"Unutmamak gerekiyor ki; kadın kimliği üzerinde oynanan oyunları tersine çevirecek olan da kadındır. Belki de şu aşamada robot üretimini durdurabilecek gücümüz yok ama var olan ruhumuzu koruyabilme şansımız var."
Robot Sophia, önce evlenip çocuk sahibi olmak istediğini söyledi, sonra da kadın haklarını savunacağını. Sonra da bir derginin kapağı için çekimleri yapıldı. İnsanlar için uygulanan prosedürden de taviz verilmedi elbette. Saçı eksik olduğundan sarı bir peruk takıldı, makyajı yapıldı…
Fütürist söylemler hızla yayılmışken, en çok satan raflarında yakın geleceğimizin ezici topluluğu olacak robotlar hakkında kitaplar yerlerini almışken, insanlığı, bilhassa gençleri teknoloji çağının getireceği yeniliklerin heyecanı sarmışken, daha 30-40 yıl öncesine kadar robot kelimesinin sadece fantastik romanların ve bilim kurgu romanlarının bir parçası olduğunu unuttuk bile.
Artık kimi robotların bütün hayatımızı elimizden alacağını söylerken, kimi de onların tüm ağır - hafif işlerimizi üstlenip sanata, kitaba, seyahatlere ve diğer keyif verici işlere vakit ayırabileceğimizi söylüyor. Peki ya geçekten öyle mi?
Robotu neden kadın şeklinde tasarladıkları ve isminin neden Sophia olduğunu sormaya gerek yok.
Sophia için “Yunanca hikmet anlamındaki “sophos” kelimesinden gelmektedir. Gnostiklerin kozmolojik evren tasavvurunda merkezi bir yer tutar. Gnostik gelenekte “Sophia,” Tanrı’nın en son ve en alt seviye tecellisini, Tanrısal hikmeti temsil etmektedir. İnsan ruhuyla eşdeğer ama dişil bir figür olan Sophia, itibarını kaybederek dünyaya düşmüştür. Eril bir karaktere sahip olan Logos (Mesih, Kelime), Sophia’nın tekrar yükseltilmesi için yeryüzüne gönderilmiştir. Sophia Tanrısal güçlerinin bütünlüğünü ifade eden Pleroma’da bir sarsıntıya yol açarak maddi dünyanın yaratılışının yolunu açmıştır.” diyor Ezoterik sözlük.
İnsan, Rabbiyle yarış içerisine girmediği sürece insandır. Ne var ki tarih boyunca kadim düşmanı tarafından fısıldanan aynı kışkırtmayla yoldan çıkmıştır; insan Yaratanla bilek güreşine girmeyi kendine amaç edinmiştir. Aklın, vicdanın, imanın rehberliğinde düşündüğümüz zaman bu çaba ne kadar saçma ve anlamsız geliyorsa, insanın azgınlığı tarih boyunca o derece artmıştır. Ezeli ve ebedi olan, doğmamış ve doğurmamış Allah ile yarışa girebileceğini zanneden gafil insan hep sonsuzluğu kovaladı, ona sonsuz hayatın ahiretin cennet bahçelerinde vaat edildiğini unutarak.
“Onlar, Allah’ı bırakıp ancak dişilere tapıyorlar. Hâlbuki azgın bir şeytana tapmaktadırlar.” Nisa-117.
Bir de insanları yok edeceğini “söylüyor” Sophia. Robot insanlıkla yarış içine girecekse, canlı ve ölümlü insanın daha uzun ömürlü inorganik maddeden üretilmiş robot karşısında çok daha avantajsız bir durumda olduğu açıktır. Peki ya ruh?
Gerçek şu ki bu robotu icat edenler ona insanın en önemli özelliğini, yani ruhu hiçbir zaman üfleyemeyeceklerini ıskalıyorlar. Belki de amaçları robota ruh üflemek değildir, tam tersi, zaten ruhları olan insanları ruhsuzlaştırmaktır… Çünkü bu proje iki taraflı bir şekilde ilerliyor; insanlaştırılmaya çalışan metal yığını, ruhsuzlaştırılmaya çalışan insan.
Şüphesiz ki; bunu yapanlar toplumun direğinin kadın olduğunun farkındalar. Belki de bu, sadece şimdilerde değil, uzun asırlar boyunca kadın kimliğinin neden bu kadar ağır bir saldırı altında olduğu sorusunun cevabıdır. Bugünlerde ise bu, her zamankinden çok daha fazladır.
Bazı ülkelerde eşcinsel evliliklerinin yasal hale gelmesi insanlığın geleceğini bu zamana kadar hiç olmadığı kadar tehlikeye sokuyor. Ve tüm bunların sadece toplum üzerinde basit manipülasyonlar vasıtasıyla başarılabildiğini görmek işin en elem verici kısmıdır.
Elbette lokomotifin başını medya çekiyor. Dergilerin ve gazetelerin yerini artık neredeyse tamamen dijital medya almış durumda. Fakat bu, medya gücünün azaldığı anlamına gelmiyor. Tam tersi medya gücü kat be kat artmıştır, üstelik herhangi bir denetim olmadıktan sonra son derece sakıncalı bilgiler her yaşta okuyucuya kolayca ulaşabiliyor.
Tabii ki toplumun “okumayan” kısmı da unutulmadı; onlar için televizyon, ahlaki yozlaşmanın bol miktarda bulunduğu gündüz, gece, akşam, fark etmez, kuşak programlarıyla ve ahlaksızlıkta artık sınır tanımayan dizilerle doludur. Hepimizin evinde var olmaya, evimizin başköşesini tutmaya devam ediyor. Toplumu yıkmanın en kolay yolu, kadın kimliğine yapılacak olan saldırıdır.
Kadın hakları denilince, modern çağın belki de en ustaca ve en başarıya ulaşmış manipülasyonu feminizmdir. Feminizm, kadını koruma kisvesi altında kadının omuzlarına kaldıramayacağı bir yük yüklemiş durumdadır. Yaratılış olarak erkekten daha güçsüz, daha narin fiziksel özelliklere sahip olan kadın en ağır işlerde çalışarak kendine layık bir yaşam alanını savaş vererek kazandığını düşünmeye zorlanmıştır. Burada robot Sophia'nın söylediği, daha doğrusu ona “söyletilen” kadın haklarıyla ilgili sözleri hatırlarsak, ruhsuz bir robota söyletilenlerin canlı bir kadına söyletilmeye çalışılanla aynı şey olması ilginç değil mi?
İnsanlarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde belli yaşam standartlarına sahip olması normaldir, bunda yadırganabilecek bir şey yok, problem, malın, mülkün, güzelliğin bir üstünlük ve ayrıcalık vesilesi olarak görüldüğü zaman başlıyor. Ve maalesef, etrafımızdaki reklamların, televizyon programlarının bombardımanının ana hedefi kadındır. Bugünlerde bunu yapmak çok kolay; bunu anlamak için dergi sayfalarına, sosyal medyaya, tv ekranlarına bakmak yeterlidir. İnanılır gibi değil ama ekranlarda hala kadınların giydikleri kıyafetler, yedikleri yemekler, yaşadıkları evlerin dekorasyonları yarıştırılabiliyor, insanlar maddeye tapmaya devam ediyor.
Kısırdöngü yeniden baş gösteriyor: gerçek kimliğinden uzaklaştırılan kadın ruhsuzlaşıyor, ruhsuzlaşan kadın gerçek kimliğinden uzaklaşıyor.
Unutmamak gerekiyor ki; kadın kimliği üzerinde oynanan oyunları tersine çevirecek olan da kadındır. Belki de şu aşamada robot üretimini durdurabilecek gücümüz yok ama var olan ruhumuzu koruyabilme şansımız var.
Artık varoluş mücadelesini verecek olan, belki de hayatının seçimini yapacak, maddeye, israfa hayır diyecek olan ve Allah tarafından bize gönderilen kitabın tarif ettiği kimliğe kavuşacak olan da kadının ta kendisidir.
Melek Öz, 04.02.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Deneme
Melek Öz Yazıları
Takip et: @formel_
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.