Geçtiğimiz hafta, darbe girişimi gecesinde 15 temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin davanın karar duruşması yapıldı. Yoğun bir katılımın olduğu duruşmada yargılanan 143 sanığa her bir şehit ve gazi adına ayrı ayrı cezalar verildi. Mahkeme başkanının, bazı davaların ayrıldığını ve 43 sanığın beraat ettiğini duyurması üzerine salonda gerginlik yaşandı. Silivri’de yaşanan köprü davası kararında yaşananları takip ettik.
15 Temmuz Şehitler Davası’nın karar duruşması geçtiğimiz hafta Perşembe günü Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi’nde gerçekleşti. Kararın açıklanacak olması nedeniyle saat 09.30 gibi duruşma salonundaydım. Diğer davalara nazaran daha erken gelmeme rağmen ciddi bir yoğunluk vardı duruşma salonunun olduğu yerde. Daha önce serbest bir şekilde geçtiğimiz duruşma salonuna, bu kez jandarmanın gözetiminde ulaşabildik.
Muhabirler kameralarıyla duruşma salonun karşısında yerlerini almıştı. İzleyici ve müşteki ve yakınlarının giriş yaptığı kapıda ciddi bir yoğunluk vardı. İçerideki yoğunluk azalır azalmaz bekleyenler jandarma tarafından içeriye alınıyordu. Duruşma binası çok kalabalıktı ve daha önce davalar görülürken alınan güvenlik önlemleri 2 kat artmıştı. Şehit ailelerinin olduğu bölüme oturup ailelerle sohbet ettik. Mahkeme salonunda Nihal Olçok, Cevat Olçok, Hasan Kaçan, Merve Kavakçı Kan, Metin Külünk gibi tanıdık isimler de vardı. Yanımda oturan Şehit Çetin Can’ın annesi Emine Can konuşurken idam cezasının içini ancak rahatlatacağından, şehit ailelerinin acısının bir nebze olsun dinmesi için bunun gerekli olduğundan bahsetti.
BİTSE NE OLUR BİTMESE NE OLUR
Şehit Çetin Can’ın annesi Emine Can duruşma salonunda beklerken dava sürecinde yaşananlardan söz ederek içindekileri bizimle paylaştı: “Davalar boyunca bu darbecilerin uzun uzadıya savunmaları ve bizi suçlarcasına konuşmaları aşırı derecede rahatsız etti. Bugün verilecek kararda benim gönlümden geçen idam verilmesi. İçeride besliyorlar bunları. Bizim çocuklarımız toprak oldu çürüdü gitti, ama bunlar hala gözümüzün önünde. Acılarımız silinmiyor. İdam edilseler biraz rahat ederdik. Darbe davaları sona eriyor, bu davanın da karar günü ama dava bitse ne olur bitmese ne olur?”
Daha sonra yanıma Nihal Olçok oturdu. Onun da yanına Şehit Fahrettin Yavuz’un eşi Meryem Yavuz geldi. Meryem Hanım’la tanıştık. Dava sürecinde en çok ne rahatsız etmiş kendisini onu sordum. Darbecilerin mağdur edebiyatı yapmalarından şikâyet etti. 15 Temmuz günü olanları yeniden yaşar gibi anlatıyordu. Anıları o denli tazeydi… 2 çocuğu var Meryem Yavuz’un. 7 ve 11 yaşlarında. Çocuklarının, babalarıyla ilgili gelecek planları yaptığından bahsediyor ve şöyle diyordu “Çocuklar baba özleminden başka ne hisseder? Sürekli babalarıyla ilgili hayaller kuruyorlar. Cennette buluşursak şöyle yapacağız, böyle yapacağız diyorlar. Şehit aileleri olarak büyük bir aile olduk, kenetlendik. Tüm sosyal hayatımız beraber geçiyor. Kocaman bir aile olduk. Bugün de burada bu hainler ceza alırken yine beraberiz. Bu bizi güçlü kılıyor.”
SAMİMİYETİNİZE BAKACAĞIM
Bir süre sohbet ettiğimiz ailelerle beraber mahkeme salonuna girdik. Sanıkların etrafını saran askerler öyle fazlaydı ki, sanıklar ancak kameradan görünüyordu. Basın bölümünde yaklaşık 10 gazeteci vardı. İzleyiciler, salona girenlere davalarına sahip çıkması konusunda tavsiyede bulundu. İzleyici mi müşteki mi olduğunu anlayamadığımız yaşlı bir amca gazetecilerin oturduğu bölüme gelip “Yazın bunu. Bu davayı yazın. Hepinizin samimiyetine bakacağım” dedi. Tutuklu ailelerinin olduğu bölümde sanık avukatlarının az olması dikkat çekti. Neredeyse 10 kişi bile yoktu. Sanık izleyicileri bölümünde yer yer boşluklar vardı. Hâkim kararları okumaya başladı. Mahkeme salonunda köprüde çenesinden vurularak ağır yaralanan Gazi Levent Deveci ile beraber kararı dinledik. Mahkeme başkanı, müşteki sıfatında olanların isimlerini tek tek sayarak, sanıkların hangi suçtan ne kadar ceza aldığını okumaya başladı. Başkanın, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından başlayarak beraate kadar kimin ne ceza aldığını okuması tam bir saati aldı.
NASIL DA İNANMIŞLAR
Önümüzdeki masanın üzerine 34 şehidi temsilen 34 tane Türk bayrağı koyulmuştu. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını duyan müşteki ve aileleri bölümünden “Oh be”, “Nihayet”, “İdam istiyoruz ne ağır müebbeti?” gibi tepkiler yükseldi. Müebbet hapis cezaları ilan edilirken FETÖ mensubu askerlerin yakınları büyük bir hayal kırıklığı ve yıkılmışlık içerisindeydi. Kararın okunmasının uzun sürmesi şehit, gazi ve izleyicilerin yer yer sabrının taşmasına neden oldu. Gazi Levent Deveci yer yer bize tutuklu askerler ve ailelerini göstererek “Nasıl da inanmışlar, şu hallerine baksana” dedi.
Bu sırada sanık aileleri sırasından bir kadın, okunan karara karşı ağlayarak “Bu cezaları nasıl veriyorsunuz” diye karşı çıkarken, şehit ailelerinden “Bize soracaksın onu. Biz tatmin olmuyoruz bu kararlardan. Çocuğun giderken düşünecekti” diye yanıt geldi. Cezalar açıklanırken müştekilerin isimlerinin okunması yakınlarını zaman zaman duygulandırdı. 15 Temmuz gecesi yapılan acımasızlığı ve vahşeti hatırlayan aileler idam taleplerini yüksek sesle dile getirdi.
BERAAT KARARINA BÜYÜK TEPKİ
Duruşmanın ortalarına doğru tutuklular kısmından bir ses yükseldi. Birisinin fenalaştığını düşündüğümüz an, karara tepki için böyle bir hareket yaptığı anlaşıldı. Salondan çıkarılırken sağlıklı olduğu görülen darbeci asker, götürülürken bağırıp izleyenleri tahrik etmeye çalıştı. Bütün salon ayağa kalktı ve darbeci askere büyük tepki gösterdi. Diğer bir yanımda oturan gazi Fatih Öztürk ise “Bunlarda din iman yok. Bu tipleri rütbeli asker yapmışlar” diye sitem etti.
Uzun süren karar okumasına gazi Levent Deveci “Bunu dinlemek zulüm. Dinlerken daraldım. Besleyip büyütüyoruz. Bunları görmek bile beni çıldırtıyor” yorumunda bulundu. Mahkeme başkanı, 72 sanığa hayatını kaybeden şehitlerin her biri adına ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiğini, 22 sanığın 17 yıl 7’şer ay, 5 sanığın da 15’er yıl hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı. Bazı davaların ayrıldığını ilan ederek 1 asteğmen ve 43 erin ise tüm suçlardan beraatlerini açıkladı. Beraat kararına sanık ailelerinden alkışın yükselmesi ve darbeci askerlerin hep bir ağızdan Harbiye Marşı’nı okumaya başlaması müşteki ailelerinin sabrını taşırdı. Salonun tansiyonu bir anda yükseldi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 44 sanık için verilen beraat kararını temyize götüreceği bildirildi.
***
15 TEMMUZ DARBE DAVALARI PLATFORMU BAŞKANI AVUKAT MEHMET ALAGÖZ
OLAYIN TAKİPÇİSİYİZ
Davada bazı sanıkların tahliyesini ve beraatını bekliyorduk. Zaten salondaki gerginlik de bundan kaynaklandı. İnsanlar bazı kişilerin tahliye olacağını duyunca, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını hatırlayarak buna tepki gösterdi. Tepki göstermeleri normal. Beraat edenlere, pozisyonları beraat etmeyi gerektirir mi gerektirmez mi diye ayrıca yeniden bakacağız. Sanıkların büyük bir kısmı ceza aldı, her bir şehit ve gazimiz için ayrı ayrı cezalar verildi. 2 yıl geçmeden, 15 Temmuz’un yıldönümü gelmeden bu davadaki sanıkların cezalarının verilmiş olması, davaların karara bağlanması, kamuoyu açısından olumlu bir durum. Tabi bunun istinad süreci var. Akabinde Yargıtay süreci olacak, burada bitmiyor devam edecek. Biz şehit yakınları ve gaziler adına baştan sona takipçisi olacağız. Mahkeme buna ilişkin bir değerlendirme yaptı ama gerekçeli kararı da göreceğiz. Yani hangi sanıklara ne esas alınarak ceza verildi ve ne esas alınarak beraat kararı verildi bunu ancak gerekçeli kararda göreceğiz. O da muhtemelen birkaç ay sürecek.
PSİKOLOJİK SAVAŞ VERİYORLAR
Sanık avukatlarının sayıca az olması bir taktik olabilir. Psikolojik savaş veriyorlar. Sonuçta bu kararı bugün alırlarsa 7 gün içerisinde itiraz etmeleri gerekiyor. O süreci biraz daha uzatmak, yargılamaları sürüncemede bırakmak, vakit kazanma çalışması olarak görüyorum sanık vekillerinin gelmeyişini. Çok acil mazeretleri yoksa tabi. Duruşmaları başından beri takip eden pek çok avukat vardı, karar açıklanırken olurlar diye bekliyorduk ama gelmediler. Bu bir psikolojik savaş.
Avukatların sanıklarla özdeşleşmemeleri gerekir. Fakat darbe yargılamalarında sanık avukatları sanki sanıkmış gibi militanca hareket ediyorlar. Oysa biz hukukçuyuz. Müşteki müdahil avukatı olursanız verdiğiniz tepkiyi anlarım. Sonuçta darbeye karşı vatanını milletini korumuş insanların avukatlığını yapıyorsunuz. Biz onu bile yaparken kendi müvekkillerimizi, gazilerimizi, şehit yakınlarımızı zapt etmeye sakinleştirmeye çalışırken, bir kısım sanık avukatları özellikle olayı provoke edip sanık yakınlarını tahrik edip militarize etmeye çalışıyorlar.
MARŞ OKUMAK BİR ŞEY İFADE ETMEZ
Bugün de hüküm açıklanırken özellikle askeri öğrencilerin bulunduğu alanda sanıklar hükmü sessiz sedasız dinliyorlardı. Ama oradan birinin bir işaretiyle bir anda kalkıp marş okumaya çalıştılar. E tabi bu salonu provoke diyor, tahrik ediyor. Orada 30 -40 kişi marş söylese ne olacak söylemese ne olacak? Yüzlerce yıl ceza aldılar. Askeri öğrencilerin yargılandığı davalarda böyle bir taktik geliştirmeye çalıştılar. Birkaç davada cezaları belli olduktan sonra tepki olarak Harbiyeli olduklarını göstermek adına Harbiye Marşını okumaya çalıştılar. Bunu bir yandan TSK’dan destek almak için, “Biz Harbiyeliyiz darbeci değiliz” mesajı vermek için bunu yapıyor olabilirler ama okuyup okumamaları hiçbir şeyi ifade etmiyor. Sonuçta son sözü mahkeme söylüyor.
METİN KÜLÜNK
GEÇMİŞ DARBELERE SELAM VERMEYE ÇALIŞTILAR
Karara müştekilerin, şehit yakınları ve gazilerin gösterdiği tepki son derece doğal. Bunu herkes anlayışla karşılamalı. Köprü davasında şüpheye sebep olacak hiçbir gerekçe yok. Her şey çok açık; kamera kayıtları, şehitlerin mübarek halleri, gazilerin vuruluş anları, vuranlar… Kim yardım etmiş kim sıkmış, hepsi ortada bu davada ve delillerde tereddüt yok. Beraat kararlarına ilişkin itirazlar inanıyorum ki değerlendirilecektir. Gazilerin ve şehit yakınlarının mahkeme salonundaki feryadı doğal bir feryattır. Ki buna rağmen yine olgunlukla karşıladılar. Onun için ben kararın istinafta değerlendirileceğini tüm delillerin yapılan itirazla değerlendirileceğini ümit ediyorum. 15 Temmuz bitmedi, bitmeyecek. FETÖ terör ve çıkarcı örgütünün ne kadar omurgasız, fütursuz ve ilkesiz olduklarının en önemli belgelerinden birisi de mahkeme salonunda söyledikleri marştır. Marş üzerinden geçmiş darbelere selam veriyorlar.
15 Temmuz akşamı Türkiye’de henüz olması gerektiği gibi anlaşılmadı. O gün kaybolanlar şimdi 15 Temmuz kahramanı, o gün ortalıkta görünmeyenler şimdi şimdi öyle cilalı laflar ediyorlar ki, hayret ediyorum. Ama o günün acısını yaşayan gerçek kahramanlar asaletlerine yakışır şekilde, mahkeme salonlarını hiç terk etmediler. Duruşmaları terk etmediler davanın takibi aşamasında hiç geri durmadılar. 15 Temmuz bitmedi bitmeyecek bu mücadele sürecek.
İDAM MESELESİ KONUŞULUP TARTIŞILMALI
Şehit yakınlarından idam talepleri geliyor. İdam tartışması devlet meselesi. Dolayısıyla sokağın tepkileri duygu olarak son derece haklı. 250 tane insana kurşun sıkılmış, insanların ancak DNA testiyle kimliği tespit edilmiş. Bu acının ne demek olduğunu ancak onlar anlayabilir. Toplumun bu anlamda yüksek sesle tepkisini ve beklentisini ifade etmesini saygıyla karşılıyorum. Ancak bir şeyi milletimizle açık konuşmak zorundayız, idam Türkiye’nin AB müktesebatına uyum sürecinde devletin verdiği bir karar olarak kaldırılmış. Bu anlamda devlet gideceği istikamette bir değişiklik yapacaksa elbette ki idam konuşulur, parlamentoda da karşılığını bulur ama değilse bunun açıklıkla konuşulması gerektiği kanaatindeyim.
Bu alçaklar kurşunları bilinçli sıktılar. Katlederken bilinçli yaptılar. 15 Temmuz gecesindeki hiçbir eylem bilinçsiz değil. Adaletin verdiği karara saygı duyuyoruz. Ama vicdanen yaralı mıyız? Ben yaralıyım. Yani bu kavga bitmedi. Bu kavganın yaraları öyle kolay kapanacak yaralar değil. Bu ülkenin ödediği bedelin en önemli akşamlarından birisi de 15 Temmuz’dur. Dilerim, bundan sonra bu millet böyle ağır bir imtihanla karşılaşmasın.
15 TEMMUZ DERNEĞİ BAŞKANI ABDURRAHMAN TARIK ŞEBİK
ŞEHİT YAKINLARINI ANLAYABİLMELİYİZ
15 Temmuz Şehitler Köprüsü davası, zihinlerde darbenin başladığı, haberin alındığı yer olarak kazındı bu yüzden önemli. Geçen seneden beri şehit ailelerimiz ve gazilerimizle davaları takip ettik. İçeride gördük, beraatler var. 15 Temmuz günü yaşananlara sebep olan katiller orada oturan insanlar. Ama mahkemenin kararına saygı duymak zorundayız.
Şehidimizin, gazimizin hissiyatıyla meseleye bakıp sinirleniyor olması normal. Kimileri diyor ki niye ses çıkarıyorlar? Onların hislerini anlayabilmek lazım. Malum bu süreçte sürekli mağdur olan biziz algısı oluşturuyordu darbeciler. “Bizim suçumuz yok” ya da “bu kadar insanı siz devletten el çektirdiniz” diyorlardı. Hiç kimse bu süreci sulandırmaya, bu süreci yok saymaya kalkmasın. Gerek salonda, gerek salon dışında, 15 Temmuz gecesi sokakta verilen mücadelenin bir benzerini verdik. Vatandaşlarımız şehit ailelerimiz ve gazilerimizle beraberdi. Benim ricam, kalan davalara da aynı ilginin gösterilmesi.
Halime Kirazlı, 21.07.2018, Sonsuz Ark, Çırak Yazar, Özel Dosyalar
Özel Dosyalar
Halime Kirazlı Yazıları
Takip et: @hlmkrzl
İlk yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.