18 Mayıs 2018 Cuma

SA6159/KY28-ATA363: BM Ne Kadar Meşru?

İşte ABD’nin İsrail ile derin siyasi, kültürel ve dini bağı burada başlıyor. Her ne kadar ABD Hristiyan, İsrail Yahudi bir ülke veya devlet olarak bilinse de ABD’yi politik ve ekonomik olarak yöneten kişiler ve aileler “Evanjelik” olup kutsal kitapları “Tevrat.” 


Gazze sınırındaki silahsız protestocuların İsrail askerleri tarafından katledilmesi sonrasında dünyanın geleceği için asıl önemli olan BM’de nelerin yaşandığı ve BM’nin artık ne kadar meşru olduğudur. 

Bilindiği üzere İsrail, 5 Haziran 1967 günü Suriye, Mısır ve Ürdün’e eşzamanlı olarak bir saldırı başlatmış ve altı gün süren savaştan sonra da Suriye’ye ait Golan tepelerini, Ürdün’e ait Kudüs’ü ve Mısır’a ait Sina yarımadasını işgal etmişti. O günden sonra işgal ettiği bu yerlerden çekilmesini içeren BM Genel Kurulu kararları ile BM Güvenlik Konseyi kararlarının hiç birini tanımadı. Daha doğrusu BM’yi hiç takmadı ve bildiğini okudu. Halen de okuyor. Bu kural tanımaz, yasa takmaz kabadayılığını da ABD’den alıyor.

Bunun sebebine gelince; ABD’nin siyasi beyni ile ekonomisinin kalbini oluşturan tüm kuruluşları yöneten “Evanjelik Protestanlar” Hristiyan olduklarını iddia etseler de, gerçekte tümü de Yahudi kökenli  “Siyonist Hristiyan”lar. Zaten “Evanjelizm”, farklı bir bakış açısı ile  “Hıristiyan Siyonizm”i olarak da tanımlanabilir.       

“Evanjelizm” sözlük anlamıyla Kutsal Kitap’a dönmek veya yönelmek anlamını taşıyor. Söz konusu Kutsal Kitap(lar) Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından yazılmış dört farklı kanonik İncil ve bunların her birine de “Evanjel” deniyor. 

“Evanjelik” sözcüğü ise Amerikan İngilizcesinde ve kültüründe, Protestan Kilisesi’nin muhafazakâr veya tutucu kesimini tanımlamak için kullanılıyor. “Evanjelikler”, ABD’yi kuran Puritenler’in devamı. Puritenler ise, Protestan mezhebi olan “Presbiteryen”lerin muhafazakar kesimi. Bunlar, korkutma, baskı, tehdit, ceza ve düzen içine çekerek sindirmek gibi unsurları uygulayarak, dünyayı doğru, adaletli, sevgi dolu yapacakları inancını güderler. Esasen “Demokrasi kültürü” dediğimiz şey, Püriten ahlaka tepki olarak ortaya çıktığı için, içinde korkutma, baskı, tehdit, ceza ve sindirme yer almıyor.

Hristiyan Evanjelistler için Tevrat ve Tevrat’ı oluşturan 5 kitap -Tekvîn, Çıkış, Levililer, Sayılar  ve Tesniye- tüm kitaplardan daha önemli. Tevrat, “Kutsal Kitap”ın yarısı olan Eski Ahit’i (Eski Anlaşma) oluşturan 39 kitabın ilk beş kitabını içinde barındırıyor ve Musa’nın beş kitabı olarak biliniyor. “Kutsal Kitap”ın diğer yarısı olan Yeni Ahit (Yeni Anlaşma) ise 27 kitaptan oluşuyor ve “İncil” olarak tanımlanıyor.  

İşte ABD’nin İsrail ile derin siyasi, kültürel ve dini bağı burada başlıyor. Her ne kadar ABD Hristiyan, İsrail Yahudi bir ülke veya devlet olarak bilinse de ABD’yi politik ve ekonomik olarak yöneten kişiler ve aileler “Evanjelik” olup kutsal kitapları “Tevrat.” 

ABD’de Evanjelizm, Jimmy Carter, Ronald Reagan ve Baba Bush’un başkanlıkları döneminde tekrardan yeşerdi, oğul Bush ile de “Küresel Emperyalizm”in temelini oluşturan esas mantık ve güç haline geldi. 

***

BM’nin meşruiyetine gelecek olursak; Kıbrıslı Türkler 15 Kasım 1983 tarihinde KKTC’yi ilan ettikleri vakit, ortada kan, gözyaşı, savaş, onlarca ölen ve yüzlerce yaralanan olmamasına rağmen BM Güvenlik Konseyi yemeden içmeden 48 saat içinde toplanmış ve insanlığın yüz karası olarak tarihe geçmiş olan 18 Kasım 1983 tarih ve 550 numaralı kararı alarak KKTC’yi dünyadan izole edecek tüm tedbirleri almıştı. 

Aynı dönemde İsrail, Lübnan’a saldırarak 991 kişiyi katletmiş olmasına rağmen BM ve arkasındaki güçler, bırakın toplanıp İsrail aleyhine karar almayı, İsrail’in işgal güçlerini Lübnan'dan çıkmaya zorlamak için parmaklarını bile oynatmamışlar, hiçbir baskıya da başvurmamışlardı. 

Günümüzde Gazze’de silahsız kişilerin İsrail tarafından katledilmesinden dolayı da BM’nin parmağını bile oynatmayacağı kesin. Zaten İsrail’in fiilen yönettiği ABD, Güvenlik Konseyinde İsrail aleyhine bırakın çıkacak bir kararı, başvuruyu bile reddederek İsrail’in arkasında her zamanki yerini aldı.     

BM’nin yapısının değişmesinin, bu olamayacaksa, BM’ye alternatif bir kuruluşun hayata geçirilmesinin zamanının geldiği kesin. Cesur ve kendine güvenen devletlerin bir araya gelerek BM’ye alternatif, uluslararası bir kuruluşu hayata geçirmeleri artık olmazsa olmaz bir durum, hem de aciliyet ihtiva eden bir mecburiyet haline geldi. 




Atun, Prof. Dr., 18.05.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri




KKTC  III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı

e-mail: ata.atun@atun.com  veya  ata.atun@gmail.com, 
http://www.ataatun.org
Facebook: AtaAtun1 




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı