"Onlar, dinleri, mezhepleri,
ırkları, kölelikleri ve ideolojileri ile
bir tek ortak nokta olan şeytanın yolunda birleşen Çoğul Ötekilerdi ve Tekil
Bizler azar azar artıyorduk; onlar bizi görüyordu, biz de onları görüyorduk."
Sinsi
sinsi dolaştılar hepimizin arasında. Gözlerinden anlamayalım diye içlerindeki
şeytanları, hep yere baktılar. Bizimle birlikte secdeye vardılar, bizimle
birlikte kurban kestiler 'Allah rızası için' diyen çatallı dilleriyle... Her
zaman gülümsediler. Boyanmış maskelerle sahnelerimize çıktılar, kitaplarımıza
sindiler adım adım. Akçeli her mekanda peydahlandılar. Rütbeli her makamda
cirit attılar. Gazetelerin, televizyonların en parlak köşelerinde oturdular ve
yavaş yavaş kustular; fark edilene kadar utanmaksızın adaletten bahsettiler.
Biz onları
diğer herkes gibi aynı mescidde saf tutanlar olarak kabul ettik. Anlamadılar,
bizi aldattıklarını sandılar; oysa biz Allah'ın bize Hucurât 10'da emrettiği
gibi "Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını
düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız."
emrine uyuyorduk, gelecekte bir gün ihanet ederlerse, yola tuzaklar
dökerlerse diye onları uyarıyorduk.
Onlar anlamadılar, onlar Allah'a layıkı ile inanmadılar.