Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız, pragmatist ve fırsatçı bakış açısıyla yazılmış analiz Türkiye'nin Afrin'e yaptığı operasyonun, Suriye'de 2011'den beri her türlü acıyla sınanan masum Suriye halkına barışı getirmek adına gerçek bir Zeytin Dalı uzatıldığını kanıtlamaktadır.. Bu operasyonla Türkiye, ABD-AB-İsrail Triosunun kan emici politikalarına ve uydurma bir Mesih'i gelmeye zorlamayı amaçlayan(!) Armageddon hazzına darbe vurmuş, Rusya-İran-Esad triosuna da çaresizlik hissi yaşatmıştır. NATO halkın engellediği 15 Temmuz FETÖ-NATO darbesiyle durduramadığı Türkiye'yi parçalayamamış, Pentagon albaylarının hazırladığı ve dört ülkeden çalınacak olan topraklarla kurmayı düşündüğü ateist Kürdistan'ı kurduramamış olmanın ezikliği ile Türkiye'nin Afrin operasyonundan nemalanmaya çalışmaktadır. Oysa bir NATO üyesi olarak Türkiye Afrin'de NATO ülkelerinin verdiği siyasî, askerî ve ekonomik destekle 30 bin kişiye çıkarmaya çalışılan PKK-PYD-YPG terör örgütünün yerli-yabancı militanlarıyla savaşmaktadır. Bu gerçek açıktır, gizlenemez ve ABD-Rus çıkar koalisyonunda malzeme olarak kullanılamaz...
Seçkin Deniz, 31.01.2018
Turkey Invades, NATO Benefits
(…)
NATO’nun açıklaması altta yatan bir gerçeğe ışık tutuyor: NATO Türkiye’nin [Afrin’e] müdahalesinden istifade ediyor. NATO genel sekreter yardımcısı, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehdidin terörizm kaynaklı olduğunu söylese de NATO’nun asıl korkusu Rusya. Eğer ki Rusya’nın müttefiki Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed ülkesinin tamamı üzerinde kontrolü sağlayacak olursa bu, Moskova’yı Ortadoğu’da çok daha güçlü bir konuma yerleştirecektir.
Öte yandan ülkenin tamamının Esed tarafından kontrol edilerek artık Rus askerî desteğine ihtiyaç kalmaması da Rusya’nın birliklerini Suriye’den çekmesine yol açacaktır. Devlet Başkanı Vladimir Putin ilan ettiği zaferinin gerçek olmasını ve geri çekilmeyi aşırı derecede istese de, Moskova’nın müttefiki [Suriye rejimi]ni tehdit etmeyi sürdüren bir savaş Rus müdahalesinin bu sözde başarısını da tehdit edecektir.
Bu arada Avrupa, Rusya’nın Ortadoğu’ya saplanıp kalmasından ve böylelikle dikkatinin ve askerî donanımının en azından bir kısmını Avrupa sınırlarından uzaklaştırmasından oldukça memnun.
Tabii ki NATO, kendi müdahilliği asgari düzeyde kalarak veya tercihen hiç müdahil olmaksızın, Rusya’nın elinin kolunun bağlı kalmasını isteyecektir. Ama bir NATO üyesi tehdit edildiğinde kimsenin konuşmak istemediği aşikâr sorun, NATO Antlaşması’nın temel taşı olan (…) kolektif askerî mukabeleyi gerektiren 5. Madde. Bu madde şimdiye kadar sadece bir kez işletildi, o da 2001’de el-Kaide’nin ABD’ye saldırısının akabinde. (…)
Peki, acaba Türkiye 5. Maddenin işletilmesi ve NATO’nun Afrin’e müdahalesini ister mi?
Cevabı zannedildiğinden daha basit. Ne Ankara ne de Avrupa’nın geri kalanı, NATO’nun Türkiye’nin Afrin operasyonuna müdahalesini ister. Türkiye, gücü artarken ve Ortadoğu’ya daha fazla güç aktarımında bulunabilirken kendi başına hareket ederek fırsatlardan istifade etmeye çalışacaktır.
Türkiye için kilit önemdeki husus hareket serbestliği; seçeneklerinin -ister ABD isterse NATO olsun- başkaları tarafından dayatılmasına razı gelmez. (…) Türkiye’nin hedefi, sadece sınırındaki terörizm tehdidini bertaraf etmek değil, aynı zamanda Suriye’de İran ve Rus ihtiraslarını dizginlemek.
Türkiye’nin Afrin’e müdahalesinden NATO da istifade ediyor. Zira, tıpkı ABD gibi, NATO da Rus yayılmasından korkuyor. İran’ın yayılmasından da endişeli, ama tabii ki ABD kadar değil. Türkiye Afrin’i alırsa -ki Türk ordusu ile Afrin’i savunanlar arasındaki kuvvetler dengesi dikkate alındığında bu en muhtemel senaryo gibi görünüyor- bu durumda Halep’i üç tarafından çevreleyen bitişik toprak parçası Türklerin (ve vekil güçlerinin) kontrolüne girecektir.
Her ne kadar Ankara Afrin’i ele geçirdikten sonra bu taktik durumu sermayeye çevirmeye hemen kalkışmayacak olsa da sözkonusu toprağın Türkiye’nin eline geçmesi yine de Rusya’nın vekil gücü Esed’e yönelik bir tehdit teşkil edecektir. NATO bu işi Türkiye’nin kendi başına yapmasından ve bu süreçte [NATO] askerlerini riske atmamasından son derece memnun olacaktır.
Dikkat çekici husus, NATO’nun Türkiye’nin müdahalesinden çıkarlarının ABD’ninkiyle örtüşmesi. ABD, her ne kadar kamuoyu önündeki açıklamalarında Ankara’nın Afrin’e müdahalesinde temkinli olması gerektiğini dillendirse de, nihayetinde Türkiye’nin Suriye İç Savaşı’nda İran’ın elde ettiği güçlü konumu dizginlemesinden memnuniyet duyuyor.
NATO’nun Avrupa kanadı ağırlıklı olarak Rusya’dan endişeli ve Türkiye’nin Afrin’i ele geçirmesi Moskova’yı zor bir duruma sokacaktır. Moskova Türkiye’yle doğrudan çatışmak istemiyor, en azından şimdilik (ve bu nedenle Türkiye de Rusya’yla doğrudan bir çatışma istemiyor). Ancak Moskova, Türkiye ile İran’ın Suriye’de birbirine meydan okumasını umursamayacaktır, tabii ki Türkiye’nin bu mücadelede eli kısıtlı kaldığı ve muzaffer çıkmadığı sürece.
Ancak Türkiye’nin Suriye’deki operasyonları, Rusya’nın Esed rejimine yönelik temel tehditlerden biri olarak gördüğü, ülkenin batısındaki -Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi- bir dizi vekil gruba büyük ölçüde dayanıyor. Bu yüzden ÖSO Rusya’nın hep ana hedeflerinden biri olageldi. Eğer ki Halep’in etrafı kuşatılırsa Rusya, Türkiye’nin vekil güçlerine saldırarak Esed rejimini desteklemeye devam etmek zorunda kalacaktır; ama tabii ki Türk askerlerine saldırmaktan kaçınacaktır.
Rusya için en önemli boyut şu: Böyle bir senaryo, Putin’in elde etmek istediği muzaffer imajını mahvedecek ve Ortadoğu’da süresiz olarak elini bağlayarak Rusya’yı riske atacaktır.
Rusya’nın Ortadoğu’da kolay bir çıkış yolu olmayan uzatmalı müdahilliği NATO için net bir zafer olacaktır, özellikle kendi askerî kuvvetlerini meydana sürmek zorunda kalmazsa… Bunun Avrupa’nın doğu kanadına yönelik Rus tehdidini yok etmeyeceği aşikâr; ancak çoktandır iktisadi meydan okumalarla boğuşan Moskova’nın sırtında Suriye ilave bir mali yük olarak kalacaktır. NATO’nun hareketsizliği Afrin’e Türk müdahalesine zımni destek anlamına gelecektir. Ama dışarıda kalıp buna müdahil olmamak memnuniyet verici.
Xander Snyder (Geopolitical Futures jeopolitik uzmanı), 25.1.2018, Geopolitical Futures
Zahide Tuba Kor, 31.01.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Türk Dış Politikası ve Ortadoğu Günlüğü, Çeviri
Zahide Tuba Kor Yazıları
Takip et: @ztkor
İlk Yayınlandığı Yer: Türk Dış Politikası ve Ortadoğu Günlüğü
Sonsuz Ark'ın Notu: Zahide Tuba Kor Hanımefendi'ye çevirilerini bizimle paylaşma nezaketini gösterdiği için teşekkür ederiz. Seçkin Deniz, 12.08.2017
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.