Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, yeni tür küresel stratejileri okuma zorluğu yaşayan stratejistler için önemli bir ilişkiler seti sunmaktadır. ABD'nin kanlı geçmişinde çok etkin bir entrikacı faktör olarak Kissinger faktörünün Trump yönetiminde de aktif olduğu gerçeği, ABD'nin geleneksel politikalarından vazgeçmediği anlamına gelmektedir. Trump sıradan bir ABD başkanı olarak kan dökücü satanizmin hizmetindedir.
Seçkin Deniz, 27.07.2018
Henry Kissinger Pushed Trump to Work With Russia to Box In China
Konuya bilen 5 kişinin Daily Beast’e anlattıklarına göre, zamanında Sovyetler Birliği'ni izole etmek için Çin ile diplomatik ilişkiler kurmanın gerekliliğini söyleyen eski ABD Dışişleri Bakanı, Trump’la yaptığı bir dizi toplantıdan sonra neredeyse şimdi bunun tam tersini savunuyor. Potansiyel strateji, Çin’in artan gücü ve nüfuzu ile savaşabilmek için, bölgedeki diğer ülkelerle birlikte Rusya ile yakın ilişkilerini kullanabileceğini gösteriyor.
Yine edinilen kaynaklara göre; Dışişleri Bakanlığı, Pentagon ve Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki yetkililere ek olarak, Trump'ın üst düzey danışmanlarından bazıları da Pekin’i durdurabilmek için Moskova ile yakın ilişkiler kurma teklifine sıcak bakıyor.
Ancak fikir, başkanın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e olan ilgisinden dolayı iç politikada sayısız baş ağrısına neden olmasından dolayı çetrefilleşiyor.
Hem Beyaz Saray, hem de Ulusal Güvenlik Konseyi konu hakkında yorum yapmayı reddetti. Kissinger'ın ofisi de açıklama isteği taleplerine geri dönüş yapmadı.
Aslında, 2016 seçim kampanyasından bu yana en az üç kez Trump ile görüşen Kissinger'ın tartışmalı bir dış politika siciline ve yapılan 'savaş suçlusu' ithamlarına rağmen yönetime böyle bir teklifte bulunabilmesi, Amerikan üst siyasi çevrelerinde hala muazzam bir gücünün olduğunun kanıtıdır. Bu ayrıca, jeopolitik ilişkilerin kendi dönemine göre çarpıcı bir şekilde nasıl değiştiğinin de bir yansımasıdır.
Kissinger asla bir Çin sempatizanı olarak görülmez. Ama bazı çevrelerde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'e doğrudan bir bağlantısı olduğu da iyi bilinmektedir. Şi Cinping’in Trump'la yaptığı yüzeysel tartışmalar, Çin'in imzası olan ve Çin merkezli bir altyapı ve ticaret dünyasını hedefleyen Bir Kuşak, Bir Yol Girişimi (Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in 2013 yılı sonunda Orta Asya ve Güney Asya ülkelerine gerçekleştirdiği bir dizi ziyaret sırasında duyurduğu modern İpek Yolu) anlaşmalarıyla kamuya yaptığı beyanlarla ters düşmektedir.
Kissinger asla bir “Rusfobik” değildir. Yıllar içinde Putin ile 17 kez görüşmüştür. Ve Kissinger, Washington ve Moskova arasında daha iyi bir ilişkinin olması gerektiğini defalarca savunmuştur. Geçtiğimiz hafta Helsinki'de Trump ve Putin arasındaki zirve için Kissinger, “Bu gerçekleşmesi gereken bir toplantıydı. Bunu yıllardır savundum” demiş, toplantıda Rus seçimlerine müdahale konusunda endişelerini ve dünyanın en etkili devletleri arasında daha iyi bir güç dengesine ihtiyaç olduğunu da belirtmiştir.
Trump’ın Putin’e olan ilgisine bakılacak olursa, Kissinger’ın görüşlerinden etkilendiği anlaşılıyor. Eski bir Trump yönetimi yetkilisi, Trump’ın bu hafta başında Putin’e karşı Helsinki zirvesindeki duruşunu “Nixon-Çin oyununun tersi” olarak nitelendirdi.
Zirvenin sahne arkasındaki stratejiye aşina olan eski bir yetkili de, “Rusya ve Çin birbirlerine giderek yakınlaşıyorlar ve gerçekleştiği takdirde bu birliktelik ölümcüldür” ifadesini kullandı.
2016 başkanlık seçim kampanyası sırasında, Trump yörüngesindeki bazı figürler (sadece Kissinger değil) egemen Çin tehdidi olarak nitelendirilen tehdide karşı tek Rusya ile değil, aynı zamanda Japonya, Filipinler, Hindistan, Orta Doğu ülkeleri ve diğerleri ile ilişkileri genişletme stratejisini tartıştılar.
Kaynaklar, başkan olduktan sonra Trump’ın farklı görüş işaretleri gösterdiğini belirttiler. Bu da Çin'e karşı gerçek duruşunun tanımlanması işini zora sokmuştu. Başkan, Çin liderini övdü, onunla önemli dış politika meseleleri üzerinde ortaklık kurdu, ama ticaret konusunda son derece çatışmacı bir tutum benimsedi. Büyük, uyumlu bir “karşı ağırlık” politikasına benzeyen herhangi bir şey henüz sergilenmedi. Ve bu tür bir sonucu elde etmek için kullanılacak temel ekonomik kaldıraçlardan biri olan Trans Pasifik Ortaklığı ticaret anlaşması – Kissinger tarafından desteklenirken, Trump tarafından terk edildi.
İçte, Çin politikası üzerindeki kavgalar uzun sürdü. Trump’ın eski baş stratejisti Steve Bannon, Çin’in yükselen tehdidine karşı çok tepkiliydi ve geçiş sırasında gerçekleşen Trump-Kissinger buluşmasında bulundu. Bannon’ın bu agresif Çin karşıtı görüşlerini paylaşanlar arasında ticaret danışmanı Peter Navarro, Sens Marco Rubio (Florida Senatörü) ve Tom Cotton (Arkansas Senatörü) ve ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer da vardı.
Öte yandan, Rusya'yla ilişkilerin nihai amaç olmadığını, ancak kıtasal güç yapılarını yenilemenin yıllarca süren bir yaklaşımının parçası olduğunu savunan Kissinger'ın aksine, bu danışmanlar Çin'den gelen tehditle yakın bir dönemde yüzleşilmesi gerektiğini savundu. Stratejiyi yakından tanıyan bir kongre kaynağı, Bannon'ın “ABD ile Arap dünyasından ve Çin'den yayılan medeniyet tehditleri” üzerine odaklandığını söyledi. Gerçekten de Bannon, Avrupa çapında popülist ve milliyetçi partilere destek verdi. Ama şu da var, aynı partiler Putin'i kucaklamış ve övmüştü.
Capitol Hill'in (Capitol Hill, Washinghton DC ve ABD Kongresi için kullanılan mecazi terim) dış politika çevrelerinden bir kaynak, Kissinger'ın şimdiki duruşunun 1970'lerdeki politikalarına ters düşse de, Bannon’dan “daha entelektüel, dürüst ve onurlu” olduğunu belirtirken, geçiş müzakerelerine aşina olan bir diğer kaynak ise, ikisinin de dünya görüşlerinin örtüştüğünü söylemektedir.
“[Kissinger] Rusya ile bir ortaklığı asla savunmadı” diyen kaynak, “Ama teröre karşı 17 yıl süren küresel savaşın çok fazla zaman aldığını ve gereğinden fazla odaklandığını ve şimdi Çin ile büyük bir güç savaşı içinde olunduğunu düşünüyor” diye de ekledi.
Trump’ın Çin’i göz önüne alarak mı, yoksa sadece şahsına duyduğu yakınlıktan dolayı mı Putin’e yakın duruyor olduğu muamması, meclis üyeleri için en büyük bir sorun. Bu sorun, Trump’ın Putin’in istihbarat örgütleri aracılığı ile seçimlere müdahale ettiği iddiası ile Putin’in yanında durduğu Helsinki Zirvesinde de açığa çıkmıştır.
Bu durum, aralarında Çin ile mücadele konusunda Putin ile stratejik olarak işbirliğini savunan milletvekillerinin bulunduğu grup içinde, sert eleştirilerine yol açtı. Ancak Capitol Hill kaynaklarına göre, yönetimin Çin konusunda daha büyük bir hamle yapıp yapmayacağını da merak eden birkaç milletvekili de yok değildi.
Yine bir Kongre kaynağı “Meşru bir şekilde tartışılan şeyleri tanımlamakta tereddüt ediyorum; çünkü bu yönetim büyük bir çöp yangını gibi, neyin ne kadar meşru olduğunu veya meşru olmadığını anlamak imkansız.” dedi.
Trump danışmanları 2016 kampanyası sonrasında Doğu Asya'ya Kissinger tipi yaklaşımını göz önüne aldılar. Ancak, Beyaz Saray'a yakın bir kaynak, “göz önüne almak” anahtar sözcüğünün haklı olarak hali hazırda da var olan büyük bir tepkiye neden olabileceğini de düşünüyorlar. Bu tespiti dillendiren kaynak, birkaç üst düzey Beyaz Saray yetkilisinin “Rusya'nın Çin'e karşı “kullanışlı bir denge unsuru” olacağını düşündüğünü ama herkesin aynı fikir de olamayacağını da ekledi.
Konu sadece Rusya’nın son birkaç yılda sırf Amerika’ya değil, liberal dünyaya karşı da zarar verici bir tutumda olması değil, aynı zamanda Çin’e yönelik baskılarının sadece siber saldırı, silah ve petrol konusunda olmasıdır.
Dış İlişkiler Konseyi başkanı Richard Haass, “Çin ile mücadelede kolektif bir yaklaşım fikrini anlıyor ve çıkarlarımızla entegre etmeye çalışıyorum ama şu anda Rusya'nın bir rol oynayabileceğini göremiyorum” dedi.
ABD yetkilileri hala Çin'in oluşturduğu tehdit konusunda ülkeyi uyarıyor ve bununla mücadele için kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç konusunu yüksek sesle dillendiriyorlar. Geçen hafta Aspen Güvenlik Forumu'nda, FBI Direktörü Christopher Wray Çin'i “bir ülke olarak karşılaştığımız en geniş, en zorlu, en önemli tehdit” olarak nitelendirdi ve CIA'nın Doğu Asya Müdür Yardımcısı Michael Collins, Çin’in ABD'ye karşı bir “soğuk savaş” mücadelesinde olduğunu söyledi.
National Interest Düşünce Kuruluşu yöneticisi Harry Kazianis “Trump yönetimi; ticari konulardan, Asya'ya egemen olma isteği konularına kadar Çin'in yükselişini, Amerika’nın bir numaralı ulusal güvenlik sorunu olarak görüyor. Eğer Rusya Çin’in yükseliş potansiyeline karşı bir ortak olarak kabul edilirse buna hiç şaşmam” dedi.
Teoride, Rusya’yı Çin’e karşı strateji partneri olarak görmek, Putin ve Şi’nin yakınlığını düşününce çok da olası değil.
ABD Donanma Okulunda Rusya ve Çin uzmanı olarak çalışan Lyle Goldstein, “Çin ve Rusya şu anda çok benzer bir dünya görüşüne sahipler ve birbirlerini destekliyorlar. Aralarında büyük bir çatlak görmüyorum,” derken, yakın zamana kadar Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Asya portföyünde çalışan Abigail Grace “Rusya ve Çin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde genellikle birbirlerini tamamlayıcı bir politika güdüp birbirlerini desteklemiştir. Çin-Rusya işbirliği seviyesinin ABD'nin çıkarları dahilinde olduğunu düşünmüyorum” dedi.
Fakat Moskova ile Pekin birçok stratejik hedefi paylaşıyor, samimi ilişkileri var. Ama aynı zamanda aralarında Orta Asya'yı da kapsayan göreceli bir güvensizlik alanı da var. Çin, Orta Asya stratejisinin önemli bir parçası olan Bir Kuşak, Bir Yol projesi ile bölgede ekonomik ve diplomatik büyük bir girişimde bulundu. Ancak Rusya, bu bölgeyi geleneksel nüfuz alanı içinde görüyor. Şi'nin Kazakistan ve Özbekistan gibi ülkelere yayılmasına engel olmasa da, Çin’in davetine rağmen bu projeye katılmayı da reddetti.
Orta Asya'nın da ötesinde, muazzam ekonomisi ve hızla genişleyen askeri emelleri ile Çin, Rusya'nın küresel ağırlığını göz önüne alıp onu (gayri resmi veya başka bir şekilde) ortaklıklar aramaya zorlayabileceği de aşikardır.
Beyaz Saray'a yakın bir kaynak; “Uzun vadede bakıldığında, - tıpkı Washington'ın yaptığı gibi - Moskova'nın Pekin'i en büyük jeopolitik düşman olarak göreceği inancı var ve bu da Amerika ile bir yakınlaşma ihtimali olduğunu gösteriyor, ama bu yakın bir gelecekte görünmüyor” dedi. Ancak, “Nixon zıttı” stratejisinin henüz uygulanmamasının çok iyi bir sebebi var. Bu sadece jeopolitik olarak gerçekçi değil.
Aspen Güvenlik Forumu'ndan Politika Savunma Alt Sekreteri John Rood, “Çin daha uzun vadeli stratejik bir sorundur. Ancak pek çok açıdan Rusya, nükleer silahlarına ve ayrıca Rus hükümetinin sergilediği bazı davranışlara bağlı olarak daha büyük bir yakın dönem tehdididir” diye belirtti.
Rusya, zaman zaman Avrupa ve Amerika’nın “havalı bir düşmanı” olmuştur. Aynı zamanda ABD siyasetinde son derece yıkıcı bir güce sahiptir, bu da onu mevcut uluslararası sistemi korumaya yönelik iddialı bir girişim için, mantıksız bir ortak haline getirmektedir.
Kazianis, “Demokratik kurumlarımıza saldıran ve Ukrayna ve Suriye'de haydut bir devlet gibi davranmaya çalışan Rusya ile Çin'i ele geçirmek için ittifak kurma şansı yok gibi. Fakat şunu da bilin: zaman ve şartlar fikri değiştirebilir ve kalpleri kazanabilir. 7 ila 10 yıl içinde gerçekten gerçekleşirse hiç şok olmam ” diye belirtti.
ASAWİN SUEBSAENG, ANDREW DESİDERİO, SAM STEİN, BETHANY ALLEN-EBRAHİMİAN, 25.07.2018, The Daily Beast
Nehir Nil, 27.07.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çevirmen Yazar, Çeviri, Çevirilerdeki Sesler
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.