Abdülfettah es-Sisi yönetimi 26 Aralık Salı günü 15 mahkumu asarak 2017’ye veda ederken, 2 Ocak Salı günü 4 mahkumu daha infaz ederek 2018’de de idam infazların sürebileceği mesajını verdi. İdam edilen 15 mahkum Sina Yarımadası’ndaki Ariş kentinde güvenlik güçlerine karşı düzenlenen silahlı saldırıdan dolayı askeri mahkemede yargılanmıştı. Diğer 4 mahkum ise Kefr eş-Şeyh kenti stadındaki bombalı saldırıdan yargılanarak idama mahkum edildi.
Başlangıçta idam edilenlerin tekfirci ve aşırı gruplara mensup olduğu şeklinde bir kanı vardı. Ancak ikinci idamların tamamının Müslüman Kardeşleri Teşkilatı (İhvan) mensubu veya teşkilata yakın isimler olduğu anlaşıldı. Haliyle bu durum idamların İhvan liderlerine uzanıp uzanmayacağı konusunu gündeme getirdi. Çünkü İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii, teşkilatın ikinci adamı Hayrat Şatır, Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci, Hürriyet ve Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Isam el-Aryan ve eski Meclis Başkanı Saad el-Ketatni gibi isimler hakkında verilmiş idam cezaları bulunuyor.
Halktan aldığı desteği kaybetti
Sisi’nin görev süresinin dolması üzerine, Mısır Milli Seçim Kurulu (MSK) ülkede beklenen 2018 Cumhurbaşkanlığı seçim takvimini de açıkladı. Adayların 20 Ocak’tan itibaren başvurularını yapması gerekiyor. Seçime 4-5 ay kala infazı gerçekleştirilen bu idamların, seçim propaganda aracı olarak kullanılması da bir diğer konu. 4 yıl içerisinde bir şekilde halktan almış olduğu kısmi desteği kaybeden Sisi, seçim çalışmalarına infazları gerçekleştirerek başladı desek yanlış olmaz.
Batı yaptıklarına göz yumdu
Seçime giderken daha önce yaptığı gibi toplumun bir kesimini, özellikle İhvan üzerinden şeytanlaştırdığını söyleyen Ru’ye Türkiyye’nin editörü Doç. Dr. Ramazan Yıldırım, toplumun büyük bir kısmını da buna inandırdığını söyledi:
“En azından iş başına geldiğinde toplumun yarısı Sisi’yi destekliyordu. Şimdi bu desteğini kaybetmemek için şeytanlaştırdığı kesime yönelik baskılarını sürdürüyor. Özellikle bu idam edilenlerin isminin karışmış olduğu olaylar Mısır’da gerçekten büyük bir infiale sebebiyet vermiş olaylardı. İdam edilenlerin bir kısmı bu olayları reddetti, fakat medya tek sesli olduğu için, bunların gerçek fail olduklarına toplum yüzde yüz inandırıldı.
Abdülfettah es-Sisi bu 4 yıllık başkanlık döneminde aslında ihtiyaç duyduğu uluslararası desteği göremedi. Batı, yaptıklarına göz yumdu fakat ciddi anlamda destekleyici bir pozisyon almadı. Suudi Arabistan ve BAE buna yatırım yaptı. Şimdi en azından terörle mücadele ediyorum bahanesini göz önünde bulundurarak batıya bir mesaj veriyor. Aynı zamanda içerideki kamuoyunu da yeniden kendi etrafında kenetlemeye çalışıyor. Zaten muhtemelen tek adam olarak gireceği seçimin sonucu da şimdiden belli.
Yer yerinden oynar
Bu kişilerin idam edilmesiyle ilgili Mısır mahkemelerinde süreç tamamlanmış, karar Cumhurbaşkanına bırakılmıştı. Eğer Cumhurbaşkanı bu idamlardan nemalanmak istemezse, bunları seçim sonrasına bırakır. Ama seçimlere gitme arifesinde bu idamları infaz etmesi, seçime yönelik bir propaganda olarak duruyor.
Bu idamlar üzerinden İhvan liderlerine bir mesaj vermiş olabilir. İhvan liderlerine yönelik bir idam gerçekleştirirse, Ortadoğu’da dengelerin çok fazla değişeceğini düşünüyorum. Yer yerinden oynar. Asıl o zaman hiç ummadığımız, sonu daha da kötüye gidecek toplumsal hareketlilik başlar. Bazı dengelerin yerine oturmadığı bir dönemde bunu göze alabileceğini zannetmiyorum. Bunların tamamı Arap Baharı’nı tersine çevirme operasyonuydu. Şimdi 4 yıllık hükmetme dönemi var, Mısır 4 yıl boyunca, bırakın Mübarek’i, Enver Sedat döneminden de daha kötü bir durumda.”
DEAŞ ile mücadele görüntüsü
Anadolu Ajans Kahire Temsilcisi Aydoğan Kalabalık da Sisi yönetiminin seçimler öncesinde ülkede güven ve istikrarı temin etmek ve teröre karşı aktif bir mücadele verildiğini içeride ve dışarıda göstermek için idamların infazını gerçekleştirdiğini söyledi:
“Mahkumların terör eylemleri nedeniyle suçlanmış ve yargılanmış olmasından dolayı idamlar ülke kamuoyunda ‘terör örgütleri ile mücadele’ kapsamında değerlendirildi. Medya da haliyle konuyu bu kapsamda ele aldı.
Bu idamların Dış politikada fazla gündem olmamasının birden çok nedeni var mutlaka. Bunlardan ilki idamların ‘DEAŞ ile mücadele’ kapsamında ele alınmasıdır. İkincisi Sisi yönetiminin ABD, Avrupa ve İsrail gibi ülkeler ile olan iyi ilişkileri ve üçüncüsü ise zamanlama etkenidir. İdamlar Noel hazırlıkları döneminde ve Noel tatilinde yapıldı.
İhvan liderleri de idam edilebilir
İhvan sözcüleri idamlar konusunda her hangi bir açıklama yapmadı. Bunun farklı gerekçeleri var mutlaka. Ancak en önemlisi İhvan’ın seçimler öncesinde tekrar hedef tahtasına çekilmekten endişe etmesidir. Bu nedenle suskunluğu tercih etmektedir. İdamların Teşkilatın lider kadrosuna uzanması ihtimali yok sayılamaz. Çünkü onlardan bazıları hakkında verilmiş idam cezaları bulunuyor. Söz konusu isimler hakkındaki idam cezaları ilk derece mahkemeler tarafından verildi. Bazı sanıklar hakkındaki kararlar yüksek mahkemelerce bozuldu, ancak temyizi devam eden ve bozulmayan idam davalarının duruşmaları da sürüyor.
Mart ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar yargı sürecinin sona ermesi ve İhvan’ın lider kadrosundan birkaç ismin de idam edilmesi ihtimal dahilindedir. Mısır yasaları, idam cezası alan ve bütün yargı yolları tükenen mahkumların durumunu Cumhurbaşkanının inisiyatifine ‘onay veya af’ bırakmıştır. Mısırlıların ‘bağlı olana vur ki özgürler korksun’ diye bir atasözü vardır. Mısır yönetimi seçimler öncesinde Cumhurbaşkanlığına aday çıkarmayı hedefleyen muhaliflere gözdağı vermeyi de hedeflemiş olabilir.”
Yargılamalar adil değil
Mısır makamları idam edilenlerin DEAŞ mensubu olduğunu iddia etse de, profilleri bağlamında ciddi soru işaretleri olduğunu söyleyen Mısır ve Ortadoğu üzerine çalışmaları bulunan Can Acun, idamları şu şekilde değerlendirdi:
“Mısır’da 3 Temmuz 2013’te yaşanan askeri darbenin ardından zaman zaman idam kararları alındığını, ancak bu kararların daha sonra temyiz aşamasında bozulduğunu ya da uygulamaya tabii tutulmadığına şahitlik etmiştik. Ancak son dönemde artan idam cezaları tekrardan uygulanmaya başlandığının göstergesi.
Öncelikle bu idamların yargılama süreçlerinin adil olmadığına yönelik ciddi emareler söz konusu. Tek celsede yüzlerce kişinin idam cezasına çarptırıldığı davaların ne kadar gayri ciddi şekilde icra edildiği, ilgili bazı sanıkların yıllar önce ölmüş olduğu ortaya çıktığında bir kez daha görülmüştü. Ayrıca Muhammed Mursi’nin devrildiği günden itibaren darbe karşıtlarının ve muhalefetin bastırılması için yargı mekanizmalarının kullanıldığı göz önünde bulundurulduğunda, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi idam cezalarının uygulanmaya başlaması manidar.
Elbette Mısır’ın özellikle DEAŞ merkezli ciddi bir terör sorunu olduğu açık, daha birkaç hafta önce Ariş’te 300’den fazla sivil bir camiye gerçekleşen saldırı sonucu hayatını kaybetti. Mısır’ın bu tip terör saldırılarının sorumlularını yargılama ve caydırıcı olacak şekilde cezalandırma hakkı var. Ancak şimdiye kadar yargının siyasallaştırıldığı ve başta Müslüman Kardeşler olmak üzere muhalifleri elimine etme mekanizması olarak kullanılmış olması endişeleri artırıyor. Birçok uluslararası insan hakları raporunda Mısır yargı sisteminde masumiyet karinesinin gözetilmediği, şeklen dahi olsa hukuk ilkelerine uyulmadığına yönelik net bulgular söz konusu. Yine bu raporlarda gözaltındaki sanık ve tutuklulara sistematik işkence yapıldığına yönelik ciddi iddialar var.”
Tepki vermemiz önemli
Dönem başkanı sıfatıyla Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı’nı Mısır özel gündemiyle toplamaya çağıran Doç. Dr. Fethi Güngör, Kudüs’teki başarılı rolünü İhvan-ı Müslimîn liderlerine verilen siyasi idam cezalarını durdurmak için sürdürmesi gerektiğine dikkat çekti.
“Mısır tarihinde ilk kez halkın özgür iradesiyle ve şeffaf bir seçimle iktidara getirdiği İhvan kadrosunu siyasi rakip olmaktan tamamıyla çıkarmayı amaçlayan hukuksuz idam kararları, peyderpey infaz edilmeye devam etmektedir.
Cinnet mesabesindeki bu infazların Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Prof. Dr. Muhammed Mursi ve kabine arkadaşlarına uzanma ihtimali kuvvetlidir. Mısır ve Arap dünyası yanında İslam âlemini de bu cinnete alıştırmak maksadıyla, beşerli onarlı gruplar halinde ve gizli saklı icra ettikleri infazların hızını ve yönünü bizim tepki ve yaptırımlarımızın dozu belirleyecektir.
Dünya çapında İslamcı siyasal hareketleri korkutma ve terörize etme girişimi olarak algıladıkları için Mısır’daki idam furyasına destek veren ABD, İsrail ve AB ülkeleri ile onların himayesi olmadan ayakta kalamayacaklarını çok iyi bilen bazı Arap devletlerinin yönetim kademelerini işgal etmiş olan uşaklarına pabuç bırakmamalıyız. Allah Teâlâ’nın (c); ‘Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velisidirler (yakın dostu ve koruyucusudur)’ talimatı gereğince, İslam âleminin yöneticileri, kanaat önderleri, âlim, düşünür ve yazarları Mısır’da İhvan-ı Müslimîn liderleri aleyhine alınan hukuksuz siyasi idam kararlarının iptalini sağlayana kadar, kesintisiz bir çaba içinde olması bir vecibedir.”
Sevda Dursun, 17.01.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk Yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.