Sonsuz Ark'ın Notu:
Sonsuz Ark olarak herkes gerçeği öğrenene kadar, Sufizm denen 'dinin', her peygamber tarafından yeniden getirilen din olarak İslam'ı tahrif etmek üzere üretilmiş tüm şeytan eseri (satanist) tahrifâtın özünü temsil ettiğini anlatmaya devam edeceğiz... Aşağıda çevirisini yayınladığımız analizin yazarı müslüman olmayan, ancak neyin nereden kaynaklandığını nesnel bir şekilde anlatan David Livingstone'a aittir ve 'Kadiri Tarikatı’nın kurucusu Abdülkâdir Geylânî gizli bir Yahudi idi.' demektedir... Diğer yayınlarımızla paralel sonuçlara ulaşan sufizm-kabala-masonluk ile ilgili diğer tüm çabaları paylaşmaya devam edeceğiz.. Müslüman, Allah'ın elçisi İsa'nın vazettiği dinin İslam olduğunu bilir ve inanır, ancak ondan sonra adı Hristiyanlık olan dinin de İsa'nın getirdiği din olmadığını bilir ona inanmaz... Sormak gerekir, taraftarlarının iddia ettiği gibi Geylani'nin anlattığı doğru ise, ondan sonrakiler yanlış ise yanlışa niye inanıyorsunuz? Geylani ile ilgili kendi inananlarından ve kaynaklarından nakledilen inanışları okumak için lütfen ilk yazı için tıklayınız, ikinci yazı için tıklayınız, üçüncü yazı için tıklayınız,
Seçkin Deniz, 28.03.2019
SUFISM AND THE KABBALAH
Ünlü bir Yahudi tarihçisine göre, İslam tarihinde yer alan Sufi tarikatlar içerisinde en etkinlerden biri olan Kadiri Tarikatı’nın kurucusu Abdülkâdir Geylânî gizli bir Yahudi idi. Chacham Israel Joseph Benjamin II, ‘1846’dan 1855’e Asya ve Afrika’da Sekiz Yıl’ adını taşıyan eserinde, Bağdat’ta bulunan bir camide yer alan Marabut (Sufi Mistik) [Çev: Marabut, Batı Afrika'da ve Mağrip'te Müslüman dini liderlere ve öğreticilere verilen isim] Abdul Kadir’in mezarına büyük hürmet gösterildiğinden, bu “Cami’nin daha önceden bir Sinagog olduğu” ve “Marabut’un ünlü Talmudist Joseph Hagueliti’den başkası olmadığı”ndan bahseder. [1]
Chacham Israel Joseph Benjamin II, ‘1846’dan 1855’e Asya ve Afrika’da Sekiz Yıl’, Hanover, Almanya 1861. s117.
Haçlı Seferleri sırasında Tapınak Şövalyeleri’nin temasa geçtiği “Doğu mistikleri” kavramı; dışarıdan bakıldığında İslam’a bağlı görünen, ancak Kabalistler tarafından yüzyıllar boyunca saygı duyulmuş, onuncu yüzyılın Asyalı Biraderlerine gönderme yapmaktadır. Asyalı Biraderler, İslam içinde yer alan çoğu okült gibi, Türkiye’nin Güneydoğusunda yer alan, Hermetisizm ve Neoplatonizm geleneklerini korumuş, Harranlı Sabiiler’den etkilenmişti. Halis Biraderlerin (Çev: İngilizce; Brethren of Sincerity ifadesi Almancaya 'Halis Kardeşler' olarak çevrilmiştir. Arapça; İhvan-ı Safa olarak adlandırılmaktadır) fikirleri, aynı ortak Yahudi kökenlere sahip Pisagorcu, Neoplatonik ve Sihirle ilgili geleneklerin unsurlarını yansıtıyordu. [3]
Diğer taraftan Mistik gelenekte, 13.yy’da yazılmış önde gelen Kabalistik metinlerden birisi olan Zohar’ın, daha önceden Halis Biraderler (İhvan-ı Safa) tarafından yazılmış Arapça Kabala’ya dayandığı ifade edilmektedir. Abraham İbn Ezra, Moses Maimonides (Musa ibn Meymun), Yehuda Halevi, Bahya İbn Pakuda gibi Yahudi mistikleri ve Yahudilik ile İslam’ın iç içe geçmiş olduğunu en fazla vurgulamış filozof olan İbn Cebirol tarafından Halis Biraderler (İhvan-ı Safa) ve diğer Sufi mistikleri üzerinde geniş çaplı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. 11.yy’da yaşamış bir İspanyol Yahudi’si olan İbn Pakuda, Ihvan-ı Safa’nın fikirlerini öylesine benimsemiştir ki, bu fikirler kendisi için İncil’den sonraki birincil kaynak konumundadır. Pakuda aynı zamanda, Sufizm’i İspanya’ya taşımış olan 10. yy. Sufi Mistiklerinden Muhammed İbn Meserrre’nin (883–931) öğretilerini takip etmiştir. [4]
İbn Arabi ile birlikte İbn Cebirol, İbn Meserrre’nin iki büyük takipçisinden biri olarak kabul edilmiştir. İbn Arabi (1165 – 1240) Sufizm ve Neoplatonik düşüncenin kaynaşmasından en fazla sorumlu olan Arap filozofudur. İhvan-ı Safa’dan yoğun bir şekilde etkilenmiş olan Arabi, Zohar’ın özünü oluşturan pek çok fikri, açık bir şekilde formüle eden kişidir. [5]
Geylani, kendi ekolü bünyesinde heretik çalışmaları özellikle de İhvan-ı Safa’nın yazmalarını bulundurduğu için kınanmaktaydı. [6] David Margoliouth’a göre Geylani’nin ünü Peygamber Muhammed’inkini geçmiştir; gerçekten de Geylani, Veliler Sultanı olarak adlandırılmıştır. [7] Geylani’nin sahip olduğu ün İslam dünyasındaki pek çok talebeyi cezbederken, kullandığı ikna edici retoriğin, birçok Hıristiyan ve Yahudi’nin İslam’a dönmesini sağladığı ifade edilmiştir.
Hayatı ve çalışmaları takipçileri tarafından oldukça abartılmış olan Geylani’nin soyu için baba tarafından Peygamberin torunu Hasan’a dayandığı söylenmiştir. Ancak daha sonra bu iddianın torunu tarafından uydurulmuş olduğu ortaya çıkmıştır. [8]
Geylani’ye atfedilen mucizeler daha o bir çocukken annesinin sütünü reddetmesi ile başlar. Uzaktan günahkârları cezalandırdığına ve yardıma muhtaç insanlara mucizevi bir şekilde yardım edebildiğine; su üstünde ve havada hareket edebildiğine inanılıyordu. Söylentilere göre Melekler ve Cinler ve bizzat Peygamber Muhammed, Geylani’nin toplantılarına katılmakta ve ona takdirlerini ifade etmekteydiler.
Geylani’nin ayrıca “Yeşil Kişi” anlamına gelen el-Hızır ile temasa geçtiği iddia edilmekteydi. Hızır bu isimle olmasa bile Musa ile birlikte anılan bir şahsiyet olarak Kur’an’da geçmektedir. Hızır ismi ise sadece Hadis literatüründe bulunmaktadır. Büyük ihtimalle Yahudi efsanelerinden kaynaklanan Hızır figürü, İlyas Peygamberin Yahudi Mesih ile ilişkisinde olduğu gibi Müslüman Mehdi kavramı ile bağlantılıdır. [9]
İlyas, Kabala’nın önemli figürlerinden birisidir. Öyle ki; birçok önde gelen Kabalist, İlyas Peygamberden doğrudan almış oldukları ilhamla Tevrat’ın üstün bilgilerini vaz ettiklerini iddia etmiştir. Zohar, ikinci yüzyılda yaşamış bir haham olan Shimon bar Yochai’ye atfedilir. Yahudi kaynaklarına göre Yochai, bu çalışmayı gerçekleştirmek için İlyas Peygamberden ilham almıştır.
Diğer yandan Hızır, yeşil renkle bağlantısına binaen, bereketi temsil etmesiyle kadim pagan ölüm tanrısına da aşikâr bir şekilde benzemektedir. Aynı şekilde bereket ve yağmur yağdırmayla bağlantısı, İncil ve haham literatüründe geniş bir şekilde yer almaktadır. [10]
Hızır, dünyadaki farklı kültürlerde bereket tanrıları ile ilişkilendirilen 'Yeşil Adam' motifiyle birlikte anılmaktadır. Hızır figürünün eşdeğeri, Hıristiyan ve Yahudilerin yanı sıra Müslümanlar tarafından da paylaşılan Saint George (Aya Yorgi) kültünde görülmektedir. Saint George’a ait Beit Jala’da bulunan Doğu Ortodoks türbesinin Kutsal Topraklardaki Hıristiyan ve Müslümanlarca ziyaret edilmesi bir gelenektir. Yahudiler de burada İlyas Peygamberin gömülü olduğuna inandıkları için türbeyi ziyaret eder. Sufi figür Hızır olduğuna inanılarak, Müslümanlar tarafından Saint George veya İlyas’a yönelik dini ritüellerin uygulanması, Mısır’dan Küçük Asya’ya, Orta Doğu’da görülebilen bir gelenektir. [11]
Tarihçiler, Aziz Yorgi’nin köken olarak Kapadokya’ya dayandığını ve genelde at üstünde tasvir edilen Dionysus (Sabazios) ismindeki kadim tanrıya benzediğini ifade etmektedir. Ölüm tanrısı ve Kabalistik içerikte yer alan Primordial Adam (Çev: Üst İnsan) veya Adam Kadmon(*) ya da daha sonraları verilen adla Metatron, Sufizm’de karşılığını kutup veya eksen anlamına gelen Kutb kavramı ve Hermes konseptinde bulur. Araştırmacılara göre Sufizm’deki bu mükemmel insan düşüncesi kadim Maji (büyü) ve Gnostik kaynaklarına dayanmaktadır. Gilles Quispel’e göre kavramın (mükemmel insan) kökeni primordial Adam ile ilgili Kabalistik içerikle bağlantılıdır. [12]
Wicca olarak bilinen modern büyücülük dininin kurucusu ve yirminci yüzyılın Satanizm üstadı Gerald Gardner'ın arkadaşı ve sekreteri; yirminci yüzyılın Satanizm üstadı Aleister Crowley’nin yakın arkadaşı olan İdris Şah, Gül Haçlılar’ın (Rozikrusyenler) Sufi Kadiri Tarikatı’ndan kaynaklandığını söylemiştir. Christian Rosenkreutz da, Orta Doğu'daki seyahatleri sırasında Kadiri Tarikatı ile temasa geçmiş olmalıdır. (Çev: Christian Rosenkreuz, Gül–Haç Cemiyeti'nin sembolik olarak kurucusu olduğu söylenen, gerçekten yaşayıp yaşamadığı bilinemeyen mitsel bir kişiliktir)
Kadiri Tarikatının kurucusu Geylani, “Bağdat’ın Gülü” olarak bilinir. Gül, tarikatın bir sembolü haline gelmiş ve Kadiri dervişleri tarafından ortasında altı köşeli bir yıldız bulunan, yeşil ve beyaz renkli gül desenli başlıklar kullanılmıştır.
Şah’a göre:
Bu arka plan hakkındaki bilgisizlik, bizzat kendisi de bir Gül Haçlı, simyacı ve aydınlanmış kişilik (Çev: İlluminati mensubu) olan Friar Bacon (Francis Bacon) tarafından da ifade edildiği gibi; yalnızca simya adı verilen paralel gelişimde yer alan kadim öğretiye sahip oldukları iddiasındaki Gül Haçlılar gibi yapılar hakkındaki faydasız spekülasyonların en büyük sebebidir. Sufizm içinde yer alan tüm bu toplulukların kökeni, Bacon’un bunlardan hangisine mensup olduğu ve gizli doktrinin ne olduğu sorularının da cevabıdır. Gül Haçlılar tarafından kullanılan sembolizmin çoğu Sufi geleneğe aittir. [13]
Oryantalistler, Lusiferyanizm’in (Çev:Satanizm) kılık değiştirmiş hali olan çalışmalarından oluşan kendi Sufizm düşüncesinin Batı’da yayılmasının baş müsebbibi olması nedeniyle İdris Şah’ı eleştirmişlerdir. İdris Şah’ın Sufiler (The Sufis) isimli kitabının ön sözünü yazan kişi, modern Paganlar ve Büyücüler için başucu kitabı olan 'Beyaz Tanrıçalar' adlı kitabın yazarı Robert Graves’dir. Graves, Şah’ı “Peygamber Muhammed’in erkek soyundan gelen üstün bir insan” olarak tanıtmış ve ataları olan “halifelerden gizemli sırları miras aldığını, Sufi Tarikatların Büyük Şeyhi olduğunu…” ileri sürmüştür. Graves daha sonra itirafta bulunarak: “bu bir göz boyama idi. O aslında Müslüman bir şahsiyet değil bizden biriydi” demiştir. [14]
Şah ayrıca Roma Kulübü’nün (Club of Rome) bir üyesiydi ve Robert Dreyfuss’un 'Hostage to Khomeini' adını taşıyan kitabında ifade edildiğine göre Londra’da Müslüman Kardeşlerle birlikte çalışmıştı. Bennett, Gurdjieff, Graves ve Nakşibendi Sufi tarikatının yanı sıra Şah, Sufizm’in CIA’e katkısına, özellikle MK-Ultra ve New Age Hareketi’nin arkasındaki temel organizasyon olan Esalen Enstitüsü’nün yapmacık mistisizmi ile ilişkisi bağlamında, örnek olarak gösterilebilir.
Şah, İngiliz istihbaratının İstanbul şefi G. Bennett ve öğretilerini Orta Asya’daki Sarmoung Kardeşliği olarak bilinen Sufi üstatlardan aldığını iddia eden ‘ahlaksız mistik’ ve casus George Gurdjieff ile de bağlantılıydı. Gurdjieff, Sufi sırlarını Şam’da bulunan Nakşibendi Hakkani Tarikatı Şeyhi Abdullah Faiz Dağıstani’den (1891-1973) almıştı. Dağıstani ayrıca, damadı ve vekili Şeyh Hişam Kabbani ile birlikte Nakşibendi Hakkani Tarikatı’nın lideri olan Şeyh Nazım el-Hakkani’nin de hocasıydı. Hişam Kabbani ve Nazım el-Hakkani, Sufi fikirler ile New Age Hareketi’nin kaynaşmasında önemli rol oynamışlardır.
Şeyh Kabbani, kendisini dünyadaki en iyi İslami web sitelerinden biri olarak tanıtan Sunnah.org sitesini yönetmektedir. Şeyh Hakkani’nin Nakşibendi Hakkani tarikatı Kabbani kolu ile irtibatlı olan bir diğer kişi ise içlerinde The Wall Street Journal’ın da bulunduğu çeşitli medya kuruluşlarında yazıları yayımlanan, Yahudilikten İslamiyet’e dönmüş Stephen “Süleyman” Schwartz’tır. Schwartz Huffington Post’ta yayınlanan ve “İslami Sufizm ve Yahudi Kabalası: Saklı Tarihlerine Işık Tutarken” başlığını taşıyan makalesinde “İslami Sufizm ve Yahudi Kabalası –birbirlerine o kadar yakınlar ki karşılıklı etki olasılığı kaçınılmazdır” ifadelerini kullanıyor. [15]
Şah, Masonluğun temel inancı olan, ‘bütün ezoterik inançların kökeni varsayılan tek bir ezoterik geleneği (Kabala) kabul etmesiyle dünyanın birleşebileceği düşüncesini’ Sufizm’den devşirdiğini iddia etmiştir.
Şah’a göre:
Kadim pratik felsefeler ile günümüzdekiler arasındaki bağlantının, görüntüye değil daha üst düzey bilgi birliğine dayandığı görülüyor. Bu durum, Müslüman Rumi’nin (Çev: Mevlana) Hıristiyanlık, Zerdüştlük ve diğer inançlara mensup müritlere sahip olmasının; büyük Sufi “görünmez öğretmen” Hızır’ın Yahudi olduğu rivayetinin; Kadiri tarikatına mensup Moğol prensi Dârâ Şükûh’un, Hindu Veda’larında Sufi öğretinin izlerine rastlamasının; Pisagor ve Süleyman’a 'Sufi öğretmen' denmesinin nedenini açıklıyor. Bu durum ayrıca, Sufiler tarafından bazı simyacıların Sufi olarak kabul edilmesinin nedenini ve Rumi'nin evrim felsefesindeki temel gelişim faktörlerini veya Hallac’ın Hıristiyanlığını anlamamızı; İsa’nın bir anlamda Sufiler’in başında bulunduğu söyleminin sebebini açıklıyor. [16]
Bu, Özgür Masonların Sufiler aracılığıyla Tapınakçılardan miras kaldığına inandıkları kadim sırdır. Öğrenilmiş olan nihai gizem Kabala’nın özünü oluşturan ‘İnsanın Tanrı olduğu’ görüşüdür. Şah’ın Sufiler isimli kitabına yazdığı ön sözde Robert Graves, Özgür Masonluğun gerçek mimarlarının düşünüldüğü gibi “Süleyman’a tabi olan İsrailliler veya müttefik Fenikeliler değil, Süleyman Tapınağı’nın yıkıntıları üzerinde Kubbet-üs Sahra’yı inşa eden Abdul Melik’in Sufi mimarları ve onların halefleri olduğunu” söylüyor.
Dolayısıyla Manly Palmer Hall tarafından yazılan ‘Özgür Masonluğun Kayıp Anahtarları’ adını taşıyan kitapta ifade edildiği gibi, Sufilerin evrenselliği Özgür Masonluk içinde bulunuyor:
Gerçek Mason, inançlarla sınırlı değildir. Locası’nın ilahi aydınlığı sayesinde dininin evrensel nitelik taşıması gerektiğinin farkındadır. İsa, Buda, Muhammed kim olduğu fazla anlam ifade etmez çünkü o (Çev: Mason) taşıyana değil ışığa bakar. Tüm ruhani gerçekliğin bir olduğunun farkındalığıyla; İster tapınakta, ister camide isterse katedralde yer alsın, her türlü türbede ibadet eder, her sunak önünde eğilir. [17]
David Livingstone , 27.02.2014, Conspiracy School
Tamer Güner, 28.03.2019, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri
* Çevirenin Notu: Adam Kadmon İbrani tradisyonundaki sembolik bir addır. Okültizm'de, tasavvuf'ta, mistisizm'de, teozofi'de, kimi doğu dinlerinde ve çeşitli tradisyonlarda İnsan-ı Kâmil, cheun-jen, purusha gibi çeşitli adlarla sözü edilen, belirli bir ruhsal tekâmül hedefine varmış mükemmel insanı, ideal insanı ya da müteal insanı ifade eder. Adam Kadmon Kabalistlere göre, soyut anlamıyla, insanın, spiritüel gelişim sonunda ulaşabileceği en mükemmel, en bilge halidir. Kabala’ ya göre insan, Adam Kadmon düzeyine otuz iki aşamalık bir sürecin sonunda varır ve o zaman yüce ya da kutsal âleme dâhil olur. Bu mükemmel insandan Taoizm’de Cheun-Jen, Hinduizm’de Purusha, tasavvufta ise İnsan-ı Kâmil adıyla söz edilir.
[1] Chacham Israel Joseph Benjamin II, "Eight Years in Asia and Africa from 1846 to 1855," Hanover, Germany, 1861. p. 117.
[2] Allan H. Greenfield, The Roots of Modern Magick: 1700 thru 2000. (Manutius Press, 2006) p. 137.
[3] George Sarton, A History of Science (Cambridge: Harvard UP, 1959) p. 246; Yves Marquet, "Ikhwan al-Safa", Encyclopedia of Islam, rev. ed. (London: Luzac, 1971) p. 1074
[4] Tom Block, “Towards an Understanding of the Jewish/Sufi,” Speech to the Jewish Community Relations Council, Ratner Museum, May 2, 2007 [http://www.tomblock.com/published/shalom_jewishsufi2.php]
[5] Ibid.
[6] Ibn Rajab, Dhayl (i. 415-20). Laoust, H.. "Ibn al-Dhawzi,” Encyclopedia of Islam. Brill Online, 2012.
[7] Ibid.
[8] Margoliouth, D. S., " Abd al-Ḳādir." Encyclopaedia of Islam, First Edition (1913-1936). Brill Online , 2012. Reference.
[9] Abraham Elqayam, Shorter Encyclopedia of Islam.
[10] Brannon Wheeler, Moses in the Qur'an and Islamic Exegesis (London: Routledge/Curzon, 2002), p. 24.
[11] Richard G. Hovannisian and Georges Sabagh, Religion and Culture in Medieval Islam. (Cambridge University Press, 200) pp 109-110.
[12] Joel L. Kraemer, Philosophy in the Renaissance of Islam: Abū Sulaymān Al-Sijistānī and His Circle. (Leiden, Netherlands: E.J. Brill, 1986), p. 301 n. 85.
[13] Idries Shah, The Sufis, p. 390.
[14] Paul O'Prey, Between Moon and Moon – Selected Letters of Robert Graves 1946–1972, (Hutchinson, 1984), pp. 213–215.
[15] Huffington Post, May 10, 2011.
[16] Shah, The Way of the Sufi, p. 124-5
[17] Manly Palmer Hall, The Lost Keys of Freemasonry, (The Philosophical Research Society, 1940), p. 65.
Yazının orijinali:
http://www.conspiracyschool.com/blog/sufism-and-kabbalah
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.