"Otogarın projenin aslına uygun olarak gerçekleşmesine izin vermeyen baskılar yüzünden yaşadığı çarpılma, Çubuk için 1984’ten beri süren bir mücadele demek. Ne yazık ki proje süreci hakkında bilgisi olmayanlar otogardaki trafik yığılmasını ve fazla yükün yol açtığı karmaşayı tartışırken öncelikle mimarını hatırlıyorlar."
Büyük İstanbul Otogarı projesinin mimarı Prof. Dr. Mehmet Çubuk, DGSA’da ilk Şehir ve Bölge Planlama bölümünü kuran, şehircilik eğitimini dünyanın en önemli ve ilk şehircilik enstitülerinden biri olan Şorbon Şehircilik Enstitüsü’nde görmüş bir akademisyen, ilim adamı. Projesini yaptığı Büyük İstanbul Otogarı, hizmete açıldığı 1994’ten bu yana tartışılıyor. Son yıllarda taşınması gündeme getirilen otogar, imar aşamasında Bayrampaşa sınırları içinde kaldığı için bazen Bayrampaşa Otogarı olarak anılsa da kapı işlekliği itibarıyla yaygın olarak Esenler Otogarı diye biliniyor.
DGSAMYO’dan Şehircilik Dersi hocam olan Mehmet Çubuk’u, projesi üzerine süregelen tartışmaları konuşmak üzere otogarda bulunan bürosunda ziyaret ettim. Otuz beş yılın ardından hocamla karşılaşmak heyecan vericiydi tabii. Yaşlanmayan insanlardan hocam, bunu da çalışma disiplinine borçlu olmalı büyük ölçüde. Hatırladığım gibi nazik bir insan ve medyadan eserleriyle izlediğim gibi mesleği konusunda tutkulu. Hocama, o dönemde Topkapı ve Harem otogarları varken yeni bir otogara neden ihtiyaç duyulduğu ve kendisinin bu projede yer alma süreci üzerine sorular sordum.
Kaydettiğim hususları özet olarak yazıyorum; geniş haliyle bir kitap çalışmasında yer alacak röportajımız.
İlk Büyükşehir Belediye Başkanı olan Dalan, askeri darbenin oluşturduğu atmosferde alışılagelen bir yaklaşımla otobüs şirketlerinden kendilerine yer bularak Topkapı’yı bir ay içinde terk etmelerini istiyor. Yangından mal kaçırır gibi acelenin sebebi elbette rant.
Özetle anlatıyorum. Ne yapacaklarını bilemeyen Otobüs İşletmeleri Derneği yeni mekan yeri olarak Ferhatpaşa Çiftliği arazisini öneriyor. Belediye alelacele bir proje eskizi hazırlatıyor. Otobüs yazıhanelerine istimlak kararı bildiriliyor. Otobüsçüler bir ay içinde taşınamayacaklarını, yerlerinin olmadığını söyleyince ise, “barakalarınızı kurun” deniyor. Yazı var kışı var, barakalarda nasıl idare edilebilir senelerce?
Otobüsçüler bu kadar kısa bir süre içinde taşınamayacaklarını tekrarlıyor ve kendilerine dayatılan projeyi kabul edemeyeceklerini bildiriyorlar. Bu arada temsilcileri de Mimar Sinan Üniversitesi’ne giderek proje konusunda Mehmet Çubuk’la görüşmek istiyorlar.
Çubuk proje için önerilen sahayı inceleyip kendisine gösterilen yukarıdaki sahanın uygun olmadığını belirtiyor. Burası Anadolu ve Trakya’dan gelen otobüsler için bir kavşak olacaktır zira. Bu bağlamda Çubuk’un hazırladığı rapor kabul edilince, Ferhat Paşa Çiftliği alanında önerdiği 240 bin metrekarelik alan da istimlak ediliyor. Ancak böyle büyük bir proje için gerekli bir Büyükşehir İmar Planı mevcut değildir. O tarihlerde çok kullanıldığı şekilde bir 1/5000 mevzi imar planı hazırlayıp belediyeye veriyor Çubuk. Belediye makamları 1/5000’lik plan üzerinden projenin süratle inşa edilmesini, avan proje ile inşaata başlanabileceğini ifade ediyor. Çubuk, çok yakından tanıdığı Cihat Fındıkoğlu ile birlikte, Fındıkoğlu’nun bürosunda plan üzerine çalışmaya başlıyor.
Plan hazırlandıktan sonra haftada iki veya üç kez mesai sonrası Dalan’ın veya genel sekreterinin odasında çeşitli hususlar tartışılmak suretiyle bir ortak proje haline geliyor. Ancak Dalan, Anadolu yakasındaki otobüsçülerin de otogara alınması şartını koşuyor. Bunun üzerine Anadolu ve Trakya Otobüsçüler Derneği kuruluyor ve iki yakanın otobüsçüleri bu derneğin bünyesinde buluşuyor.
Gelgelelim planda altmış sekiz birim vardır ve mevcut şirket sayısına göre yetersiz olacaktır. İki kolon arasındaki sekiz buçuk metre bir yazıhaneye aitken, her bir birim ikiye bölünmek suretiyle sayı yükseltiliyor. Veriler otogarda dört yüz veya beş yüz firmanın yer edineceğini gösteriyor. Gerçi gara gelen her otobüsün yazıhanesi olması söz konusu değildir.
Proje böylelikle yapılan bir takım değişikliklerle biraz yol almışken 1989 seçimleri yapılıyor ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Nurettin Sözen kazanıyor. Sözen’in projeye müdahalesiyle birlikte binanın yarısının yapılması, yarısının bırakılması yönünde bir baskı oluşuyor. Oysa proje içinde her şey birbiriyle ilişkilidir ve inşaat da ilerlemiştir. Beri taraftan otobüsçüler ciddi bir finans sorunu yaşıyorlar. Arazi zemininin çok sağlam olması gerektiği için, maliyetler çok yükseliyor.
Böylelikle otobüs şirketleri maruz kalınan baskı karşısında mecburen bir karara varıyorlar. Yapının bir katı gelen otobüsler için, bir katı ise giden otobüsler için düşünülmüş ve bina da yavaş yavaş yükseliyorken, süren baskı karşısında 100 bin metre kare tutan “giden otobüsler katı” iptal ediliyor. 68 tane bekleme yeri, 200 tane aracın boşaltma yapabileceği bir sistem varken bu platformun iptaliyle hem geliş hem gidiş aynı katta gerçekleşecektir.
Plan yeni duruma uyarlansa da binanın temeli yerine oturmuş, katlar çıkılmaya başlanmıştır. Çubuk, projenin asla olması gerektiği biçimde yapılmadığının altını çiziyor. Sözen ekibinin metro hattını Yeşilköy Havaalanı’na yönlendirmek istediği şartlar altında sürdürülüyor inşaat. Otobüs işletmecileri de kendi sorunları tarafından kuşatılmışlardır.
Mehmet Çubuk şehircilik çalışmalarının Türkiye üniversitelerine ve kamuya yerleştirilmesi için büyük emek veren bir mimar, bir şehir düşünürü. Türkiye’nin zorlu bir döneminde ekonomik açıdan bağımsız olamayan, siyasal rantı da bir hayli yüksek bir projeyi üstlenme cesareti, idealizminden bağımsız düşünülemez. Projesi öylesine kademeli olarak yontulup asli mecrasından saptırıldı ki bir onarma ve ödünleme umuduyla bırakıp gitmedi, gidemedi.
Resmi adı olan Büyük İstanbul Otogarı, 2016’da gerçekleşen darbe girişiminden sonra 15 Temmuz Demokrasi Otogarı olarak değiştirildi. Ancak halk arasında hatta medyada hâlâ Esenler Otogarı, seyrek olarak da Bayrampaşa Otogarı olarak geçiyor. Bayrampaşa, 1990’da Eyüp Belediyesi’nden ayrılarak ilçe konumuna yükseltildi ve müstakil bir belediyeye sahip olunca, proje de nihai halinde bu belediyenin dahilinde değerlendirildi. Esenler Belediyesi sınır komşusuydu, ancak Çubuk’un ifade ettiği gibi “bir şeyin içinde olmak gibi bir şeyin sınırında olmak da buradaki olayla ilgili olmayı gerektiriyordu.” Sınırda veya sınırın öte tarafında olan elbette etkileniyordu orada gerçekleşen oluşumdan, dolayısıyla yorumdan veya ortak kararlar alma gereğinden uzak kalması düşünülemezdi.
Otogarın projenin aslına uygun olarak gerçekleşmesine izin vermeyen baskılar yüzünden yaşadığı çarpılma, Çubuk için 1984’ten beri süren bir mücadele demek. Ne yazık ki proje süreci hakkında bilgisi olmayanlar otogardaki trafik yığılmasını ve fazla yükün yol açtığı karmaşayı tartışırken öncelikle mimarını hatırlıyorlar. Sözen otogara herhangi bir katkıda bulunmadığı gibi köklü sorunların oluşmasında da sorumluydu; ancak otogarla ilgili tartışmalarda adı nadiren geçiyor. Büyük İstanbul Otogarı projesi, inşaat sektörünün henüz mimarlar tarafından biçimlendirildiği bir dönemde başlatıldı ne de olsa. Müteahhitler döneminde ise mimarın ismi kayıp inşaatlarda.
OTOGARIN GÖLGESİ ESENLER’İN ÜZERİNDE
“Otogarla ilgili iyi bir haber varsa İBB’ye bağlı Bayrampaşa Otogarı olarak adlandırılır, kötü bir haber varsa çatışma, kavga varsa Esenler Otogarı olarak adlandırılır, Böyle de bir algı var” diye anlattı Psikolog Murat Arslan, Turgut Reis Mahallesi’ndeki evindeki söyleşimiz sırasında.
Cihan Aktaş, 10.11.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Perspektif Yazıları,
Sonsuz Ark'ın Notu: Cihan Aktaş Hanımefendi'den yazıları için yayın onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 09.05.2015
Yazının ilk yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.