Amerikan din tarihçisi Randall Ballmer, muhafazakâr hareketin “ruhani sesini' ve “ahlaki yüksek zeminini” kaybettiğini söylüyor. Ballmer şöyle diyor:
“Bu durumda, ne türlü rezalet olursa olsun parti içinde kaldığı müddetçe, buna katlanacak bir siyasi partiyi kucaklamakta olan bir hareket görüyorsunuz.”
Why evangelicals are again backing a Republican despite allegations of sexual misconduct
Roy Moore’un yıllar önce genç kızlara tacizde bulunduğu iddiası, birçok Cumhuriyetçinin, Alabama için parti Senato adayına karşı pozisyona geçmesine neden oldu; ancak muhafazakâr lider blokun bir bölümü olan Evanjelikler, kendi adamlarının arkasında duruyor.
Bu durum, Hıristiyan muhafazakârlar arasında tutum değişikliğinin en son örneğini oluşturuyor; araştırmalara göre kürtaj, eşcinsel evlilik ve transseksüel haklarına karşı kararlılıkla karşı duran siyasi liderlerin cinsel yanlış davranışları, Hıristiyan muhafazakârlar tarafından gittikçe daha fazla görmezden geliniyor.
Günümüzün aşırı partizan ortamında, Beyaz Saray'daki stajyer Monica Lewinsky ile olan ilişkilerinden dolayı Başkan Clinton'ı yıllar önce istifaya çağıran bu dini liderler için ideoloji, kişisel suçlara baskın gelmektedir.
Şimdi muhafazakâr Evanjelikler, Alabama Yüksek Mahkemesinin eski mahkeme başkanı olan ve bir zamanlar mahkeme emirlerine itiraz ederek devlet adliye binasında On Emir’le alakalı bir anıtın kalmasını sağlayan Moore'un savunması için bir araya geliyor. Evanjelik destekleyenlerine göre Moore, medya tarafından gerçekleştirilen bir cadı avının kurbanı olmuştur.
Güçlü bir Evanjelik vaiz ve Billy Graham’ın oğlu olan Franklin Graham şöyle diyor:
“Washington'un ikiyüzlülüğünün bir sınırı yoktur. Roy Moore tarafından yapıldığı iddia edilen şeylerden çok daha kötülerini yapmış birçok kişi, Roy Moore’u kınamaktadır.”
Geçtiğimiz hafta, iddialar ortaya atılmadan önce Moore’a destek vermiş olan ve isimleri Moore’un eşinin Facebook hesabından derlenmiş, Alabama ve başka bölgelerdeki onlarca Evanjelik papaz, Globe tarafından görüşme için arandı.
Telefonla erişim sağlanan yaklaşık 10 papazdan hiçbirisi, cinsel taciz suçlamalarının Moore ile alakalı görüşlerini değiştirdiğini söylemedi. Bazıları ise yapılan suçlamaların, Moore’a oy verdikleri için kendilerini daha gururlu hissetmelerine sebep olduğunu ifade etti.
Papazlar, Moore’u suçlayan kişileri gözden düşürmeye çalışarak, kurbanlar tarafından anlatılan duygusal hikâyeleri “timsah gözyaşları” ve “yalan haber” diye nitelendirerek sürekli küçümsediler.
Millbrook’dan bir Moore destekleyeni olan papaz Earl Wise:
“Bu kadınlara ne kadar para ödendiğini bilmiyorum ama kayda değer bir miktar olduğuna inanıyorum” diyor.
Wise, Moore hakkındaki suçlamalar doğru olmuş olsa ve genç kızlar ile kadınların Moore tarafından taciz edildiği kanıtlansa bile onu desteklemeye devam edeceğini ifade ediyor:
“Bu şeyler hakkında bir kısıtlama tüzüğü olmalıdır. Bu kızlar nasıl böyle iddialarda bulunabiliyor bilmiyorum. Bunları tatlı rüyalarının içinde görmüş olmalılar. Ayrıca görünümleri itibarıyla 20 yaşını geçkin gibi gözüken 14 yaşında kızlar var.”
South Carolina’dan yine bir Moore destekleyeni olan Vaftizci papaz Franklin Raddish şöyle diyor:
”Bu kadınlar tek bir kelime bile etmedi, son derece soğukkanlıydılar. Kendi anneleri bile gidip onlar için şikâyette bulunmamışken, siz benden onlara inanmamı bekliyorsunuz. Hadi canım.”
Açıklamalar, muhafazakâr Evanjelikler ve daha çok beyaz Evanjelikler arasında daha geniş bir düşünsel kaymayı göstermektedir. Evanjelikler uzun süredir, meclis üyelerinin dindar ve manevi özelliklere sahip kişiler arasından seçilmesini talep eden bir oy bloğu olarak düşünülmekteydi; ancak araştırma verilerine göre şimdi bazı Evanjelikler, kanun yapıcıların şahsi hatalarına karşı ortalama bir Amerikalıdan bile daha fazla müsamahakâr görünmektedir.
“Access Hollywood’’ Programı’nda yayınlanan ünlü videoya ve Trump’ın kendilerini taciz ettiğini söyleyen çok sayıda kadına rağmen, 2016 seçimleri çıkış anketlerine göre beyaz muhafazakâr Evanjeliklerin yüzde sekseni, yine de oyunu Trump’a vermiştir.
İnanç konularına odaklanan ve kar amacı gütmeyen bir anket şirketi olan The Public Religion Research Institute (Kamu Din Araştırma Enstitüsü) araştırmasına göre: Altı yıl önce, beyaz Protestanların yalnızca yüzde 30'u, özel yaşamlarında ahlaki olmayan bir davranışta bulunan seçilmiş bir yetkilinin, yine de etik davranabileceğine ve devlet memuru olarak görevini gereğince yerine getirebileceğine inanmaktaydı. 2016 senesine gelindiğinde ise bu oran %72’ye yükselmiştir.
Princeton Üniversitesi profesörü ve 2015 yılında çıkan, dindar sağcıların siyasal erişimi konusundaki bir kitabın yazarı olan Kevin Kruse şöyle diyor:
“Muhafazakâr beyaz Evanjelik liderlerin, 1990'ların sonunda Bill Clinton için yaptıkları kınamalara ve 2016 seçim kampanyası sırasında Donald Trump aleyhindeki suçlamaları tamamen görmezden gelmelerine bakacak olursanız, bunun sert bir dönüş olduğunu görürsünüz.”
Evanjelik topluluk üyeleri ile alakalı bu durum için görüşülen uzmanlar, değişikliği çeşitli faktörlere bağlıyor.
Uzmanlar, kürtaj hakları ve eşcinsel evlilik gibi bazı konular nedeniyle Evanjeliklerin Cumhuriyetçi Partiye bağlandığını ifade ediyor.
Ayrıca, muhafazakâr Evanjelik hareket, siyasi anlamda güçlendikçe giderek daha fazla politik sonuç almaya odaklanmıştır.
Trump’ın gelmesiyle Evanjelik liderler verdikleri desteği de meşrulaştırmış oluyordu; çünkü Cumhuriyetçi bir başkan demek, boşta olan Yüksek Mahkeme koltuğunun sosyal bir muhafazakâr tarafından doldurulacağı anlamına gelmekteydi.
Trump onları, kürtaja karşı olan ve “insan hayatının kasıtlı olarak özel kişiler tarafından alınması her zaman yanlıştır" düşüncesine sahip, muhafazakâr Neil Gorsuch'u aday göstererek ödüllendirdi.
Evanjelikler bunu sevinçle karşıladı.
Kruse şöyle diyor:
“Bu durum onlar için tam anlamıyla ‘hedefe giden her yol mubahtır’ manasına geliyor. Artık liderin şahsi özellikleri bir anlam ifade etmiyor.”
Amerikan din tarihçisi Randall Ballmer, muhafazakâr hareketin “ruhani sesini' ve “ahlaki yüksek zeminini” kaybettiğini söylüyor. Ballmer şöyle diyor:
“Bu durumda, ne türlü rezalet olursa olsun parti içinde kaldığı müddetçe, buna katlanacak bir siyasi partiyi kucaklamakta olan bir hareket görüyorsunuz.”
Bu durum, her grup için geçerli değildir. Güneydeki siyah Evanjelikler, kürtaja ve eşcinsel evliliğe benzer şekilde şiddetle karşı olmalarına rağmen Cumhuriyetçi Partiyi aynı oranda benimsemiş değiller, bazı etkili beyaz Hıristiyanlar ise Moore'u kınıyor.
New York Times’ta yazdığı yazıda Moore’u destekleyen Evanjelikleri kınayan Alabamalı Profesör William S. Brewbaker şu ifadeleri kullanıyor: ”Evanjelik bir Hıristiyan, bir Alabamalı ve bir Cumhuriyetçi olarak, Roy Moore'dan utanıyorum.”
Seçimlerden önce de Trump’ı destekledikleri için dinsel gruplarını açıkça kınayan bazı Evanjelikler mevcuttu. Trump nedeniyle grubun dini değerlerinden verilen tavizleri gören Lawrence Ware, Temmuz ayında düzenlenen Evanjelik Güney Baptist Toplantısını terk etmişti. Ware, Moore'u destekleyen inanç toplumu nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını ifade ediyor.
Oklahoma Devlet Üniversitesi’nde Profesör olan Ware şöyle diyor:
“Ahlaki anlamda çoğunluğu temsil edenler bizzat kendilerinin ahlaken bozulmuş olduklarını gösterdi. Onların düşünme tarzı çok eskimiş, derinden sorunlu. . . Artık manevi ağırlıkları da yok.”
Bununla birlikte, Globe’un görüşme yaptığı Evanjelik papazlar için, toplumsal açıdan liberal görüşler daha büyük günah. Trump’ın Demokrat rakibi Doug Jones’un kürtaj hakları ve transseksüel haklarıyla alakalı görüşlerinden sıkça alıntı yapan Güneyli bu papazlar, haklarında iddia edilen suçlamalar ne olursa olsun bu yarışta Cumhuriyetçi adayı desteklemenin kutsal bir görev olduğunu savundu.
Alabama, Moulton’daki Yaşayan Tanrı Kilisesi papazı Jim Nelson, Jones’un kürtaj hakkındaki görüşlerine atıfla şöyle diyor:
“Bu görüşleri benimsemem veya bunları kültürümüze sokmaya çalışan birine oy vermem mümkün değil.”
Moore'u 20 yıldır tanıdığını söyleyen Nelson, cinsel tacizle alakalı son iddialar nedeniyle çok şaşırmış olsa da, muhtemelen yine ona oy vereceğini ifade ediyor.
Bazı papazlar ise, dini aktivizminden dolayı iki kez kamu görevinden uzaklaştırıldıktan sonra Moore’un muhafazakâr Evanjelik toplumunda kült- kahraman statüsü kazandığını belirtiyor.
Alabama’da bulunan Kutsallığın Zirvesi Kilisesi papazı olan ve Moore’u hala “yüzde 110” desteklediğini söyleyen Rick Simson şöyle diyor:
“Bence o, Hıristiyan bir adam ve bu konuda kanıtlanmış bir sicili var.”
Güney'de birçok Baptist papaza öncülük eden ve daha önce Alabama siyasetinde yer alan Raddish, Moore aleyhindeki iddiaların kanıtı olmadığını söylüyor:
“Şu anda yaptığımız şey sadece insanları mahkûm etmek ve onları infaz etmektir, iddialar üzerine onları halk meydanında linç ediyoruz. Tüm dünyadaki en büyük adalet sistemine sahibiz… ancak şu anda Çin ve Rusya gibi davranıyoruz.”
Röportaj sırasında bazı ırkçı söylemlerde bulunan Raddish, Moore’un linç edildiğini söyledikten sonra, ona saldıran Cumhuriyetçilerin sadece “Demokratik tarlada pamuk toplamakta olan siyasi çiftlik işçileri olduğunu” ifade ediyor: “John McCain başlarında denetleyici, Mitch McConnell ve Paul Ryan ile geriye kalanlar ise siyasi çiftlik işçileri.”
Astead W. Herndon / 20 Kasım 2017, Boston Globe
Tamer Güner, 03.12.2017, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri
Takip et: @Trrguni
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.