"Dürüstlük şiarındı şimdi hinlik sıfatın. Hinlikte, tuzak kurmada uğrulardan geri değilsin. Hakikati örtmede, hakikate giden yolu kesmede kalpazanlardan ayırtlı değilsin."
Derdin kimlik. Derdin sözü söyleyenin, varılan vargının, yazılan yazının sahibinin durduğu yer, olduğu klik.. kendin gibi düşünmeyen, yazmayan, söylemeyen ya hain, ya satılmış, ya yobaz, ya meczup. Sabah akşam bu dört sözcükten birini söylemekte, haykırmaktasın bıkmadan usanmadan. Derdin anlamak, bir yerden bir yere varmak değil. Bir aymazlık içindesin ki rivayet muhtelif. Yoksullaştığının en bariz göstergesi ‘anlam’a karşıtlığın.
Bir sözü söyleyenden çok, bir yazıyı yazandan çok, bir vargıya varandan çok söylenenin, yazılanın, vargının neliğinin önde olması gerektiğini ıskalıyorsun. Söylendiğinde, duyduğunda, okuduğunda “hain, yobaz, satılmış, meczup” sözcüklerinden öte aklına gelmesi gereken; bunun siyağı-sibakı nedir? Bu bir ironi midir? Teşbih yoksa istiare mi?
Kinaye belki. Belki ta’riz. Belki teşhis yahut intak. İham belki. Mübalağa, istidrak ve belki de tekrir. Nida’yı andırıyor bu, hayır daha çok bir istifham. Rücu’ya daha çok benziyor. Terdid olması daha olası. Kanımca bu bir iltifat. İyi bak belki o bir muamma ve lügazdır. Belki de irsal-ı mesel. Derdi kendi olarak yaşamak olan anlam peşinde, anlamak peşinde olur. Anlamak peşinde değilsin sen.
Sen böyle değildin, sonradan oldun. Senin derdin kimlik yahut içinde olduğun alnaç değildi. Derdin çarpıtmanın, çarpıtılmışı yaşamak ve yaşatmak değildi. Derdin hakikat idi. Derdin anlamak idi. Bu bir değişim evet. Bu bir dönüşüm evet. Ve fakat bir gerileyiş. İlkelliğe dönüş. Bir çürüme, yeniden doğuş değil. Diriliş hiç değil. Söylediğin türkü diriliş türküsü olsa da derdin diriliş erlerine katılmak, diriliş erlerinden bir er olmak değil.
Değil, derdin anlamak değil artık. Derdin bir yerden daha üst bir yere varmak değil artık. Artık derdin içinde bulunduğun, içine tıkıldığın alnacın duvarları sarsılmasın. Görme yetin zehirden arınmasın. Böyle daha rahatsın. Böyle daha rahat soluk almaktasın. Kılı kırk yararcasına itina gerektirirken yaşamak yaşamayı ıskalamaktasın. Dört sözcüğe tav edildiğini ayrımsamak ve bununla savaşım vermek yerine o dört sözcüğe sımsıkı sarılmaktasın. Silkin desem de, sıtkın sıyrıldı aykırı seslere kulak vermemektesin. Haykırışları duymazlıkta doğuştan sağırlara taş çıkarmaktasın.
Görme yetin zehirlendi. Görme yetinle senin sen yapan tüm değerler soldu. Soluğun küflendi. Sesin kirlendi. Sesin şimdi kirletmede yeri göğü. Haykırışların soldurmada her bir şeyi. Bir uyarı değil ikazların, bir uyanışa yol veren değil. Haykırışların yol kesen uğruların haykırışlarından öte değil. Yol kesmede çöl uğrularından daha maharetli daha gayretlisin. Dürüstlük şiarındı şimdi hinlik sıfatın. Hinlikte, tuzak kurmada uğrulardan geri değilsin. Hakikati örtmede, hakikate giden yolu kesmede kalpazanlardan ayırtlı değilsin.
Cemal Çalık, 26.11.2018, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme, Sözcüklerin Düş Hâli
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.