3 Şubat 2018 Cumartesi

SA5587/KY34-EE26: Sefer ve Ümidi Korumak

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.

 Rahmân ve rahîm, âlemlerin Rabbi olan Mevlâmız şöyle buyurmuştu:

İman etmeyenlere de ki: “Elinizden geleni yapın, biz de yapacağız.” (Hûd Suresi, 11/121.)

“De ki: Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.” (Tevbe Suresi, 9/52)

Okudum Rabbimin gönüllerimize su serpen, heyecanlandıran, ümit pompalayan, sarıp sarmalayan fermânını, ki içimde yeryüzünün tamamında gerçekleşen zulümlerden sizin gibi içim yaralı olarak.

Koskocaman dünya dar geliyor bazen, içime sindiremiyorum ama nafile bu zulümleri durdurma noktasında elimden de bir şey gelmiyor.

Filistin'deki Mizan İnsan Hakları Merkezinin, Gazze'deki insani durumun hızla kötüleştiğini ve birkaç ay içinde bir felaketin yaşanabileceği uyarısında bulundu. 'Gazze'de birkaç ay içinde insani felaket yaşanabilir.' Çığlığını duyuyorum. Amerikalı Siyaset Bilimci Prof. Dr. Finkelstein, "Gazze'de insani durum artık o kadar kötü ki, İsrail olası bir salgının ülkenin sıçramasından endişe duyuyor." açıklamalarında bulunmuştu.

Neredeyse her gün zalim İsrail bir çocuk öldürmeye devam ediyor. Bu arada Yrd. Doç. Dr. Cemil Tekeli İsrail tarafından 18 gündür alıkonuluyor. Bu hengamede İsrail, zulüm ve alçaklığına aralıksız devam ediyor. İsrail West Bank baskınlarında 53 Filistinliyi gözaltına aldı. İsrail 2018'in başından bu yana 52 çocuğu gözaltına aldı.

Darbeci, katil Sisi'nin darbesinden sonra 80 bin kişiden fazla insan Mısır'da zindanlarda hala, zulüm devam ediyor.

Afganistan, Pakistan, Suriye, Irak, Yemen, Libya’da hemen her gün onlarca Müslüman katlediliyor. CIA ve CENTCOM resmi birer terör merkezi konumunda.

Amerika’nın Kabil Büyükelçisi katil  John Bass’ı hatırlarsınız değil mi? Afganistan'da son bir ayda Taliban ve DEAŞ saldırılarında çoğunluğu sivil 282 kişi hayatını kaybetti, 500'den fazla kişi de yaralandı.

Arakanlı Müslümanların çilesi devam ediyor artık neredeyse gündeme bile giremiyorlar.

Gaddar bir zalim olan Rusya ve tasmalı köpeği Esed rejimi İdlib/Serakipi aralıksız bombalıyor, her gün onlarca şehit haberi geliyor. Rusya ve Esed'in alçak hava saldırıları sonucunda yüzlerce insan katledildi ve 270 bin kişi yerinden oldu.

Libya’yı cehenneme çeviren, Mali’de çocuklara tecavüz eden, Sahel bölgesini işgal eden, dünyanın bir çok bölgesinde istikrarın önündeki engel haline gelmiş, sadece Cezayir'de 1.5 milyon sivili katledip, soykırım yapan, hala Afrika ülkelerinden sömürge vergisi alan Fransa Türkiye’ye Afrin’i işgal etme diye mesaj gönderebiliyor hiç utanmadan.

Kilis ve Hatay’a bombalar düşüyor, evinde camisinde şehit oluyor insanlar. Kendi ülkemde bunu atan teröristlere ve bunları azmettiren –asrın zalimi- Amerikalılara laf söylemeyip, kesif bir nifakla kendi memleketine sövenler artık midemi bulandırıyor. Hainlik zor gerçekten hem bir insan nasıl hain olabilir ki?

Ev, sokak, camilerimizi bombalayan bu teröristler aynı zamanda Avrupa’da camilerimizi kundaklıyorlar. Müslümanlara yönelik linç çabaları var. Aynı zamanda Batı’nın kapıkulları Suud, BAE, İran’ın hainlikleri ve fitneleri devam ediyor.

Mesela bunların hiç birisi küresel terör baronu Amerika’nın terör listesine girmezken, İsmail Heniyye terör listesine alınıyor.

Müslümanlar olarak son yüzyıldır hadi daraltalım son 20 yılda nice katliam, işkence, zulüm, ihanet ve kahpeliklere şahit olduk, milyonlarca Müslümanın katledilmesine şahit olduk ve bugün bize Müslümanların ölümlerini izlettirmeye devam etmek istiyorlar. Yandı bağrımız, yanmaya da devam ediyor.

Tabi bunun yanında yani düşmanın bize verdiği zarardan daha çok kendimize zarar verdik. Müslümanlar olarak çok ciddi hatalar yaptık, korumamız ve saygı duymamız gereken hudûdullâhı  (Allah’ın koyduğu) sınırları aştık. (Mâide Suresi, 5/87.)

Burûc suresinde anlatıldığı gibi “Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için intikam alıyorlardı (nefretle kızıyorlardı). Allah, her şeye şahittir.” (Burûc Suresi, 85/8.)

Sonra Tevbe Suresi 52. Ayeti okudum. Adeta, “kaldırın başınızı, siz Müslümansınız; sizin Rabbiniz âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. Siz bu zamanın şu kainatta değer verdiği yegâne kullarsınız. Silkinip kendinize, özünüze, Rabbinize, ilâh ve rabbiniz Allah’ın sizin için beğendiği, razı olduğu İslam’a dönün” diyordu.  

Siz, her türlü zorbalık, kötülük, zulüm, fuhşiyâtın küreselleştiği bir zamanda bu asrın âlemlerin Rabbi olan Allah’a iman eden kullarısınız. Bu rotasını kaybetmiş, çürümüş, başkalaşmış, ümitsiz ve de arayışta olan dünyanın geri kalanının yegâne ümidisiniz.

Haykırın kâinata; sizi, dininizi yok etmek için her türlü alçaklığı ve kahpeliği yapanlara haykırın mevlânızın şu müjdesini ve deyin ki bu dinin sahibi Allah’tır, ne bizi ne de Allah’ın dinini yok edemezsiniz. Ama yine de zulüm, fitne ve kaosta ısrar ederseniz siz bilirsiniz. Zaten,  “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.” (İsrâ Suresi, 17/81.)

Her ne kadar biz, Kur’an’ı mehcûr kılmış, Allah’ın belirlediği ve razı olduğu değerleri tam anlama ve uygulamada yeterince başarılı olamasak ta, orijinal fabrika ayarlarımıza yabancılaşıp, kendimizden bir süre uzak kalsak ta, hatırlıyoruz Rabbimizin bizden ne istediğini ve size neyi hatırlatmamız gerektiğini. 

 “De ki: Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.” (Tevbe Suresi, 9/52)

Asrın muhafızları olarak inşallah döneceğiz tekrar mevzilerimize, kıymetini tam olarak bilemediğimiz İslam’ın güzellikleriyle. Korkmayın, bu hem size hem de bize iyi gelecek inşallah.

Nefret ve barbarlıkla Müslümanları yok etmek isteyenlerle bütün dilleri konuştuk, her türlü çağrıyı yaptık, sağır sultan bile duydu ama nafile, anlamadılar, anlamayacaklarda.

Savaşı biz istemedik ve biz başlatmadık ama bu zalimlerin istedikleri gibi, istedikleri zaman Müslüman öldürmelerine bir son vermeye çalışmalıyız, üzerimizdeki zillet kaftanını yere çalıp izzet kaftanını kuşanmalıyız tekrar.

Artık keferenin, hain, zalim ve katillerin anlayacağı dilden konuşma zamanıdır. Korkmasınlar kitaba bağlı kalacağız, zulmetmeyeceğiz ama zulmetmelerine de daha fazla izin vermeyeceğiz. Allah’ın izni ile bu bâtıl ve zulüm dolu iğrenç düzenin böyle gitmemesi için Müslüman olarak elimizden geleni ardımıza koymayacağız.  

Evet, mücadele ve mücahedemiz devam edecek kıyamete kadar. İman ederiz ki, bu geçici dünya hayatında zafer Allah’tandır ve Allah müttakîlerle beraberdir. Kazanmak istiyorsak, müttakî olmaktan başka çaremiz yok.

Biliriz ki, “Allah’ın velîlerine/dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.”  (Yûnus Suresi, 10/62.)

İman ederiz ki, “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.” (Âli İmrân Suresi, 3/139.)

Allah bizden takvâ sahibi olmamızı isterken, biz Allah’ın emrilerini yerine getirmek ve yasakladığı şeylerden kaçınma noktasında yani Allah’a teslimiyet ve itaat noktasında muazzam cürümler işledik.

Her şeye rağmen, biz Müslümanız Allah’tan ümit kesmeyiz. De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer Suresi,39/53.)

İman ederiz ki, bizim mevlâmız Allah’tır ve bir Müslüman Allah’tan ümit kesemez çünkü bu kafirlerin bir vasfıdır. “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” (Yûsuf Suresi, 12/87.)

Hatırlar mısınız, mutlu gariplerden haber verilen hadisi? Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‘in şöyle buyurduğunu haber vermişti: “İslâm garîb başladı, (ileride) başladığı gibi garib olacaktır. Ne mutlu gariblere!”[1]

“İslâm’ın istikbali gece değil gündüzdür. Sönük değil, parlaktır. Ara sıra basan gece zulmetleri onu dinlendirip tekrar uyandırmak içindir.  Hadisin sonundaki “fetûbâ”, onun inzar için değil, tebşir için sevk buyrulduğunu gösterir.[2]

Ne mi diyorum, ne diyorsam kendime diyorum. Söylediğim şeyler ayet ve hadisler dışında doğru da olabilir yanlış da. En nihayetinde ben bir insanım. Ama bunu Allah’tan karşılığını bekleyerek yazıyorum. Kalk diyorum, kendine gel, Allah için bir şey yap diyorum kendime.

Hamasete kapılma, zinhar şımarma.

Güç, kuvvetin sadece ve sadece Allah’tan olduğunu unutma.

Yine diyorum ki kendime, zafer istiyorsan sabrı unutma, ümitsizliğe kapılma.

 Gülmek istiyorsan ağlamaya hazır ol.

İçinde zorluk olmayan hiçbir kolaylık yoktur. Sabredeceğim, “âkıbet (güzel sonuç), müttakîlerin” olacaktır. (Kasas, 28/83; Tâhâ, 20/132; Hûd, 11/49.)

İman ediyorum ki, “Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.” (Âli İmrân Suresi, 3/160.)

Rabbimiz bize yardım edecek yeter ki, biz O’nun istediği, beğendiği ve razı olduğu Müslümanlar olabilelim. Dayanacağımız, sığınacağımız, yalvarıp-yakaracağımız, nazlanacağımız mevlâmız olan Allah başka hiç kimsemiz yoktur.

Biz Allah ile beraberiz. Mağlubiyet bizim kaderimizde yoktur. Bir süreliğine imtihan olmak vardır. Ya zafer ya da şehadet, daha aşağısına razı olamayız.

Allah bizlere, zâlimlerin kendi ellerimizle cezalandırma, onları rezil etme ve mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatma fırsatı sunmaktadır. Bu ne muhteşem bir fırsattır!

“Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin.” (Tevbe, 9/14.)


"Bizi yıkmaya çalışanlara de ki,
Ruhumuzun güzelliği asla yenilmeyecek!"


Bu kutlu seferimiz “Zeytin Dalı Harekâtımız” mübarek olsun.



Emin Emre, 03.02.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, İlahiyat, Din ve Tefekkür
Emin Emre Yazıları






[1] Müslim, İman 232; Tirmizî, İman 13; İbn Mâce, Fiten 15; Dârimî, Rikak 42; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 184, 398; II, 177, 222, 389; IV, 73.
[2] Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, V, 3713.


 Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı