Geldiğimiz noktada, Erdoğan'a açık çek veriyorum... Nereden kimi aday gösterirse göstersin haklıdır, doğru tercih yapmıştır, diyeceğim... Adayların doğru tercih olup olmamasından değil, Erdoğan'ın, aldatanların etkisi ile birlikte, verdiği kararların başka türlü olamadığı için öyle olduğuna kâni olduğum için."
Erdoğan'ın 10 Ağustos Washington merkezli ekonomik saldırı ile uğraşması bir yana, 24 Haziran'dan bugüne mücadele ettiği şeylerin haddi hesabı yok. İstanbul Havalimanını açtığı gün, 29 Ekim sabah Ankara'da, ikindiden sonra İstanbul'da, ertesi gün 30 Ekim salı sabahı Ankara'da TBMM Grup toplantısında, birkaç gün evvel 27 Ekim'de yine İstanbul Vahdettin Köşkün'de Putin (Rusya), Merkel (Almanya) ve Macron (Fransa) ile ABD ve İngiltere'yi masadışı bıraktığı dörtlü zirvede meşgul olduğu konular, Kaşıkçı cinayeti, Kuzeydoğu Suriye'de ABD'nin terör örgütü ortağı-tetikçisi PKK-YPG ile ilgili stratejik kararlar verme aşamasında yaşadığı her şey, o kadar karmaşık ve yoğun bir dış trafik kulvarında yürüyordu ki, iç politik dertler de aynı anda yağmur gibi yağıyordu.
Cumhur İttifakı'nda Türkiye'nin tarihi akışına birlikte yön verdiği Bahçeli, kafası karışık bir şekilde bir sağa bir sola, bir ileri bir geri gidip gelmelerle meşguldü; Erdoğan'ı zorlayıcı And, Af, Emeklilikte Yaşa Takılanlar, yerel seçimlerde haddini aşan talepler, Brunson olayındaki muğlak çıkışlar falan filan derken nihayet bir-iki haftalık piyasa sarsıntılarıyla ürettiği eğlenti-patırtı sonunda Cumhur İttifak'ı sürüyor çizgisinde durdu.
Bu saydığım her konuda haksızdı Bahçeli, ki And ve Af konusu dışındaki diğer konularda olduğu gibi geri adım attı. EYT hadisesinde iki oylamadan ilkinde CHP-HDP-İP şer ekseni ile aynı safta dursa da, sonrasında çekimser kalmayı seçerek etrafa 'poz' verdi. Sanki herkes MHP'nin desteği olmadan Ak Parti'nin kanun değişikliği yapamayacağını bilmiyormuş gibi, kükredi, sonra da tabanına ayar verdi, geçti yerine oturdu.
Erdoğan nelerle uğraşıyordu, müttefik dediği %11 oyluk tabanı olan Bahçeli ne ile?
Konu yerel seçim ve habire eleştirilip duruyor Erdoğan... Niye eleştiriliyor onu da anlamış değilim. Toplumun eleştirilerini ve taleplerini dikkate alarak İstanbul ve Ankara gibi metropollerin ve bazı büyükşehirlerin belediye başkanlarını görev süreleri dolmadan görevden aldı, şimdi de sık dokuyup ince eleyerek 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde 'mütevazı' adaylar seçmeye çalışıyor.
Üstelik bugüne dek hiçbir partinin ve genel başkanın aklına bile getirmediği bir şekilde ve hızda partisini sürekli yeniliyor, kafasını kaşıyacak zaman bulamadığı halde medyada ve sosyal medyada 'eleştiri' olarak algıladığı her önemli fikri dikkate almaya ve değerlendirmeye çalışıyor. Elbette eleştiriler sürecek, ama insaf dediğimiz bir şey var; bunu aklına getirenlerin de olması lazım. Erdoğan'ın da bu anlamda eleştirme hakkı var kendisini eleştirenleri... Uğraştığı işler öyle CHP'nin ya da diğer partilerin akıllarının alabileceği işler değil; hele hele herhangi bir akıl zahmetine girip araştırma yapmayan, okumayan tiplerin akılları ile kavrayabilecekleri şeyler değil.
Görüyor ve anlıyorum... herkes bir tarafından çekiştirip duruyor Erdoğan'ı... Aday olmak isteyenler oradan buradan 'şekil' yapıyorlar, 'Görev istenmez, verilir' den "Partim aday gösterirse hayır demem"e kadar bir sürü gizli-açık reklam eşliğinde eğlenceli bir gösteri izliyoruz. Tabi o işin arkasında belediye meclis üyeliklerinden ihalelere kadar süren bir zincir de var, ideolojik kamplaşmanın merkezi olarak Ak Parti'de söz sahibi olmaya çalışmak da... Milli Görüşçülerle, milli iddiasında olanlar, ulusalcılarla maskeli fetöcüler, dergahlar, mahfiller derken akla hayale gelebilecek her 'tür' aday belirleme süreçlerinde başat yerler kapmaya çalışıyor.
Geldiğimiz noktada, Erdoğan'a açık çek veriyorum... Nereden kimi aday gösterirse göstersin haklıdır, doğru tercih yapmıştır, diyeceğim... Adayların doğru tercih olup olmamasından değil, Erdoğan'ın, aldatanların etkisi ile birlikte, verdiği kararların başka türlü olamadığı için öyle olduğuna kâni olduğum için.
Yalnız dikkat çekmek istediğim tek husus var; küçük illerde oy potansiyeli ile adaylar arasında sıkı ilişki olabilir, ancak büyük şehirlerde şahıslar-oy potansiyeli arasında herhangi bir ilişki yok, halk büyükşehirlerde adaylara değil Erdoğan'a oy veriyor; ötekiler de onun sırtından geçiniyor... Meclis üyelikleri dahil her aday didik didik edilmeli 2014'te olduğu gibi ne idüğü belirsiz tipler bu halkın tertemiz oylarıyla seçilip oraları kirletmesinler, başka bir şey istemiyoruz.
15 Temmuz, 2016'da oldu, Mart 2014 seçimlerinden sonra... Bu sebeple Mart 2019 seçimlerinin ana direktörü 15 Temmuz direnişidir... 2014 Mart'ından beri belediyeleri sömüren vicdansız, yanardöner bazı tipleri görüyoruz ve içimiz kan ağlıyor, buna fırsat vermeyin yeter...
Erdoğan adaylarını akıllıca seçerse, yerel seçimlerde siler süpürür her yeri.... Rahat olsun bence... tersi olsa da sorun yok, isterse oy kaybetsin, her şey hayra evrilir, tecrübe ediyoruz 16 yıldır... Her 7 Haziran'ın 1 Kasım'ı vardır... 24 Haziran'ın da 31 Mart'ı olacaktır. Yahut 30 Mart 2014'ün bir 31 Martı da...
Arif Şahin, 02.11.2018, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 94
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan
sitelerde yayınlanamaz.