27 Kasım 2018 Salı

SA7184/SD1206: Sonsuz Ark Sohbetleri 28

"Türkiye yeni konumu dolayısıyla vatandaşlarını da birinci grup devletlerin vatandaşlarının etkilenme aralığına taşımaya odaklanmalıdır. Dış politik stratejiler, iç politik stratejilerden ayrılmalı ve Türkiye iç politik sorunlarını bugüne dek doğrudan dış politik etkilere açık olarak ele almaktan vazgeçerek farklı bir zemine taşımalıdır."


Türkiye, İngiltere'nin ayrılması ile etki alanı yok olan ve yaşadığı medeniyet travmasının sonuçlarını ekonomik, sosyolojik ve psikolojik çöküş olarak ödeyen ve tarihsel sömürü mirasının tam karşıtı olarak ABD-Çin-Rusya'nın etki alanı olmaya mahkum olan Avrupa Birliği'nin küresel sahneden geri çekilmesi ile birlikte artık Rus-Çin-ABD kutuplaşmasında belirginleşen 'Güvenli Alternatif Güç' özellikleri dolayısıyla farklı bir algısal alana girmiş durumdadır. 

Türkiye'nin dünyada 'Güvenli Alternatif Güç' olduğu gerçeği her geçen gün daha da yerleşik bir algı haline dönüşmektedir. Doğal olarak da bu algının iç politik yansımalarında görmek istediğimiz bazı temel sonuçları vardır.

Küresel sahnede aktif rol alan birinci grup (sınıf) devletlerin iç politik tartışmaları ve vatandaşlarının beklentileri ile diğer devletlerin iç politik tartışmaları ve vatandaşlarının beklentileri aynı değildir. İlk devlet grubunun vatandaşları dünyadaki jeopolitik ve ekonomik gelişmelerden doğrudan etkilenmezler, ancak ikinci gruptaki ülkelerin vatandaşları herhangi bir küresel hareketlilikten doğrudan etkilenirler. 

Türkiye yeni konumu dolayısıyla vatandaşlarını da birinci grup devletlerin vatandaşlarının etkilenme aralığına taşımaya odaklanmalıdır. Dış politik stratejiler, iç politik stratejilerden ayrılmalı ve Türkiye iç politik sorunlarını bugüne dek doğrudan dış politik etkilere açık olarak ele almaktan vazgeçerek farklı bir zemine taşımalıdır. Bu da ancak güçlü bir devletin yapabileceği bir taşınma işlemidir ve bütünlükçü politikalar bileşiği bağlamında başarılabilir özelliktedir.

Türkiye dış etkilere açık toplum içi farklılıklarla ve kutuplaştırılmış algılarla yol alma şansına sahip değildir. PKK, FETÖ, DAEŞ, DHKP-C gibi ABD destekli terör örgütleriyle tasnif ve tahrik edilen sosyolojik unsurlarımız, bu örgütlerin Soros ve benzerlerinin çeşitli vakıflar, dernekler ve STK'lar aracılığı ile farklı etnik ve dinî algılar üzerinden yürüttükleri faaliyetleri güvenilir bulmamaktadır ve ödediği ağır bedeller dolayısıyla artık bünyesinde görmek istememektedir. 

15 Temmuz Zaferi sonrası gün geçtikçe güçlenen ve sınırları içerisindeki her şeye vakıf olan Devlet, bu isteğe uygun olarak bahse konu örgütlere yönelik başlattığı taarruz stratejisi ile etkili sonuçlar alarak halkın güvenini kazanmaktadır. Halk, Pentagon tarafından üretilmiş dinî, etnik etiketlerle ve tanımlanmış ideolojik şiddetle bastırılmış, sıkıştırılmış doğal güvenlik beklentilerini karşılayabilecek olan alternatif siyasi yapılara ilgi duymaya başlamış durumdadır. Fakat Türkiye henüz vatandaşlarını birinci grup ülkelerde olduğu gibi dış etkilere açık hedefler olmaktan kurtarabilmiş değildir.  

Güvenliğin ve refahın arttırılması, dinî, etnik ve kültürel taleplerin yerine getirilmesi ile paralel bir şekilde ilerliyor görünse de, yaşadığı sosyopsikolojik yıpranmışlık toplumu sorgulanmamış siyasi vaatlere inanmaya hazır hale getirmiş olduğundan, toplum açık ve anlaşılabilir verilerle ölçülebilir bir değişim yaşadığını yansıtmaktan uzaktır. 24 Haziran seçim sonuçları, %46 gibi yüksek oranda seçmenin Erdoğan ve Bahçeli liderliğindeki değişimi onaylamadığını göstermektedir. 

Bu yaklaşık üç yüz yıldır birinci grup ülkelerin hedefinde olan sosyolojik dokudaki hasarların henüz onarılamadığını, Erdoğan ve Bahçeli liderliğindeki Cumhur İttifakı'nın, ülke çıkarları doğrultusunda ne kadar çaba sarf ederlerse etsinler ancak toplumun %54'üne ulaşabildiğini göstermektedir.

Devlet, 31 Mart 2019'da yerel seçimlere giden Türkiye'nin toplum yapısındaki hasarların giderilmesini sağlayacak bir şekilde bütün kollarıyla aktif bir şekilde dizayn edilmeli ve adil, eşit, müşfik yaklaşımı ile başlangıçtan bu yana sebep olduğu sorunları, özür beyanı ile birlikte çözmeye odaklanmalıdır.

İkna edilmiş ve güvenlik sorunları giderilmiş sosyolojik unsurların derin sorgulama dönemlerinden hemen sonra keskin siyasî kararlar vermesi çok sık rastlanan bir durumdur, Türkiye yaşadığı tıkanıklığı aşmak için gerekli olan atmosfere sahiptir ve herhangi bir gecikme Türkiye'nin küresel sahnedeki tahkim edilmemiş yerini sıkıntıya sokabilir.

Eksiklerini hızla gidermiş olan bir Türkiye, daha da güçlenecek ve toplumunu birinci grup ülkelerin vatandaşlarının yaşadığı serin aralığa taşıyabilecektir.

Selam ve Sevgiyle...



Seçkin Deniz, 27.11.2018, Sonsuz Ark, Sonsuz Ark Sohbetleri






Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı