Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa’yı ele geçirebilmek için her yolu deniyorlar. Sık sık yaptıkları baskınlar da bu projelerinin bir parçası. 2018 yılının ilk altı ayında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen fanatik Yahudilerin sayısı 22 bin 206’ya ulaştı. Baskınları önlemenin tek yolu ise Mescid-i Aksa’yı Müslümanlarla doldurmak.
Kudüs Bilinci Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Merve Pınar, “Yapılacak tek şey oraya giderek namaz kılmak, oruç tutmak, Kuran okumak ve bu şekilde Müslüman varlığını korumak. Mekke-Medine nasıl hiç boş kalmıyorsa Mescid-i Aksa’yı da hiç boş bırakmamalıyız” diyor.
Fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınları bu yıl zirve yaptı. Otomatik silahlı İsrail askerlerinin korumasında Mescid-i Aksa alanına giren fanatik Yahudilerin sayısı sadece Temmuz ayında 3 bin 800 kişiyi aşmıştı. İsrailli “Yara” adlı derneğin yayımladığı raporda ise 2017 yılında Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyen fanatik Yahudi sayısının 22 bin 256 olduğu, 2018 yılının “ilk altı ayında” ise söz konusu sayının 22 bin 206’ya ulaştığı belirtilmişti. Aşırılık yanlısı Yahudilerin onlarca hahamın verdiği Aksa’ya girmelerinin yasak olduğu fetvasına rağmen neden ille de Mescid-i Aksa’ya girmek istediğini, ne yapmaya çalıştıklarını Kudüs Bilinci Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Merve Pınar’la konuştuk.
AKSA’YI EL HALİL GİBİ YAPMAK İSTİYORLAR
Yahudiler Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yerde büyük Yahudi mabedinin olduğunu, tüm Yahudi dünyasının en önemli dini merkezinin orası olduğunu iddia ediyorlar. Kendi isimlendirmeleriyle Cebel-i Heykel’in (Mescid-i Aksa) gerçek mabedleri olduğunu söyleyen Yahudiler bu nedenle içeri girip ibadet etmeye çalışıyorlar.
Merve Pınar, İsrail’in Mescid-i Aksa’nın da içinde bulunduğu Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967’den beri Yahudilerin Mescid-i Aksa’yı almak istediklerini ancak yöntem konusunda farklı görüşler olduğunu ifade ediyor. Pınar, “Bir bölümü Mescid-i Aksa’yı bombalayarak veya yakıp yıkarak tamamen yok etmek istiyor. Fakat bir kısmı dünyadan tepki alınacağını düşündükleri için bunun yerine düzenli bir şekilde Mescid-i Aksa’ya girerek sayılarını arttırmak, kendi varlıklarını göstererek Müslümanları uzaklaştırmayı hedefliyorlar. Düşüncelerine göre Mescid-i Aksa’ya girdikçe ihtiyaçlar hasıl olacak. Mesela bir Sinagog gerekecek. Ya da El Halil Camisinde olduğu gibi, binaların yarısını kendi ibadetleri için alacaklar. Israrla Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemelerinin sebebi bu” diyor.
Yahudilerin 2010 öncesindeki hedeflerinin Kıble Camii tarafını almak olduğunu anlatan Pınar, fotoğraflarda Mescid-i Aksa denilerek Kubbet-üs Sahra’nın öne çıkarılmasının da bu planın bir parçası olduğunu ifade ediyor.
KUDÜS’ÜN KİMLİĞİNİ DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
İsrail’in Mescid-i Aksa’nın egemenliğini almak istediğine dikkat çeken Pınar, “Bunun yollarından biri egemenliğin kendisine ait olduğunu iddia etmek. Bu nedenle içeri girdiklerinde İsrail bayrağı açmaya çalışıyorlar. Bu egemenliği göstermenin bir şeklidir. Bazıları çözümü yakıp yıkmak olarak gördüğü için Mescid-i Aksa’yı bombalamaya, yakmaya çalışıyor. Bir başka yöntem de tarihi kimliğini değiştirmek. Son yıllarda Babu’r Rahme Mezarlığı’na çok ciddi şekilde saldırılar var. İki sahabinin de medfun olduğu Babu’r Rahme mezarlığındaki mezar taşlarını kırıp, yok etmeye çalışıyorlar. Dördüncüsü de Kudüs’ün sahiplerini oradan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bu şekilde Kudüs’ün İslami kimliğini azaltmaya çalışıyorlar. Kudüs’ün İslami kimliğini Filistinlilerden aldıkları anda Mescid-i Aksa’nın hakimiyeti de ellerine geçecek” diyor.
İSRAİL KRİZLERİ FIRSATA ÇEVİRİYOR
İsrail’in bir kriz çıktığında bunu hemen kazanca dönüştürmeye çalıştığını anlatan Merve Pınar “İsrail ilk defa 1996 yılında 35 yaş altı Müslümanlara zaman zaman giriş yasağı koymaya başladı. 1999 yılında Aksa’ya giden bütün yollara kameralar yerleştirdi. 2000 yılının Eylül ayında dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Mescid-i Aksa’ya girdiğinde Aksa İntifadası başladı. 2000 yılı sonrası 3 yıl boyunca hiçbir Yahudi turist olarak bile Mescid-i Aksa’ya giremedi. Bu arada düzeni koruma bahanesi ile İsrail askerleri kapılara yerleştirildi. Bu tarihten sonra günümüze kadar İsrail polisleri Aksa kapılarının dışında Filistinli görevliler ise içeride beklemeye başladılar” sözleriyle İsrail’in hamlelerini anlatıyor.
HER YOLU DENİYORLAR
İsrail herhangi bir uygulamayı düzenli olarak yapmazsa dikkatimizi çekmediğini anlatan Merve Pınar, “İsrail bir şeyi düzensiz yaptığı ya da çok abartmadığında İslam aleminin dikkatini çekmiyor. O da bu fırsatı iyi kullanıyor” diyor. Günümüzde fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya giriş için sadece Meğaribe kapısını kullanabildiklerini de ekleyen Pınar, “Bu kadar siyasi destek, bu kadar imkana rağmen, 51 yıl boyunca uğraşıp hala istedikleri her kapıdan girmeyi elde edememiş olmaları kendileri açısından büyük bir başarısızlık. Aşırılık yanlısı Yahudiler Mescid-i Aksa’ya herhangi bir kapısından istedikleri zaman girip, istedikleri zaman çıkmak istiyorlardı. Hala bunu yapamıyorlar. 2015 öncesi sadece sabah 7.30’da girip 10.30’da çıkıyorlardı. Şimdi süreyi biraz aştılar, öğle namazına yarım saat kalana kadar içeride kalabiliyorlar. Fakat onlar açısından bir ilerleme olarak kaydedebiliriz ki 2015 itibariyle artık Cuma-Cumartesi hariç diğer günlerde düzenli bir şekilde baskın düzenliyorlar. Oysa 2015 öncesi herhangi bir olay çıktığında İsrail polisi Megaribe kapısını kapatarak Yahudilerin girişini yasaklardı. Ancak artık yasaklamıyor. Günümüzde Mescid-i Aksa’daki kapalı alanlara giremiyorlar, sadece açık alanları dolaşıyorlar. Ancak her kapıdan ve her zamanda girmek, kapalı alanlarda da dolaşmak ve kendilerinin içeride olduğu belli saatlerde Müslümanların içeriye girişlerine yasak konulması, aynı şekilde dini bayramlarında Müslümanların girdirilmemesi gibi farklı talepleri var. Sonuçta Mescid-i Aksa’nın hakimiyetini üstlenmek için farklı yolları deniyorlar. Onlar için oranın bir taşına bile sahip olmak çok önemli. Mesela son yıllarda kış aylarında yağmur, kar ve soğuktan korunmak için Aksa’nın doğu tarafında bir sinagog yapılmasını talep ediyorlar siyasilerden. Fanatik Yahudilerin yıllarca uğraştıkları halde elde edemedikleri istekleri çok, bu anlamda bariz başarısızlıkları sözkonusu ancak diğer tarafta geçen zamana rağmen hedeflerinden vazgeçmemeleri de önemli bir husus” diyor.
MURABITLARI İÇERİ SOKMUYORLAR
Merve Pınar, Mescid-i Aksa’yı korumaya çalışan Filistinli Müslümanların Yahudilere karşı koymak için iki ayrı projeyi hayata geçirmeye çalıştıklarını da anlatıyor:
“İlki Beyarik Seferleri projesiydi. Müslüman varlığını gösterebilmek için Kudüs’ün farklı köylerinde, 48 topraklarında veya Batı Şeria’da 50 yaşın üzerinde olup maddi durumu iyi olmayan Filistinlileri ücretsiz bir şekilde Mescid-i Aksa’ya otobüslerle taşıma projesiydi. Diğeri ise İlim Halkaları projesiydi. Bu projeyle özellikle fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlediği sabah ve öğle saatlerinde oranın Müslümanlarla doldurulması hedeflenmişti. İlim Halkaları aslında çok eski bir proje. 2009 itibariyle yeniden canlandırılmak istendi. 2011’de belirgin derecede canlanmaya başladı. 2014’te zirveye çıktı. Ancak İsrail bu sivil hareketi belli bir süre gözlemledi. 2013-2014’lerde ise Mescid-i Aksa’da bulunanlara ses gaz bombalarıyla saldırılarda bulundu, sık sık toplu yasak koydu. 2015’e geldiğimizde projeye öncülük eden, yükünü çeken erkek ve kadınların her birini tespit etmişti. Örneğin 55 kadını kara listeye aldı. Bu isimlerin her birine önce 30 günden 90 güne değişen sürelerde Aksa’ya giriş yasağı koydu ama özellikle Henadi Halavani, Hatice Khuves, Zineh Amru gibi öncü isimlere genelde 90 gün yasak koyuyordu. Giriş yasağı bitince bir gün giriyorlar sonra yeniden 90 gün yasak konuluyordu. Bu şekilde öncü isimlerin her birini Aksa’dan uzaklaştırdı. Zaten İsrail sivil bir projeyse önce gözlemler, kim yönetiyor, yönlendiriyor tespit eder, sonra farklı taktiklerle onları diskalifiye eder. O takdirde zaten proje boşa çıkar. Beyarik Seferleri ve İlim Halkaları projelerinde de öyle yaptı.”
MÜSLÜMANLAR AZALDIKÇA YAHUDİLER ARTIYOR
Bu olayların ardından Mescid-i Aksa’ya giren kişi sayısının azaldığını söyleyen Pınar, “İsrail’in ses-gaz bombalarıyla saldırması, toplu yasak veya bireysel giriş yasakları gibi farklı taktikleri ile günümüzde fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenledikleri saatlerde maalesef içeride bulunan Müslüman sayısı azaldı. Azaldıkça fanatik Yahudiler daha çok sayıda ve korkusuz girmeye başladılar. Bu nedenlerle 2017’de Aksa’ya baskın düzenleyen fanatik Yahudi sayısı kaygılandıracak boyutlara ulaştı. Çünkü Aksa’da Müslüman yok denecek kadar az. Yahudileri ürkütecek, geri çekecek hiç bir şey kalmadı. Turist olarak giden Türkler de Yahudilerin girme saatinde orada olmuyorlar. İçeriye giriş yasağı konulan Filistinliler alınmıyor. Böylece o saatlerde Mescid-i Aksa Yahudilere kalmış oldu” diyor. Bunu engellemenin tek yönteminin Müslümanların sayısını arttırmak olduğunu söyleyen Pınar, “Nasıl onlar bizi püskürterek sayılarını arttırıyorsa biz de sayımızı arttırırsak onlar zaten otomatik olarak geri çekilecekler. Bundan dolayı Müslümanların oraya gitmesi elzem oldu. Hiçbir aşırılığa, taşkınlığa gerek yok. Yapılacak tek şey oraya giderek namaz kılmak, oruç tutmak, Kuran okumak ve bu şekilde Müslüman varlığını korumak. Mekke-Medine nasıl hiç boş kalmıyorsa Mescid-i Aksa’yı da hiç boş bırakmamalıyız” diyor.
Emeti Saruhan, 06.09.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Hayatın Sıcak Yüzü,
Emeti Saruhan Yazıları
Takip et: @emeti
Sonsuz Ark'ın Notu: Emeti Saruhan Hanımefendi'ye çalışmalarını bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. Seçkin Deniz, 06.07.2017
İlk yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.