kendini filozof sananlar “her insan kendi yemeğini yer, kendi uykusunu uyur” diye anlayamıyorlar ya… Nasıl ölümlülüğümüzle baş etmeye kalkmıyorsak yalnızlığımızı da kabul etmek zorundayız. Ama sakın yanlış anlamamalı, yalnız olduğumuzu kabul etmek demek, diğer insanları boş vererek yapayalnız yaşamak demek değildir. Tam tersine yalnız bir insan teki olduğunu kabul eden birisi, başkalarıyla çok daha kolay kaynaşabilir.
* Bu duygunun yaşanmasında insanların seçimi ve tercihlerinin bir rolü var mı?
Felsefi olarak yalnızlığın tıpkı fanilik gibi kaderimiz olduğunu söyledim ama bunun gündelik hayatın içinde yapayalnız kalmak demek olmadığını vurgulayarak. Buna rağmen bazı insanlar, değişik nedenlerle başkalarından oldukça mesafeli, ilişkilerini çok asgariye indiren bir yaşama tarzı seçebiliyorlar. Bunu bazen kişilikleri nedeniyle bazen da bilinçli seçimlerinin gereği olarak böyle yapıyorlar.
- Kimsesiz olma ile yalnız olma aynı şey mi?
Hayır, bu ikisi asla bir ve aynı değildir. Felsefi yalnızlık varoluşsal bir his ve arada kendiyle baş başa kalmak oldukça sağlıklı. Yalnızlığının idrakine varanlar, başkalarının kıymetini iyi bildiklerinden çoğu zaman oldukça sosyaller. Kimsesizlik ve kalabalıklar içinde konuşacak, iletişime geçecek birini bulamayan insanlar ise gerçekten yardıma muhtaç ve çoğu kere de depresyon gibi ruhsal bir rahatsızlıktan mustarip kimseler.
* Yalnızlık, yoğunluğu, nedenleri ve koşulları açısından değişen çok boyutlu bir hal mi?
Elbette, herkesin yalnız kalma ihtiyacı farklı ve bunu yetişme tarzı, kişiliği ve yaşama biçimi belirliyor. Sürekli olarak düşünceleriyle, hayal dünyasıyla iş yapan bir yazarın yalnız kalma ihtiyacı, bir gazetecininkinden değişik olacaktır. Gurbette, anadilini konuşamadan uzun süre yaşamış bir insanın vatana döndüğünde insanlarla daha çok birlikte olmaya çalışmasından daha normal ne olabilir?
* Yalnızlığın değişik türevleri var mıdır?
Birçok yalnızlık türü var. Anlatmaya çalıştığım gibi felsefi olarak hepimiz yalnız bir insan tekiyiz, bu kadar akrabanın, dostun, arkadaşın arasında esasen ve hep kendimizi hissediyoruz, bu dediğim, hepimizin başında olan felsefi yalnızlık. Bazen yaşadığımız çevredeki insanlar, değişik nedenlerle bizi iterler, tek başımıza bırakırlar. Buna benzer biçimde bazen yabancı yerlere göç ederiz, gerçek ve zorunlu olarak yalnız hissederiz kendimizi. Kimi zaman da kendimize güvenimiz kalmaz, suçlu ve mutsuz hissederiz, insanlar içine çıkmaya yüzümüz yokmuş, dünya ve insanlar bizden ellerini çekmiş gibi gelir bu da depresif yalnızlıktır.
* Herkesin yalnızlık deneyimi aynı mı?
Nasıl parmak izlerimiz ayrıysa yalnızlık hissiyatımız da farklıdır. Hepimizde ortak olan gittiğimiz her yere kendimizi de götürmemiz, kendimizden kurtulamamamız, tek bir insan olma kaderimizdir.
* Duygusal yalnızlık ve toplumsal yalnızlık farklı mı?
Duygusal yalnızlık depresyonda değilsek hepimizin arada bir hissettiği güçsüzlük, çaresizlik hissidir. Kendimizi suçlama bu hale eşlik ediyorsa depresyonda olma ihtimalimiz belirebilir. Toplumsal yalnızlık, modern hayatın getirdiği cemiyet ortamlarının azalması, ilişkilerin yüzeyselleşmesi gibi durumların sonucu olan bir olgu… Modern toplumda kimseye selam vermeden günler boyu yaşamak bile mümkün. Nasıl akmayan su birikintisi kir tutarsa, toplumsal yalnızlığın ruhsal rahatsızlıklar için fidelik olma ihtimali var.
Erol Göka, Prof. Dr, 18.11.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Uzaklardaki İnsan,
Erol Göka Yazıları
Takip et: @erolgoka
Sonsuz Ark'ın Notu: Erol Göka Beyefendi'ye, birey ve toplum sağlığı açısından çağın sorunlarına 'iyi' geleceğini düşündüğümüz değerli yazılarını bizimle paylaştığı için teşekkür ediyoruz. Seçkin Deniz, 05.06.2017
İlk Yayınlandığı Yer; Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz