21 Aralık 2017 Perşembe

SA5361/KY25-NO99: Ah Şu Naif İslâmcılarımız!

"Uzun lafın kısası başkalarının süflörlüğü ile kol sıvamak, diş bilemekle adalet tesis edilemez!"


Geçtiğimiz günlerde değer verdiğim bir  arkadaşın sayfasında okumuştum. "Eğer siz içinizdeki suçluları cezalandırmazsanız Allah da o suçluları bir zalim(ABD) eliyle cezalandırır" mealinde bir şeyler yazmıştı.

Gece yarısı sayfasında uzun sayılacak bir cevap yazmış, ama son anda kopyasını alıp silmiştim. Yazıktı, onun sayfası idi ve sabah kalktığında şoka girip işin içine nefs karışmasın, üç kuruşluk hukukumuza halel gelmesin diye notlarımın arasına nadasa almıştım. Zayi olmasın diye sizlerle paylaşmak istiyorum.

*** 
Siyaset sizin işiniz değil E. Hocam. Müsaade ederseniz açıklamaya çalışayım. 

Sondan başlamak istiyorum, sorulardan. Çünkü sorular haklı olduğunuz kısmı maruzâtınızın. Çünkü soru sormak bizatihi iyidir, güzeldir, asildir ve insana dairdir. 

Hele son cümledeki ifadeniz harika ötesi. Bir yazımda yaklaşık aynı ifadelerle anlatmıştım vatanı. "Vatan anadan evladır" demiştim de anamdan olmuştum...

Dediğim gibi sorular sormak güzeldir. Ama sizin sorduğunuz sorular güzeldir, size sordurtulan sorular değil!

Açalım. Ve başa dönelim. 17-25 Aralık operasyonlarının Fetö kaynaklı -ki kaynaklı ifadesi sorunlu çünkü bütün aşamaları ve boyutları ile Fetö operasyonudur - bir sivil darbe girişimidir. "Fetö kaynaklı olması o operasyon çercevesinde yapılan ifşaatların üstünü örttü" demişsiniz. Bu cümle bile aslında operasyonun amacına ulaştığını gösteriyor. "Örttüler, kamufle ettiler" ise mühür gibi olmuş!

Suçlunu sen cezalandırmazsan Allah tarafından zalim eliyle cezalandırıldığı teziniz ise olağanüstü! Sizin cezalandırmadığınız Rıza Sarraf'ı zalim ABD eliyle cezalandırıyor sizin Allah'ınız öyle mi?! Ki burada da yanılgı içindesiniz. Çünkü sizin Zalim'iniz sizin suçlunuzu sapıklıktan çıkarıp takım elbise kravatlı "muteber tanık" haline getirdi bir çırpıda! Allah'ın adalet dağıtan zalimi ABD'nin elinde eski sanık yeni tanık olan Rıza'nın rüşvet vermediğim tek kişi dediği Hakan Atilla kaldığını da biliyor olmalısınız!

Peki sizin inandığınız O Allah zulmün yeryüzündeki halifesi olan ABD'nin suçlularını kimlere havale ediyor, hangi zalimler eli ile cezalandırıyor mesela? Mesela Ebu Gureyb'de tecavüze uğradıktan sonra "Bizi öldürün" diye yalvaran bacılarımızı kirletenleri hangi zalimlere havale etmiştir acaba o Allah?

Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Irak, Suriye, Filistin hele Gazze'ye de bakıyor mu sizin Allah'ınız? Unuttuğumuz coğrafyalara mesela Vietnam'daki cinayetlerin, tecavüzlerin suçlularını hangi zalimin eliyle yerine getirecek ilahi adalet?

Bu girizgahtan sonra Fetö kaynaklı dediğiniz 17-25 Aralık operasyonundaki ifşaatlar an itibariyle yargı aparatından temizlenen yaklaşık 5000 hakim ve savcı marifetiyle mi soruşturulacaktı? "Bu müptezellere yüce divan yolunu kapatıp neden gereken cezayı vermiyorsunuz?" derken peşpeşe cinayetler işlediğinizin farkında mısınız? 

Öncelikle "ifşaatların" külliyen doğru olduğuna kani olup mezkur şahısların suçlu olduğunu peşinen ilan ediyor ve "gereken cezayı neden vermiyorsunuz?" diyorsunuz! 

Nedir gereken ceza? Yargılansınlar demiyor gereken ceza diyorsunuz. Fetö'nun elemanlarının önümüze attığı bilgi, belge ve tapelere dayanarak.

Peki yüce divan dediğiniz AYM ne durumda idi o günlerde? O günlerde Yüce Divanda görevli bir hakimin Fetö'dan tutuklu olduğu bilgisini de değerlendirirsek Yüce Divan opsiyonu da o günler için fazla naif bir istek değil mi Hocam? 

"Netice olarak bahsi geçen süreç hukuken doğru ama kamu vicdanınında makes bulmayan bir şekilde kapatılmış oldu." Kamu vicdanı nasıl oluştu peki? An itibariyle dünyanın yaklaşık 160 ülkesinde aktif, en az bir üniversite diploması ve yabancı dile sahip olan yüzbinlerce elite sahip olan, hemen hemen bütün yabancı istihbarat servisleri ile usb teknolojisi uyumlu çalışan, bilgi paylaşan, yeri geldiğinde CIA de bile ders veren, yüz milyar dolarlık servete hükmeden, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük, en ihatalı, en sofistike, en puşt, en ahlaksız, en, en, en yapılanması olan The Cerahatin yani Fetö'nun sosyal medyadaki açık, kripto ve nüfuzu altına aldığı onbinlerce hesabı ile bilgi, belge bombardımanına tutulmuş bir kamu vicdanından mı bahsediyorsunuz? 

En uyanığımızı bile dezenformasyonlarla endokrinoloji tekniği ile zehirlenen seçilmiş, elenmiş informasyonlarla pardon verilerle iğdiş edilmiş kamu vicdanından mı bahsediyorsunuz?

17-25 Aralık sürecinde renkten renge giren bizim mahallenin ergen islamcılarına dediğim gibi ben bu toplara girmem Hocam. Bazen usul asıldan önce gelir. "Evimi başıma geçirmek, ocağımızı yıkmak isteyenlerin "yeğenin mutfaktan bulgur çalıyor" dostça(!) ifşaatına kanıp yeğenimle kapışamam" demiştim. Bugün bize bu kasetleri dinletenler yarın ebeveynlerimizin yatak odalarını da dinletmek istediklerinde etik olarak cevap veremeyiz demiştim. 

Bu hariçten gelen acı rüzgara karşı kategorik bir duruştur. Aksi takdirde ceryana kapılıp üşütürüz demiştim. "Bu üşütme sadece bedeni değil önce zihni, sonra izan ve vicdanı manipüle edip köreltir" demiştim...

Bu demek değildir ki bu ülkede bahsettiğiniz pislikler yok. Bu demek değildir ki bu ülkede rüşvet, iltimas, irtikap, yolsuzluk namussuzluk yok! Bütün bunların var olduğuna ben de inanıyorum. Devletin en büyük işveren olduğu bizim gibi ülkelerde devlet erkine bulaşan erkan olmayan kifayetsiz karaktersizlerin bal tuttuğunu düşünerek parmak yalamakta, "devlet malı deniz yemeyen domuz" atasözümüzü hayata geçirmek için var güçleri pardon var iştahları ile yemekte olduklarına inanıyorum.

Bu insanlar uzaydan gelmediler, içimizden birileri bunlar. Kirliliğin kaynağı bu toplumsal yapı ise temizliğini de yine aynı sosyolojiden devşirmek zorundayız.

Son bir söz de Amerika'da Rıza Sarrab olarak başlayan ve Hakan Atilla olarak devam eden dava hakkında üç beş kelam etmek istiyorum.

Amerika'nın dünyanın başka bir ülkesinde başka bir ülkenin vatandaşlarını kendi aleyhine işlenmiş suçlar diye bir suç ihdas ederek yargılayabilme hakkını kategorik olarak reddetmeyenlerin nesinden şüphe edeceğime karar veremedim halâ! Elimize tutuşturulan gündemi kategorik olarak reddedemezsek rakamların dayanılmaz hafifliği üzerinden erdem devşirdiğimizi zannederiz. 

Uzun lafın kısası başkalarının süflörlüğü ile kol sıvamak, diş bilemekle adalet tesis edilemez! 

Geçin bunları efendim geçin!



Naim Okur, 21.12.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Naim Okur Yazıları




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı