"Öteki, daha uzaktaki, yakındaki, başkası da ya da dişi olan, erkek olan farklı değil; farklı sandığınız için birbirinizin ne düşündüğünü biliyor olmaktan kaçıyorsunuz... "
Nasıl
dayanıyorsunuz kendinize, nasıl katlanıyorsunuz içinizden geçenlerin tutarsızlığına?
Tutup da kendi yakanızdan kendinizi sürüklemiyor musunuz hiç bir köşe başına?
Gün gün dağılıp giden kendinizi toparlamak için neye ihtiyacınız var?
Birbirinizin etinden beslenmekten ne vakit vazgeçeceksiniz? Ne vakit zihninizin
bir yerine gömdüğünüz şeytanın fısıltılarını karşınıza alıp hesaba çekeceksiniz?
Ne vakit söylesenize?
Gözleriniz
size ait olmayana meylederken her dakika, her dakika sürüklenirken nefsinizin
baştan çıkarıcı heveslerinin peşinden, nasıl dayanabiliyorsunuz kendinize? Kendiniz
öteden-beriden, içeriden-dışarıdan hırsla gözü dönmüş bir şekilde nasıl
tanrılar ediniyorsunuz öyle? Hiç mi korkmuyorsunuz size sınırlarını tek tek
açıklayan Allah'tan?
Gözleriniz,
kulaklarınız ve derileriniz aleyhinizde şahitlik edecek; gördükleriniz,
duyduklarınız ve dokunduklarınız katiyetle zâyi olmayacak(*); söyledikleriniz
ve söylemedikleriniz, ağzınızdan çıkanlar ve zihninizden geçenler tek tek size
hatırlatılacak(**)... bundan kuşkunuz olmasın...
İşte siz
ve biz, işte hepimiz yapıp ettiğimiz her şeyle apaçık ortadayız, birbirimizden
saklasak da her şeyden sorumlu olacağız, bizi gören, duyan Allah var; biz
kendimiz varız her şeyden önce, sonra şeytan var fısıltılarını
düşündüklerimizin içine karıştırmak için tetikte duran. Birbirimizden saklasak
da bakışlarımızdan(***), bakışlarımızın akıp gittiği yerlerden, bakışlarımızın
çekip aldığı ve zihnimize yüklediği yeni yüklerden, kızgın hayallerden,
felaketlerden sadece ve sadece siz ve biz sorumlu olacağız, şeytan
fısıltılarını kulaklarımızdan, gözlerimizden, tenimizden uzatacak içimize...
İçimiz... içimize
nasıl dayanabiliyoruz, siz içiniz içimizden farklı mı sanıyorsunuz? Öteki, daha uzaktaki, yakındaki, başkası da ya da dişi olan, erkek olan farklı değil; farklı sandığınız için birbirinizin ne düşündüğünü biliyor olmaktan kaçıyorsunuz... Birbiriniz için haram olana meylinizi unutarak, haram olanı yapabilmek için
birbirinizin rızasına hasret çekiyorsunuz... Birbiriniz için tuzaksınız,
tuzaklar kuruyorsunuz birbirinize, şeytan sizi hem tuzak kurarken hem tuzakta
beklerken tuzağa sürüklüyor...
Birbirinize
düşman olarak yer yüzüne indirildiniz, ama birbirinize düşman olarak yaşamak
zorunda değilsiniz; apaçık düşmanınız şeytandır, iblistir; ona karşı
birbirinizi haram olana sürüklemeyin, birbiriniz için helal olana koşun, helal
olanı düşünün, konuşun; helal olana bakın, dokunun; helal olanı duyun...
Birbirinizin
birbirinize olan düşmanlığı ile ancak bu şekilde başa çıkabilirsiniz,
birbirinize ve kendinize ancak bu şekilde dayanabilirsiniz, birbirinizin
etinden ancak bu şekilde beslenmekten vazgeçebilirsiniz. Çünkü Allah size ve
bize taşıyamayacağımız yükü yüklemez , siz ve biz unuturuz veya yanılırız, ama
bunun için hepimiz af dilediğimizde affeder...(****)
Eğer
Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir
anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar.(*****)
Çoğul Ötekilere
karşı ancak böyle güçlü olabiliriz.
Alper SELÇUK, 12.01.2018, Sonsuz Ark, Çoğul Ötekiler ve Tekil
Bizler
(*) Nihayet oraya geldiklerinde vaktiyle yaptıklarından dolayı
kulakları, gözleri ve derileri onların aleyhine şahitlik eder. Derilerine,
"Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?" diye sorarlar. "Her şeyi
konuşturan Allah bizi de konuşturdu" derler. İlk önce sizi O yarattı,
şimdi de yine O’na dönüyorsunuz.Vaktiyle siz, ne kulaklarınızın ne gözlerinizin
ne de derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesinden sakınıyordunuz; üstelik
yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz. İşte rabbiniz
hakkında taşıdığınız bu kanaatiniz sizi mahvetti, sonunda kaybedenlerden
oldunuz. (Fussilet 20-23)
(**) “Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. İçinizde
olanı açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi ondan hesaba çekecektir.
Sonra dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye yeter.”
(Bakara 2/284)
(***) Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,
ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah
onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle,
gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen
kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler.... (Nur 30-31)
(****) Allah hiçbir kimseyi, gücünün yetmediği bir şeyle yükümlü
kılmaz; lehinde olanı da kendi kazandığıdır, aleyhinde olanı da kendi
kazandığıdır. Rabbimiz! Unutur veya yanılırsak bizi cezalandırma! Bizden
öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Üstesinden gelemeyeceğimiz
şeyleri boynumuza borç kılma! Bizi bağışla, ayıplarımızı ört ve bize rahmetinle
muamele buyur! Sen bizim sahibimiz ve yardımcımızsın; artık inkârcı topluluğa
karşı bize yardım et! (Bakara 286)
(*****) "Ey iman edenler! Eğer Allah'a karşı gelmekten
sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin
kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir." (Enfal
29)
Sonsuz
Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz
Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.