"Gençliğe yürekten kavrayacağı bir rol yüklemek, kuru kuruya olmayan, yükleyicinin hayatıyla da doğruladığı bir rol; bunun için de payı sürekli eksilenin payını verme çabasını hiç bırakmamak… Kendine ve ötekine yapıcı bir güven ve elbet dürüst bir bakış başka nasıl kazanılır ki…"
Bilinmeyenin keşfi, zorluklarla mücadelenin ve inşanın coşkusu, imece ruhunun sağladığı güven hissi bugün yerini büyük ölçüde belediyenin sunacağı çözüm yollarının bekleyişine ve hizmet zincirlerindeki aksamaya dönük sorgulamalara bıraktı.
Başka bir gelişme beklenebilir miydi? Esenler hizmet halkasının dışında tutulmanın yığılmış sorunlarıyla baş etmeye çalışan bir beldeydi, ilçe yapılırken. Hizmet verilmiyor, ancak göçmen oraya yöneliyor. Kurucular ve ilçe olma sürecine kadar beldede yerleşen Anadolu göçmenleri, kendi çabalarıyla o göç beldesinin artık şehrin bir parçası olması gerektiğini ilân ettiler.
Çok yoruldu göçmenler yerleşirken, ancak ileride rahat edeceklerine inanmaktan geri durmadılar; göç, çaresizlik ve umutla gerçekleşmişti ne de olsa.
Mera ıssızlığını beton ıssızlığı takip etti Esenler’de. Beton ıssızlığı, göz önünde gerçekleşenin ulaşılmazlığı anlamına geliyor, söz konusu madde bağımlılığı olduğunda. “Parası olmayan köşe başında, parası olsa Taksim’e, Beyoğlu’na gidecek” diye izah ediyor, gençlerin madde bağımlılığından kurtulması amacıyla Bişri Hafi Gençlik ve Dayanışma Derneği’ni kuran Ömer Faruk Yazar.
Köşe başlarının yerini yeniden geniş boşluklar, parklar, yeşil alanlar nasıl alabilir? Uzun bir yerleşmenin ardından ilçeyi benimseyen, kendini Esenlerli bilen halkın belediyeyi ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda yönlendirecek eleştirilerde bulunurken, faal bir şehirli olmanın sorumluluklarını ne ölçüde üstlendikleri önemli bir soru burada. Esenler kendi haline terk edilmişti.
Yerleşenlerin başvuracağı bir merci yoktu.12 Eylül’den sonra 1992’ye kadar insanlar bir belge almak için beldenin darbeden sonra bağlandığı Bakırköy’e gitmek zorunda kalıyorlardı.
1993’te ilçe yapılan Esenler’de belediye başından beri, halktaki terk edilmişliğin yaralarını sarmak için büyük mücadele verdi. Bu mücadele imar mevzuatı boşluğunda oluşmuş çarpık yapılaşma yüzünden daha da zorlayıcı oluyordu elbette. İnsanların evlerine kapanmamasını sağlayacak imkân ve ortamlar oluşturmaya ağırlık verdi belediye bu yüzden.
Esenler kadınlara her dönemde sorumluluk ve rol yükledi. Gecekondular döneminde inşaata katılan kadınlar, çarpık yapılaşma döneminde maruz kaldıkları sıkışmaya karşı belediyenin yapılandırdığı kamusal mekânlara davet edildiler. Kadınlar iş becerileri kazanmanın yanı sıra kendi işlerini kurmak için de maddi ve manevi teşvik gördüler.
Kemer Mahallesi sakinlerinden, 50 sene önce Sinop’tan göç edip doğruca Esenler’e yerleşmiş bir ailenin kızı olan 1978 doğumlu Raziye Sevahilli, hali hazırda bir tekstil atölyesi yönetiyor ve bir kırtasiye dükkanı işletiyor. Onun hikayesi pek çok Esenler mukimi kadından da dinleyeceğiniz gibi kendini geliştirmeye dönük arayışlarla ilerliyor. İlkokul mezunu Sevahilli. Tekstil, triko, garsonluk, otel aşçı yardımcılığı, temizlik şirketi alanlarında çalıştı. Sonra, çocukları okul çağına geldiğinde, ders saatinde onları sınıflarına bıraktığı okulun altındaki dikiş nakış kursuna devam etti. 2010’da belediyenin Pembe Klavye Bilgisayar Kursu’nun ilk öğrencilerinden oldu. İlçedeki İsmek, Halk Eğitim kurslarına devam etti arka arkaya. Cilt bakım, kuaförlük, İngilizce, muhasebe, Sosyal Hayatta İletişim, ardından da Anne Üniversitesi öğrenciliği…
Afişler sayesinde kurslardan haberdar oluyordu. E sınıf ehliyet aldı. “Bayanlara Özgü Taksi Durağı”nda çalışmak için de kursa gitti. Derken KOSGEB Belgesi eğitimi aldı. Atatürk Hava Limanı’nda uçakların temizliği işinde çalışırken, bir arkadaşının verdiği fikirle elindeki belgeyi değerlendirmeye karar verdi. Biriktirdiği parayla tekstil atölyesi açarken de belediyeden teşvik almadı. Ailesi sürekli, yapamazsın, diye vazgeçirmeye çalışıyordu. Gerçi kız kardeşinin çok emeği var çocuklarının üzerinde. “Tırnağın varsa başını kaşıyabilirsin” diye altını çiziyor, kişisel çabasının.
Raziye Hanım’ın hayatında çok daha ilginç aşamalar var. Bütün bu kurslarla dahil edilmediği bir üretim yapısında kendine ait yeri aradığı muhakkak. Esenler kadınlarının şanslı olduğunu, kendi sınırlarını aştığını düşünüyor. Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu’nun halkla temasının büyük payının altını çiziyor bunu söylerken. Sırf Pembe Klavye kursuyla bile büyük bir öz güven ve kendini ifade becerisi kazandığını belirtiyor.
İŞKUR programı kapsamında yılın belli dönemlerinde belediye işletmelerinde çalışan orta yaşlı evli bir hanım, “Esenler benim için yıldız, benim dünyam” dedi bana. Doğu illerinden birinden görücü usulüyle evlenip de gelmişti eşiyle aile apartmanına. Yıllarca apartman dairesi içinde kapalı bir hayat yaşamışken, belediye faaliyetleriyle dışarıya yönelme cesareti kazandığını dile getirdi. Onu çalışma hayatına yakınlaştıran faaliyetleri, aile büyüklerinin itiraz edemeyeceği şartlarda gerçekleşiyordu.
Fakat insanlar belediyeden çok şey mi bekler oldular artık? Tembelleşmeye başladık, diyor Raziye Sevahilli. Belediyeye bağlı Kadın Aktivite Spor Merkezi’nin kantinini işleten Nevin Dursun (1966), tembelleşme ile apartmanlaşma arasında bir bağ kuruyor. Apartmanlar yükseldi, kimse aşağılara inmek istemiyor, kimse yeni gelenle tanışmaya, ona vakit ayırmaya hevesli değil.
Ömer Faruk Yazar, mahallenin yumuşak bir denetim imkânı oluşturan açık ortamının ortadan kaybolmasıyla madde bağımlılığı arasında bir bağ kuruyor. Kazanmak, sürekli kat çıkmak, öne arkaya doğru genişlemek anlamına geldi yapılaşma ihlalleri çağında. Oysa amaçlı bir emek olmaksızın kazanç güvenilir bir bağış, garantili bir hediye olamazdı. “Maddiyatçılaştık. Madde bağımlılığı bunun bir eseri. Hep benim olsun, hep ben kazanayım… Hemen evim, arabam olsun…” İmar ihlalleri konusundaki kayıtsızlık, sorumluluktan kaçınma tavrı genç kuşakların hayat ufkunu etkilememiş olabilir mi… Madde bağımlılığının çeşitleri, alanları çok geniş. Yorgunluğu yüzünden kendi kabuğuna çekilen, köşe başına itti evladını, farkına varmadan.
Gençliğe yürekten kavrayacağı bir rol yüklemek, kuru kuruya olmayan, yükleyicinin hayatıyla da doğruladığı bir rol; bunun için de payı sürekli eksilenin payını verme çabasını hiç bırakmamak… Kendine ve ötekine yapıcı bir güven ve elbet dürüst bir bakış başka nasıl kazanılır ki…
Cihan Aktaş, 25.08.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Perspektif Yazıları,
Sonsuz Ark'ın Notu: Cihan Aktaş Hanımefendi'den yazıları için yayın onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 09.05.2015
Yazının ilk yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.