"Aslında cehaletin en büyüğünün kötülüğü engellememek, kötülüğe hizmet etmek demek olduğunu itiraf etmeliler. İyiliğin asla kötülük yapmamak demek olduğunu öğrenemediklerini, çünkü okudukları kitaplarda böyle bir tanım olmadığını anlatmalılar."
Çok kitap okuyanların günah çıkarması gerek. Kitap okumayanlara karşı içlerinde tuttukları itirafları anlatmaları gerek. Diz çöküp üstelik, af dileyerek anlatmaları şart. Haksız aşağılamalarla dolu bu karmaşık üstenci bakışlarının arkasındaki gerçeği tek tek hiç çarpıtmadan izah etmeliler herkese. Anlatmalılar içlerindeki insanın öyle özenilecek imrenilecek bir karaktere sahip olmadığını; tam aksine çok kitap okumuş olan olarak dışarıdan görünen içlerindeki insanın hırpani kılıklı, tüm iyi nitelikleri didiklene didiklene çarpık çurpuk bir biçime dönüşmüş ahlak bozumu bir sefil olduğunu.
Okuduğum kitaplardan seçip aldıklarımı seriyorum önüme... ilk hatırladığım his yorgunluk; ne kadar çok şey vardı okuduğum kitaplarda inançlarıma, iyilik algılarıma uymayan... onları ayırmak için ne kadar çok çaba sarf ederdim, ne kadar çok 'bu yanlıştır' derdim.
Kitapların içine oldurulan şeylerle her an mücadele etmek, onlardan etkilenmemek ne kadar zordu bir bilseniz. Üstelik bin yıl yaşasam aklıma bile gelmeyecek olan, gözleme imkanım bile olmayacak olan o kadar çok kötülükle karşılaşıyordum ki kitaplarda; her bir kötülüğe karşı geliştirdiğim savunma teknikleri çıkıp geliyor çocukluğumdan gençliğime, yetişkinliğime. Boşuna harcanmış bir enerji, boşuna harcanmış bir zaman diyorum şimdi esefle.
Ben Kur'an okumuştum ilk evvelde, peygamberlerin hayatını okumuştum ecnebilerin, müşriklerin, münkirlerin yazdığı kitapları okumadan önce, avantajlıydım. Peki ya benim gibi olmayanlar? Belki ben, kötülüğü tanımış olarak okuyordum kitapları; ya başkaları? Ya da kötülüğü tanımış olmak ve kitaplarda daha gelişmiş, tasarlanmış kötülüklerle karşılaşmak beni o kötülüklerden korumaya yetiyor muydu?
Yaşarken, kötülüğün bizzat kendisi ile kitaplardaki boyutlarda karşılaşmasam bile kötülüğün kitaplara özenle nakşedilmiş türleriyle karşılaşıyordum işte; nasıl tavır almam gerekiyorsa normal hayatta kitapları okurken de öyle tavır almak zorunda kalmıyor muydum? Kitap okumak, kitapta yazılanları hayata dahil etmektir bu yüzden; her şey iyi irdelenirse kendi fiili varlığıyla yaşanıyordu, gündelik hayatta olsun ya da zihnin gündeliği bile aşan etkisi ile kitaplarda olsun.
İyilik yok muydu kitaplarda? Vardı elbette; ancak aşılması güç kötülük türevleriyle karşılaşan bir genç okur için hangi büyük iyilik bilgisini öğretiyorsunuz ki okullarda, evlerde? İyilik daha çok ve ayırt edilebilir olsaydı kitaplarda, çok kitap okuyan Avrupalılar, Amerikalılar, Ruslar ya da Japonlar ülkeleri adına yapılan kötülükleri engellemek için neden herhangi bir tepkisel tutum almadılar ve almıyorlar? Dünyanın en yok edici silahlarını yapanlar ve kullananlar onlar değil mi? Nerede iyilik?
Çok kitap okuyanlar, az ya da hiç kitap okumayanlardan kat kat fazla kötülük üretmiyorlar mı, daha çok insan öldürmüyorlar mı? Çok nezih saydığınız bol kitap okuyan İskandinav canlıları en fazla silah ihraç eden ülkeler sıralamasında üstlerde değiller mi?
Evet; günah çıkarmalılar çok kitap okuyanlar, hiç kitap okumayanlara... Aslında cehaletin en büyüğünün kötülüğü engellememek, kötülüğe hizmet etmek demek olduğunu itiraf etmeliler. İyiliğin asla kötülük yapmamak demek olduğunu öğrenemediklerini, çünkü okudukları kitaplarda böyle bir tanım olmadığını anlatmalılar.
Bilenle bilmeyen bir olmaz; ama hangi bilmek, neyi bilmek? Kim iyiliği anlatan kitapları okumaktan insanı men edebilir ki? Kötülüğü bilmek bilmek midir? Bilmek iyilik için değilse, şeytan da biliyor ve bilmeyenlerle bir değil ürettiği kötülük.
Artık okuduğum binlerce kitaptan sonra kitap okumak istemiyorum; artık tasarlanmış kötülüklerle mücadele etmek istemiyorum, artık yazılmış kötülüklerden haberdar olmak istemiyorum. Çünkü kitaplar iyiliği anlatmıyor. Batı kültürünün ürettiği kötülük insanı insan olmaktan çıkaracak boyutlarda, yazdılar, okuttular kötülüğü; doğu kültürünün ürettiği kötülük eşi benzeri olmayan düzeyde ve halen insanı insan olmaktan çıkaran her türlü şeytanî kırıntıyı içeriyor.
Niye okusun insan, niye oku diye zorluyoruz çocukları? Sevecekleri bir şey olsa kitapların içinde, biz tutabilir miyiz onları? Kötülük sevilmez, kötü bile kötülüğü sevdiği için yapmaz. O halde içinde binlerce kötülük türünün işlendiği, sevgisizliğin, saygısızlığın, bencilliğin, fırsatçılığın, hırsın, yüceltildiği kitapları okumaları için insanları zorlamayın.
Eğer okusunlar istiyorsanız, iyilerin yazmasına izin verin, iyilerin yazdıklarının okunması için çaba gösterin. Işıklı sahnelerinizde kibirle yürüyen, parlak ekranlarınızda kasıla kasıla konuşan, ödüller verip camdan yapılma kibir kulelerine oturttuğunuz kötülüğün hizmetkarları ile bunu yapamazsınız.
Onlar günah çıkarmayacaklar biliyorum, onlar kitapların kötülüğü yaydığını size söylemeyecekler, çünkü ondan besleniyorlar, çünkü hayatları ona bağlı, çünkü kibirleri onunla nefes alıp veriyor.
Doğa Toprak, 28.07.2018, Sonsuz Ark , Kırlangıç Zamanları,
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.