11 Mayıs 2019 Cumartesi

SA7659/TG257: Halife Hafter Libya’ya Yönelik Çözümün Artık Bir Parçası Değil

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz Transatlantik Liderlik Ağı (The Transatlantic Leadership Network)'nın kıdemli başkan yardımcısı Sasha Toperich'e aittir ve Libya'da ABD ve Avrupa Birliği politikaları ile Rus-Suud-BAE-Mısır politikalarını işgal ettiği Libya'nın doğusundan batısına doğru yaymak için Başkent Trablusu geçirmek üzere saldırı başlatan Halife Hafter adlı eski bir libyalı generalin neden Libya'da bir çözümün parçası olamayacağını analiz etmektedir. Daha önce Hafter'e destek verdiğini belirten Toperich, IŞİD'e karşı mücadele ediyor diyerek parlatılan Hafter için, "IŞİD’e, kendi kontrolü altındaki Derna’dan Sirte’ye kadar 450 mil uzunluğundaki Petrol Hilali'ne serbestçe geçiş imkânı sağlayan kişi Hafter’in kendisiydi." diyor ve ekliyor: "Hafter, ordusuna yeterli sayıda Libyalı toplayamadığı için yurtdışından savaşçı ve paralı asker sağlamak için önemli anlamda yardıma ihtiyaç duyuyor. Hafter’in ordusu (LNA) içinde radikal Suudi âlim Rabea al Madhali takipçileri; Sudan’dan radikal Adalet ve Eşitlik partisi savaşçıları, el-Kaide ile IŞİD’in arkasındaki aynı radikal Suudi alimleri takip eden Selefi Vahhabi milislerin oluşturduğu, Awliaa Aldum (Kan Muhafızları) adını taşıyan grup bulunuyor." Analiz'de açıkça görüleceği üzere, yazarın Hafter'in Trablus'u ele geçirmesi gecikince desteğini çektiği ve onu alaşağı etmek için heybesindeki bütün suçlamaları masanın üstüne koyduğu görülmektedir... Analiz'in içeriğinin ABD politikalarının gerçekleşmesini sağlamaya yönelik olduğu açıktır; "Libya’nın ihtiyaç duyduğu şey; uluslararası toplumun, ABD tarafından, ülkenin yeniden kendi ayakları üzerinde durabilmesine yardımcı olmaya yönelik kararlı bir diplomatik çabaya yönlendirilmesidir." Türkiye, Libya'da etkin rol oynamaya devam etmeli ve basit ve klasik bir kukla olarak Hafter'in Libya'yı Türkiye için ulaşılamaz hale getirmesi engellenmelidir.
Seçkin Deniz, 11.05.2019

Khalifa Haftar is no longer part of Libya's solution

Libyalı isyankâr General Halife Hafter’in 4 Nisan'da Trablus’a saldırması birçok dünya liderini ve uzmanı şaşkınlık içinde bırakmıştı. Şimdi, saldırıdan üç hafta sonra, güçleri belirli bir direnişle karşılaşmış olan Hafter’in oynamış olduğu yüksek bahisli kumarın büyük bir hata olduğunun ortaya çıkması kuvvetli bir ihtimal.


Hafter’in ülkenin başkentinde kaydetmiş olduğu ilerleme, kendilerini hırslı generale karşı duymuş oldukları nefretin bir araya getirdiği milislerden oluşan güce karşı çetin bir şehir savaşı ile karşı karşıya. Hafter’in önünde, zorlu bir askeri ve politik meydan okuma bulunuyor: Trablus'un yoğun nüfuslu caddelerinde evden eve gerçekleşecek uzun ve maliyetli bir savaş. Her bir Libyalı ve askeri uzman size bunun, Hafter tarafından kazanılması muhtemel olmayan bir mücadele olduğunu söyleyecektir.

ABD ve uluslararası toplum, Hafter ve Libya Ulusal Ordusu’nu (LNA) Libya’ya yönelik çözümünün bir parçası olarak görmekteydi. Ancak Başkan Trump ile gerçekleştirmiş olduğu telefon görüşmesi ile muhtemelen onun onayını almış olsa da ve Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Fransa’nın desteğine rağmen Hafter’in birleştirici bir unsur olması veya zaferi kazanabilmesi oldukça zor.  


Hafter şunu iyice anlamış görünüyor; savaş sonucu mahvolmuş ülkenin başına geçebilmesinin tek yolu ilk önce kendisini istikrarı sağlayacak kişi olarak göstermektir. Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu ABD tarafından terörist bir grup olarak kabul edilen Ensar el-Şeria’yı elimine etti. Bu durum, Batılı elitlerin gözünde Hafter’in profilini yükseltirken onun IŞİD’i bozguna uğratabilecek bir kişi olarak görülmesini sağladı. Ancak Hafter’in başka planları vardı. IŞİD’i bozguna uğratmasıyla ilgili iddialar tamamen asılsızdı. IŞİD’e, kendi kontrolü altındaki Derna’dan Sirte’ye kadar 450 mil uzunluğundaki Petrol Hilali'ne serbestçe geçiş imkânı sağlayan kişi Hafter’in kendisiydi. 2016’da aylarca süren çetin çatışmaların ardından ABD’nin de yardımıyla IŞİD’i asıl bozguna uğratan ise, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (GNA) idi.   


Çoğunluğu Misrata’dan olan 700’den fazla savaşçı, IŞİD’i kale konumundaki Sirte’den uzaklaştırmak için geçekleştirilen çatışmalarda öldü. Şehirde sıkışmış durumda bulunan kadın, çocuk ve sivillere çıkış için güvenli bir yol açıldığında, IŞİD militanları da çöle kaçmıştı.  


2011 devriminden sonra sahip olduğu Petrol Tesisi Muhafaza şirketi ile Ras Lanuf ve Sirte’de bulunan petrol rafinerilerinin güvenliğini sağlayan ve kara listede bulunan Ibrahin Jadhran tarafından gerçekleştirilen bir saldırıyı geçtiğimiz Haziran ayında püskürten Hafter böylece sarsılmış güç imajını yeniden tesis etti. Jadhran tarafından gerçekleştirilen saldırı, birçok insanın ölümünün yanı sıra petrol endüstrisine de büyük zarar vermişti. Kritik depolama tanklarının zarar görmesiyle günde bir milyon varil olan petrol üretiminde günlük 400 bin varil azalma olmuştu


Hafter, petrol terminallerinin kontrolünü yeniden ele geçirip, petrol piyasalarında istikrarı geri getirince dünya piyasaları rahatlamıştı. Ancak Hafter, petrolü uluslararası olarak tanınan Trablus merkezli National Oil Corporation (NOC) yerine kendi kontrolü altındaki bir şirket aracılılığıyla satma kararı alınca öfkeleri üzerine çekti. Sonunda bu kararından vazgeçse de; bu tutum Hafter’in, uluslararası topluma meydan okuyarak Libya’da kontrolü eline alma ve bir askeri yönetim kurma girişiminde bulunma olasılığını güçlendirmişti.


Şimdi Hafter’in vaat ve eylemlerinin, ulusal ve uluslararası sempati kazanmak  veya kontrolü daha fazla ele geçirmek için oynamış olduğu bir rolden daha fazlası olduğunu düşünmek oldukça zor. Hafter istikrar ve aşırılıkçılarla mücadeleye işaret etse de ancak bunları gerçekleştirmesi durumunda gücünü ve ülke üzerindeki kontrolünü artırabilir.  


Hafter’in aşırılıkçılara yönelik eylemleri iyi hesaplanmış ve zamanlanmıştı ve BAE, Fransa, Rusya ve son zamanlarda Suudi Arabistan gibi devletler tarafından sağlanan dengeleyici birçok eylem, lojistik ve politik yardımla destekleniyordu. Hafter, ordusuna yeterli sayıda Libyalı toplayamadığı için yurtdışından savaşçı ve paralı asker sağlamak için önemli anlamda yardıma ihtiyaç duyuyor. 


Hafter’in ordusu (LNA) içinde radikal Suudi âlim Rabea al Madhali takipçileri; Sudan’dan radikal Adalet ve Eşitlik partisi savaşçıları, el-Kaide ile IŞİD’in arkasındaki aynı radikal Suudi alimleri takip eden Selefi Vahhabi milislerin oluşturduğu, Awliaa Aldum (Kan Muhafızları) adını taşıyan grup bulunuyor. 


Kaddafi gibi, Hafter de oğulları Saddam ve Halid'i LNA'da kilit askeri pozisyonlara yerleştirdi ve hızlı bir şekilde üst rütbelere yükselmelerini sağladı. Ülkenin Doğusunda onlardan oldukça korkuluyor ve nefret ediliyor. Hafter’in oğlu Saddam, Bingazi’deki Libya tarihinin en büyük banka soygununu gerçekleştirmekle suçlanıyor. 75 yaşındaki Generalin, Kaddafi’nin planladığı gibi, kendi oğullarına güç aktardığını gören Libyalılar ona karşı oldukça ihtiyatlı davranıyor. 


Bir zamanlar birçok insanla aynı sebepten Hafter’i ben de desteklemiştim: Savunma Bakanı ve birleşik Libya ordusu Generali Hafter’in orduyu bütünleştireceğine ve Libyalılar için gerçekten istikrar sağlayabileceğine inanıyordum. Libya’nın yeni bir anayasa oluşturup yeni seçimler gerçekleştirerek içinde bulunduğu şiddet sarmalından çıkabileceğini; otokrasiye ve askeri yönetime bulaşmadan, Tunus’ta olduğu gibi, sonunda demokratik kurumlarını oluşturabileceğini ümit etmiştim. 


Hafter, ülke üzerinde tam anlamıyla kontrol sağlayabilmesi için vaktinin azaldığını anlayarak Trablus’a saldırı başlatmış, BM tarafından seçimlere giden bütün uzlaştırma çabalarına ihanet etmiştir. Hafter aynı zamanda, Libya’nın başında uluslararası anlamda tanınmış şekilde bulunan, bütün partileri müzakere masasına oturtmaya çalışan ve sağlam kaynaklara göre, bir ay önce Abu Dabi’de bir araya geldiklerinde Hafter’e oldukça cömert teklifler sunmuş olan El-Sarraj’a da ihanet etmiştir.


Kendi çıkarları için hareket eden ve uzlaşmayı zayıflık olarak gören birçok politikacı, Libya halkının özlemlerini yerine getiremedi. Kaddafi’nin kurmuş olduğu düzeni bir gecede değiştirmek mümkün değil. Ülkenin güç paylaşımı ve demokratik kurumların gerçekleşmesi için henüz hazır olmadığı argümanı belli ölçüde geçerli olsa bile, çoğu Libyalı her iki taraftaki milisleri reddederken başka bir otokrat yönetimi de istemiyor. Kaddafi’nin 40 yıllık otokratik yönetiminden sonra, halkın ne askeri bir çözümü ne de milisler tarafından desteklenen politikacıları istemiyor oluşu şaşırtıcı bir durum değil.


Libya’nın ihtiyaç duyduğu şey; uluslararası toplumun, ABD tarafından, ülkenin yeniden kendi ayakları üzerinde durabilmesine yardımcı olmaya yönelik kararlı bir diplomatik çabaya yönlendirilmesidir. 


Kendi elini abartan Hafter, Trablus ve Misrata’daki güçlü direnişi yanlış hesapladı. Askeri operasyonlara devam edecek olursa, bir milyondan fazla nüfusa sahip tarihi şehir tahrip olma riskiyle karşı karşıya gelecek. Hâlihazırda Libya’nın büyük bir bölümünde kontrolü elinde tutsa da başarısızlığa uğramış durumda. Libya Halkı, Hafter’in Halkla ilişkilere yönelik faaliyetlerine ve arkasındaki güçlü politik desteğe rağmen, Trablus’ta yapılan tahribatı ne unutacak ne de affedecektir. Hafter’in son hamlesi başarısız olmaya mahkûmdur.


Sasha Toperich, 01.05.2019, The Hill


Sasha Toperich, Transatlantik Liderlik Ağı (The Transatlantic Leadership Network)'nın kıdemli başkan yardımcısıdır. 2013 - 2018 yılları arasında Washington DC'deki Johns Hopkins Üniversitesi Paul H. Nitze İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu'nda Transatlantik İlişkiler Merkezi'nde Akdeniz Havzası, Orta Doğu ve Körfez girişiminin kıdemli bir üyesi ve yöneticisi olarak çalıştı)




Tamer Güner, 11.05.2019, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı