"Ahmet Hocazâde günlerce ve neredeyse durmaksızın çalıştı, araştırdı, okudu ve yazdı... o yazmaya biz de okumaya ve okutmaya devam ediyoruz."
Dijital
Çağ diyebileceğimiz yirmi birinci yüzyıl, kaotik bir yüzyıl olarak da tarihe
geçecek hiç kuşkusuz; değerlerin yıkıma uğradığı, dinlerin bütün beşerî hırslar
ve hâzlar anaforunda çarpıtılıp çözüm olmaktan uzaklaştırılması sonrası,
insanların başlangıçta psikonevrotik sonrasında artık dönüşerek ve derinleşerek
şizofreniye dönüşen sorunlarını geçici tatminlerle, içki, seks, uyuşturucu veya
uzakdoğu meditasyon çeşitleri ile çözmeye çalıştığı bu yüzyılda insana kesin ve
net bir huzur ve dinginlik yolunun bulunduğunu hatırlatmak gerektiği çok
açıktı. Ancak kim neyi anlatacaktı, sorun buydu.
İslam
insana gönderilen son elçinin yeniden hatırlattığı bir din olarak yerli yerinde
duruyordu, ancak bu mükemmel din, yine İblis'in koordine ve inşâ ettiği
sistemlerle ve bu sistemlerin kutsallaştırılmış isimlerinin telkinleri
doğrultusunda sufizm yahut diğer etkin beşerî faktörlerle tehlikeli hale
getirilen formlarla insanlara sunuluyordu. İslam'ı bu perdelerden uzakta
anlamak ve anlatmak şarttı. Çünkü insanın tek umudu Allah'tı ve Allah'a giden
yolların her birinde İblis ve dostları oturmuş, geçenleri Allah'ın yolundan
saptırmaya çalışıyorlardı.
SonsuzArk'ın sonsuza yolculuğu bu hengamede kusurlarıyla beraber samimi bir hedef belirlemişti,
bu hedef, "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir
topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Âl-i İmran 104)
emrine uyan dostlarla, acele etmeden, hevâ ve heves etkisinde kalmaksızın,
herhangi bir beşerî menfaat temin etmeksizin İslam'ın Kavramlarını ve Mü'min'in
Vasıflarını taptaze hâliyle insanlara anlatmak ve bu yolculuğa bizimle yazar
veya okuyucu olarak katılan herkesle İslam üzerine düşünme alışkanlığı kazanmak
ve kazandırmaktı.
İyiliğin
ve kötülüğün ne olduğunu her gün çıkarları nasıl emrediyorsa o şekilde
değiştiren bir egemen sefaletin, gelecek nesillere bırakacağı herhangi bir
değer kalmayacağını biliyorduk, çünkü Allah insanlığı defalarca ikaz etmiş,
ikazlar fayda etmeyince de defalarca helâk etmişti...
Biz helâka razı değildik
ve Allah'ın rızasına matuf bir maksat üzere bir yolculuk yapıyorduk. Ahmet Hocazâde
de bu yolculukta bize önce okuyucu olarak, sonra da yazar olarak katıldı. Allah
ondan razı olsun, pek çok fikir alışverişinde bulunduk, dertleştik, ne
yapabiliriz, nasıl yapabiliriz, konuştuk ve karar verdik... İnsanlığın
tutunacağı sağlam temellere ihtiyacı vardı... Anlamı bozulan kavramları yeniden
hatırlamanın, vasıflarından mü'min olduğu artık anlaşılamayan mü'minlere
vasıflarını hatırlatmanın doğru olacağını düşündük. Belki de gerçekten iman
etmenin ne olduğunu öğrenmeli ve öğretmeliydik birbirimize...
Ahmet
Hocazâde günlerce ve neredeyse durmaksızın çalıştı, araştırdı, okudu ve
yazdı... o yazmaya devam ediyor, biz de okumaya ve okutmaya devam ediyoruz.
Sonsuz Ark çıktığı sonsuza doğru yolculuğunda kişiliğine, kimliğine ve mesleğine olan saygısı net olan dostlarla yürümeye devam edecek.
Bu vesile ile Ahmet Hocazâde Beyefendi'ye ve ailesine sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir hayat diliyoruz.
Seçkin Deniz, 16.01.2018, Sonsuz Ark, Eleştiri, Teşekkür
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan
sitelerde yayınlanamaz.