Takdim
Irak’ta seçimler bitti ama hükümet kurma pazarlıkları hala devam ediyor. Mukteda Sadr’ın listesinin öne çıkması, tek başına bir hükümet kurmaya yetmediği gibi, bölgesel sorunlar hali hazırdaki gibi çoğulcu bir yönetimi gerekli kılıyor. Geçtiğimiz hafta Abadi’nin Türkiye ziyareti, hükümet arayışında bir destek olarak yorumlanıyor. Zira İran ile ABD arasında kalan bir Irak için Türkiye belki de tek çıkış noktası. Bu ziyaret Türkiye’nin güvenlik politikaları için de önemli, çünkü Sincar Operasyonunda olduğu gibi terörle mücadelede elini güçlendiren açılımlara sahip.
Irak Uzmanı Bilgay Duman’la Irak’taki dengeleri ve seçimden sonraki hükümet kurma pazarlıklarını konuştuk. Duman, Abadi’nin Türkiye ziyaretinden hemen sonra Sincar’a yönelik yapılan hava operasyonunda, PKK’nın sözde en önemli yetkilisinin öldürülmesini önemli bir gelişme olarak kaydediyor.
-Kerkük’teki seçimin sonuçları hala tartışılıyor. Elle sayımdan bir netice çıkmadı. Sürece müdahale mi var sizce? Kim, neden müdahale etmiş olabilir?
Açıkçası doğrudan bir müdahale olduğunu düşünmüyorum. Kerkük’te böyle bir müdahalenin olması, Irak genelinde büyük bir değişikliği beraberinde getirir. Bir taraftan hükümetle ilgili siyasi pazarlıklar devam ediyor. Bu süreci bozmamak için de büyük bir adım atılmadı. Evet, Kerkük’te Türkmenlerin hakkı yendi, denge bir şekilde sağlanamadı. Diğer taraftan da bunu yaparken Irak genel siyasetindeki denge düşünülerek yapıldı. Çünkü Kerkük’te yaşanacak büyük bir değişiklik Irak’taki siyasetin dengesini bozacaktır. Ben çok büyük bir değişiklik beklemiyordum açıkçası, nitekim de öyle oldu.
Seçimlerde en büyük listeye sahip olan Mukteda Sadr hükümeti nasıl bir denklemde kurulur?
Şu an itibariyle Mukteda Sadr seçimi kazanmış olsa bile, parlamento toplandığında en büyük koalisyon olmayabilir. Başka ittifaklar da çıkabilir. Parlamento toplandıktan sonra oluşan en büyük koalisyon hükümeti kuruyor. Yani şu an itibari ile seçimleri kazanan Mukteda Sadr, ancak parlamento toplandıktan sonra olası başka bir ittifakın ortaya çıkmaması durumunda hükümeti kuracaktır. El Fetih koalisyonuyla Nuri el Maliki’nin önderliğini yapmış olduğu Kanun Devleti Koalisyonunun bir ittifak yapması söz konusu olabilir. Irak’ta da bu denklem en çok konuşulan konulardan bir tanesi. Mukteda Sadr’ın 54 milletvekili ile sınırlı kalarak bunu genişletememesi durumunda, 49 milletvekiline sahip Fetih koalisyonu ve 25 milletvekiline sahip Kanun Devleti Koalisyonu parlamentodaki en büyük ittifak haline gelebilir.
Abadi, seçeneği üst sırada
-Bu durumda yeni ittifaklar mı söz konusu?
Parlamento toplanmadan yeni koalisyonların yeni ittifakların ortaya çıkması söz konusu. Mukteda Sadr’ın özellikle El Hekim’le beraber yeni bir koalisyon kurma girişimi var. Onlara Abadi ve Allavi’nin eşlik etme olasılığı var. Yani şu an halen hükümet pazarlıkları konusunda net bir durum söz konusu değil. Ama Mukteda Sadr kendi elindeki bu avantajı kaptırmak istemeyecektir. Her ne kadar başbakanın kendi listesinden çıkmayacağını söylemiş olsa bile, kendisiyle ortak hareket edebilecek ya da en azından dediklerini yaptırabilecek bir başbakan seçtirmek için çalışacaktır. Bu konuda da Haydar Abadi’nin adı çok geçiyor.
Haydar Abadi geçtiğimiz günlerde Türkiye’deydi. Türkiye ile Haydar Abadi hükümeti konusunda bir uzlaşı söz konusu. Haydar Abadi’nin tekrar başbakan olması bu noktada Türkiye’nin de işine gelecek. Çünkü Abadi nispeten Irak’taki dengeleri gözeten bir başbakan olarak ön plana çıktı ve 2014’ten sonra bütün sıkıntılara rağmen Irak’taki DEAŞ’ın bitirilmesi konusunda olduğu gibi, Kerkük ve çevresindeki bölgelere yapılan operasyonda da avantajı eline geçirmişti. Ekonomik problemlere rağmen ülkeyi ekonomik olarak ayakta tuttuğunu görüyoruz. Son dönemde Basra merkezli gösterileri de çok çabuk bastırdı.
-Basra merkezli protestolar bitti mi şimdi? Ne şekilde bastırıldı protestolar, halkın talepleri mi karşılık buldu?
Halkın taleplerinin tamamının karşılık bulduğunu söylemek mümkün değil. Bu gösteriler Irak için yeni de değil. Her yaz döneminde yapılan gösteriler bunlar. Tamamen bitmesi için Irak’taki istikrarın sağlanması, elektrik, su, sağlık hizmetleri gibi halkın birincil önceliklerinin karşılanması gerekiyor. Bu da kısa vadeli çözümlerle üretilebilecek bir şey değil. Uzun vadeli ve sistemli çalışmalar, yatırımlar yapılması gerekiyor. Abadi’nin Basralı gençlere devlette kadro vereceğine dair vermiş olduğu vaatler, aşiretlerle yapılan toplantılar, yerel bir-iki görevlinin görevden alınması gibi ufak tefek adımlar, gösterilerin hızını düşürdü.
Türkiye – İran – Arabistan dengesi önemli
-Olası gözüken Mukteda Sadr’ın kuracağı koalisyon, Irak sorununa taraf ülkeler açısından ne ifade eder?
Seçimlerden sonra çoğunluk hükümetinin kurulmasına yönelik bir beklenti vardı. Sadece belli grupların bir araya gelerek oluşturacağı bir hükümet yapısı ortaya çıkıyor gibiydi. Ancak şu an itibari ile 2005’ten bu yana görülen, ulusal birlik olarak adlandırılan hükümete doğru gidiliyor gibi. Seçim sonrası yaşanan hile sözleri, yeniden sayım, DEAŞ’ın tekrar bazı bölgelerde aktivitede bulunması, bununla beraber yaşanan protesto gösterileri, yeniden kimsenin dışarıda kalamayacağı bir süreci beraberinde getiriyor. O nedenle Mukteda Sadr’ın öncülüğünde bir hükümet kurulacak olsa bile, eski dengelerle aynı yönde bir hükümetin oraya çıkacağını görüyoruz. Ancak burada kimin başbakan olacağı da önemli olacak. Nuri el Maliki’nin tekrar başbakan olacağı ihtimali pek gözükmüyor.
Eğer Nuri el Maliki’nin Fetih listesi yani Hadi el Amiri’nin öncülüğünde bir başbakan seçilme durumu söz konusu olursa, nispeten denge sağlayıcı bir hükümet olmayacaktır. Çünkü biraz daha İran yanlısı bir tavrı olabilir ki, bu noktada Amerika’nın pozisyonu konusunda bir soru işaretinden bahsetmek mümkün. Bundan sonra kurulacak hükümetin dengeli bir hükümet olması gerekiyor. Hem Türkiye, hem İran, hem de Suudi Arabistan’la ilişkilerde dengeyi gözetmesi gerekiyor. Abadi 2014’ten itibaren atmış olduğu adımlarda bu dengeyi gözetmeye çalıştı. 2016’nın ikinci yarısından itibaren Türkiye-Irak ilişkileri de nispeten düzelme yoluna girdi. Bu günlerde en tepe noktaya geldiği süreci yaşıyoruz. Mesela Türkiye Abadi’nin ziyaretinden hemen sonra Sincar’a yönelik bir hava operasyonu düzenledi. Oradaki terör örgütü PKK’nın sözde en önemli yetkilisi öldürüldü. Bu bence önemli bir işaret. O nedenle hükümeti kim kurarsa kursun, özellikle Türkiye açısından bakıldığında, ilişkilerin geliştirilmesi yönünde önemli bir pozisyon izleyecek.
Ne İran’a ne de Amerika’ya karşı
-Abadi, Amerika’nın İran’a yönelik yaptırımlara katılacakları açıklamasını yaptı. Bunu nasıl okumalıyız?
Tam olarak öyle söylemedi. Basın açıklamasında, “İran’la ekonomik ilişkilerimizi devam ettireceğiz, zaten dolarla ticaretimizi yapmıyoruz, ama bu uluslararası ortamdan da uzak kalacağımız anlamına gelmiyor” dedi. Yani ne tam olarak yaptırımlara katılıyoruz, ne de yaptırımları göz ardı ediyoruz anlamında bir açıklama yaptı. Abadi denge bulma yönünde bir politika izleyecektir. Zaten İran’a yönelik Amerika’nın pozisyonunu biliyoruz, ama Irak tam anlamıyla İran’a karşı ya da Amerika’ya karşı bir politika izleyemez. Amerika da bunun farkında, çünkü Irak’ta bir adım atılacaksa, Amerika ve İran dengesi her zaman ön plana çıkıyor. Tam anlamıyla ne İran ne de Amerikan yanlısı hükümetin çıkması söz konusu olmaz.
-ABD’nin İran’ı Irak’ta geriletebilme pozisyonu olabilir mi?
İhtimali var ama İran’ın Irak’taki eli çok güçlü. Hem kendi unsurları doğrudan etkili hem de vekalet savaşlarını çok fazla kullanıyor. Özellikle Şii milis unsurları bu anlamda önemli. İran destekli gruplar çok fazla etkili olduğu gibi, ticari ve ekonomik alanda da İran hala Irak’ta çok etkili. O nedenle Amerika’nın tam anlamıyla Irak’taki İran gücünü kırması çok muhtemel değil.
Türkmenleri hedef haline getirebilir
-Erşad Salihi’nin silah vurgusu hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkmenlerin silahlanması mümkün mü?
Açıkçası çok mümkün değil. Bu konuda Irak biraz daha devletleşme ve kurumsallaşma yönünde çaba harcıyor. Belki DEAŞ ilk girdiği dönemde Türkmenler bu konuda adım atmış olsaydı, kabul edilebilir bir noktaya getirilebilirdi. Ancak şu an itibariyle zaten silahsızlanmaya yönelik hamleler var. Mukteda Sadr kendi milis grubu olan Seraya es-Selam’ın bazı bürolarını kapattı. Mukteda Sadr’ın bugün hükümet kurma konusundaki en şanslı taraf olduğu düşünüldüğünde, yeni ortaya çıkacak silahlı yapı Irak’taki hiçbir grup tarafından kabul edilmeyecektir. Bu Kerkük’te de olsa, diğer bölgelerde de olsa istikrar bozucu faktör haline gelebilir. Türkmenlerin yapacağı en önemli şey, korumayı devletten talep etmek olacaktır. Kerkük’te daha dengeli bir güç, hükümete bağlı birimlerde daha dengeli bir yapı talep edilebilir. Ordu ve polis güçleri arasında Türkmenlerin sayısının yetki ve makamlarının arttırılması beklenebilir, ama Türkmenlerin ayrıca silahlı güç kurması gibi bir söylem, hem Türkmenleri daha fazla hedef haline getirebilir hem de çok kolay bir yöntem değil.
ABD boşluk bırakmıyor
-McGurk Barzani ziyaretine gelecek olursak, ABD, Bölgesel Yönetimi yeniden parlatmaya mı çalışıyor?
Zaten 2003’ten bu yana Amerika’nın kurduğu ve yönlendirdiği bir yapı olduğunu biliyoruz. Amerika bu kadar yatırım yapmışken, Mesud Barzani’den ya da bölgesel Kürt yönetiminden vazgeçmek gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Iraklı Kürtler, Amerika’nın kendilerini sattığını düşündükleri için biraz endişeliler. Özellikle Suriye’de PKK’nın uzantısı olan PYD ile geliştirilen ilişkiler, Ortadoğu’da Amerika’nın yeni bir Kürt aktörü yaratma çabası olarak algılanıyor. Bunun gerçeklik payını da göz ardı etmemek gerekiyor. Amerika, Iraklı Kürtlerin bu endişelerini gidermek için de son süreçte ilişkilerini yeniden sıkılaştırma çabası içerisinde. Tabii diğer taraftan İran’ın da bölgesel Kürt yönetimi üzerinde etkili olma yönünde bir çabası var. IKBY ile diplomatik, siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştiriyor. Amerika burada da bir boşluk vermek istemiyor.
İşbirliği ilişkileri artacak
-Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin Ankara ziyareti iki taraf için ne anlam ifade ediyor?
Şimdiye kadar geliştirilen ilişkilerin bir devamı niteliğinde bu ziyaret. Türkiye açısından bölgedeki dış politika manevralarını genişleteceği ülkelerden birisi Irak. Diğer taraftan en büyük ticaret ortaklarından bir tanesi. Bunun dışında güvenlik algısı da çok önemli. Çünkü PKK’nın halen Irak topraklarından Türkiye’ye saldırdığını biliyoruz. DEAŞ tehlikesi bir şekilde hala Irak ve Suriye topraklarında duruyor. Terörle mücadelede ikili işbirliği açısından da çok önemli.
Irak tarafından bakıldığında, dışarıya açılan kapılarından, en önemli sınır komşularından bir tanesi Türkiye. Irak’ta şu an hükümet kurma süreci var. Abadi’nin Türkiye’ye gelerek Türkiye’nin desteğini alma yönünde bir pozisyon almış olabileceğini düşünebiliriz. Ama bunu başlı başına son süreçteki bir ziyaret olarak değerlendirmemek gerekiyor. Gelişen ilişkilerin bir parçası bu. Türkiye’nin Basra ve Musul Başkonsolosluklarının yeniden açılacağının duyurulması da çok önemli bir gelişme. Türkiye’nin Irak’taki yeniden yapılanmaya katkı vereceğini biliyoruz. Şubat ayında yapılan Irak için yeniden yapılandırma konferansında Türkiye en büyük katkıyı ortaya koyan ülkeydi. Bu ziyaret de Türkiye’yle ilişkilerin geliştirilmesinde atılacak adımların bir parçasıydı. Önümüzdeki süreçte Türkiye ve Irak ilişkileri açısından sorunlu alanların ortadan kaldırılarak, işbirliği odaklı ilişkilerin artacağını söylemek mümkün.
Sevda Dursun, 22.08.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk Yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.