Ahlak niçin verimli yazı ineklerinin kotaları altında?
06 Ağustos 2006, Pazar
Seni çok seviyoruz Türkiye; çünkü böyle olmak zorunda değilsin. Kucağında büyüttüğün, sonra uzaklara gönderdiğin o büyük şairinin dediği gibi; "Boynunu Akdeniz'e doğru bir kısrak başı gibi uzatmış" duruyorsun öylece. Tehlikenin geçmesini mi bekliyorsun? Yanına kadar sokulan "uzak" dostunun salyalı bakışları altında tedirgin, irileşmiş ve akları büyümüş güzel gözlerini yere dikmiş bekliyorsun. Öldürülmeyi mi bekliyorsun? Yoksa tarihin çukurlarla dolu sonsuz yolunda ayağın sürçtü diye bir dost kurşunu mu girecek şakağına.
***
Acı çekmeyeceksin. Ama ölmeyeceksin de! Ne kadar yavaş olursa olsun, hiçbir ölüm sana yakışmayacak. Eskisi kadar kendinden emin değilsin, kısrak. Hatta zaman zaman, o güzel kalbine sokulan sebepsiz bir çarpıntıyla huysuzlanıyorsun, yelelerini silkeliyorsun. Eğerinin üstünde, eski zamanların büyük ruhunu taşıyan o mağrur şövalye oturmuyor artık. Yelelerin rüzgârların doldurduğu yelkenleri andırmıyor. Yelelerin uçuşmuyor hürlüğün ve selâmetin geniş kırlarında. Bunu bilmek üzüntüsü, bunu iliklerine kadar inen bir sancıyla bilmek üzüntüsü, güzelliğini nasıl da acımasızca gölgeliyor senin. Toynaklarında Akdeniz tuzu var. Burnunda Viyana, Travnik, Aden, Rey ve Marakeş tozu var. Hâlâ var evet ve ama senin etin şimdi sol kalçanın altında parıldayan soğuk bir çeliğin varlığıyla ürperiyor. Kamera tarihin ittirmesiyle yavaş yavaş kayıyor. Senin karnına dayanmış süngüye düşüyor ilk ışıklar. Süngüden ele doğru kayıyor kamera. Elden yavaş çekimle bileğe doğru. Bilekten kola. Pazuya doğru çıkıyoruz. Ve yüz! Ve tekrar süngü! Ucu bütün süngülerin ucu gibi soğukkanlı onun da. "Zamanını" bekleyen bütün süngüler gibi kalleş. Zayıf anı bekleyen bütün süngüler gibi zeki ve acımasız. Gülümsediği için hain. Tokalaştığı için güçlü. Kandırdığı için ahlaklı. Teslim aldığı için özgür. Fraklı ve papyonlu olduğu için çıplak. Geveze olduğu için ketum. Kucak açtığı için mütecaviz. Sömürdüğü için cömert. Emdiği için kırmızı.
***
Ey bizim kutsal kısrağımız!
Ey boynunu uzatmış, gözleri sulara dalmış bekleyen kırgın kısrağımız!
Neden sorduğumuz soruya sen cevap verene kadar biz sorumuzu unutmuş oluyoruz?
Neden en sevdiğin çocukların hep ikinci kocandan olanlar?
Neden öz çocuklarından bu kadar kararlılıkla nefret ediyorsun?
Neden susuyor en iyi şairlerin?
Yağmura "rahmet" diyen komando tugayların neden hiç olmadı?
Neden gözyaşlarını dışarıya değil içine akıtıyorsun?
Hayatın boşluğuna bakıp gülümseyebilen iyi cins kafaların nerede?
Peynir ve çorap kokmayan ilâhiyatın nerede?
Bize yemyeşil, sonsuz düzlükler vadeden müziğin nerede?
"İyi olan kaybetsin!" Ama niçin?
Ahlak niçin verimli yazı ineklerinin kotaları altında?
Felçli bir yengeç gibi ilerleyen orta sınıf zekâsı bizi yönetmek zorunda.
Niçin?
***
Ama seni çok seviyoruz; çünkü böyle olmak zorunda değilsin..
Selahattin Yusuf, 08.12.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Yolda
Selahattin Yusuf Yazıları
Takip et: @selyusuf
Sonsuz Ark'ın Notu: Selahattin Yusuf Beyefendi'nin 2006'den geriye doğru yayınladığımız yazılarının büyük bir kısmını Şimdiki Zamanın İzinde adlı kitabında bulabilirsiniz.
Sonsuz Ark'ın Notu: Selahattin Yusuf Beyefendi'ye, 'tamamen hür, tamamen geniş nefesler alarak' yazdığı yazıları bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz... Seçkin Deniz, 15.04.2016
İlk yayınlandığı yer: Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.