11 Ocak 2018 Perşembe

SA5467/AŞ82: Ve Biz Riyâkar Değiliz

"Hiç mi Müslümanların ve Türkiye'nin düşmanlarının yapıp ettiklerinin, vicdanınızda bıraktığı bir parça sızı yok?"


Tarih bugünleri hiç unutmayacak; çünkü ona dünleri ve yarının dünleri olacak olan bugünleri unutturmaya çalışanların sayısı ne kadar fazla olsa da bizler de ona sık sık hatırlatmaya gayret ediyoruz ve geçmişe göre değerlendirirsek az sayılmayız. Yazacağız, yorumlayacağız; gelecek nesiller doğruyu yanlışı ayırdedecek, aksi halde niçin yazalım ki?

Müslümanlar bugün sünni-şii, ılımlı, radikal diyerek yapay bir şekilde ayrıştırılıyor ve birbirleriyle savaştırılıyor; bu yetmeyince de demokrasi ya da nükleer- kimyasal silah var bahanesi ile yıllardır bombalanıp öldürülüyorlar; o da sonuç vermeyince direnen müslüman ülkeler her türlü yöntem kullanılarak dünyadan ve komşularından tecrid edilmeye, Türkiye tarihin en karanlık ve en derin ihanetleriyle (FETÖ-PKK-DAEŞ ve ilişkili siyasî partiler)  Pentagon'da çizilmiş haritalara uygun bir şekilde parçalanmaya çalışılıyor.

Durum bu kadar vahimken, sahnelere siyasî hırs olarak yansıyan, gerçekte siyasî hırstan daha çok, çok iyi tanımlanmış bir 'görev' bilinciyle hareket ederek Türkiye'nin varoluş mücadelesini zayıflatmaya çalışanlar ve buna karşı durmaya, milli birlik ve beraberliği genişletmeye çalışanlar var. Bugünkü ayrışmanın temelinde de bütün mesele bu paragrafta özetli.


Siyâsî çizgi nedir, ne işe yarar? Yani herhangi bir siyasetçi ülkesinin birliğini, dirliğini, refahını, zenginliğini, gelişmişliğini ve huzurunu  hedeflemedikten sonra neden siyasete girer? Siyâset nedir, siyâset halka değilse kime hizmettir? İşte bütün mesele burada düğümleniyor.

Bugün halkın kafasını karıştırmaya çalışanlara sadece bu gözle bakılsa bile her şey yeterince açık bir şekilde görülecektir. Bir yanda dünyanın başına bela olmuş ABD ve onun resmi, gayr-i resmi görevlileri ve ortakları, yani İngiltere, Almanya ve Fransa kör noktalarında Avrupa, İsrail ve her daim ortak olarak koluna girdiği müslüman ülkelere kazık atmaya hazır Rusya ve artık iğrenç hesaplarıyla dünyayı açıkça kirleten Suudi-BAE-Sisi ekseninde arap ülkelerin dengesizliği; diğer yanda Türkiye ve Türkiye'nin güçlenmesini isteyen yüzlerce yılın mağduru her dinden insanlar ve masum müslümanlar.

Türkiye bir direnişin simgesi bütün dünya için. ABD'nin sırtında dünyaya hükmeden satanistlerin karşısına dikilmiş, onların dünyayı yakıp yıkmalarına ve bütün dinleri yok etmelerine karşı bütün gücüyle mücadele eden bir ülke Türkiye... ama Türkiye'yi de içeriden çökertmekten vazgeçmiyor aynı düşman, insanlığın ortak düşmanı olan satanizm.

2018 yılından 2019 yılına doğru gidişin kanlı yol haritasını çiziyorlar birileri ve bizler de buna karşı duruyoruz. Bu yolda kim bizimle ise, biz de onunlayız, kim bizimle değilse o da kendisi gibi olanlarla yol yürüyor. Bu onlar böyle istediği için böyle...

Çünkü bugüne kadar her maskeyle kanımıza girdiler, din dediler, özgürlük ve demokrasi dediler, insan hakları dediler, laiklik dediler, sağcılık, solculuk, merkez falan dediler ve her şeyimizi, paramızı, alın terimizi, çocuklarımızı, namusumuzu, ahlakımızı, umutlarımızı, geleceğimizi keyiflerince, efendilerinin emirleri gereğince kullanıp bir kenara attılar; hepimiz, bu milletin fedakar evlatları olarak her şeyi gördük, duyduk, şahit olduk ve artık ayağa kalktık 15 Temmuz'da, FETÖ'nün cübbeli, üniformalı, eli kalemli teröristleri eliyle parçalanmak istenen ülkemizi koruduk, korumaya da kararlıyız.

Şimdi, bu direncimizi kırmak ve her zaman yaptıkları gibi sahte zaferler kazanmak için hepsi bir araya geldiler; solcu ve laik olduklarını iddia ederek halkın bir kısmını yüz yıldır aldatan, dindar söylemlerle kirli bir özgeçmiş inşâ etmiş olduklarını gördüklerimiz, Kürtlerin hakkı diyerek yola çıkıp önce kürtlerin genç erkeklerini öldüren ve öldürten, genç kızlarıyla dağlarda harem kurduktan sonra LGBT'lerin hakkı diyerek sokaklarda yürüyenler, nerede ne kadar yalancı varsa bir tarafta biriktiler ve Türkiye'nin direnişini yıkmaya çalışıyorlar.

Birileri 2019'a kadar bu ne idüğü belirsiz, ilkesiz, vatansız koalisyonun önlerine konacak olan bir lider hayaliyle planlar kuruyorlar. 2019'da Erdoğan'ın karşısına çıkaracakları liderleri yok, çünkü lider üretecek bir karaktere sahip değil gittikleri yol; bilumum kullanışlı elemandan teşekkül ettirilmiş bir güruh bu... Her gün ne kadar çirkin göründüklerini bile fark edemeyen, kendi partilerinde, örgütlerinde, dergahlarında en küçük fırsatta birbirine girip alenen kavga eden tipler bunlar ve bunlar birlikte yol alıyorlar... Niçin? Türkiye'yi yıkmak için...

İşte bütün mesele bu. Bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bütün siyâsî müktesebatını ve tecrübesini önüne koyarak, partisinin de çıkarlarını ülkenin çıkarlarına bağlayarak bir karar veriyor ve hem 2019'da aday olursa Erdoğan'ı destekleyeceklerini hem de 2019'dan sonra, kendisinin de çabasıyla referanduma götürülen ve 16 Nisan 2017'de seçmenlerin  %52'si tarafından onaylanan Cumhurbaşkanlığı Sisteminin yerleşmesi için 5 yıl daha Erdoğan'a destek vereceklerini ilan ediyor. 

Niçin?

Bahçeli'yi bu kesin ve keskin kararlılığa zorlayan ne var? O neden Ocak 2016'ya kadar birlikte yol yürüdüğü 'kendisine 'muhalif' takma adını veren koalisyondan ayrıldı? Neden 15 Temmuz FETÖ Darbesi'nde dimdik durdu ve neden o günden beri Erdoğan'ı destekliyor? 

Dün Bahçeli'nin Erdoğan'a söylediklerini hatırlatıyorsunuz, O yanlışından döndü, siz dönecek karakterde değil misiniz? Yanlış olduğunu bile bile nereye gidiyorsunuz? Erdoğan dün sizinle olduğu için suçlanıyor, hepimiz görüyoruz... Hanginizin maskesi ne zaman düşecekti, kim bilebilirdi ki? Eğer Bahçeli de başka hesaplar peşinde ise o da çıkar bir gün ortaya.... ama bugün ortaya koyduğu duruş 15 Temmuz, 16 Nisan duruşuyla aynı...

Hiçbir bakanlık ya da parti çıkarını öne çıkarmayan Bahçeli'nin vatanın bekâsını tehdit altında gördüğü açık değil mi? Bahçeli her seferinde bunu açıkça dillendirmiyor mu? Ötekiler, kirli koalisyonun üyeleri hangi vatandan, hangi bekâdan, hangi değerden bahsedebiliyorlar?

Türkiye'nin parlamenter sisteme bağlı istikrarsızlık riskini ortadan kaldıran Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni neden istemiyorlar? 7 Haziran 2015'te elde ettikleri kaosun lezzetini yeniden ve daima yaşamak mı istiyorlar? Bu onlara nasıl bir ülke verecek? Dertleri ne? Demokratik sistemde neden halka halkın istediklerini vermek için siyaset yapıp kendileri hükmetmeye talip olmuyor?

Erdoğan'ın liderlik ettiği bir siyâsî hareket olarak Ak Parti ile bu memlekette makam-mevki sahibi olanların hemen hepsi, sonsuza dek Erdoğan'a ve bu milletin desteğine  diyet borçludurlar. Erdoğan, ürettiği sinerji ve çalışma azmiyle güzel ülkemizin prangalarını tek tek söküp onlara kusursuz  ve sorunsuz makamlar tahsis etti, buna karşılık 2002'den 2018'e kadar görev verdiği herkesin de yerine çalışmak zorunda kaldı.

Bu memlekette parti istişare toplantıları geleneğini başlatan Erdoğan'ın maruz kaldığı ihanet, yol arkadaşlarından geldi hep, halen de onlardan gelmeye devam ediyor... ve onlar şimdi hiç utanmadan kendi ihanetlerini maskelemek için bir otoriterleşmeden bahsedebiliyorlar.

Hadi diyelim sizin attığınız iftira doğru olsun; Erdoğan otoriter, peki ya millet?

Milletin gözünde neden değeriniz yok, niye etrafınıza topladığınız birkaç kifayetsiz denenmiş ve tasfiye edilmişle bir orada görünüyor, bir burada sahne alıyorsunuz, olur olmaz bir şekilde kirli koalisyonla aynı orkestrada dümbelek çalıyorsunuz?

Böyle yaparak nereye varacağınızı zannediyorsunuz?

Kendinizi uyanık halkı enayi mi zannediyorsunuz?

Hiç mi Allah'ın soracağı hesabı düşünmüyorsunuz?

Hiç mi Müslümanların ve Türkiye'nin düşmanlarının yapıp ettiklerinin, vicdanınızda bıraktığı bir parça sızı yok?

Bu güzel ülkenin binlerce çocuğu, genci, yaşlısı öldürüldü, halen müslümanların bebekleri bombalarla parçalanıyor, siz neyin peşindesiniz?

Hain'in onuru yoktur, bunu asla unutmayın...  Erdoğan'ın istişare kabiliyeti ortada iken ve buna hepimiz şahit iken, literatürde devlet yönetmek otorite sahibi olmak demek iken siz Erdoğan'ın otoriterliğinden şikayetçi olurken dürüstseniz madem dünyanın bütün otoriterlerine karşı çıksanıza?

En büyük otoriter vahşi devletler ortada, BMGK'dalar; neden onlara ve liderlerine karşı çıkmıyorsunuz?

Trump tek imzasıyla milyarlarca insanın hayatıyla oynayabiliyor, niye onurlu bir şekilde Trump'a ve ABD'ye karşı çıkmıyorsunuz?

Soruyorum; siz riyâkâr mısınız?

Bu yolda kim bizimle ise, biz de onunlayız; bunu kafanıza iyice sokun.

Ve biz riyâkar değiliz...



Arif Şahin, 11.01.2018, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 82



 Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.





Seçkin Deniz Twitter Akışı