"Londra şehrini uyutarak ölüme sürüklemek zor olsa da, 35 Milyar Euroluk Demiryolu anlaşmasını Almanya üzerinden uzatılmış bir havuç olarak değerlendirmek mümkün."
Küresel hegemonyanın efendileri, Rockefeller ve Rothschild aileleri diledikleri şekilde kavramları ve kurumları tahrif edebiliyor, bazen askerî darbeleri bazen de askeri darbeler sonrası tanzim edilen demokrasileri(!) destekliyorlardı. İran'da 1979'dan beri sözde bir demokrasi ile Velayet Faşizmi sürerken, Suud hanedanının sahip olduğu diktatörlük Arabistan'ı, Emirler Körfezi, embedded siyasetçiler Pakistan, Malezya, Afganistan, Endonezya, Bangladeşi yönetiyorlardı ve her biri Londra Şehri denen siyonist krallığın köleleri olarak çalışıyorlardı. Libya, Suriye ve Irak yine Londra şehrinin efendileri tarafından diktatörlerinin kararları doğrultusunda kan gölüne döndürülürken Türkiye hesapları altüst eden bir çıkış yakalayacaktı.
15 Temmuz sonrası Eylül 2016'da Erdoğan'ın ABD'de görüştüğü Londra şehrinin siyonist efendilerinin partnerleri ile anlaşamadığı, 2016 Aralık ayından itibaren Türkiye ekonomisi doğrudan hedef alındığında anlaşıldı. Erdoğan doğrudan gücün sahipleri ile pazarlık yapıyordu, temsil ettiği dünya başkaldıran bir dünyaydı, ancak Türkiye temsil ettiği dünya yeterince güçlü ve paralı değildi. 16 Nisan 2017 referandumundan sonra Londra Şehri'nin efendilerinin isteğinin aksine Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini kabul edince, Haziran 2017'de Erdoğan'ı destekleyen Katar ablukaya alındı, Katar Emiri askerî darbeyle indirilmek istendi, Katar'da askerî üs kurmuş olan Türkiye buna engel oldu.
Süreç, 2019'da Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olarak seçilmesini engellemeye yönelik büyük bir organik saldırıya dönüştü. 2017'nin sonları, 2018'in başlarında Türk siyasî hayatı yeniden çalkalanmaya, Londra ile doğrudan ilişki içerisinde bulunan siyasi figürler (CHP-SP-İP-HDP) bütün gelenekleri, ideolojik farklılıkları çöpe atarak işbirliği görüşmelerine başlıyorlardı. Türkiye ekonomisine yönelik saldırı ağır ağır ilerliyor, Türkiye krize sokulacak ve Erdoğan'ı suçlayarak alaşağı edilecek bir platforma sürükleniyordu, hedef 2019 Kasım'dı.
MHP lideri Bahçeli'nin Erdoğan'a yaptığı erken seçim çağrısı, kurulan tuzağın zaman akışını bozmuştu. 24 Haziran 2018'de erken seçim kararı alındıktan sonra, Faiz-Enflasyon örgüsünde "faizi arttır" baskısı yapan Londra'ya karşı Erdoğan 'faizi indireceğini' söylemişti. 24 Haziran öncesi paranın efendileri ile görüşmek üzere Erdoğan bu kez Londra'daydı. Çok sert geçtiği anlaşılan görüşmelerden sonra, Türkiye 24 Haziran'da yeniden Erdoğan'ı seçti.
Kumpas bozulmuştu, ancak bu kez daha büyük bir saldırı dalgası ile geldiler... Trump'ın da bir figür olarak verdiği destek sonrası Dolar iki katına çıkarken Türkiye ekonomisi IMF ile anlaşmaya zorlanıyordu. Erdoğan halkına kazandırdığı ekonomik gelişme ve refah dolayısıyla girdiği her seçimi kazanıyordu ve bu nedenle elinden bu güç alınmalıydı; ekonomi çökertilecek, halk fakirleşecek ve Erdoğan'ı seçmekten vazgeçecekti. CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, "Ben kazansaydım Dolar yükselmezdi" derken bağlandığı haklılık payı da buydu... Türkiye ekonomisinin doların iki katına çıkmasına neden olacak bir yapısı yoktu çünkü, ancak saldırılırsa bu 'sağlanabilirdi'. CHP'nin Başkan seçilmiş adayına saldırmaları anlamsız olurdu.
Süreç bundan sonra ne getirecek belli değil, ancak İngiltere İmparatorluğu'nun sefalete sürüklendiği bu dönemde Londra şehrinin gittikçe güç kaybettiği ortada, Erdoğan'ın daha fazla güçlenmesini ve taraftar toplamasını engellemek, boğazlar üzerindeki çıkarlarını korumaya devam etmek için saldırıların dozunu azaltabilirler. Londra şehrinin siyonistlerini yeterince deşifre eden Erdoğan Yahudilerin binlerce yıl sürdüregeldikleri stratejik derinlikte güçlü ve gizli ağların örülmesi tekniğini kullanmayı düşünebilir.
Londra şehrini uyutarak ölüme sürüklemek zor olsa da, 35 Milyar Euroluk Demiryolu anlaşmasını Almanya üzerinden uzatılmış bir havuç olarak değerlendirmek mümkün. İdlib'de, Fırat'ın doğusunda kurulan tuzakların bozulma şekli bir Alman direncini sisteme sürüklemeyi gerektirmiş de olabilir, ancak ilk bölümünü başarıyla tamamladığımız 'Distopya'dan Çıkış' sürecekse, daha sağlam bir zemin üretene ve daha da güçlenene dek, sessizliğin gücünü kullanmayı seçebiliriz.
Seçkin Deniz, 11.09.2018, Sonsuz Ark, Ağacın Çürümüş Yaprakları-37,
Sorgulamalar
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan
sitelerde yayınlanamaz.