2 Şubat 2018 Cuma

SA5582/TG241: Yeni Jeopolitik- The New Geopolitics

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analizin, bütün dünyanın geleceğini, bir amerikan aşçısının mutfakta ortakları ile yaptığı tartışma kalitesinde ele alması insanlık için yeterince kötü bir durum olarak değerlendirilse de maalesef içinde yaşadığımız 21. yüzyıl, insanlık için felaketler yüzyılı denebilecek Amerikan yüzyılı olan 20. yüzyılın devamındaki çürümüşlüğü temsil ediyor. Amerikalıların bu büyük kibrinin son örneklerini dünyaya bakışlarındaki iğrenç açılardan izliyor olsak da, onlar da biz de çok iyi biliyoruz ki ABD hastalığının son evresindeki yaşlı bir kovboy olmaktan başka bir şey değil, ki bugün akıl sağlığı sık sık alay konusu olan Başkan Donald Trump'ın güya herkes tarafından eleştirilen politikalarını ve söylemlerini "Başkan Trump, yük paylaşımı konusunda var olan sistemi eleştirirken, inandırıcı bir alternatif vizyon sunmadığı halde hatalı değildir." diyerek onaylayan bir aklın emrindeki Trump tamamen tasarlanmış bir figür olarak çalışıyor, çünkü geleneksel üç kategorili Amerikan stratejileri herhangi bir değişiklik göstermeksizin sürüyor... "Gelişmiş ülkeler, rakiplerinin iç siyasetine etki etmek veya onu bozmak için; siber saldırılar, ihtiyatlı veya gizlenmiş ekonomik nüfuz ve dezenformasyon yollarını kullanarak sinsi bir “karşı koy ve gizlen” oyunu oynar. Daha az gelişmiş olan ekonomilerde ise büyük güçler tarafından 'Yolsuzlukla Mücadele' kampanyaları siyasi baskı ve tasfiye aracı olarak kullanılırken, yolsuzlukla birlikte büyük ölçekli altyapı harcamaları seçim tekniği olarak kullanılır. Suriye ve Yemen gibi siyasi olarak istikrarsız ortamlarda, eski moda vekâlet savaşının yeniden ortaya çıkmasına tanık olduk. Vekâlet savaşı, potansiyel olarak yıkıcı insan maliyetinin bulunduğu aktif bir çatışmada, siyasetin veya bölgenin kontrolü için savaşan ulusal, alt ulusal ya da hatta ulus ötesi askeri birliklere para, silah, istihbarat akışı ve siyasi destek anlamına gelir." bakışı insana, insanlığa ve dünyaya nasıl bakıldığını gösteriyor. Bundan dolayı Türkiye, Suriye politikalarını daha da geliştirip derinleştirerek sürdürmek için iyi bir zaman ve zemin yakalamış olarak kendi güvenliğini sağlamaya odaklanmaktan vazgeçmemelidir.
Seçkin Deniz, 02.02.2018

The new geopolitics

Amerikan siyaseti fonksiyon bozukluğu ve bölünmenin içine batmış durumdadır. Dikkatin çoğu ekonomik sorunlar üzerinde toplanmış ve ortamın ısınmasına büyük ölçüde kültür savaşları sebep olsa da gerçek savaşlar ve ABD’nin bu savaşlardaki rolü de konunun diğer bir parçasıdır.

Bu konu üzerindeki tartışmalar, Amerika’yı meşgul ederken dünya çok hızlı bir şekilde değişime uğruyor. Önünde herhangi bir kısıtlama olmayan Amerikan hâkimiyetinin karakterize ettiği kısa bir dönemin ardından uluslararası ilişkilerde yeni bir safhaya geçmiş bulunuyoruz.

Devam etmekte olan değişimlerin birçoğu ABD’nin kontrolünün ötesinde. Bununla birlikte bazı dinamikler uyumlu ve disipline edilmiş Amerikan siyaseti ve gücü tarafından hala şekillendirilebilir. Bu konuda başarılı olup olamayacağımız, Amerikalıların bu noktada bedel ödemeye istekli olup olmadıklarına bağlıdır. Senatör Daniel Patrick Moynihan'ın ifadesiyle, Amerika, dünyada oynamak istediğimiz role karar verme hakkına sahiptir ancak çevremizdeki dünya değişmiyor gibi davranma hakkına sahip değiliz. 

Tartışmayı, “Uluslararası düzen”, “Amerikan liderliği” ve “Önce Amerika” deyimleri domine etse de bunlar sıklıkla kafa karışıklığına sebep oluyor. 'Milliyetçi' ve 'küreselci' gibi daha yüklü ancak hassasiyetten yoksun sıfatlar bu etiketlere eşlik etmekte. Bunları bir tarafa koyarsak; yeni jeopolitik, bazıları tarihten gelen bazıları ise potansiyel olarak şu anki politik ve teknolojik gidişatımıza özgü birtakım farklı özeliklere sahiptir.

Bu yeni dönem, daha önce iki büyük güç arasındaki ‘yeni Soğuk Savaş’ veya her ülkenin kendi kendisiyle ilgilenmesi anlamına gelen ‘G-Sıfır’(*) deyimleri ile tanımlanmıştı. Bana göre her iki deyimle ortak noktalara sahip olsa da bunların her ikisi de değil. Japonya gibi büyük ekonomik aktörlerden bazıları ekonomik düzenin kutupları gibi davranıyor olmasalar da; geleneksel olarak tanımlandığı şekilde ekonomik ilişkiler alanında çok-kutupluluğa benzer bir durum yaşıyoruz.

Siber ve yapay zekâ silahlanması merceğinden bakıldığında, Rusya ve Batı arasında yaşanacak yeni bir Soğuk Savaş’a doğru yaklaşmaktayız. Bu unsurlar, büyük güçler arasında çatışma ve ölümcül yanlış hesaplama riskiyle dolu yeni bir "büyük oyun"un, yeni bir jeopolitiğin parçasıdır, fakat aynı zamanda uyum sağlayacak kadar hünerli olan ülkeler ve özel aktörler için fırsattan neredeyse tamamen yoksundur.

Ekonomik çok kutupluluğun dinamikleri, en iyi şekilde ‘asimetrik iki kutupluluk’ ifadesiyle tanımlandığını düşündüğüm merkez gerçekliği örtbas etmektedir; bu gerçeklik ABD ve Çin’in, hepsinin olmasa da diğer aktörlerin gözünde, merkez faktör olarak yer almasıdır. Şüphesiz bu iki aktör arasında hala büyük uyuşmazlıklar vardır ancak Çin, “geleceğin gölgesinden” ve Amerika’nın şu anki fonksiyon bozukluğu ve kararlarından faydalanmaktadır ve dolayısıyla devletlerin uzun vadeli hesapları bakımından daha sakin görünmektedir. 

İçinde bulunduğumuz ve değişim geçirmekte olan sistem, çekirdeği asimetrik iki kutuplu bir yapı ve bu çekirdek etrafındaki yörüngede dolaşan sıvı halde ekonomik çok kutuplu bir yapıdan oluşmaktadır. Sistem ayrıca aşağıda yer alan ilave özelliklere sahiptir.

Birincisi, ABD ve Çin arasında ilan edilmemiş bir silahlanma yarışı bulunmaktadır. Bu silah yarışının birincil mekânı deniz gücüdür: Asya’da deniz önceliğini sağlamak için gösterdiğimiz çaba ve hem geleneksel hem de asimetrik silahları kullanarak bizi alt etmek için mücadele eden Çin. Siber ve yapay zekâ araçlarının yarışa dâhil olması meseleleri daha da zorlaştırıyor; 21. yüzyıl silahlarının dünyasında biz  (Çev: ABD kastediliyor) hala 19. yüzyıl devlet yönetim araçlarını kullanmaktayız.


Bu silahlanma yarışı, Soğuk Savaş standartlarına göre halen mütevazı bir ölçekte ve en üst düzey liderler arasındaki iletişim, ekonomik bağlar ve küresel meselelerde işbirliği anlayışı ile kontrol altında tutuluyor. Ancak yine de bir silahlanma yarışı var. Ve bu yarış, Çin ile çatışma riskinden kaçınmak için, bölgesel askeri mücadelede tek taraflı olarak silahsızlanıp etkileşime girmemek veya Çin’in militarizasyonunun daha fazla üzerine giderek aksi halde muhtemel olanı, yani büyük Asya güçleri arasında muhtemel bir çatışmayı, engellemek noktasında Birleşik Devletler'de çıkan iç tartışmaları tetikliyor.

Bu tartışma, yeni jeopolitik yarışa ikinci bir özellik kazandırarak dünyanın büyük ekonomilerinin, ABD ile olan güvenlik ilişkilerini aktif olarak yeniden değerlendirmesine sebep oluyor. Bazı ülkeler Washington ile ittifaklarını sürdürme veya daha derinleştirme noktasında, bölgelerinde devletlerarası güvenliği sağlamak (Çin’in Asya’daki yükselişini dengelemek; İran’ı Orta Doğu’da kontrol altına almak; Rusya’nın Avrupa’ya yönelik saldırganlığını azaltmak) adına ABD'ye güvenip güvenemeyeceklerini tartışıyor.

Bu geçici bir durummuş gibi gözükebilir. Ancak bu devletler eğer artık ABD’nin güvenilir olmadığına karar verirse bundan böyle kendi başlarının çaresine bakmanın (nükleer silah edinmek gibi) veya Pekin ile daha sıcak temas kurmanın yollarını arayacaktır. Rusya bu resimde, silah satışlarının ölçeğinden dolayı, iki kutupluluk kavramının ifade ettiğinden daha büyük bir anlam taşıyor ancak Moskova’nın etkin bir şekilde faaliyet yürütmesi ancak Çin tarafından sağlanan diplomatik korumanın devamına bağlıdır.

Bu durum, sırasıyla Almanya ve Suudi Arabistan gibi birbirinden farklı ülkelerdeki siyasi ve ekonomik uyum üzerinde bir çatışmayı teşvik ediyor veya güçlendiriyor. Geçtiğimiz otuz senede küresel ekonomik büyüme hacmi nedeniyle, dâhili yönetimleri ve dış ilişkileri önemli bölgesel ve küresel dinamikleri etkilemekte olan çok daha fazla ülke var.

Almanya'nın Avrupa'daki gelişen duruşu da İngiltere’nin ulusal kontrolü ve bölgesel entegrasyonu yeniden dengeleme girişimi gibi durumun bir parçasıdır. Suudi Arabistan’ın bölgesel güç dengesini sarsma girişimi, İran ve Türkiye’nin yeni ortak ve müşteri arayışı gibi resmin diğer bir parçasını oluşturmaktadır.

Asya'da, Japonya ile Kore Cumhuriyeti arasında uzun süredir devam eden güvensizlik, Çin'in bölgede artan iddialarına ve nüfuzuna verdikleri cevapları şekillendirerek kısıtlıyor; ABD ve Kuzey Kore arasında çıkabilecek bir askeri çatışma da işin cabası. Brezilya’da uzun süredir devam eden kargaşa ve Arjantin’in gelişmekte olan ancak kırılgan yapıdaki istikrarı, büyük güçlerin kas hareketlerinden oldukça uzak görünse de, Batı yarıküresindeki barışı ve ekonomik gelişim olasılıklarını temelden şekillendirecektir.

Avrupa projesinin aşırı sağın popülizmi ile mücadelesi, Polonya'nın liberalizasyondan çekilmesi, İsrail'in Rusya'ya kur yapması; bunların hepsi de oyun alanının bir parçasını oluşturuyor.

Buna, hızla gelişen ekonomik etkileşim kalıpları da eşlik ediyor; ister Kanada-AB ticaret anlaşması ve Japonya'nın Asya'da serbest ticaret konusundaki bölgesel liderliğini sürdürmek için yeni istekliliği, isterse Çin-Alman ekonomik bağlarının genişlemesi olsun bu unsurlar da gerçekliğin bir parçasını oluşturuyor. Derinleşen ekonomik entegrasyonun, bu rekabeti yumuşatacağını iddia etmek çok basit bir düşünce olacaktır. Ekonomik entegrasyon, bazen istikrar kazandıran yollarla, aynı zamanda bazen de, özellikle ekonomik milliyetçiliğin yükselişi ile birlikte, zarar verecek şekilde, büyük güç ilişkileri üzerinde yerel meselelerin etki payını artırmaktadır.

Bu noktada modern tarih, uyarıcı bir hikâye sunuyor: 1800'lü yılların sonundaki savaşlardan sonra Almanya ve Birleşik Krallık'taki ekonomik açıdan bütünleşmiş ülkeler, üretimde entegrasyondan yeniden millileşmeye yöneldiler ve bu değişimin önemli sonuçları oldu.

Yeni jeopolitik rekabetin araçları, oyunda yer alan devlet türüne göre değişiklik gösterir. Gelişmiş ülkeler, rakiplerinin iç siyasetine etki etmek veya onu bozmak için; siber saldırılar, ihtiyatlı veya gizlenmiş ekonomik nüfuz ve dezenformasyon yollarını kullanarak sinsi bir “karşı koy ve gizlen” oyunu oynar.

Daha az gelişmiş olan ekonomilerde ise büyük güçler tarafından 'Yolsuzlukla Mücadele' kampanyaları siyasi baskı ve tasfiye aracı olarak kullanılırken, yolsuzlukla birlikte büyük ölçekli altyapı harcamaları seçim tekniği olarak kullanılır.

Suriye ve Yemen gibi siyasi olarak istikrarsız ortamlarda, eski moda vekâlet savaşının yeniden ortaya çıkmasına tanık olduk. Vekâlet savaşı, potansiyel olarak yıkıcı insan maliyetinin bulunduğu aktif bir çatışmada, siyasetin veya bölgenin kontrolü için savaşan ulusal, alt ulusal ya da hatta ulus ötesi askeri birliklere para, silah, istihbarat akışı ve siyasi destek anlamına gelir.

Her büyük ülke (ve bu nedenle, her büyük küresel finansal ve enerji şirketi), çekirdeğin (ABD-Çin ilişkileri) değişen çizgileri boyunca ihtiyatla hareket ederken, yeni jeopolitik rekabet üç önemli sorunun etrafında keskin bir şekilde ortaya çıkıyor:

Çin Asya’da ne kadar ileri gidebilecek ve ABD buna nasıl tepki verecek?

Rusya, Avrupa veya diğer bölgelerde yer alan çatışma noktalarına ne ölçüde istikrarsızlık yayacak ve ABD, Rusya’nın bu faaliyetlerini engelleme noktasında Avrupa ile beraber mi çalışacak yoksa Avrupa bunu tek başına yapabilecek mi?

ABD, uzun süredir çalkantı içinde bulunan Orta Doğu’ya ne kadar istikrarsızlık veya olası istikrar getirecek ve orada devletlerarası ilişkilerin yeniden düzenlenmesinden diğer güçler ne şekilde faydalanacak?

Bu istikrarsız ortamda, yeni jeopolitik ile alakalı bir analiz ve onun içindeki Amerika'nın rolü, dört meseleyi ele almalıdır.

1. Bu oyunda yer alan oyuncuların tutum, eğilim ve yetenekleri nelerdir, diğer bir deyişle; ekonomik ve stratejik boyutta,  hem bölgesel hem de küresel rekabet ve işbirliğinin sınır noktaları ve yönü hakkında daha fazla belirliliğe ihtiyacımız vardır. Tam olarak ne ile mücadele ediyoruz ve bu konuda en büyük riskler nelerdir?

Son birkaç yıldır, Brookings araştırmacıları bu konu üzerinde çalışıyorlar ve şimdi, bazı önemli oyuncuların dinamiklerine ait önemli hesaplar, gelişen stratejiler üzerine ışık tutuyor. Yakında İran, Almanya, İsrail ve Hindistan-Çin ilişkileri üzerine yapılacak önemli çalışmalar, jeopolitik bağların değişen manzarasını anlamamıza katkıda bulunacak.

2. Bu değişen oyunda Amerika'nın rolü hakkında nasıl konuşacağız?

Konu ile alakalı terim ve terminoloji oldukça karışıktır. Kafa karıştırıcı değil aydınlatıcı bir terminolojiye ihtiyaç vardır. Yeni, daha kesin ve daha ikna edici terimlerin oluşturulmasına yönelik çalışmalar oldukça ilerlemiştir. “Düzen” hakkında tartışmaya daha az, elde etmeye çalıştığımız merkezi hedefler içinse daha çok zaman harcayarak kazançlı çıkacağımızı düşünüyorum.

Bu merkezi hedefler:  Asya'da büyük bir güç savaşından kaçınmak; Avrupa güvenlik ve demokrasisini Rusya'dan korumak ve açık bir ekonomi sistemini devam ettirmektir. (Amerikan siyasetçilerinin Orta Doğu’da ne yapmaya çalıştıklarını hatırlamıyorum.) Bu spesifik hedeflerin zemininde, Birleşik Devletlerin taşıması gereken yükün ne kadarını tartışabilir ve bunun ne kadarını paylaşabiliriz. Ted Piccone'nun yükselen beş demokratik (veya yarı demokratik) güç arasındaki liberal ve anti liberal tartışmalara ilişkin kitabı, kapalı sistemleri açık sistemlere tercih eden yeni bir jeopolitik döneme girersek, söz konusu olabilecek şeyleri aydınlatıyor.

3. ABD, bu aşamadan itibaren küreselleşmenin şekillendirilmesinde ne gibi bir rol üslenmeyi düşünüyor ve Çin’in aynı konudaki niyeti nedir? Ve bu ekonominin yapısı nasıl olacaktır?

Siyasi tartışmalarımızda, "serbest ticaret" terimini, hala 1970'li yılların ekonomisindeymişiz gibi, bir ülkede üretilen malların başka bir ülkeye satılması anlamında kullanıyoruz. Gerçekte ise, ulusal sınırlarda sürekli çaprazlama gidip gelen kaynak ve değer zinciridir. Kral Canute gibi, küresel ekonomik üretimin gelgitlerini geride tutmaya mı çalışacağız yoksa yeni tartışmalı sularda yüzmeyi mi öğreneceğiz?

4. Çoğu strateji ve operasyonun, en azından kısmen uygulandığı ve çağdaş tehditler ve çağdaş jeopolitik yapı için yeniden düzenlenmesi gerekmekte olan uluslararası güvenlik mimarisinin geleceği nedir?

Başkan Trump, yük paylaşımı konusunda var olan sistemi eleştirirken, inandırıcı bir alternatif vizyon sunmadığı halde hatalı değildir. Uluslararası güvenlik konusunda nasıl ve kiminle çalıştığımız, NATO veya Orta Doğu ve Asya'daki rolümüz hakkındaki güncel tartışmalardan daha açık bir sorundur.

Michael O'Hanlon'un NATO'nun Doğu Avrupa'daki rolünü yeniden düşünme fikri, Brookings salonlarında çokça tartışmaya kapı araladı. Onunla tam olarak aynı fikirde olmasam da; NATO'nun ve genel güvenlik mimarisinin, hem değişen denge güçleriyle hem de karşı karşıya olduğumuz yeni tehditlerle uyumlu olmadığına dair endişesini paylaşıyorum. ‘Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekte yük paylaşımı’ konusuna yönelik yeni bir Brookings projesi yakında bu tartışmaya dâhil olacak.

Yeni jeopolitik ile ilgili bu sorular, çok daha rekabetçi bir dünyada Amerika'nın rolü ve çıkarları üzerine yeni bir tartışmanın önünü açmalıdır. Bir ulus olarak şu anda yapmış olduğumuz seçimler, yeni jeopolitik manzaradan yansıyarak bizi ya sıkı bir istikrar durumuna veya daha dramatik ve muhtemelen şiddet içeren yeni bir uluslararası ilişki düzenlemesine götürecektir.


Bruce Jones , 28 Kasım 2017, Brookings Institu

(Bruce Jones, Brookings Enstitüsü Dış Politika Programı başkan yardımcısı ve direktörü ve Enstitünün Uluslararası Düzen ve Strateji Projesi için çalışan Brookings kıdemli üyesidir.)

Çevirenin Notu:
G-Zero: G-Sıfır. İlk kez Ian Bremmer ve Nouriel Roubini tarafından yazılan makalede geçen bu ifade, G-8 ve G-20 gibi yapıların artık çözüm üretemediğini ve geçerliliğini yitirdiğini belirtmek ve artık ABD’nin elinden çıkan küresel liderliğe hiçbir ülkenin talip olmadığını, ülkeleri yöneten hükümetlerin kendi yerel sorunlarına odaklandığını ifade etmek için kullanılıyor.



Tamer Güner, 02.02.2018, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı