26 Kasım 2018 Pazartesi

SA7179/KY59-MLÖZ55: Alışveriş Psikolojisi ve Bayram Algısı

 "Bu tarz “kutlamaların” çocukların özel gün algısında nasıl yer edineceğini tahmin etmek zor değil, zira çocuklar ebeveynlerini taklit ederler. Birkaç nesil sonra değil, sadece birkaç yıl sonra özel günler, bayram günleri ile ilişkili her şey zihnimizde tamamen dönüşür, değişir ve yeni bir tasarıma bürünür."


“Tüm dünyada Black Friday olarak bilinen ve bu yıl 23 Kasım Cuma günü gerçekleştirilen alışveriş etkinliğinde İstanbul'da da izdiham yaşandı. İndirimli fiyatlardan yararlanmak isteyenler AVM daha açılmadan kapı önünde uzun kuyruklar oluşturdu. AVM açıldıktan sonra mağazalara hücum eden vatandaşlar da ilginç görüntüler oluşturdu. AVM’nin açıldığı saat 10.00'dan 11.00'e kadar geçen 1 saatlik sürede binlerce kişi AVM’ye giriş yaptı.” Bu, Cuma günü alışveriş merkezleri açıldıktan sonra çoğu gazetede benzer başlıklarla çıkan haberlerden biri. Günümüzde sıradan bir olay olduğundan, her sene yaşanan bu tür izdihamlar artık büyük bir haber değeri taşımıyor. 

Tüketim toplumuna dönüştüğümüz açık bir gerçektir. İstatistikleri ve ekonomi verilerini incelemesek bile, AVM’lerde sadece özel günlerde değil, sıradan hafta içi veya hafta sonu yaşanan yoğunluğa bakmak bile bunu söylemek için yeterli olabilir. Tıklım tıklım dolu mağazalar, mağazaların kasalarından çıkışlara kadar uzayan sıra kuyrukları…

Her ne kadar Türkiye’de bu gün son zamanda “Efsane Cuma”, “Muhteşem Cuma” veya “Şahane Cuma” olarak isim değiştirse de bilindiği üzere Batıda bu gün “Kara Cuma” ismini taşıyor, yani Noel’den önceki son Cuma'nın adı bu. 

Aşağıdaki satırlar önde gelen bir internet alışveriş sitelerinden birinin ana sayfasında yer verdiği yazıdan bir alıntıdır: 

“Efsane Cuma Nedir? Amerika Birleşik Devletleri’nde Kasım ayının dördüncü perşembesi, Kanada’da ise ekim ayının ikinci pazartesi günü kutlanan Şükran Günü’nün (Thanksgiving Day) ertesi sabahı, olağanüstü bir alışveriş çılgınlığına sahne olur. Black Friday adı verilen bu alışveriş gününde mağazalar çok erken saatlerde açılır, beklenenin çok daha üstünde indirimler yapılır. Bu güne Black Friday denmesinin sebebi ise gün boyunca gerçekleşen alışverişten dolayı trafiğin altüst olması, mağazaların önünde yollara taşan kuyrukların oluşması, taşkın bir kalabalığa sahne olan sokaklar ve önlenemeyen gürültü. İnsanlar sevgililer günü hediyesi, yılbaşı hediyesi gibi alışverişini erkenden yaparlar...”  

Kara Cuma isminin nereden geldiğine dair başka rivayetler de mevcut. Bundan önce tarihte bu günde ABD’de yaşanan altın borsasının çökmesi, daha sonra yaşanan polis ölümlerinin bu güne isim verdiğin anlatılır. 

Alışveriş sitesindeki yazının ilerideki satırlarında şöyle belirtiliyor: “Global alışveriş dünyasında hatırı sayılır bir yer alan Black Friday'i, Türk tüketicisinin motivasyon ve ihtiyaçlarına yönelik yerelleştirerek, Efsane Cuma'yı oluşturduk. Efsane Cuma, tamamıyla Türkiye'nin beklentilerine göre yapılandırılmış Türkiye'nin alışveriş günüdür. Halkımız Efsane Cuma'yı çok sevdi.” 

“Kara Cuma” ismi, İslam’da mübarek bir gün sayılan Cuma günüyle direkt ilişkilendirilmese de hepimiz biliyoruz ki bilinçaltı mesajlar gizli verilir. Müslüman olan ülkede bu günün isminin değiştirilmesi, inananların duygularını rencide ederek yoğun alışverişten gelebilecek kazancı sekteye uğratmamak için yapılan küçük bir değişiklik sadece. İsim değişse de güne yüklenen anlam aynı kalmaktadır: Kasım ayının dördüncü Cuması, artık alışveriş çılgınlığı zamanıdır birçoğumuz için. Üstelik internet alışverişinin yaygınlaşmasıyla birlikte artık insanların mağazaların kapılarını zorlamalarına bile gerek kalmadı. Alışveriş artık daha kolay, daha hızlı ve daha cazip. 

Alışveriş konusuna ekonomiye etkisi açısından veya israf, gereksiz tüketim, ürünlerin paketlenmesiyle ortaya çıkan çevresel zararlar ya da başka değişik faktörler açısından bakılabilir, ama bu konu özellikle alışveriş bağımlılığı ve bayram psikolojisi bağlamında ilgimi çekiyor. Bir diğer merak konusu, neden en büyük indirimlerin sadece belli ve diğer ülkelerle aynı “özel”  günlerde yapıldığıdır. Diğer ülkeler derken, artık Batı veya Doğu ülkeleri diye ayrım yapmıyoruz. Çünkü bu “özel” günler tüm dünyada aynıdır artık. Kara Cuma’dan ziyade, Yılbaşı, Yılsonu, Sevgililer Günü, Anneler, Babalar günlerindeki indirimli günler gibi. Birçok ülke var ki bu günler orada büyük kitlelerce daha yeni kutlanmaya başladı, aynı Türkiye’de olduğu gibi.

Bayram psikolojisi, belli bileşenlere sahip bir kavram. Bayram sürecinin kendisi birkaç aşamadan oluşur: Yaklaştığında insanların bayramın gelişini beklemeleri ve hayal etmeleri, bayram sırasındaki coşku ve eğlence, en nihayetinde de bayramdan sonra oluşan (veya oluşmayan) tatmin duygusudur. Alışverişle paralel düşündüğümüz zaman, bayramın yaklaşması yoğun reklam kampanyalarıyla örtüşür. İndirimlerden önce günlerce reklam mesajlarına maruz kalırız, o zamana kadar düşüncelerimizde olmasa bile bir plan oluşturabilir ve alışveriş psikolojisi içine girebiliriz. Bayramla özdeşleşen coşkuysa bizzat alışveriş sırasında yaşanır. Son yıllarda artık indirimlerin bile yapılmadığı, fiyatların belirlenmesinin bir kandırmacadan ibaret olduğu gerçeği dahi bir şey değiştirmiyor: Cin şişeden çıkmış bir kere.

Bayram sırasında insanlar farklı ruh hallerine bürünürler. Yoğun olarak pozitif duygular yaşarlar, sıra dışı olaylar ve sürprizler beklentisi içerisine girerler, toplumun diğer bireyleriyle birlikte hareket ederler. Bunlar bayramda sergilenen davranışlardan bazıları. 

Bayram, sadece gerekli tüm dış niteliklere sahip basit bir kutlama değil, aynı zamanda halkın geleneklerini, kültürünü, tarihi hafızasını da içeren karmaşık, çok katmanlı bir olgudur. Bir zaman öncesine kadar toplumlarda fertlerin bayram psikolojisi asırlar boyu süren geleneklerle şekillenirdi. Şimdilerde ise alışveriş çılgınlığı, başka bir kültürü aşılama sürecinde katalizatör görevi üstlenmiş durumda. Kendi toplumları için yabancı bir kültürün bayramlarında alışveriş sevincini, hazzını yaşayan insanların zihinlerinde ister istemez o günlerle alakalı hoş hatıralar işleniyor ve hafızalarında saklı kalıyor, bu da yeni bir bayram tasavvuruna sebep oluyor. Alışveriş bağımlılığı – ki tüketim toplumlarında alışveriş bağımlılığı çok sık rastlanan bir durum- her bağımlılık gibi insan beynindeki “ödül merkezlerinin” yoğun uyarılmasıyla ve haz duygusunun ortaya çıkmasıyla birlikte gelişen bir süreç. Alışveriş eylemi, bu günlerin daha sevinçli, daha coşkulu geçmesini sağlıyor, dolayısıyla bu “özel” günler insanların hafızalarında mutlulukla ilişkilendirilmeye başlıyor, insanların zihinlerinde yeni bir bayram algısı oluşuyor.

Geleneksel bayram kutlama merasimleri aile arasında yapılır. Yardımlaşma, bayramlaşma faaliyetleri toplumu birleştirir. Alışveriş eylemi genellikle bireysel olarak yapıldığı için, alışveriş “ibadeti” insanları yalnızlaştırıyor ve birbirlerinden uzaklaştırıyor. Alışveriş merkezlerinde koşuşturmacayla ilişkilendirilen bayram arifesi, alışveriş bağımlılığıyla birleşince insanlara daha önce aile ortamında yaşadıkları hazzı sıra kuyruklarında vakitlerini geçirirken ve cüzdanlarını boşaltırken yaşatıyor. 

Dini bayramlar insanlara maddi yardımlarda bulunmayı emreder, bu “new age” bayramlarının kutlamalarında ise amaç olabildiğince fazla para harcatmak ve daha çok başkalarının değil, herkesin kendi ihtiyaçlarını gidermektir. Bu tarz “kutlamaların” çocukların özel gün algısında nasıl yer edineceğini tahmin etmek zor değil, zira çocuklar ebeveynlerini taklit ederler. Birkaç nesil sonra değil, sadece birkaç yıl sonra özel günler, bayram günleri ile ilişkili her şey zihnimizde tamamen dönüşür, değişir ve yeni bir tasarıma bürünür. 

En son da kişisel bir gözlem olarak eklemek istiyorum ki, dini bayramlarımız özellikle sezon sonu indirim dönemlerine denk gelmiyorsa, yoğun indirim kampanyalarının düzenlendiğine bu zamana kadar hiç şahit olmadım. İnsanlar bayram dönemlerinde her zamankinden fazla alışveriş yaparlar, ama buradaki sorun alışveriş günlerinin zamanla gerçek bir bayram statüsüne kavuşma ihtimali, üstelik bu bayramlarının isimleri hazır bulunmuşken.


Melek Öz, 26.11.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Akla Düşenler
Melek Öz Yazıları


 



Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı