"Sorumluluklarımız var, arada mesafeler olsa da bu böyle. İnsanlar birbirine muhtaç olduğu sürece böyle devam edecek. Dostluklarımızı beslersek bu sorumluluklarımızı yerine getirebiliriz. Buna herkesin ihtiyacı var."
Çok sevdiğiniz bir dostunuzun sıkıntıda olduğunu öğrendiğinizde ne hissederdiniz?
- A) Çok üzülürüm
- B) Neden haberim olmadı diye kendime kızarım
- C) Hemen yardım etmeye çalışırım
- D) Ne kadar duyarsızlaştık diye toplumsal bir çıkarımda bulunurum
Hangi şıkkı işaretlersek işaretleyelim, sorumluluğumuzu üzerimizden atamayız. Ne üzülmemiz, ne kendimize kızmamız sonucu değiştirmez çünkü. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diyen bir peygamberin ümmetiyiz biz. Buradaki komşu tanımı metropollerde ille kapı komşusu anlamına gelmiyor. Büyük şehirlerde birçok insan kapı komşuyla görüşmez, tanımaz bile, ama herkesin bir veya birkaç arkadaşı, dostu vardır. Arada mesafe olsa da onlar bizim komşularımızdır.
Global bir dünyada iletişimsizliğin nasıl bir sebebi olabilir? Elimizin altında iphonlar, ipadler varken, dostlarımızdan haber alamamamıza ne veya neler sebep olabilir ki? Dostlarımız neden kendilerini gizler, sıkıntılarını dillendirmek istemez? Veya biz sıkıntılarımızı kiminle paylaşırız?
İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyalleşmek için birilerine ihtiyacı vardır. Sosyalleşmek, iletişime geçtiğimiz insanlarla sadece konuşmak değildir. Paylaşmaktır sosyalleşmek. Birlikte hareket edebilmek, sıkıntılarına ortak olmak, birlikte çözümler üretebilmektir.
Şehir insanı bunlardan o kadar mahrum ki, çoğu ailenin, kapısını çalıp tuz isteyebilecek bir komşusu bile yok. Arkadaş, dost derseniz; uzaklıklar, trafik, günlük uğraşılar insanları birbirinden koparmaya yetiyor. Bir de çoluk çocuk varsa, gidip gelme, sosyalleşme sıfır noktasına inebiliyor.
Ait olmak güdüsü insanoğlunun genlerinde vardır. Bir aileye, bir kuruma, bir cemaate ait olmak kişinin kendisini güvende hissetmesine sebep olur. Sivil Toplum Kurumları bunun için varlığını sürdürür. Yeterli midir? Maalesef ki yeterli değildir.
Büyük şehrin hengâmesinde kaybolan insanların psikolojik problemler yaşaması bundandır. Derdini söyleyecek, sıkıntısına ortak olacak bir dostu yoksa insanın, depresyona girmesi ve çözümsüzlükler üretmesi kaçınılmazdır.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Yakın dost, hayırsız akrabadan yeğdir. İyilik eden, iyilik bulur. Az veren candan, çok veren maldan. Yalnız taş duvar olmaz. Dost dostun eyerlenmiş atıdır.”
Bu atasözleri bizim tarihimizden geliyor. Sosyalleşme ve yardımlaşmayla ilgili daha birçok atasözüne rastlamak mümkün. Bizim kültürümüzde sosyalleşmek ve yardımlaşmak gani gani var. Şimdi biz bunları öldürmekle meşgulüz. Çocuklarımıza hiçbir şey kalmayacak diye korkuyorum.
Ev ödevi
“Nasıl olacak?” dediğinizi duyar gibiyim. Nasıl olacak da insanın böylesine bireyselleşmesinin önüne geçebileceğiz? Kapitalizmin çarkında yoğrulurken, nasıl değerlerimize sahip çıkabileceğiz?
Bunun için hep birilerinden bir şeyler yapmasını beklemeyi bırakmalıyız artık. Elimizi taşın altına koyup harekete geçmeliyiz bence. Görüşemediğimiz dostlarımızı tek tek arayıp, bir an önce iletişime geçmeliyiz. Arkadaşlarımızın çocukları, bizim çocuklarımızın arkadaşları olmalı. Sürekli görüşülünce bu oluyor zaten. Bir gün belirlemeliyiz mesela, birkaç arkadaşımızla ailecek her ayın o gününde birlikte olmalı, içeriği dolu sohbetler yapmalıyız. İmkanı olan on beş günde bir yapsın bunu. Ne kadar sık görüşülürse, paylaşımlar o kadar çok olur. Çocuklarımıza da çok iyi geleceğini söylemeliyim.
Çocuklarımızın da kalıcı arkadaşlıklara ihtiyacı var. Okul değiştirdiklerinde veya başka semte taşınmak durumunda kaldığımızda bitmeyecek arkadaşlıklara onlar da muhtaç. İşte bizim dostlarımızın çocukları (eğer yaşları birbirine yakınsa), onların da kalıcı arkadaşları olabiliyor. Üstelik güvendiğimiz insanların çocuklarıyla birlikte olmaları bizim de içimizi rahatlatıyor.
Sorumluluklarımız var, arada mesafeler olsa da bu böyle. İnsanlar birbirine muhtaç olduğu sürece böyle devam edecek. Dostluklarımızı beslersek bu sorumluluklarımızı yerine getirebiliriz. Buna herkesin ihtiyacı var.
Sevda Dursun, 03.01.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Bazı Şeyler
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk Yayınlandığı Yer: sevdadursun com
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.