"Soru sormayı bilmeyenlerin cevaplarını dinlemek boşa kürek çekmek gibidir... Peki, doğru bir soru için şart nedir?"
Sorular, düşüncenin anahtarıdır. Soru sormayı başaran insan, düşünebilme yetisini kullanan insan demektir. Çünkü düşünce sorulan sorulara verilen cevapları içerir. Hiçbir sorusu olmayanın vereceği bir cevabı da olmayacaktır. Bu yüzden düşünce oluşturmak doğal olarak soruları olanların gerçekleştirebileceği bir şeydir. Sorular ise nitelikleri ile düşüncenin niteliğini sağlama alırlar. Rastgele bir soru düzeysiz bir düşünme ameliyesine karşılık gelir. Boşa kürek çekmenin farklı bir biçimi olur bu soru biçimleri…
Hâlbuki meseleyi sağlıklı ve sahici bir şekilde ortaya koyabilmek için sahici sorulara ihtiyaç vardır. Düşünce adamı, sorunu teşkil eden şeyi soru haline dönüştürerek cevabını aramaya çıkar. Fakat burada hangi soru kipi ile başladığı önemlidir. Elzem olan sorunun tam olarak mahiyetini kavrayacak soru kipi ile başlamaktır. Çünkü bir şeyin mahiyetini kavramadan nasıllığını kavramak bize çözüm oluşturmaz. Geçici çözümler yerine kalıcı çözümlere yönelmek düşünce adamının şanındandır.
Herhangi bir şeyi ne olarak sorulaştırmak çok önemli… Bu nedir sorusu, o şeyin ne olduğuna dair bir bakışı öne çıkarmamızı ve düşüncemizin temelini oluşturacak bir soru kipine sahip olduğumuzu gösterir. Bu dünya neyi ifade eder ile bu dünya neden vardır sorusu iki ayrı cevabı içerir, tıpkı bu dünya nasıl var oldu sorusu da başka bir cevaba bizi taşıyacağı gibi…
İnsan nedir? Allah’ın yeryüzündeki halifesi olarak konumlandırılmış bir varlıktır. Varlıkta barışı ikame etme sorumluluğu tevdi edilmiş olan insan, hem kendisi ile barışık hem varlık ile barışık ve hem de kendisini yaratan ve bu sorumluluğu yükleyen Allah ile barışık olmanın yükümlülüğünü taşıma istidadına sahip olandır. Bu bizzat insanın bize neliğini ve mahiyetini ifade eder.
İnsan neden vardır? Bu soruya verilecek cevap yine başkalaşacak ve dolayısı ile insanın bir başka boyutunu bize gösterecektir. Örneğin, İmtihan üzere dünyaya gönderilmiş ve burada yapıp ettikleri üzerinden hesaba çekilecek varlıktır. Tevdi edilen teklife uygun davranıp davranmadığı ile ilişkili sorumlu tutulan varlıktır. Böylece dünya yaşamında insanın Allah’a karşı sorumluluğunu yüklenmesi, emir ve nehiylere uygun yaşaması gerektiği konusunda bir düşünce buradan ortaya çıkarılabilir…
İnsan nasıl bir varlıktır? Bu soru ise insanın öncelikle biyolojik varlığını izah edecek bir cevaba muhtaçtır. Bu da insanın bir başka yönünü bize gösterecektir. Her soru insana dair bizi başka bir soruya taşıyarak insanın anlamını bütün içinde göstermeye yarayacaktır. İnsan düşünen varlıktır, kalbi ve duyuları vardır, aklı ile hareket edendir. Diğer varlıklarla arasındaki farkı biyolojik ve bu biyolojik farklılığı üzerinden elde ettiği konumu ifadeye yarar.
Neden sorusunun cevabını ararken doğal olarak nasıl sorusu geri planda kalmakla yükümlü, öncelik neden sorusuna aittir, çünkü nasıl sorusunun cevabı bize neden sorusunun cevabı olarak verilemez. Bu yüzden öncelik nedene aittir. Ama belki biraz daha cüret ederek, nedir sorusunu da öncelemekle başlamak lazım... Bir işin neliği nedenliğini önceler diye düşünüyorum.
Çünkü bir işin neliği o işin nedenini de belirleyen bir zemine işaret eder. Bu yüzden ne'liği sorusu nasıllığı sorusu ile karıştırılmamalıdır. Bir işin mahiyeti, özü ve varlığının kaim olduğu sorusu neliği sorusu ile ilişkilidir. Neliğe verdiğimiz cevap bizi aynı zamanda neden sorusunun cevabına taşıyacaktır. Neden sorusuna verilen farklı cevapları neliği sorusuna verilen farklı cevaplar teşkil etmektedir. Bunun farkında olmakta yarar var. Ancak şuur meselesi ile bilinç meselesi arasındaki farkı görmek çok önemli...
Bilinç nasıl sorusu ile ilişkili insani davranışların anlamlandırılmasına yönelik kullandığımız bir yetimizdir. Ama şuur, hem kendimizle ilişkili, hem içinde bulunduğumuz düzlem ve düzeyle ilişkili hem de aşkınlık ile ilişkili insani deneyimi aşkınlaştırarak bilgiye yani hikmete ve irfana dönüştürecek bir istidadı gösterir. Bu yüzden şuur üzerinden hareket etmek önemli, şiir ve şair kelimelerinin beslendiği şeydir, şiir ve şair şuurun imbiğinden geçen hakikatin imgeler aracılığı ile dile yansımasıdır.
Gündelik hayatı nasıl sorusu ile cevaplandırırız, nasıl sorusunu doğru bir zeminde cevaplayabilmemiz içinde neden sorusuna doğru bir cevap bulmalıyız. Neden sorusuna da doğru bir cevap için ne'liği sorusuna yönelik bir cevap üretebilmeliyiz...
Yani her soru birbiri ile ilintili olmakla birlikte önceliği vereceğimiz soru önemli… Tabii ki yer yer farklı soruları yer değiştirerek öne çıkarabiliriz. Zaman ve zemin üzerinden hangi soru kalıbı gerekli ise onu konu edinebiliriz. Bu noktada bir beis yoktur. Önemli olan, düşünce merkezli yaklaşım öne çıksın, zaten sorunu da soruyu da sahici bir şekilde ifadeye kavuşturmak kolaylaşacaktır. Önemli olan sıralamaya uygun bir bakışa sahip olmaktır, gerisi ise sorunun acilliği ve gerekliliği üzerine oluşacak kanaate bağlıdır.
Soru sormayı bilmeyenlerin cevaplarını dinlemek boşa kürek çekmek gibidir... Peki, doğru bir soru için şart nedir? Meseleyi künhü ile kavramak, sabit ile değişken arasındaki hem dengeyi hem korelâsyonu hem de farkı doğru yorumlamakla ilişkilidir...
Allah her şeyi en iyi bilendir…
Abdülaziz Tantik, 13.05.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Düşlemek
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.