"Bugün Deizm gibi arkaik akımların sığınak olarak telakki edilmesi, Sufizm ve İslamcılık tarafından tahrif edilen 'Din Algısı'nın en keskin sonucudur. Doğal olarak bu hastalık ve nefret üreten iki masonik/satanist kurgulu yapıdan uzakta, Kur'an'ı doğrudan merkez alan ve Kur'an ile hem itikadî hem felsefî hem de ideal form olarak aykırı düzlemlerde bulunmadığı hususunda şüphe duyulmayan 'Sahih Hadisler' desteğinde insanlığa bir alternatif teklif hazırlanmalıdır."
Yeni Türkiye'nin önünde çok uzun bir yol, çok zahmetli bir süreç var; bu aynı zamanda tarihin dönüm noktalarından biri olan bu zamanda 'umut' olma imkanı yakalamış olmak gibi bir fırsatı da barındıran bir süreçtir. Doğu ve Orta Dünya, 1789 sonrası satanizmin etkisiyle inşâ edilen Batı'ya doğru boynuna boyunduruk takılarak zorla baktırıldı. Batıcılık Doğulu ve Orta Dünyalı devşirme liderlerinin ideolojik bir hedefi olarak yaygınlaştırıldı; oysa şimdi gelişmiş ya da gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerin hemen tamamı için, insanlığın geleceği için Türkiye, herkesin kendi iradesiyle dönüp baktığı uzak ve yakın ufkun adıdır; umuttur.
Umut olmak sorumluluk ister, sadece kendini değil bütün dünyayı, insanlığı düşünerek davranmayı ve alternatif teklifler önermeyi gerektirir. Türkiye, hiç vakit kaybetmeden yüksek enerjili, çok boyutlu düşünebilen, yetkin ve güvenilir bireyler tarafından oluşturulmuş 'İnsan, Kur'an ve İslam' merkezli çalışmalar yapacak onlarca komisyon kurarak, insan nesli için 'ideal insan'ı, 'ideal toplum'u tanımlamalı; bu iki temel konuya odaklı olarak ekonomi, sanat, siyaset, bilim, ahlak, eğitim, sağlık, tarım, hayvancılık, beslenme, giyim-kuşam, moda, iletişim, mesken, kent ve köy, vb, olgular ile ilgili alt komisyonlar kurup çalıştırarak kısa süre içinde, belki de 2023 hedefine uygun bir yapıda, tebliğler halinde topluma sunulacak güçte teklifler paketi üretmelidir.
Türkiye'nin satanist Batı'nın egemenliği ile kaosa ve yok oluşa sürüklenen insanlık için alternatif sunma imkanı, dünyanın geri kalan tüm ülkeleri dikkate alınırsa, başka hiçbir ülkede olmayan bir imkandır ve doğal akış alanı oluşmuş tek ülke olarak bu imkanı kullanma hakkı bulunmaktadır.
Ancak; bu imkanın kullanılabilmesi için artık bir cürufa dönüşmüş olan Sufizm ve İslamcılık gibi iki satanist/masonik kökenli bozguncu ideolojinin herhangi bir içeriği teklifler paketinin herhangi bir bileşeni ile ilişkilendirilmemelidir. Çünkü açık bir şekilde birey ve toplum yapısına yönelmiş bu iki büyük 'İslam maskeli tehdit' olarak müslümanların dünya sahnesinden silinmesine, ezilmesine neden olmuş ve nihayetinde 2018 yılı itibarı ile öldürülmesine, ahlaksızlaştırılmasına ve İslam'dan uzaklaştırılmasına hizmet etmiştir.
Bugün Deizm gibi arkaik akımların sığınak olarak telakki edilmesi, Sufizm ve İslamcılık tarafından tahrif edilen 'Din Algısı'nın en keskin sonucudur. Doğal olarak bu hastalık ve nefret üreten iki masonik/satanist kurgulu yapıdan uzakta, Kur'an'ı doğrudan merkez alan ve Kur'an ile hem itikadî hem felsefî hem de ideal form olarak aykırı düzlemlerde bulunmadığı hususunda şüphe duyulmayan 'Sahih Hadisler' desteğinde insanlığa bir alternatif teklif hazırlanmalıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Ekim 2018'de, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 35. İl Müftüleri Toplantısı'nda yaptığı 'Sahih İslam'ı yaymalıyız" çağrısı şöyleydi:
"Tarihi birikimi, coğrafi konumu farklı inançları asırlardır barış içinde yaşatan kültürel zenginlikleriyle Türkiye bu konuda tüm İslam dünyasına öncülük yapabilecek tek ülkedir. Dinimizi istismar eden evlatlarımızın istikbalini çalan etnik ve mezhebi ayrılıkları derinleştirerek ümmet coğrafyasında fitne çıkaran bu yapıların, ülkemizin ve 1,7 milyarlık İslam aleminin geleceğinde yeri yoktur. Bunun için ülkemizden başlayarak tüm dünyada sahih İslam anlayışının yayılması ve dinimizin hakiki mesajlarının duyulması için çaba harcamalıyız. Bu konuda en önemli görev sizlere düşüyor."
Erdoğan'ın, birer devlet memuru olarak yasa ve yönetmeliklere tabi olan müftüleri (ya da yetkin oldukları şüpheli ilahiyat akademisyenlerini) Sahih İslam konusunda en önemli sorumlular olarak ilan etmesi, çözümsüzlüğe işaret eder. Müftüler, 'Sahih İslam' konusunda herhangi bir standarda sahip değillerdir ve bahse konu iki satanist akım olan Sufizmin ve İslamcılığın müftülerin zihnindeki uzantıları konusunda hiç kimse emin konuşamaz. Bu itibarla yeni bir başlangıç gerekmektedir ve bu başlangıç için asıl sorumluluk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın omuzlarındadır.
Selam ve Sevgiyle...
Seçkin Deniz, 16.10.2018, Sonsuz Ark, Sonsuz Ark Sohbetleri
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan
sitelerde yayınlanamaz.
.