"Hassas bir tartıda tartabilmelidir, sözlerinin ağırlığını. İtiraf ettirebilmelidir diline, ona kaç tane ölü kardeşinin etini çiğnettiğini."
Başkaları tarafından sorguya çekilmeden, kendini sorgulayabilmelidir insan. Henüz bir suç vücut bulmadan evvel, titiz bir savcı edasıyla izini sürebilmelidir niyetinin. Mahkemenin önünde utancından dili tutulanlardan olmamak için, baştan uymayı bilmelidir beşere indirilen anayasaya.
Ayağı bir taşa takılmadan evvel önündeki taşları fark edebilmelidir. Hesaplayabilmelidir önceden hepsini olmasa da, olasılıkların birçoğunu. Tutabilmelidir zihninin bir köşesinde, ayağımızın takıldığı taşın kontrol edemediğimiz duyguların ve hükmetmekte zorlandığımız arzuların büyüklüğüyle doğru orantılı olduğunu…
Birileri ona ayna tutmadan, aynaya da bakabilmelidir insan. Görebilmelidir ruhunun bütün noksanlıklarını ve kusurlarını, cesaret edebilmeli çirkin taraflarını görmeye. Yüz maskesinin altındakiyle dışarıya yansıyanları karşılaştırabilmeli. Ürperebilmelidir ortaya çıkan farktan dolayı ve bir soru sorabilmelidir kendine,“Bunların hangisi benim?” diye. Güzelliklerinden de haberdar olmalı ki anlayabilmeli ona tutulan aynaların hangisinin düz, hangisinin eğri olduğunu.
Batırmalıdır kendine elindeki en büyük çuvaldızı, iğnelerini başkaları için saklayarak.
Yakmalıdır belki hiç düşünmeden, anlamsızsa eğer daha önce ürettiği birçok şeyi. Yeni hezeyanlar ortaya çıkartmamak şartıyla…
Hesap etmelidir bazen, hayatı boyunca yaptığı hesapların kaçının tuttuğunu ve onlardan kaçta kaçının kendi yararına ve başkalarının zararına olduğunu.
Hassas bir tartıda tartabilmelidir, sözlerinin ağırlığını. İtiraf ettirebilmelidir diline, ona kaç tane ölü kardeşinin etini çiğnettiğini.
Yoklamalıdır bazen kalbinin sevgiyle nereye bağlandığını ve ne uğruna çarptığını… Ve başkasının kalbinin ona kaç bin kere sitem ettiğini sayabilmelidir.
Fark edebilmelidir bazen, kimin önünde kendini temize çıkarmaya çalıştığını ve kimin nezdinde durumunun hala muamma olduğunu…
Tıkamalıdır her daima kulağını şeytan kaynaklı fısıltılara. Ve belki de görmezlikten gelmeli etrafında gelişen birçok şeyi; ilk taşı atabilmelidir, ama yine de kendine…
Saymamalı elinin ne kadar verdiğini ve düşmemeli anlamsız bekleyişler içerisine. Duyurmamalı sol eline sağ elinin faaliyetlerini.
Sorabilmelidir kendine, aklını neyle meşgul edip, zamanını hangi kara deliğe yutturduğunu. Elindeki imkânlara nasıl hükmettiğini, kime ve hangi sebepten buğzettiğini. Ne ile eğlendiğine, kimin için alkış tuttuğuna ve ne için ağladığına bakmalı.
Sıfırlanmalıdır bazen insan; pişmanlığın hala fayda ettiği durumlar da var…
Geri dönüp gözlemleyebilmelidir bazen, hangi yolda yıprandı ve ne için eskidi ayağının altındaki tabanlar.
Ve sormalıdır kendine ara sıra: “Bu gidiş nereye?”
Melek Öz, 18.02.2019, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Akla Düşenler
Melek Öz Yazıları
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.