Baş yalancı Trump
Oysa Batı medyası çoğunlukla yalan ve algı içeren haberler yapmakla ünlü. Özellikle de konu Müslüman ülkeler olunca. Medyaya gelmeden önce bu yalan ödül kategorisinin mucidi ABD başkanı Donald Trump’a bakalım.
24 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde Trump, “YPG’ye bundan sonra silah gitmeyecek” dediği halde o telefondan 18 gün sonra 12 Aralık’ta Pentagon’un Suriye’deki ortaklarına gönderilmek üzere hazırladığı 393.3 milyon dolarlık silah listesini onayladığı ortaya çıktı.
Savunma bütçesinde SDG yerine “incelemeden geçmiş Suriye muhalefeti” ifadesi yer alırken ABD’nin 2018’de de binlerce ağır silahı Suriye’deki YPG’lilere yollayacağı anlaşıldı. Üstelik Zeytin Dalı Harekatı’na sebep olan 30 bin kişilik yeni bir güvenlik gücü kuracağını duyurması ise tam bir yalancının mumu hikayesi. Basından özür dileyerek öncelikle en büyük yalancı olan Donald Trump’a birincilik ödülünü layık gördük. Alnının akıyla hak etti bunu. Tebrikler…
Erdoğan kaçmadı Griffin, sen neredesin?
Batı medyasında Türkiye’ye yönelik o kadar yalan ve algı operasyonu haberler var ki, seçmekte zorlandık. Bu yüzden algı ve yalan kategorisini birlikte değerlendirmeye karar verdik. Basına vereceğimiz birincilik ödülü için 15 Temmuz darbe girişimini destekler nitelikte yayın yapan NBC’de karar kıldık.
Wikileaks’in kurucusu Julian Assange de, ABD Başkanı Donald Trump’ın “yalan haber ödülleri” listesine tepki göstererek, aslında bizim birincilik ödülümüzü belirlemiş oldu. Assange, “Yakın dönemin en vahim yalan haberi Trump’ın yalan haber ödülleri listesinde yok. NBC, Türkiye’de yüzlerce kişinin öldürüldüğü askeri darbe girişimine önemli bir destek sağladı. NBC ‘üst düzey ABD askeri kaynağına’ dayandırarak Erdoğan’ın ülkeden kaçtığı yalan haberini yaptı” şeklinde bir açıklama yaptı. Trump’ın gözünden kaçan bu habere biz ödülümüzü vermiş olalım. Türkiye NBC’den ya da haberin sahibi Kyle Griffin’den bu konuda hala bir özür bekliyor. Ödülünü almaya gelirken, özrünü getirmeyi ihmal etmesin.
PKK, Kürt halkı oldu
Diğer sıralamaya gelince, derecelendirme yapmaya yakın zamandan başlamak daha doğru olacak. Tabii ki Afrin operasyonu ve tabii ki CNN. CNN International, Afrin operasyonu başladıktan kısa süre sonra “Türkiye, Suriye’deki Kürtleri bombalamaya başladı” başlığıyla bir haber yayınladı. Terör örgütü PKK/PYD’ye yönelik operasyonu, sivillere yapılmış gibi gösteren CNN International, Fırat Kalkanı Harekatı sırasında da aynı skandallara imza atmıştı.
Terörist ayrımcılığı
Afrin harekatıyla ilgili olarak Alman Zeit gazetesi, harekatı “Erdoğan Suriye Kürtlerine karşı kara harekatı başlattı” başlığıyla verirken, İngiliz The Independent da, “Türk savaş uçakları Suriye’de Kürtleri bombalıyor” başlığını atarak adeta terör örgütünün propagandasına imza attı. Almanya’nın en çok okunan gazetelerinden biri olan Frankfurter Allgemeine Zeitung ise “Operasyon Zeytindalı” üst başlığıyla verdiği haberini “Türkiye Kürtlere karşı askeri harekat başlattı” başlığıyla verdi. New York Times, “72 Türk savaş uçağı Suriye’de ABD destekli Kürt güçlerini bombaladı” diyerek YPG-PYD’lileri “Kürt güçleri” olarak tanımladı. NBC News, analistlere dayandırdığı haberinde Ankara’nın “Kürt savaşçıları teröristler olarak gördüğünü” savundu. DEAŞ’e terörist deyip, PKK/PYD’ye “Kürtler” veya “Kürt güçleri” diyerek Türkiye’nin uzun yıllar başına bela olan PKK’lı teröristleri korur nitelikte yayın yapan bu kuruluşlara ödül verilmeyecek de kime verilecek?
Algıda çığır açtı
Sadece yalan değil, asıl algıya yönelik operasyonlara ödül vermek lazım. Bunun için de Gezi dönemi Türkçe “Boyun Eğme” yazan kapağı ve içeriği ile algıda ilk çığır açma ödülünü Der Spiegel hak etti. Der Spiegel “İlk kez Spiegel’in bir kapak konusunu aynı zamanda Türkçe yayınlıyoruz. Üç milyona yakın Türkiye kökenli Almanyalının Almanca bilgisinden kuşku duyduğumuz için değil, bir sinyal verebilmek için. Çünkü Türkiye’de olup bitenler herkesi ilgilendiriyor. Almanları, Türkleri, Avrupalıları…” şeklinde bir açıklama yaparak iç sayfalarda da okuyucularıyla dalga geçer gibi dosyaları Türkçe ve Almanca yayınladı.
Avrupa’ya Türkçe’yi öğrettik
Gezi zamanı “İnşaat planlarına yapılan protestoların ardında Türk kimliği üzerine daha büyük bir kavga var” diyen New York Times da “Türk halkı sözünü söyledi: “Baskılara boyun eğmeyeceğiz” şeklinde parasının nereden geldiği belli olmayan bir ilan yayınlamayı ihmal etmedi.
Gezi kalkışmasından sonra adeta işgal güçleri gibi çalışan Batı medyasının Türkçe yayınları kısa sürede Avrupalılara Türkçe’yi öğretti. Çünkü o günden sonra başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde Türkçe yayınlar yapıldı. Der Spiegel bir başka kapak dosyasında Türkçe “Erdoğan Devleti” manşetiyle çıktı. Kapak konusu ise “Türkiye özgür kalacak mı?”
Alman basını çoştu
Türkiye’de 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği referandumu sırasında Avrupa’nın “Hayır”cıları desteklemesi ve Türkiye devleti bakanlarını propaganda için ülkelerine almamalarından dolayı ilişkiler bozulmuştu. 3 milyon Türk’ün yaşadığı müttefikimiz Almanya da hükümetin değil muhalefetin, hatta kendisine sığınan teröristlerin yanında durarak “Hayır”ı destekledi. Basında da bu yönde birçok algı operasyonu yapıldı. 2017 yılında Türkiye’nin ekonomisinin çöktüğü iddialarına yer veren Der Spiegel, darbe gerekçesiyle girişilen “temizlik harekâtının” ekonomiyi de ağır biçimde sarstığını yazarak darbeci temizliğine leke sürmeye çalıştı.
Yalancısınız, burada istenmiyorsunuz
Alman Bild gazetesi de, üçüncü sayfasının üçte ikisini ayırdığı referandum haberini okuyucularına iki dilde sundu. Haberde, Essen Üniversitesi Türkiye uzmanı Burak Çopur’un “Atatürk yaşasaydı hayır derdi” sözlerine yer verdi. Ülkesinde bütün terör örgütlerinin barındırılmasına göz yuman Alman Bild gazetesi bir başka haberinde, birinci sayfanın üçte ikisini ve ikinci sayfasını tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ayırarak, “Bild, gerçeği Erdoğan’ın yüzüne söylüyor” başlığıyla çıktı. Alt başlıkta ise, “Demokrat değilsiniz! Burada istenmiyorsunuz” diye yazdı. Hızını alamayan gazete Türkiye’ye gelecek Almanları uyararak “Türkiye artık güvenli değil” manşetini attı. Almanya bizim daimi müttefikimiz. Hem Almanya yalan söylediğinde biz bile yalan söylemiş olabiliriz. Bu sebepten dolayı ödül konusunda Alman basınını öne çekmek vatandaşlık görevimiz.
Türkiye’de yapılan referandum Avrupa’yı ne kadar ilgilendirdiyse, New York Times da, “Avrupa’nın diğer ülkelerinde yaşayan bir Türk müsünüz? Bize referanduma dair görüşlerinizi iletin” diyerek Türkçe anket yaptı. İsviçre’nin çok satan gazetesi Blick de, “Erdoğan’ın Diktatörlüğüne Hayır Oyu kullanın” manşetini attı.
Latuff’dan dahiyane yorum
Brezilyalı karikatürist Carlos Latuff’un, Türkiye’deki referandum gündemine ilişkin çizimine ödül vermesek olmaz. Latuff, “Türkiye’de 3 sahte şey” adlı karikatür çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden yaptığı çiziminde: “Erdoğan’ın diploması, Erdoğan’ın demokrasisi, Erdoğan’ın referandumu” başlıklarını ele aldı. Latuff, Afrin operasyonu için de bir karikatür çizmekten geri durmadı. Netenyahu’yu Gazze’de sivilleri bombalarken, Erdoğan’ı da Afrin’de sivilleri bombalarken çizip, her ikisinin ağzından da “Arka bahçemizi teröristlerden temizliyoruz” yazdı. Ne de olsa bu dahiyane yorum kimsenin aklına gelmezdi. Bu yüzden ödülü hak etti.
Demokrasiyi bitiren gazete
Fransız Liberation gazetesi attığı başlıkla Türkiye’de referandumda “Evet” çıkması durumunda demokrasinin biteceğini ve Erdoğan diktatörlüğünün geleceğini bildirdi. Le Figaro gazetesi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı referandumda “Evet” çıkması durumunda “Sultan” olarak nitelendirdi.
İngiliz medya kuruluşu BBC Türkiye’yi referandum öncesi bölünmüş göstererek referandumda “Evet” gelmesi durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sınırsız gücü olacağını aktardı.
O yılanı bulmak boynumuzun borcu
Türkiye’yi işgal etmeye çalışan güçlerin son numarası da “Zarrab davası” olarak bilinen İran’a yönelik ambargoyu delme davasıydı. New York Times, olayın dozunu kaçırarak Türkçe manşetle haberi duyurup algı operasyonu yaptı. NYT, “Reza Zarrab suçunu kabul etti ve Hakan Atilla’ya karşı tanıklık yapacak. Reza Zarrab’ın suçlamaları kabul etmesi Türkiye ile ABD ilişkilerine zarar verebilir” yazdı.
Yalan haber konusuna Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco da katıldı. İlk sahte haber yaratıcısının Havva’yı yasak ağacın meyvesini yemeye ikna eden yılan olduğunu söyleyerek “dezenformasyonun zararsızı olmaz” dedi. O yılanı da bulmak boynumuzun borcu olsun. Sahte haberlerin zararlarını İncil’deki hikayelerden örneklerle anlatan Papa, Habil-Kabil ve Babil Kulesi vakalarını “gerçeğin çarpıtılmasının” ilk örnekleri olarak saydı.
Batı basını yüzlerce haberle Türkiye’ye iftira attı, yalan söyledi, algı operasyonu yaparak gerçekleri çarpıttı, seçimlere yön vermeye çalıştı. Denedi ama hiçbir oyunları tutmadı. Yine de çabalarını desteklemek gerek. Kendilerini tebrik eder, yalan haberleriyle birlikte ödüllerini almaya bekleriz. Unuttuklarımız varsa affola.
***
Hızını alamayan Batı basını
Referandum sürecinde olduğu gibi sonucunda da Avrupa basını algıdan geri durmadı. Sırasıyla ele alacak olursak:
The Washington Post: “Almanya’daki Erdoğan yanlısı oylar entegrasyonu engelliyor”
Bild Online: “Erdoğan oylama yaptırdı ve kendi galibiyetini kutlattı. Ve açıkça, yapacağı ilk işlerden birinin idam cezası olacağını duyurdu. Görünüşe göre, Türk seçmenlerin yüzde 51,3’ü, Erdoğan’a geniş yetkiler veren anayasa değişikliğine onay verdi. Ancak seçim zaferine dair sonuçlar, muhalefetin de temsil edildiği seçim kurulu tarafından değil, devletin kurumu Anadolu Ajansı tarafından dağıtıldı.”
Welt Online: “Muhalefet oyların yeniden sayılmasını talep ediyor, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan zaferini ilan etti. Aynı şekilde seçim komisyonu da. Bu ilk bakışta, Erdoğan’ın kendisi için bir evet… ancak iyi bakıldığında bu zafer bir yenilgidir. Erdoğan neredeyse bir yıldır halkı ‘evet’e itti, uyardı, tehdit etti, yüzbinlerce kamu görevlisini işten attı, yüzü aşkın gazeteciyi hapse attı, muhalif basını susturdu… Hayırcıların konuşmasına neredeyse engel oldu… Kürt bölgelerini boşalttırdı, muhalefet grubunu hapse attırdı…. Sonuç: çok az bir fark…”
Spiegel Online: “Türk seçmenler eski güçlü Osmanlı hayaliyle güçlü bir cumhurbaşkanından yana karar verdi. Ancak çok az bir farkla, halkın yarısı tam tersini istiyor. Türkiye’deki tartışmalı başkanlık sistemine ilişkin referandum sonuçları ülkenin ne kadar bölündüğünü gösteriyor. Her zamanki gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisini haklı ve tüm endişelere rağmen hedefe ulaşmış görüyor. O kendisini galip görürken, muhalefet partileri CHP ve HDP sonuçlara itiraz ediyor ve oyların yeniden sayılmasını istiyor. Ancak bu Erdoğan’ı ilgilendirmiyor.”
Sevda Dursun, 03.02.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk Yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.