"Halkın ulaşmakta zorluk çekeceği kimi gizli bilgileri açığa çıkarmak aynı zamanda o bilginin imtiyazını elde tutmak demek. Bu ise o bilgiyi açığa çıkaran kişiye, yani medya mensubuna önemli bir üstünlük sağlar."
İşlerin tereyağından kıl çeker gibi yapılması için medya kontrolü diğer alanların kontrolünden daha önemlidir. Kontrole alınmış bir medya yapılanması her alanda işlerin kolayca halledilmesini ve istenilen sonucun sorunsuz elde edilmesini sağlar.
Buradan bakıldığında;
Bir kitle iletişim aracı olan medya aynı zamanda kitleleri dönüştürme aracıdır. Bu alanda üretilen teknoloji ve sektörün tüm emekçileri tekelci sermayenin, güçlü olanın gücünü ebedi kılmak için birer araçtır.
Devletçi yapılarda kontrolü sağlayan mekanizma devlettir, liberal sistemlerde ise uluslararası sermaye medya düzeninin tümünü ele geçirir.
Sermaye-Devlet ilişkisinde öncü aktör devlet ise, devlet medyayı kontrolü altına alarak her tür sermaye karşısında tek muhatap olarak yer almak ister.
O nedenle;
Medyanın iplerini ele geçirmek her iktidarın öncelikli hedefleri arasında yer alır.
Bu gerçeklikle birlikte bir başka gerçeklik daha vardır; her tür elde tutma çabasına rağmen sektör kendi dinamikleriyle yol almak ister. Zira, medya mensuplarının kitlelere olup bitenler hakkında bilgiler sunmak, eksik ve yanlışları ortaya çıkarmak gibi görevlerinin oluşu, ulaştıkları gerçekleri başkalarının kullanımın dışında objektif olarak sunmayı vicdanlara baskılar.
Halkın ulaşmakta zorluk çekeceği kimi gizli bilgileri açığa çıkarmak aynı zamanda o bilginin imtiyazını elde tutmak demek. Bu ise o bilgiyi açığa çıkaran kişiye, yani medya mensubuna önemli bir üstünlük sağlar.
İşte bu durum o mesleği icra edeni önemli hale getirir, bu durum aynı zamanda tetikçiliğin de kapılarını açar.
Gizli bilgilerle donanmış kişi ya da mensubu olduğu kurum bu bilgileri çıkarına kullanmaya kalkarsa, halk yanlış bir yönlendirmeyle karşı karşıya kalır. Böylece kendilerinden kitleler yararına çalışmalar bekledikleriniz, tam tersine kitleleri uyutmaya, onları birilerine yem etmeye, onların kafalarını kirli bilgilerle yönlendirmeye çalışan bir elemana dönüşürler.
Bugün ülkemizdeki medya düzenine bakıldığında;
Devlet, medyayı kendi amaçları doğrultusunda şekillendirerek hem kendisine buradan yönelecek tehlikeleri önlemek, hem de karşı güçlere karşı etkin bir silah olarak kullanmak istemektedir. Bunu sağlayabilmek için de çeşitli yollar denenmektedir. Yasal düzenlemeler, denetleyici örgütler, sektörel dernekler vs buna göre yapılandırılmakta, sektörün çeşitli argümanlar kullanılarak karşıtlık üretmesi engellenmekte, devletin çıkarları adına, devletin görmek istediği yönde bir yayıncılık öngörülmektedir.
Bunun anlaşılır nedenleri vardır. Zira medyanın varoluş nedeninin küresel sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket etmek olduğu tespitine karşı, millilik adına bu alanı kontrol etmenin de mantıki gerekçesi ortaya çıkmış olur.
Sonuçta;
Devletin, özel/devlet medya sektörünün denetimini eline geçirmesi makul görülmeye başlanır..
Oysa; asıl olan medyayı tamamen özgürleştirebilecek imkanların oluşturulması olmalı. Eğer bu sağlanabilirse, devlet önünü daha net görür ve medya küresel sermayeye karşılık kendi iç dinamiklerini güçlendirerek milli bir politika izleyebilir.
Adnan ONAY, 11.01.2019, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem'in Düşündürdükleri
Takip et: @adnanonay
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.