Mescid-i Aksa’ya ilk ziyaretiniz ve bu da tedaviniz dolayısıyla mümkün oldu. “Görmeden uğrunda küçük bir kafeste yaşadığımız yer” dediğiniz Aksa’yı ziyaret etmeniz yasak mı? Nasıl oldu ziyaret süreciniz?
Ben tedavi amaçlı Kudüs’e geldim ve burada Makasıd Hastanesi’nde kaldım. Tedavi süreci bitince görevliler bana “Gazze’ye geri dönmen gerekiyor” dediler. Fakat o sıra durum karışık olduğu için Gazze’ye geri dönemedim. Zaten Mescid-i Aksa’yı görmeden gitme niyetim yoktu. Ben de Mescid-i Aksa’nın yolunu tuttum. Epey uzak olduğu için kendimi bitkin hissettim. Tansiyonum düştü, neredeyse yere kapaklanıyordum. Fakat sonunda Mescid-i Aksa’ya ulaşmış olmanın tarifsiz huzuru bu yorgunluğa fazlasıyla değdi. Gözlerin kavramakta aciz kalacağı bir güzellik ile karşı karşıya idim. Hayal bile edilemeyecek bir güzellik ile… Biz Gazzeliler bu güzelliği görmekten mahrum durumdayız. Kendi başkentimizi görmekten mahrum kalıyoruz. Kudüs, Filistin’in başkentidir. Bize ait olan bu güzel şehirde bulunmak, burayı ziyaret etmek bizim hakkımız. Kudüs’e büyük özlem duyuyoruz ancak maalesef İsrail’in Gazze kuşatması nedeniyle Kudüs’e adım atamaz haldeyiz. Benim de bir aylık tedavi sürecim olmasa bu fırsatı asla bulamazdım. Mescid-i Aksa’yı ziyaret ettim ve burada namaz kıldım. Anlatılamaz güzellikte duygular içinde kaldım.
MESCİD-İ AKSA’YI GÖRMEK HAYALİMDİ
Kudüs’ü gördüğünüzde neler hissettiniz? Bütün çekilen acılara değdi mi?
Mescid-i Aksa’yı gördüğüm zaman ne kendi çektiğim acıları, ne de Gazze’de yaşayan halkımın yaşadığı sıkıntıları unuttum. Hiçbiri aklımdan çıkmadı. Kemiklerimi kırıp sinirlerime saplanan kurşunun acısı olduğu yerde kalakaldı. Fakat yine de kendimi mutlu ve huzurlu hissedebildim. O an fiziksel açıdan çektiğim acılara rağmen kalben oldukça huzurlu bir durumda olduğumu söyleyebilirim. Psikolojik açıdan içimde bir rahatlık, bir genişleme duygusu yaşadım. Fiziksel acıları giderecek çeşitli ilaçlara ihtiyaç duyduğumuz gibi psikolojik açıdan da bizi tedavi edecek güzelliklere ihtiyacımız var. Mescid-i Aksa’yı görmek, o güzelliği temaşa etmek bir tür psikolojik tedavi oldu benim açımdan. Ayrıca İnsan ruhu bir serçe gibidir, oradan oraya uçar durur. Fiziksel açıdan tekerlekli sandalyeye mahkûm biri de olsa bu böyledir. İnsanın hedefleri, hayalleri vardır. Mescid-i Aksa’yı görmek de benim hayalimdi. Kudüs’ten mahrum bırakılmış bir Gazzeli olarak bu hayalimi gerçekleştirmiş oldum.
HİÇBİR ÜCRET ALMADAN GAZETECİLİK YAPIYORUM
Gazzeliler veya Filistin’in diğer şehirlerinde yaşayanlar Kudüs’ü ziyaret etmeleri için ne yapmaları gerekiyor? Hangi şartlarda bu ziyarete izin veriliyor?
Daha önce ifade ettiğim gibi Gazze halkı İsrail kuşatması yüzünden Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı ziyaret edemiyor. Düşünsenize… Kendi topraklarınızda, kendi başkentinizi görmenize izin verilmiyor. Ancak 55 yaşını geçmiş olanlara bu ayrıcalık tanınıyor. Oysa mesela siz, dünyanın dört bir yanından gelen diğer insanlar çok rahatlıkla Filistin topraklarına gelip Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs’ü pekâlâ ziyaret edebiliyorsunuz. Sizlere kesinlikle 55 yaşından gün alıp almadığınız sorulmuyor. Fakat bu toprakların sahibi olan biz Filistinliler, temel insan haklarından birisi olan özgür seyahat hakkından bile mahrum bırakılmış durumdayız. İçinde bulunduğumuz vaziyet bu.
Gazze’de nasıl bir hayatınız var? Gazetecilik yapıyormuşsunuz. Gazze’de gazeteci olmak nasıl?
Gazze’de gazeteci olmak hiç kolay değil. Ben 2013 yılından beri herhangi bir ücret almadan bu işi yapıyorum. Bu işin gönüllüsüyüm anlayacağın. Gazze’de yaşam koşulları çok kötü. İnsanlar resmen var olma mücadelesi veriyor. Ekonomik koşullar tahmin edebileceğinizden çok daha geri durumda. Su yok, yiyecek yok, giyecek yok, ilaç yok. Hatta başımızı sokacak ev bile yok. Evlerimiz İsrail saldırılarında birer birer yıkılıyor. Onaracak, yeniden yapacak paramız mevcut değil. Şu anda bir gazeteci olarak benim bir evim ve düzenli bir maaşım yok. Hatta bir gazetecinin sahip olması gereken imkânlara bile sahip değilim. Çatışma bölgelerine gidiyorum. Etrafımdan vızır vızır kurşunlar geçerken buna göre bir ekipman içerisinde olmam gerekiyor. Fakat basit bir baretim bile yok.
ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ
Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü ne kadar sürecek? Gazzelilerin umudu, direnci ne kadar devam edebilir?
Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü kesinlikle Gazze kuşatması bitmeden sona ermeyecek. İsrail ablukasını yarıp özgürlüğümüzü ilan etmeden asla geri adım atmayacağız. Abluka nedeniyle büyük bir zulme maruz kaldık. Gazze olarak nefes alamaz hale geldik. Artık buna bir son verilmesi gerekiyor. Gençlerimiz son derece kararlı. Bu yolda canlar versek de, canımız çok kötü yansa da artık geri dönüş mümkün değil. Bizden topraklarımızı çalan işgalci İsrail’i bozguna uğratana dek direneceğiz.
Büyük Dönüş Yürüyüşü’ne her hafta katıldınız mı? Nasıl yaralandınız, olayı anlatır mısınız? Tedaviniz nasıl gidiyor?
Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü’ne ilk günden itibaren katılıyorum. Gazeteci kimliğimle 28 hafta boyunca gösterileri takip ettim. Ekim ayının beşinci günü akşam saat altı civarında bir İsrail kurşunuyla bacağımdan vuruldum. Kurşun bacak kemiğimi kırdı ve 12 santim büyüklüğünde kocaman bir yara açtı. Gazze’de doktorlar müdahale edip yarayı temizlediler ancak oradaki imkânlar daha fazlasına müsaade etmediği için Kudüs’e sevk edildim. Bu da hiç kolay olmadı. Bir sürü izinler, bürokratik işlemler vesaire. Kudüs’te tedavi oldum ancak sinirlerimde halen bir kopukluk mevcut. Netice olarak, bundan sonra ya hiç yürüyemeyeceğim ya da uzun müddet sonra yeniden yürüyebilmem söz konusu olacak. Tedavi görmeye devam edeceğim. Süreç içerisinde nihai durum belli olacak, şu an için kesin konuşmak mümkün değil. Ayrıca bacağımın şeklen düzelmesi için yeni bir ameliyat daha olmam gerekiyor. Doktorların söylediğine göre sabırlı olmalıyım. Eskiden olduğu gibi doğal bir şekilde yürüyebilmek için beklemem gerekiyor.
ELİMİZİ SAKIN BIRAKMAYIN
Dünyanın her tarafında Kudüs aşığı Müslümanlar var. Onlara ve Türkiye’ye ne söylemek istersiniz?
Kudüs’ü seven herkese mesajım öncelikle Kudüs’ü ziyaret etmeleri olacak. Kudüs’ü sakın boşlamayın. Kudüs bizimdir. Kudüs Filistin’indir. Kudüs, İslam ümmetinindir. Kudüs, hepimizin sevgilisi. Kudüs’e sımsıkı yapışmamız, Kudüs için mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Kudüs, uğruna çok şey göze alınacak kadar değerli. Kudüs, kendisi için verilen mücadeleyi fazlasıyla hak ediyor. Kudüs, İsrail’e bırakılamaz. Onların orada bir hakları yok. Bir sömürgeci gibi dışarıdan gelip bize ait olanı çalmaya çalışıyorlar. Kudüs için, Filistin için bize yardım edin. Elimizi sakın bırakmayın. Mescid-i Aksa’nın kendisini özgürlüğe kavuşturacak adamlara ihtiyacı var. Safları asla terk etmeyecek adam gibi adamlara…
Türkiye’ye mesajım tüm yaralıların yanında olmaları. Çünkü Gazze’de çok fazla yaralı ve yardıma muhtaç insan var. Tedaviye ihtiyaç duyanların sayısı gerçekten çok fazla. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yanımızda durmasını ve bize yardım etmeye devam etmesini rica ediyorum. Topraklarımızı özgürlüğe kavuşturmak, özgür bir ülkede yaşamak istiyoruz. Sıradan insanlar olarak biz bunu hak ediyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze’yi, başkentimiz Kudüs’ü ve bütün Filistin’i yalnız bırakmasın, her zaman olduğu gibi yanımızda yer alsın. Sizin bizim yanımızda yer almanız, bizim için mücadele vermeniz bizler için övünç kaynağı. Kudüs için gösterdiğiniz çaba bizim için övünç kaynağı.
Sevda Dursun, 28.11.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk Yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.