25 Eylül 2018 Salı

SA6875/SD1144: Türkiye ve Toplumsal Barış

"Türkiye'de Toplumsal Barış zâyi olan yahut muhal olan bir olgu değil, tam aksine sabit ve muhkem olan bir hakikat olarak bu toprakları korumaya devam etmektedir."


Siyonizm'in kontrolündeki uluslararası Batılı medyada ve aynı ağın yerel unsurları olarak çalışan, Türkçe yayın yapan Türkiye merkezli bazı medya organlarında sıklıkla Türkiye'de kutuplaşmadan söz edilmektedir. Tuhaf bir şekilde kendini muhafazakâr olarak tanımlayan 'bazı' yayın organlarında da diğerleriyle eş zamanlı olarak bu 'kutuplaşma' ile ilgili köşe yazıları 'ortaya' çıkmaktadır.

"Türkiye'de kutuplaşma var mıdır yok mudur?" sorusuna cevap aramaktan ziyade, bu yayınlarda işlenen  ve özellikle 'Erdoğan döneminde arttığı iddia edilen 'kutuplaşma'nın kalıcı ayrışmanın zemini olarak inşâ edilmeye çalışılması dikkatle incelenmelidir.

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği'nde yaşanan kutuplaşmaların varlığı üzerinden açıkça iç savaşlar tartışılırken, Türkiye'de 'kutuplaşma' olduğu iddiası ile gündem oluşturmaya çalışmak Türkiye'ye açık bir saldırıdır ve ABD ile AB'de medya-sosyal medya ve siber saldırılar dolayısıyla Rusya Devlet Başkanı Putin açıkça suçlanırken, aynı şekilde medya araçlarını kullanarak Türkiye'de kaos üretmeye çalışmak Batı'nın klasik 'yap-inkâr et', 'doğruyu yanlış, yanlışı doğru olarak göster' teknikleriyle eşdeğer özelliktedir.

Türkiye, Osmanlı'dan önce başlayan, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde de süren büyük ve köklü bir 'Toplumsal Barış' bilincine sahip etnik yapılardan oluşan, gelişmiş ve medenî bir coğrafya olarak Batı'ya ders verebilecek bir geçmişe sahiptir. Nitekim Ermenilerin, Arapların, Kürtlerin kışkırtıldığı 300 yıl boyunca büyük Türkiye toplumu asla tam olarak Batı'nın istediği gibi ayrışmamış ve kutuplaşmamıştır. Arap isyanları, Ermeni ve Kürt terör örgütleri içinden çıkarıldıkları etnik yapıları hiçbir zaman tam olarak temsil etmemiş, mezhep kışkırtıcılığı gibi daima marjinal kalarak kaybolup gitmişlerdir...  

Tanzimat sonrası başlayan pozitivist-ateist etkinin Cumhuriyetin ilk elli yılına kadar süren ve toplumun inançlarını baskı altına alan gücü de Türkiye toplumunu ayrıştırmaya, kutuplaşmaya yetmemiştir. Yakın 40 yıllık PKK terörü ya da İslam kullanılarak kurulan terör örgütleri başarısız olarak tarihe gömülmek üzeredirler.

Sonuç olarak; Türkiye'de 'Toplumsal Barış' zâyi olan yahut muhal olan bir olgu değil, tam aksine sabit ve muhkem olan bir hakikat olarak bu toprakları korumaya devam etmektedir. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti devletinin bahse konu terör örgütlerine yönelik amansız mücadelesinde, onlara destek verdikleri düşünülen toplulukların terör örgütlerine destek vermek bir yana, onlarla mücadele eden devlete destek verdikleri de açık bir şekilde görülmekte ve bu durum Batı'yı umutsuzluğa sürüklemektedir.

Şu gerçek açık bir şekilde herkesin gözü önündedir; herhangi bir ülkede devlet mekanizması kutuplaşmaya neden olacak politikalar üretmediği sürece hiçbir halk ayrışmaz ya da kutuplaşmaz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti yeni bir 'Devlet Algısı' ile kuşatılmıştır ve her etnik yapıdan ya da inançtan vatandaşını korumakta, kollamakta ve ayrım yapmadan hepsine hizmet etmektedir.

Batı'nın bütün kışkırtmalarına rağmen Türkiye bugün kutuplaşma ya da ayrışma kaygısı duymadan hayatına devam eden 80 milyon insanın vatanı olarak geçmişe oranla daha da güçlenmiştir; bunu sağlayan lider de Erdoğan'dır.

Tarih bunu böyle kaydedecektir.




Seçkin Deniz, 25.09.2018, Sonsuz Ark, Ağacın Çürümüş Yaprakları-38, Sorgulamalar



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.



Seçkin Deniz Twitter Akışı