"Hepimiz büyük bir dikkatle üzerinde karanlık hesaplar yapılan %47,4'ün içinden ne kadar çok vatanseverin çıkacağını merakla bekliyoruz... Çünkü biliyoruz ki bu sefil şer ittifakı ahlaksızlığı, ilkesizliği, değersizliği, öldürmeyi, tehdit etmeyi, din-İslam düşmanlığını ve her türlü istismarı yücelterek insanı aşağılamaktadır..."
31 Mart seçimleri yerel seçimler değil artık; aynı zamanda 'seçim sandığı ve oy verme ve oy sayma' araçları dışında demokrasi ile de ilgisi yok bu seçimlerin, çünkü bu seçimlerde olan biten her şey bir iç politik bir sürecin sonucu değil. İçimizde, vatandaşlarımızın bir kısmının zihninde yüzlerce yılın entrikalarıyla, aldatmalarıyla cesamet bulmuş bir ihanetle yüzleşiyoruz, bu yüzden bu bir varlık-yokluk meselesi; Cumhur İttifakı'nın iki etkin lideri Erdoğan'ın ve Bahçeli'nin ifadesi ile 'Beka Meselesi'.
Türkiye'deki Cumhurbaşkanı'nın, hükümetin ve milletvekillerinin belirlenmediği, yerel belediye hizmetlerini yapacak olan partili şahısların seçileceği bu seçimlerde ortaya çıkacak olan sonuç, Türkiye'ye yönelik ABD-Avrupa-İsrail- Suud-BAE kökenli tehditlerin boyutlarının büyümesini ya da küçülmesini belirleyecek; Suriye'nin kuzeyinde konuşlanan ve 31 Mart hedefli S-400 baskısı üreten ABD'li teröristlerin Suriye'yi terk edip etmemesine dair Pentagon politikalarını, seçimlerden 17 gün önce, seçim sonuçlarını Cumhur İttifakı aleyhine, İllet ittifakı lehine etkilemek üzere 13 Mart 2019'da Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını onaylayan Avrupa Birliği'nin parlamentosu olarak AP'nin Türkiye ve Cumhur İttifakı karşıtı söylem ve eylem şiddetini etkileyecek.
Mesele, CHP gibi din karşıtlığı ile tanzim edilmiş geçmişi, SP ve FETÖ gibi din istismarı ile ilgili geçmişle birleştiren ve bu birlikteliğe kanlı terör örgütü PKK ile destek veren Türkiye ve İslam-müslüman düşmanı küresel satanist zihniyetin Türkiye'de aldığı yolun boyutlarını görmekle çok yakından ilişkilidir. 31 Mart bu yüzden büyük bir demokrasi mücadelesi olmakla birlikte, ülkemizde bundan sonra gidişâtın nasıl olacağı ile ilgilidir; bu noktada konu demokrasiden uzaklaşıp var olma-yaşama hakkını koruma- inandığı gibi yaşama ve beslenme hakkına sahip çıkma gibi temel insan haklarına yönelik saldırılara karşı birlik olup olmamakla ilgilidir.
Türkiye'de Erdoğan'ı seçen %52.6'lık çoğunluk, diğer herkesin özgürce yaşayabilme hakkını, seçme hakkını, inandığı gibi yaşama hakkını ve beslenme hakkını 17 yıllık süreçte hiçbir şekilde engellemedi, rahatsız etmedi; aksine bütün değerlerine saldırılmasına rağmen büyük bir asaletle ve sükûnetle seçim sandığını çözüm olarak gördü, çıkan sonuçlara hep saygı gösterdi, terörü, darbeleri ve ahlaksızlığı reddederek, ama şiddete başvurmayarak, yasalara ve yargıya saygı göstererek devlet otoritesinin sağlanmasını dikkatle izledi.
Ancak bu asil milletin aldığı karşılık her seferinde ABD-Avrupa- İsrail-Suud-BAE kaynaklı yeni bir saldırı oldu. Maalesef, bu vatanın her türlü nimetinden faydalanan bir kısım oy veren bunu görmek istemedi, oylarıyla destek verdikleri ihanet ittifaklarının bu güzel ülkeye tuzak kurmaya devam etmelerine neden oldu. Hazin olan bu, asıl risk oluşturan bu durum...
31 Mart bana göre, Erdoğan'a oy vermeyen %47,4'ün ne kadar vatansever olduğunu gösterecek. Evet bugüne kadar onlar da şiddeti doğrudan desteklemeseler de, şiddet üreten politikalara sahip olan CHP-SP-HDP-İP gibi partilere oy vererek bütün ülkenin ve bütün insanların hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Çünkü birbirine düşman olarak kurulan bu dört partinin bir araya gelmesinin ihanet dışında başka bir açıklaması yoktur.
Çünkü bu dört parti ülkenin kutuplaşmasının ana sorumlularını sırtında taşımıştır ve bu dört partinin, birer kuklası oldukları dış güçlere karşı savaşan Türkiye Cumhuriyet'inin kurucu unsurlarının kurtardığı, kurduğu ve koruduğu vatana ihanet ettikleri artık sabittir.
İşte bütün bu sebepler yüzünden 31 Mart Türkiye için bir 'Bekâ Meselesi'dir...
Erdoğan her ilde yüz binlerce insana ulaşıp onlara hitap ederken, Bahçeli onunla birlikte yürürken, CHP-HDP-SP-İP sınırlı sayıdaki illere gidebilmekte, sertifikalı salonlarda seçilmiş kişilere ve kameralara karşı konuşabilmektedirler...
Milletin alım gücüne saldıranlara, stokçulara ve ekonomik operasyon tetikçisi olarak çalışan şirketlere zerre kadar eleştiri yöneltmeyen Şer İttifakı'na karşı her an yeni bir çözüm üreterek halkının ihtiyaçlarına optimal çözüm arayan Cumhur İttifakı her halde daha değerlidir, daha tercihe değerdir.
Bu millet bütün bunları dikkatle izlemekte ve 31 Mart'ı sabırla beklemektedir.
Hepimiz büyük bir dikkatle üzerinde karanlık hesaplar yapılan %47,4'ün içinden ne kadar çok vatanseverin çıkacağını merakla bekliyoruz... Çünkü biliyoruz ki bu sefil şer ittifakı ahlaksızlığı, ilkesizliği, değersizliği, öldürmeyi, tehdit etmeyi, din-İslam düşmanlığını ve her türlü istismarı yücelterek insanı aşağılamaktadır..
Herhalde bunun hesabının görüleceği yer de seçim sandığıdır.
Arif Şahin, 15.03.2019, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 101
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.