بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.Batı medeniyeti ve katliam (terör, işgal, işkence, darbe) tarihi yazılmaya devam ederken Batı’nın (Amerika) müdahale ettiği Brezilya ve Venezüella gibi devletler perişan halde iken, Pakistan’da darbe yapma yönündeki çalışmalar sürüp aynı zamanda da ülkeyi etkisiz hale getirmek isterken, yine katil devletler olan Amerika ve Rusya tarafından milyonlarca insanını kaybeden Afganistan hala savaşı yaşıyor.
ABD "Guantanamo" yu kapatmazken, ordusunun büyük bir bölümü YPG denetiminde olan Suriye Haseki'de başta IŞİD üyeleri olmak üzere tutukluların sorgusu için "Guantanamo" benzeri bir cezaevi oluşturduğu bildiriliyor.[1] Terör destekçisi ve terör dağıtıcısı CENTCOM ve CIA artık saklamadan terör üretmekte ve bir terör organizasyonu gibi hareket etmektedirler.
Libya, Suriye, Irak, Yemen kan gölüne çevrilmişken; Doğu Ğuta Suriye’nin Srebrenica’sı olmuş durumda, Rusya’nın desteğiyle Esed son 48 saate 250’den fazla ve son 2 ayda 1000 kişiden fazla katletmiş durumda. Başta BAE, Suud ve Mısır’ın ihanetleri ile Filistin Gazze korkunç bir şekilde zulme uğrarken, Ürdün İngilizlerin elinde ve Suud/BAE Amerikan ve İsrail yönetimindeyken; Afrika talan edilmeye ve başta Fransa olmak üzere sömürge vergilerini almaya devam ediyorlar. Arakanlı Müslümanlar katledilmeye, gözyaşı dökmeye ve zulme maruz kalmaya devam ediyorlar.
En son Kudüs’ten geri kalanlarından da Müslümanların elinden alınması girişimine ve Amerika tarafından tek taraflı olarak Kudüs’ün Siyonist Yahudilere bırakılmaya çalışmasına ve hemen her gün siyonistlerin savunmasız sivilleri katledip, yüzlercesini tutukladığına şahit olduk. Zorba ve işgalci İsrail’in mahkemesi, 1948 Filistin İslami Hareketi lideri Şeyh Salah'ın gözaltı süresini 22 Mart’a uzattı ve binlerce Filistinliyi hapishanelerde işkence ile tutuyor. Yerkürenin en büyük terör devleti olan Amerika’nın Trump yönetimi, Hamas lideri İsmail Haniye’yi “terörist” ilan ediyor.
Devrimden baskı rejimine yani Mısır darbeci Sisi’ye teslim edilmişken, ordu tekrar Mısır’ı felakete sürüklemişken, Mısır’da başta Muhammed Mursi olmak üzere binlerce Mısırlı darbeci, Müslüman düşmanı/Siyonist sevdalısı rejimin zindanlarında ve yüzlercesi idam edilmiş durumda. Sisi Mısır’ın doğal kaynaklarını ve topraklarını İsrail’e peşkeş çekiyor. İsrail’le beraber mazlum Gazze halkını cezalandırıyor.
Coğrafyamızda milyonlarca insanı/müslümanı –nesilleri- kaybettik, milyonlarca yaralı, milyonlarcası mülteci ve vatansız. Katillerini de tanıyoruz barbar, işgalci, kelle avcıları, harami güruhu olan Amerika başta olmak üzere İngiltere, İsrail, Avrupa ülkeleri, Rusya. Hem kendileri öldürdüler hem de kurup, organize ederek yönettikleri terör örgütleri (DAİŞ, PKK/PYD, FETÖ) eliyle Müslümanları katlettiler. Tabi bunlara biat etmiş olan sion katır birliği, kullanışlı ahmaklar olan Suud, BAE ve İran’ın (Hizbullah, Nüceba vb.) terör ve katliamlarını, Müslümanlara ihanetlerini ve alçakça hainliklerini de unutamayız.
Muhteşem Müslüman isyanını ve Allah için zalimlere yönelik mücadele, öfke ve kinimizi diri tutmalıyız. En azından bu elimizden gelen bir şey. Hem de unutmayalım ki: “Dua, müminin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.” (bk. Hakim, Müstedrek, I/492)[2]
ALLAH ZALİMLERİ SEVMEZ
Allah’ın sevmediğini biz de sevmiyoruz. Dini, mezhebi, ırkı farklı farklı –Amerika (Katolik, Protestan), İngiltere (Protestan), İsrail (siyonist), Rusya (ortadoks), İran (şii/pers), Suud (Vahhabi-seküler)-BAE (seküler-dinsiz), DAİŞ, PKK/PYD, FETÖ- olsa da ortak noktaları zalim olmaları ve zulmedenlerle mücâhede ve mücadeleye devam edeceğiz inşallah.
“Şüphesiz O, zâlimleri sevmez.” (Şûrâ,42/40.; Âli İmrân,3/57.)[3]
HAKSIZLIĞA/ZULME UĞRAYANLARIN ÖÇLERİNİ ALMALARI MEŞRUDUR
“Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.” (Şuarâ Suresi,26/227.)[4]
İşte dünya bu iki kavganın at başı yürüdüğü bir dünyadır. Bir tarafta Allah ve Resûlüne inanmış Müslümanlar, diğer tarafta da zalim, barbar, işgalci karşıt güçler. Yakında kimin galip, kimin mağlup olacağını göreceğiz. Yakında kimin cehenneme aktığını, kimin cennete uçtuğunu göreceğiz inşallah.
RABBANİ UYARI: ZALİMLERE MEYLETMEYİN!
“Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” (Hûd Suresi,11/113.)[5]
Ayetlerden anlaşıldığına göre Allah zulme ve zalime razı olmamaktadır. Bu sebeple nice zalim toplulukları yok etmiştir. İmanımız gereği zulmedemeyiz, zalimlerden olamayız, zalimlere destek ya da ön açıp yardımcı olamayız. “Zulümden sakınıp kaçınınız. Çünkü zulüm, kıyamet gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır.” (Müslim, Birr 56)[6]
Allah’a ve Ahiret gününe iman eden bir Müslüman, Allah’ın sevmediği (Al-i İmran,3/57) ve hidayete erdirmeyeceği, (Al-i İmran,3/86) “hakla batılı birbirbine karıştırarak hakkı gizlemiş”, (Bakara,2/42) “Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen” (A’raf,7/45) “Allah’ın sınırlarını aşıp”(Bakara,2/229) “gerçekleri inkar ederek”(Bakara,2/254) “Allah’a karşı yalan uyduran” (Al-i İmran,3/94) zalimler topluluğuna meyledemez.
Kur‘an’ı Kerim'de kendilerine “yazıklar olsun!” denilen bir gruptur zalimler. Nitekim bir ayette: “Biz zulmetmekte olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik. Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı. Onlara, “kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız” denildi. “Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik” dediler. Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.” (Enbiyâ Suresi,21/11-15.)[7]
İnsanın Allah'a karşı işlediği zulüm, şirk ve küfürdür. "Şüphesiz ki, şirk büyük bir zulümdür" (Lokman, 31/13) ve İnsanlar arasındaki zulüm. Her iki çeşit zulümden de berîyiz inşallah.
UNUTMAYIN! KİN DE KUTSALDIR.
İsmail Lütfi Çakan Hoca Ebû Zerr radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadisi açıklarken, yazısına “Kin De Kutsaldır” başlığını koymuştu.[8]
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu.” demiştir:
“Amellerin en üstünü, Allah için sevmek, Allah için kin tutmaktır.” (Ebû Dâvud, Sünne 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 146; Buhârî, İman 1 (bab başlığında).)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ; “Allah katında en sevimli amel, Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, kin tutmaktır.” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 146.) Abdullah İbn Mes’ûd radıyallahu anh de Hz. Peygamber’in, ”İslâm’ın en güçlü tutamağı, Allah için dostluk, Allah için sevmek, Allah için kin tutmaktır.” buyurduğunu haber vermektedir. (Heysemî, Mecmeu’z-zevaid, l, 90.)
Sünen-i Ebî Davud‘un meşhur şârihi İbn Reslan, hadisimizi yorumlarken şunları söylemektedir:
“Bu hadis, her mü’minin, Allah için sevdiği dostlarının olması gerektiği gibi, Allah için buğzettiği düşmanlarının bulunmasının da gerekli (vacib) olduğuna delildir… Zira sevgi ve kin, biri diğerinden ayrılmayan, birbirine gerekli iki vasıftır. İyi halleri dolayısıyla Allah için sevilen bir kişinin yanında, onun yaptıklarının tersini yapan bir başkasına da tabii olarak kin beslenecektir.” (Azimâbâdî, Avnu’l-ma’bud, XII, 350.)
Müslüman’ın sevgisi de kin ve nefreti de İslâm ile sınırlıdır.
Bu demektir ki Müslüman, herkesi ve her şeyi sevemez. Onun sevdikleri olabileceği gibi sevmedikleri, buğzettikleri, kin besledikleri de olacaktır. Bu da bir önceki kadar tabiî ve gereklidir. Zira sevgi ne kadar tatlı ve sıcak, buğz ve kin ne kadar sert ve soğuk görülürse görülsün, “Allah için” oldukları zaman aralarında hiçbir fark kalmaz, aynı hükümde birleşirler. Her ikisi de “en üstün amel” derecesine yükselirler. Çünkü duygu ve davranışlara anlam kazandıran, onların temelinde yatan niyetler ve yöneldikleri hedeflerdir. Hadisimiz bu gerçeğin en açık delilidir.
Sevgi ve nefret hallerinin, Müslüman’ı temel vasfı, “hak yanlısı olmak”tan uzaklaştırma ihtimali çok yüksektir. Bu sebeple Yüce Yaratıcı Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: ”Ey iman edenler, öz nefsiniz, ana-babanız ve yakınlarınız aleyhine de olsa, Allah için şâhid olarak adaleti gözetin. İster zengin ister fakir olsunlar, Allah onlara sizlerden daha yakındır. Artık siz haktan yüz çevirerek hislerinize uymayın…” (Nisa, 4/135.) ”…Ve sakın bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olun. Bu takvaya daha yakındır. Allah’tan sakının. Doğrusu Allah, işlediklerinizden haberdârdır.” (Maide, 5/8.)
Hak’tan ve haklıdan yana tavır koyarak hayatı sürdürmek
O halde, toplumun ve bilhassa egemen güçlerin doğru-yanlış, yerli-yersiz değerlendirmelerine bakmadan, ne sevgide ne de kin ve nefrette “Allah için” kaydından uzaklaşmadan, Hak’tan ve haklıdan yana tavır koyarak hayatı sürdürmek Müslümanların en büyük özellikleri olmalıdır. Bunu da herkes anlayış ve hoşgörü ile karşılamalıdır. Bu noktadaki hoşgörüsüzlük, Müslümanlar tarafından “Allah için” kin ve nefretle karşılanırsa, buna da kimse şaşmamalıdır. Zira Müslüman’ın sevgisi de kin ve nefreti de İslâm ile sınırlıdır.[9]
Hamdolsun Rabbimize Sefere Devam Ediyoruz
Türkiye’nin “Zeytin Dalı Harekatı”nın da aynı bu şekilde coğrafyamızı kana bulayan bütün barbar, zalimlere karşı yapılması gerekmekteydi ve icrâ edilmektedir.
“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.” (Bakara,2/190.)[10]
Yedi düvelin ve bütün barbar zalimlerin başta Türkiye olmak üzere hem İslam’â hem de Müslümanlara saldırdığı bir dönemde elbette savaş "Allah için" olacaktır.
“Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.” (Tevbe,9/36.)[11]
Yani, "Eğer müşriklerin size karşı oluşturdukları birlik gibi siz de birlik olup bir saf halinde onlara karşı koyabilirsiniz." Bu ayet, Bakara suresi 194. ayet ile açıklanmıştır.
“…O halde kim size saldırırsa, size saldırdığı gibi siz de ona saldırın, (fakat ileri/aşırı gitmeyin). Allah'a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.” (Bakara,2/194.)[12]
“Ey iman edenler, inkâr edenlerden size en yakın olanlarla savaşın; sizde 'bir güç/kuvvat (azîm) ve caydırıcılık' görsünler. Ve bilin ki gerçekten Allah takva sahipleriyle beraberdir.” (Tevbe Suresi, 9/123)[13]
Asrın tescilli zalimleri ve katilleri olan ABD, İngiltere, Rus, İran Emperyalizmine Direnmek, hem insanlık hem Müslümanlık görevimizdir.
ALLAH’IN LANETİ ZALİMLERİN ÜZERİNE OLSUN!
“Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.” (Hud Suresi,11/18.)[14]
“Ceza yolu (kınama ve cezalandırma) ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte onlar için elem dolu bir azap vardır.” (Şura Suresi,42/42.)[15]
Taberî’nin ısrarla belirttiği üzere bu ayette yüce Allah herhangi bir ayırım ve sınırlandırma yapmaksızın, haksız saldırıya uğradığı için hakkını korumaya ve zalime haddini bildirmeye çalışan herkesi övmüştür. (Diyanet, Kur’an Yolu Tefsiri, IV/754-755.)
Haksız saldırıyı önlemeye çalışmak ve meşrû müdafaa ölçüleri içinde karşılık vermek, kınamayı ve cezayı gerektiren bir eylem değildir, hatta yukarıda belirtildiği üzere yerine göre bir erdemdir. Yeryüzünde insanlara zulmeden, hak-hukuk, din-diyanet tanımayarak, Allah yasalarını, kitap-sünnet yasalarını çiğneyerek kendi arzularını, kendi hırslarını tatmin için çırpınan insanlara karşı mü’minlere yol vardır, diyor Rabbimiz. Onları durdurmak, onların zulümlerine engel olmak, onların ellerini kırmak bir izin değil, emirdir. Zalimlerin zulümlerine engel olmak, mü’minlerin tümüne bir emirdir. Nerede bir zulüm varsa, yeryüzünün neresinde Allah kullarına yönelik bir haksızlık söz konusuysa, onu defetmek için mü’minler sürekli hareket halinde olmalıdırlar.
Alemlerin Rabbi olan Mevlamız olan Allah buyurdu ki: “Rableri onların dualarına şöyle karşılık verir:
"Şüphesiz ben, erkek olsun kadın olsun -ki birbirinizden meydana gelmişsinizdir- sizden bir şey yapanın emeğini asla boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda eziyete uğratılanların, savaşanların ve öldürülenlerin, işte onların günahlarını elbette sileceğim. Andolsun ki, Allah katından bir mükâfat olarak onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Şüphe yok ki nimetin güzeli Allah’ın katındadır!" (Âli İmrân,3/195.)[16]
Sahih bir İman (küfür, şirk, fısk, nifak karışmamış) ve sâlih amel… Rabbimiz, kadın olsun erkek olsun kendisine kulluk yolunda sarfedilecek hiçbir çabayı boşa çıkarmayacağını, Allah’a samimiyetle dua eden herkesin duasının kabul edeceğini, kendi yolunda yürüyenlerin günahlarını bağışlayacağını ve katından bir lutuf olarak onları cennetlere koyacağını müjdelemiştir. Ayrıca mevlâmız olan Allah, erkek olsun kadın olsun, kendi yolunda cihada katılanların günahlarını affedeceğini ve onları cennetlere koyarak ödüllendireceğini vaad etmiştir.
SİZE NE OLUYOR DA…
Rabbimiz buyuruyor ki: “Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa Suresi,4/75.)[17]
Dünya üzerinde dünyaya taparak zalimce egemen olan güçlerin belini kırmak, egemenliklerine son verip, onların zulüm ve işkenceleri altında kıvranan mazlumların, mus’taz’afların imdadına yetişmek üzere, insanlığı yalnız Allah’a kulluğa ve kurtuluşa dâvet eden Müslümanların savaşa teşvik edildiğini görüyoruz. Ne oluyor size ki onları zalimlerin zulmünden kurtarmak, onları özgürlüğe kavuşturmak, onları bu zelil hayattan aziz ve şerefli bir hayata kavuşturmak, onlar üzerindeki zalim ve fâsık sultaların ellerini, boyunlarını kırıp zulümlerine engel olmak için savaşmıyorsunuz?
Evet ne oluyor size ki zalim sultaların Müslümanlara eziyet ve işkencelerinin yasallaştığı bir dünyada bu zalimlerin ellerinde mazlum duruma düşürülmüş Müslümanların feryatları yükselirken savaşı göze alamıyorsunuz? Ne oluyor size ki yerlerinize çakılıp kaldınız? Ne oluyor size ki rahatınızın içine gömülüp kaldınız? Zevkiniz, sefanız, malınız, mülkünüz ağır bastı da Allah yolunda bir savaştan kaçar oldunuz. Duymuyor musunuz dünyanın her yerinden yükselen şu feryatları? Ey Rabbimiz! Ne olur bize yardım et! Bize katından bir yardımcı, bir kurtarıcı, bir velî gönder! Bizi şu zalimlerin elinden kurtar ya Rabbi! diye ağlaşan, kurtarıcı bekleyen insanların durumlarını görmüyor musunuz?
Yeryüzünün neresinde olursa olsun zulüm varsa, Müslüman hiçbir şey yokmuş gibi yatağında rahat uyuyamaz. İşte bu âyet-i kerîmeden anlıyoruz ki, Rabbimiz Müslümanları bu zalimlerin üzerlerine gönderiyor, onlara yol gösteriyor. Dünyada bunların cezalarının verilmesini, boyunlarının kırılmasını istiyor. Bunu da bizim elimizle yapılmasını Rabbimizden niyaz ederiz.
Muhammed Mustafa (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kafir bile olsa mazlumun (bed)duâsından sakın. Çünkü mazlumun duası ile Allah arasında (kabule mâni olan) hiçbir perde/engel yoktur.” (Buhâri, Mezâlim, 9. (III, 204))[18]
“Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.” (Buruc Suresi,85/10.)[19]
Asıl Allah’a karşı savaş açmış ve dinini ortadan kaldırmak ya da etkisiz/işlevsiz hala sokmak hatta “İslamfobia” ile ötekileştirip şeytanlaştırmak için muazzam bir gayret gösteren asrın zalimleri olan başta Amerika olmak üzere ona destek olan ya da ona kuyruk olan bütün zalimler milyonlarca Müslümanın ahını ve bedduasını aldılar. Azizü’n-züntikam olan mevlamız bu mazlumların dualarını kabul eylesin.
Allah için buğzettiğimiz düşmanlarımız olan zalim, münafık ve hainlerle olan mücahedemiz ve Allah için onlara karşı taşıdığımız kinimiz mübarek olsun…
YA ŞEHADET YA ZAFER…
Zeytin Dalı Harekatı ile seferimiz, gazamız, cihadımız, terörle mücadelemiz ve haklı mücadelemiz mübarek olsun. Hakkaniyet, adalet, takva, Allah’a olan teslimiyet, tevekkül ve sabrımız en büyük silahımızdır.
Emin Emre, 24.02.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, İlahiyat, Din ve Tefekkür
Emin Emre Yazıları
[1] https://twitter.com/metesohtaoglu/status/965919342226542594
[2] http://library.islamweb.net/newlibrary/display_book.php?idfrom=1701&idto=1701&bk_no=74&ID=713
[3] إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ
[4] إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
[5] وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ
[6] اتَّقُوا الظُّلْمَ، فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ،
[7] وَكَمْ قَصَمْنَا مِن قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ
[8] Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, “Kin de Kutsaldır”. http://www.siyerinebi.com/tr/kin-de-kutsaldir
[9] Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, “Kin de Kutsaldır”. http://www.siyerinebi.com/tr/kin-de-kutsaldir
[10] وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبِّ الْمُعْتَدِينَ
[11] وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ
[12] فَمَنِ اعْتَدَى عَلَيْكُمْ فَاعْتَدُواْ عَلَيْهِ بِمِثْلِ مَا اعْتَدَى عَلَيْكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ
[13] يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ قَاتِلُواْ الَّذِينَ يَلُونَكُم مِّنَ الْكُفَّارِ وَلِيَجِدُواْ فِيكُمْ غِلْظَةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ
[14] أَلاَ لَعْنَةُ اللّهِ عَلَى الظَّالِمِينَ
[15] إِنَّمَا السَّبِيلُ عَلَى الَّذِينَ يَظْلِمُونَ النَّاسَ وَيَبْغُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ أُوْلَئِكَ لَهُم عَذَابٌ أَلِيمٌ
[16] فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ اَنّ۪ي لَٓا اُض۪يعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰىۚ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَالَّذ۪ينَ هَاجَرُوا وَاُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَاُو۫ذُوا ف۪ي سَب۪يل۪ي وَقَاتَلُوا وَقُتِلُوا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ ثَوَاباً مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ
[17] وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا
[18] «اتقوا دعوة المظلوم، وإن كان كافرًا، فإنه ليس دونها حجاب»
[19] إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.