6 Ağustos 2018 Pazartesi

SA6617/ME40: Ötedeki Hayatlar...

"Niye böyle yazmıştı, niye dört temel konu üzerinden anlatmıştı, anlamadım. Oysa hayatın binlerce nimetle ve binlerce sıkıntıyla dolu olduğunu biliyordum."


Dolanıp duruyordu, ağzından dökülen sözcükler garipti: "Az ötedeki hayat.... daha azdan fazla mı, daha fazladan az mı, az mı fazla mı, nasıl sence?..." Sonra sakince oturdu bir mektup yazmaya başladı. Merakla masasına yaklaştım, gergindi, parmakları aralıksız bir şekilde çalışıyordu. Sanırım yazdığı kişi yanında olsa bağıracak çağıracaktı da.

Mektubu bitene kadar ne yazdığına bakmamaya karar verdim, omzuna kondum ve yüzünü izlemeye başladım. Asık bir surat, kıpırdamayan dudaklar, hareketli göz kapakları ve sık sık terleyen bir alın... Az sonra geriye çekildi ve kalktı masasından... 

Yazdıkları apaçıktı:

"Yetinmiyorsun; buna karar verdim. Sağlığın yerinde, sağlıklı çocukların var, eşin var, işin var. Sağlığına ulaşmak için çırpınan insanları gördün mü hiç? Hastahaneler tıka basa dolu, yetmiyor her gün bir tanesi açılıyor, insanlar hastalıklarına deva arıyorlar; yürüyemeyenler, oturamayanlar, nefes alamayanlar, bir şey yiyemeyenler, içemeyenler, öleceklerini bilerek bir umut diyerek aylarca yıllarca ilaçlarla yaşayanlar, saatlerini ilaç saatlerine ayarlayanlar, doktorun ağzından çıkacak 'iyi' bir haber için günlerce Allah'a dua edenler, tahlilleri ellerinde doktor kapısında bekleyenler, uzuvları kesilenler, gözleri kör kulakları sağır olanlar, kalp damarları tıkalı olanlar, ameliyat olanlar, beyin kanaması geçirenler, tansiyon-şeker hastası olanlar... anlatmamı ister misin daha fazla?

Çocukları olsun diye çabalayanları gördün mü hiç? Ya sağlıklı doğmayan ya da sonradan hastalanan çocukları? Her gördükleri çocuğa imrenerek bakanları, anne-baba desin diye bir çocuk tüm servetlerini bağışlamak isteyenleri, çocuksuz kendilerini kurumuş bir ağaç gibi hissedenleri, yarında bir umut var diyerek doğurganlık yaşını geçene dek her gün ağlayan kadınları, başka kadınlardan çocuğum olur diyerek hayatlarını mahveden erkekleri, tüp bebek merkezlerinde çekilen sıkıntıları, bir annenin ya da bir babanın ya da her ikisinin yanında tedavi için doktor doktor hastahane hastahane gezen o masum çocukları, çocuğuna bir yerde bir ilaç bulunmuş mu diye gece gündüz haber takip edenleri... anlatmamı ister misin daha fazla?

Bir eşi olsun diye göğü tarayan gözlerle umut dualarına çıkanları gördün mü hiç? Ya eşi hasta olanları? Nikah masasına koşuşturanları, boşanmak için mahkeme kapılarında ömür tüketenleri, her iyi şeyi birlikte yaşayıp en küçük bir sıkıntıda dengelerini bozanları, eşlerinden başkaları ile hayal kuranları, eşlerinden başkaları ile yatıp kalkanları, zenginleşince karılarını beğenmeyerek parayla satın aldıkları kadınlarla gecelerini gündüzlerini kirletenleri, gönüllerinin sevdiğine ulaşamayanları, parasızlıktan evlenemeyen aşıkları, evlendikten sonra eşleri hastalananları, hastalıklarla geçen hayatları... anlatmamı ister misin daha fazla?

Bir işi olsun diye kapı kapı gezenleri gördün mü hiç? Bulduğu işte gece gündüz çalıştığı halde geçinemeyenleri? Eşlerinin, çocuklarının yüzüne bakamayan işsizleri, evlerinin masraflarını karşılayamayan işli parasızları, borçtan beli bükülen, ömrü taksitlerle geçen iş mahkumlarını, oturma odası olmayanları, bir ev eşyası alınca sevincinden bir hafta uyuyamayanları, perde parası için aylarca çalışanları, her pazar vakti pazar parasını denk getirmeye çalışanları, her okul vakti servis, kıyafet, harçlık kabusu çekenleri... anlatmayayım istersen daha fazla?

Şükretmiyorsun, yetinmiyorsun; buna karar verdim. Sen bir nankörsün, sana verilen nimetleri beğenmiyorsun. Sana söyleyebilecek hiçbir şey yok; sen basit bir azgınsın, hepsi bu..." 

Niye böyle yazmıştı, niye dört temel konu üzerinden anlatmıştı, anlamadım. Oysa hayatın binlerce nimetle ve binlerce sıkıntıyla dolu olduğunu biliyordum. Sanırım, mektubu yazdığı kişiye yazmak istedikleri bunlardı, onun ihtiyaç duyduğu şeyler duymak istemediği gerçekler bunlardı...

Haklı mıydı? Herkes ötedeki hayatları mı istiyordu? Sanırım haklıydı, ama ötede ne vardı kimse bilmiyordu. Delicesine bir azgınlık her yeri sarmış durumdaydı çünkü.



Mustafa Ege – Pazartesi, 06/08/2018 –00:06/ İz Etki Ekinoksları 40



Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.





Seçkin Deniz Twitter Akışı